KOMİSYON KONUŞMASI

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Orman ve Su İşleri Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Bu Bakanlıkta yirmi iki yıl çalışmış, mensubu olmaktan gurur duyduğum bir teşkilatla ilgili bütçe. Tabii, Sayın Bakan, yedi yıldır Orman ve Su İşleri Bakanlığını yürütüyor. Şunu çok açık ve net söylüyorum. Ormancılar açısından baktığınızda kime sorarsanız sorun bu yedi yıllık dönem ormancılık tarihi açısından tarihe kara bir dönem olarak geçecektir. Niye? Çünkü, Sayın Bakan, ormancıları yerinden yurdundan etmiştir, ormancıların yüz yetmiş yedi yıllık birikimlerini yok saymıştır, hafızasını yok saymıştır.

Şimdi, Gazi yerleşkesi, ormancıların yetmiş yıl boyunca emek verdikleri, oluşturdukları bir tarihî hafızasıydı ormancıların, bir kültürüydü. Burasıyla ilgili buraya kaçak saray yapılacağı ve Başbakanlığa verileceği duyulduğunda bu Komisyonda yine iki sene önce görev yaparken şunu demiştim: "Sayın Bakan, buranın devredileceği..." "Yok, öyle bir şey." dedi. Sonra bu ortaya çıkınca dedi ki: "Bir tane bile ağaç kesilmeyecek." Sayın Bakan, bunu dediğinizi iyi hatırlıyorsunuz, "Bir tane bile ağaç kesilmeyecek." Orada kesilen şu binlerce ağacı, şu güzelim sedirleri görmeyerek "Bir ağaç kesilmeyecek." dediğinizde bunu bir Orman ve Su İşleri Bakanı olarak neye göre söylüyorsunuz? Bakın, şu güzelim ağaçlar orada kesildiler.

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - O ağaçları başka yere diktiler.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Onları geçeceksiniz. Sayın Bakan "Bir ağaç kesilmedi." diyor.

Şimdi, burada bir de görevde sahtekârlık yapıldı. Bakın, çok açık ve net söylüyorum. Şimdi, burası birinci derecede sit alanıydı yani koruma altındaydı. Sayın Bakanın, Başbakanın talimatıyla Bakan, Bakanın talimatıyla dönemin Orman Genel Müdürü ve Ormancı çalışanları, bürokratları birinci derecede sit alanını üçüncü derecede sit alanına çevirdiler ve ne dediler biliyor musunuz, temel gerekçesi şuydu: "Buradaki ağaçlandırma 1992 yılından sonra yapıldı." Böyle bir raporu Sayın Bakan nasıl tutarsınız? Ormancılara soruyorum: 1992'de ben orada görev yapıyordum. Arkanızda ormancılar var, şu ağaçlar kaç yaşında biliyor musunuz? Hani 1992'de yapılsa en büyüğünün 15-16 yaşında olması lazım. Kaç yaşında, bunu siz bilemeyebilirsiniz ama arkanızdaki ormancılara sorun.

ADNAN KESKİN (Denizli) - 100.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - 80-90.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Şunlara bir bakın yani hiç mi vicdanınız sızlamadı, şu sedir ağaçları kaç yaşında? Yani, bunu kayda uydurdunuz ve bir usulsüzlük yaptınız, evrakta sahtekârlık yaptınız, yanlış bilgi verdiniz, çok açık söylüyorum. Ve yanlış bilgi mahkemeden döndü. Bakın, Orman Mühendisleri Odası 2012 yılında dava açtı bölge idare mahkemesinde ve mahkeme neticelendi. 2014 yılı itibarıyla, 14/2/2014 yılında mahkeme yürütmeyi durdurmaya değil, işlemin iptaline karar verdi, bakın yani şunu dedi Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, vicdanen soruyorum: "Burada bir yanlış işlem uygulanmıştır yani burasının eski, tarihî ve tabiat olarak sit alanına dönüştürülmesi gerekiyor." Dönüştürüldü! Ve bu mahkeme kararı ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna iletildi ve o da işledi. Yani, şu anda yapılan, "kaçak saray" diyoruz ya, buna kimse alınmasın, burası kaçaktır. Burası kaçaktır. Bunun ana sorumlusu Sayın Bakan, sizsiniz, bunun hesabını emin olun, mutlaka soracağız. Yani, bugün elinizdeki güçlerle, birtakım imkânlarla bunu yapabilirsiniz ama şu ağaçları kestiniz ya yani bu ağaçlar hiç mi sizin vicdanınıza girmiyor, gece rüyalarınıza girmiyor? Yani, şu ağaçları keseceksiniz... Ormancıların, çok açık söylüyorum, orada -siz bilmezsiniz, benim babam da orman muhafaza memuruydu- 1950'li yıllarda at sırtında ayak basılmadık yerlerde ormancılık faaliyetinde bulunan o ormancı büyüklerimizin emeği vardır. Yangınlarda şu ağaçlar giderken bir tane bile fazla ağaç yanmasın diye 100'ün üzerinde şehit veren ormancıların hatırasıdır burası. Ama ne yaptınız? Bir talimatla buraları yok ettiniz ve kaçak sarayı, bin odalı, 1,5 katrilyona mal olacak bir kaçak sarayı yaptınız. Ondan sonra da burada "kahraman ormancılar" demeniz doğru değildir. Bugün ormancıların yüzde 95'ine sorun, sizin döneminiz ormancılar açısından tarihe kara bir leke olarak geçecektir ve bunun hesabını da -çünkü burada usulsüzlük vardır- mutlaka soracağız.

Şimdi, Sayın Başkan, birkaç tane daha şey söyleyerek genel konuşmalarımı bütçeye ayırıyorum, orada konuşacağım.

Sayın Bakan burada diyor ki konuşmasını yaparken "Biz kör kuruşa önem veren kişiyiz." Şimdi ben buradan soruyorum: Bu ülkede binlerce işsiz varken sizin ağabeyinizin oğlunun özelliği neydi de Özel Kalem Müdürlüğünden onu devlet memuru yaptınız Bakan olduğunuz yerde. Yetmiyor mu size Bakanlık? 200-300 milyarlık arabaya biniyorsunuz, bu Bakanlığı yönetiyorsunuz.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Benim ağabeyim yok ki ya.

BAŞKAN - Ama siz şimdi...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Önemli, önemli, bunu söyleyeceğim.

BAŞKAN - Söyleyin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Üvey ağabeyi mi?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Hayır, öz ağabeyi. Öz ağabeyinin oğlunu Özel Kalemden başlatıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Siz itiraz edebilirsiniz, milletvekilinin oğlunu Özel Kalemde memuriyete başlatıyor.

BAŞKAN - Sayın Vekilim, itiraz etmiyoruz da...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Toparlıyorum.

Bu memlekette binlerce genç varken sizin ağabeyinizin oğlunun özelliği neydi de hazırdan şey oluyor, milletvekilinin oğlu Özel Kalemde nasıl memur oluyor? Bunlar kul hakkı değil mi?

Peki, size bir kul hakkı daha hatırlatacağım. Orman yangınlarında çalışanların fazla mesaisini keserken, ormancılar geçim sıkıntısı çekerken kendi Özel Kalem Müdürünüzün özelliğiyle neydi de yıllardır APK Kurul Başkanlığından 2,5 milyar fazla maaş aldırtıyorsunuz ve emekliliğine yansıtıyorsunuz? O danışmanınızın burada çalışanlardan farkı neydi de 2 bin lira fazla maaş alıyor? Daire Başkanlığına atıyor, yapmıyor, iki sene boyunca bilfiil bir gün yaptığı yok. Bakın, bir gün yaptığı yok, vicdanınız kabul ediyor mu? İki yıl boyunca orada görev yaptırıyor. Sonra Teftiş Kurulunun maaşı artıyor, müfettiş yapıyor, bir günlük müfettişlik yapmıyor. Sonra müşavirlere bir gecede kararnameyle 1,5 milyon lira maaş artışı yapıyor, tutuyorsunuz oraya alıyorsunuz. Yandaşlarınıza, partililerinize bir gecede 1,5 milyar lira artırırken o yangınlarda görev yapan 200-300 bin lira alanların fazla mesaisini yok saymanın ne mantığı var? Bunun kul hakkı neresindedir? Yani bu kul hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Yarın biz iktidara geldiğimizde sormayacağımızı mı sanıyorsunuz "Bu görevi yapmadığı hâlde üç senedir APK'dan nasıl maaş aldı?" diye?

Son konuyu söylüyorum: Paşaköy...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben sizden daha teknik konuşma beklerdim ormancı olarak. Bunları biz de söyleyebilirdik burada.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Teknik, teknikten anlayan yok ki. Zorunuza gidiyor değil mi? Çünkü sizin milletvekiliniz şeyden başlıyor. Bunlar zorunuza gidecek. Burada garibanlar...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizden bu konuda istifade etmek isterdim yani açıkçası.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Ben size anlatırım. Yani şunu kesen adama ben ne tekniği konuşacağım? Şunu kesene ne tekniği konuşacağım?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizden daha teknik konuşma beklerdim yani.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - O zaman, size bir teknik konu konuşayım...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sen evvela Adana'da fuar alanı olarak verdiğin yeri konuş ya.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Konuşalım. Geliyor musun benimle? Burada hodri meydan diyorum Sayın Bakan. Bir laf söylediniz, hodri meydan diyorum. Hangi televizyon kanalına istiyorsanız. Gel Adana'daki fuar alanını konuşalım. Yüreğiniz yetiyorsa gelin. Hodri meydan diyorum size. Gel bir çıkalım. Bir şey biliyorsanız gelin çıkalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, tamamlarsanız lütfen...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Son sözümü söylüyorum.

BAŞKAN - Bir zahmet.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Paşaköy maden sahası; 17, 25 Aralıkta asrın yolsuzluğunun içerisinde geçen 10 milyar dolarlık yolsuzluk. Çok teknik şeyine girmeyeceğim. Bakın, iki defa Sayın Bakanın...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Bak, mahkemeye veririm bak, böyle söylersen...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Ver, verdin zaten. Veriyorsun mahkemeye, vermeye devam et.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Zaten hep kazanıyoruz, sağ olsun.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Ben mahkemelerde alnımın hakkıyla maaşımdan alın terimi vermeye hazırım ama kamunun malını korumaya devam edeceğim, neye mal olursa olsun.

Bakın, iki defa ret verdiği Paşaköy maden sahasına... İki defa ret verdi, bu Bakan verdi, gerekçesi ne biliyor musun? Dedi ki: "Burası botanik bahçesi, egzotik bitkilerin olduğu yer."

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Defol git ya!

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Ama sonra, Adem Peker'in...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - İki defa değil...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - İki defa. Hiç gülmeye gerek yok, cevap versin.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, daha sonra cevap vereceksiniz.

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Adem Peker aldıktan sonra başkası giriyor, aynı, izin vermediği yere izin veriyor. "Tape"lerde ne geçiyor biliyor musunuz...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Milletvekili, burası mahkeme yeri değil...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - ...Başbakanın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'ı arıyor ve oraya izin veriyor. İki dönem izin vermediği yer kime geçiyor biliyor musunuz? Sonra başka ortaklara geçiyor. Bunlardan şimdi mahkemelerle falan kurtulduğunuzu mu sanıyorsunuz? Bu defterlerin hepsini açacağız Sayın Bakan, bu defterlerin hepsi açılacak.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, teşekkür ederiz.