KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Yani askerî bölge tanımına uyuyor, şu anda orada asker bekliyor.

BAŞKAN - Hemen buradan bir geçme yapma, ben latife yaptım.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Yok, ben de bir şey demedim. Ormanı devlet kessin diye asker bekliyor, aynı o tanıma uyuyor.

BAŞKAN - Nükte, cevapsız kaldığı zaman anlam ifade eder.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - O zaman, geri çektim sözümü, tutanaklardan çıksın sözüm.

Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Ben Anayasa Komisyonu üyesi olduğum için diyorum, aslında, bu kadar derin bir Anayasa'ya aykırılık iddiasının olduğu yerde asli komisyon olarak sadece Anayasa Komisyonu Başkanının bir yazı yazarak "Bizim açımızdan bir sakınca yoktur." yerine, keşke böyle bir irdelemeyi...

BAŞKAN - Gündemine sahip olsaydın ya, İç Tüzük'te yetkin var, Anayasa Komisyonunu toplantıya çağırmak...

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Biliyorum, biliyorum ama usul ve teamül öyle olmuş, Anayasa Komisyonuna bütün komisyonlar gönderiyor, Anayasa Komisyonu Başkanı üyelerin haberi olmadan bir yazı yazıyor, geri gönderiyor yani yeni bir teamül olmuş. Bunu da sorduğunuz zaman, "Niye böyle yapıyorsunuz?" diye, "Teamül böyledir." diyorlar.

Şimdi, maddeyle alakalı bir şey söyleyeceğim. Onu söylemeden önce dün söylediğim şeyin bir tekrarıyla alakalı, bugün basına baktım, bazılarında özellikle, Danıştay ve Yargıtayda ciddi bir sıkıntı var yani bu yasa tasarısıyla alakalı olarak Danıştay ve şeyde ciddi bir sıkıntı var. Şimdi, burada Danıştayı ve Yargıtayı temsilen gelen üyeler yani Danıştayın ve Yargıtayın görüşlerini bildirenler -bunları zapta geçirelim de çünkü bunları ileride lazım olacak- aslında bu olayın mağdurları değil, mağrurları. Yani burada mağdur olanlar yok, buraya daire başkanları gelmiş, oturmuş, bunlara bir şey olmuyor zaten.

DANIŞTAY 17. DAİRE BAŞKANI ENVER KAYA - 2 kişi var.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Yok, onları biliyorum ama konuşmayı daire başkanları yapıyor.

Şimdi, Yargıtayı ve Danıştayı temsil eden bir Başkanlık Divanı var, bir Başkanlar Kurulu var; şimdi, ben merak ediyorum, Başkanlar Kurulunda veya Başkanlık Divanında bir oylama yapılmış mıdır, bir karar alınmış mıdır? Buradaki üyeler, buraya temsile gelenler, anladığım kadarıyla, Danıştay Başkanını ve Yargıtay Başkanını kişisel olarak temsil ediyorlar, yazılı görevlendirmeleri var mıdır? Yani, buna ilişkin eğer bir çekince varsa kurumlarda ne olması lazım? Başkanlık Divanının oturup bir karar almış olması lazım, Başkanlar Kurulunun bir karar almış olması lazım veya Danıştay Başkanının veya Yargıtay Başkanının -bilmiyor olabilirim yani burada eksiklik olabilir, bizi bir aydınlatsınlar- buna ilişkin, yetkilendirme dışında, bakın, özel görevlendirmeye ilişkin Danıştay ve Yargıtay Kanunu'nda özel bir hüküm var mıdır? Yani, bizi bir aydınlatsınlar, biz bakalım ki bunlar Yargıtayı gerçekten temsil ediyorlar mı; yoksa, biraz önce sayın milletvekilim söyledi, kocaman bir çay olayı var, ondan dolayı mıdır, "Gidin, orada 'evet' deyin." diye? Şimdi, Yargıtay ve Danıştaydan da üyelerle konuşuyoruz, kıyamet kopuyor, evet, böyle bir hüküm var, böyle bir problem var. Önce bizi bir aydınlatsınlar yani bir yazılı görevlendirme varsa yazılı görevlendirmeyi bir görelim, Başkanlık Divanının almış olduğu böyle bir karar var mıdır? Varsa onu görelim. Yok, "Bizi Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı görevlendirdi." diyorlarsa -yetkilendirdi demiyorum- görevlendirme yazısının bir örneğini biz görelim, bilelim ki Yargıtayı temsil ediyorlar. Yoksa, beyefendiler kendileri gelmişlerse, "Git, orada otur." diyorlarsa... Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisini ben Cumhuriyet Halk Partili üye olarak temsil edemem, sadece bir kanadı temsil ediyorum, bunu AKP, MHP, HDP de temsil edemez, onlar da bir kanadı temsil ediyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla, belki belli bir kanat temsil ediliyor olabilir burada, çok ayrıntıya girmek istemiyorum. O nedenle, Danıştayla ve Yargıtayla alakalı bir daha ısrarla söylüyorum: Daire başkanlığında bir problem yok, o zaman, aslında buraya diğer iki üye arkadaşımız gibi üyeler gelseydi çünkü daire başkanlarına dokunulmuyor, önce onu ifade edeyim.

Şimdi, gelelim maddeyle alakalı şeye... Biz aslında bu düzenlemenin niye yapıldığını biliyoruz. İşte, biraz önce milletvekilim de dedi, evet, bir paralel yapılanma varsa, daha önceden bu düzenlemelerle alakalı şeyler geldiği zaman kıyamet koparıyorduk, şimdi geldi, bu bomba elimizde patladı, açık konuşayım yani. Oradaki bir rakama göre 130, bir rakama göre 140-150 paralel yapıyla alakalı yüksek yargıç orada duruyor, bir cenazeyi kaldırmamız gerekiyor, farkındayız ama onları oradan kaldırdığımız zaman da nereye gidecekler onu da bilmiyoruz. Yani, kürsüde hâkim, savcılıklarına devam mı edecekler, o Yargıtay zırhını alıp bunları HSYK'nın normal disiplin soruşturmasında yarın bir gün ihraç mı gelir, ne gelir, onları bilemem, onlar sonraki işler. Ama sadece şunu ifade edeyim, diyor ki: "Yasa yürürlüğe girdiği tarihte Danıştay veya -diğer maddelerde- Yargıtay üyelerinin üyelikleri sona erer." Arkasından ilginç bir durum var: (a) bendinde "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından seçilenler arasından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca..." Arkasından da "Cumhurbaşkanı tarafından seçilenler arasından Cumhurbaşkanınca..." Şimdi, her taraf Anayasa'ya dökülüyor ya, ben evvelden, buraya gelmeden evvel yirmi beş yıl avukatlık yaptım. Biz konuşurduk kanun koyucu filan diye. Ben de kanun koyucuyu çok ulvi, böyle ulaşılmaz bir şey zannederdim. Geldim, burada tanıdım, bu başka bir şeymiş yani. Ben avukatken -Artvin'de, bir de ben küçük bir yerdeyim- kanun koyucu herhâlde muhteşem bir yapıdır derdim. Hep biz kanun koyucuyu böyle hayal etmiştik. Kanun koyucu filan yok ya, saçma sapan işler yapıyoruz, açık konuşayım yani.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Olur mu ya?

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Bir müsaade edin, kim dedi olur mu diye. Hayır, bakın, ben size, kimseye hakaret etmiyorum, ortadan konuşuyorum. Ben görüşümü ifade ediyorum, kimseye hakaret etmiyorum, niye rahatsız oluyorsunuz Yılmaz Bey? Şimdi böyle böyledir diye.

MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Saçma sapan olunca biraz garip geldi ama.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Şimdi, bakın, burada 13'üncü maddenin (a) bendinde diyor ki: "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından seçilenler arasından üyelikleri sona erenler..." Arkadaşlar, şimdi, eski HSYK'nın yapısında eski HSYK kimlerden oluşuyordu? Yüksek yargıçlardan oluşuyordu değil mi, öyle mi? Yüksek yargıçlar vardı eski HSYK'da.

Şimdi, biz üyelikleri sona erdiriyoruz, güzel, üyelik kalmıyor. Yeni atanacak, dışarıdan atanacak üyelerle alakalı bir lafım yok, o biraz uyuyor şeye. Yani diyorsunuz ki: Adam bir beklenti içerisinde. Ben önceki HSYK'yı da bilirim, şimdiki HSYK'da da muhtemelen işler öyle yürür. Hâkimlerin Yargıtay veya Danıştay üyesi olabilmek için o makamlara nasıl geldiklerini bilirim, birçok olaya şahit olmuşumdur. Şimdi de muhtemelen öyle yürüyordur o işler. Yeni dışarıdan atanacak olanlara bir lafım yok, onlar zaten kürsüden geliyorlar, Yargıtay ve Danıştay üyesi oluyorlar. Peki, Sayın Başkan, mevcut üyelerden yani şu anda görevi sona eren ama statü olarak Yargıtayda olan yüksek hâkimlerden atamalar olursa -ki muhtemelen olacaktır, öyle tahmin ediyoruz- bu atamalar kimler tarafından yapılacaktır? HSYK'dakilerin hepsi yargıç değil. HSYK'da yargıç olmayan üye de var benim bildiğim kadarıyla, avukat var, öğretim üyesi var, meslekten olmayanlar var, öyle değil mi?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Öğretim üyesi yok, sadece avukat var.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Ya, örnek diyorum, meslekten olmayan... Yani meslekten olmayan avukat...

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Hukukçu olmayan yok.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Arkadaşlar, şunu söylüyorum: Bakın, meslekte yüksek yargı mensubu olmayan bir hâkim yüksek yargı mensubu olup da görevi sona eren adamı tekrar oraya atayacaktır. Şimdi, bunda bir anormallik yok mudur sizce?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kurul bu, kurul.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Kurul olarak diyorum evet. Yani bir anormallik yok mudur?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - 22 kişi oturup karar veriyor.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Tabii, veriyor ama onların içinde yüksek yargıç var mı?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Var tabii.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Hayır, HSYK'da diyorum. Kaç tane?

BAŞKAN - Arkadaşlar, diyaloglu müzakere yok.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Var; Yargıtaydan gelen var, Danıştaydan gelen var.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Benim ne demek istediğimi anladınız mı?

BAŞKAN - Uğur, diyaloglu müzakere yok.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Ama bana karşı dedikleri için ben mecbur cevap veriyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Yargıtaydan 3, Danıştaydan 2...

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Var ama hepsi değil. Şunu anlatmaya çalışıyorum... Arkadaşlar, bakın, ben size bir şey demiyorum.

Kürsüden gelen hâkim statü olarak Yargıtaydaki yüksek hâkimi atıyor. Biraz garip değil mi? Sadece bunu soruyorum, başka bir şey demiyorum.

BAŞKAN - Peki, devam, devam efendim.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Bu kadar soruyorum, başka bir şey demiyorum. Bu Anayasa'nın ruhuna, hukuka, HSYK'nın yapılanmasına uygun mu, etik mi? Biz burada Anayasa Komisyonunda siyasi etiği tartıştık. Yani bu liyakate uygun mu? Sadece onu diyorum. Ha buradaki ölçü şudur: Liyakat olarak, evet, yüksek yargıçlık vardır. Önceki sistemde liyakatle yanlış olur olmaz, onlarda değilim ama buradaki ölçü liyakatin ön tarafına geçecektir yani sadakat atamayı belirleyecektir. Ben avukatken bana sorarlardı: "Girdiğin dava ne olur?" diye. Derdim ki: Kaybetmezsem kesin kazanırım. Bu işin sonunda kaybetmezseniz kesin kazanırsınız yani. Başka bir şey demiyorum.

Teşekkür ediyorum.