| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2014 |
VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, şimdi bu sunum bizim bir gün önce elimize geçmiş olsaydı bundan çok malzeme çıkardı. Tabii ki arkadaşlarımız bu sunumu hazırlıyorlar, siz de süratle kontrol ediyorsunuz ve bu sunumu yapıyorsunuz. Aslında, rakamsal anlamda da, değerlendirme anlamında da çok eleştirilecek yönler var.
Şimdi, ben bir gazete haberiyle başlamak istiyorum. Bizim üçüncü haftamız Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütçe görüşmelerini müzakere ediyoruz ve Türkiye'nin makroekonomik verileri, Türkiye'nin iktisadi göstergeleri, bunlar müzakere ediliyor değişik bakanlıklarda. Türkiye'nin en büyük sorunlarından bir tanesi işsizlik. Geçtiğimiz gün de ağustos ayı itibarıyla rakamlar açıklandı, uzun aylardan sonra yine çift haneli bir rakama geldi, işsizlik oranı 10,1. "Bunun benimle ne ilgisi var?" diyeceksiniz, şöyle ilgisi var, bir doğrulama yapmanızı istiyorum: Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürlüğüne 11 iş makinası operatörü alınacakmış ve 2.305 kişi müracaat etmiş. Gerçekten çok ilginç bir haber. Yani, sizin, sayın bakanların burada Türkiye'nin ekonomisine ilişkin yaptığı değerlendirmelerle bu gazete haberi oldukça çelişkili. Gerçekten Bölge Müdürlüğünüze bu kadar başvuru var mı, onu öğrenmek istiyorum.
Bu kaçak saray meselesi var, tabii, sizi ilgilendiriyor, arazi Atatürk Orman Çiftliği arazisi, Orman Genel Müdürlüğü arazisi. Şimdi, burada, geçtiğimiz günlerde yine Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken Sayın Genel Sekreter "Orası kaçak değil, biz gerekli izinleri aldık; inşaat iznini aldık, yapı kullanma iznini aldık." dedi, hangi belediyeden aldığını da, o evrakı da bize göstermekten imtina etti, onu da söyleyeyim. Şimdi, Mimarlar Odası diyor ki: "Cumhurbaşkanlığı yetkilileri dayanağı hukuken durdurulmuş bir imar plan yokmuş gibi hareket etmektedir. Belediye de bu durumu görmezden gelip iskân belgesi verdiyse bu yaptığı suçtur." Yani "Danıştayın yürütmeyi durdurma kararı var, dolayısıyla böyle bir ortamda yapı kullanma izni vermişse bunda bir yanlışlık var." diyor, yani verilen iskânın da kaçak olduğunu söylüyor. Bina kaçak, ruhsat kaçak yani kaçak kaçak. Dolayısıyla, bu konuda da sizden bir açıklama bekliyorum.
Şimdi, 2015 bütçesine geçmeden önce burada Sayıştay raporlarında bazı değerlendirmeler var, bunlar önemli Sayın Bakan. Orman ve Su İşleri Bakanlığının ihalelerinde usulsüzlük tespit etmiş Sayıştay. Diyor ki: "İhalelerde son teklifler alınmadan ihaleler sonuçlandırılmış -bunların örneklerini vermiş- mevzuata aykırı olduğu hâlde yabancı menşeili ve motor gücü 1600 cc'nin üzerinde araç kiralanmış, mevzuata aykırı yapılmış. Kır evlerinin yapım işleri yapım ihalesi yerine mal alımı olarak ihale edilmiş. Orman Genel Müdürlüğünün denetiminde orman köylülerine yaptırılması gereken işlerin şirketlere ihalesiz verildiği belirlenmiştir. Arazi izinlerinden kaynaklanan alacakların da tablolarda yer almadığı ortaya çıkmış, tahsil edilecek alacaklara ilişkin muhasebe kaydı bulunmadığı ifade edilmiş..." Ve bu, devam ediyor, gidiyor. Tabii ki bunlar çok önemli saptamalar, tespitler. Bu konuda da Sayın Bakanın bu raporla ilgili, yer alan tespitlerle ilgili cevap vermesi gerekiyor.
Şimdi, meşgul ettiğimiz, konuştuğumuz Orman ve Su İşleri Bakanlığı tabii ki Türkiye açısından son derece önemli. Hem orman alanlarımızla öyle orman zengini değiliz, kullanılabilir su potansiyelimiz de öyle zengin su ülkeleri sınıfına sokmuyor bizi, son derece rasyonel kullanmamız lazım su kaynaklarımızı. Bütçenize baktım, toplam bütçe içerisinde, aslında görev alanınıza baktığınız zaman; bağlı kuruluşlar, ilgili kuruluşlar, Orman Genel Müdürlüğü vesaire, öyle çok da şaşaalı bir bütçeniz de yok toplam bütçe kalemleri içerisinde. Geçen yıla göre artışı da yüzde 7 civarında, makul seviyelerde.
Şimdi, Sayın Bakan, tabii, ne kadar fazla para aktarırsak size bütçeden o kadar çok yatırım yapma imkânına sahip olursunuz. Biz sizden daha fazla orman istiyoruz, orman alanı istiyoruz. Türkiye 780 bin kilometrekare ama yaklaşık olarak bunun 22 bin kilometrekaresi ormanlık alan. Bunun çok daha fazla rakamlara, en azından Avrupa ortalamasını yakalayacak seviyelere gelmesini isteyeceğiz.
Şimdi, biz size bonkör davranalım ama siz kendi kendinize cimri davranıyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda 2/B konusunda, orman vasfını yitirmiş araziler konusunda Parlamentoda çalışmalar oldu. O dönemde ben, sizin ihtisas komisyonunuzda çalışıyordum. Orada 2/B gelirlerinden elde edilecek payda en büyük payı, aslan payını kentsel dönüşümde kullanılmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aldı ve sizin aldığınız pay ona göre çok düşük miktarlardaydı. Bugüne kadar, ne kadar para toplandı, size aktarılan para miktarı nedir, biraz sonra sanıyorum cevaplar kısmında, değerlendirmeler kısmında bunları bize vereceksiniz. Umduğunuz oldu mu? Sayın Maliye Bakanı 2/B konusunun çok baş ağrıttığını ve umulan gelir miktarının da yakalanmadığını söyledi, en son burada yaptığımız müzakerelerde, toplantılarda. Bu konuyla ilgili sizden de malumat bekliyoruz.
Şimdi, üçüncü köprü ve havaalanı meselesi var, bunun da ÇED süreci devam ediyor. Tabii ki çevre örgütlerinin, çevre hassasiyeti olan yurttaşların, aslında hepimizin bu konuda endişeleri var. Önümde bazı rakamlar var üçüncü köprüye ilişkin. 60,5 metre inşaat koridoru içerisinde yer alıyor bu çalışmalar. "345 hektar meşe yoğunluklu orman alanı." diyor, yani bu 3.450 dekara tekabül ediyor. Yaklaşık 284 hektar kozalaklı, iğne yapraklı ağaç alanı kaybolacak. Yine, keza, üçüncü havalimanın yapıldığı Arnavutköy ve Eyüp ilçelerinde de, Karadeniz kıyısında Yeniköy ve Akpınar'da şantiyeler kurulmuş, burada da hazırlanan ÇED raporunda durum ortaya konmuş. Orada da 2 milyon 513 bin 341 adet ağacın 657 bin 950'si kesilecek. 1 milyon 855 bin 391 ağaç taşınacak, projenin yapılacağı alanın yüzde 72'si orman -çok büyük bir oran- yüzde 8'i göl, yüzde 6'sı mera, fundalık, tarım arazisi, yüzde 14'ü de maden sahası, devam ediyor, gidiyor. Şimdi, tabii ki yapılacak inşaat sahasına baktığınız zaman, spesifik olarak o alanı düşündüğünüz zaman, önemli miktarda bir orman alanı tahrip olacak. Bunun yerine ne koyacaksınız, bunun açıklamasını bekliyorum.
İstanbul Boğazı'nda bir domuz meselesi oldu. Yine, siz de orada bir latifede bulunmuşsunuz, "Domuz yapmış domuzluğunu." demişsiniz ama şimdi ekolojik dengeyi tabii ki harap ediyoruz, tahrip ediyoruz. Orada hem havaalanı bölgesinde hem üçüncü köprünün yapıldığı ormanlık alanlarda doğal hayatı, dolayısıyla, o inşaatlar tahrip ediyor. Orada hayvanlar demek ki yeterli beslenme ihtiyacını karşılayamıyorlar ve maalesef domuzlar o alanlardan Boğaz'a kadar inmiş durumdalar, şehrin içine kadar inmiş durumdalar. Bu konuda aldığınız tedbirler var mı yani bu domuzluğunu yapan domuzların oralara inmemesi için ne gibi tedbirler alıyorsunuz, onu öğrenmek istiyorum.
Türkiye, geçtiğimiz yaz ayları boyunca su sıkıntısı yaşadı, gerçekten çok kritik noktalara gelindi. Orada da çok ilginç açıklamalarınız var. Çok şükür bıyığınızı kurtardınız ama yani işi de Allah'a havale ettiniz. Son sıkıntıda, bakıyorsunuz, bir dua, Allah tarafından yağmur, gök gürültüsü, sağanak yağış, su işini hallediyorsunuz. İyi güzel de yani bir dönem gelir, Allahutaala da yardımcı olmayabilir, yağmur yağdıramayabilir, o bıyıklarınız gidebilir. Dolayısıyla, bu konuda aldığınız teknik önlemleri bizlere ya da kamuoyuna açıklamanızı istiyorum.
Şimdi, HES'ler konusu var Sayın Bakan. Muhalefet hep eleştirilir. Özellikle enerji politikalarınız konusunda her şeye karşı çıktığımız... Nükleere karşı çıkarlar, işte rezerv tipi hidrolik santrallere ya da HES'lere karşı çıkarlar, her şeye karşı çıkarlar... Şimdi ama bakıyorum, hakikaten, yani yaptığınız her işe kaşı çıkmak durumundayız. Yani o kadar "Saldım çayıra, Mevla'm kayıra" yöntemiyle iş yapıyorsunuz ki. Şimdi HES meselesi var. Bu çok çarpıcı bir açıklama. Rakamlara baktığım zaman üst üste koyduğum zaman hiç örtüşmüyor. Diyorsunuz ki: "HES'ler olmasaydı Türkiye elektriksiz kalırdı. Şimdi HES'lerin, yani akarsu üzerinde hidrolik santraller yapılan dere tipi HES'lerin Türkiye'deki kurulu güçteki yüzdesel oranı yüzde 10 civarında. Yüzde 10 civarında. Dolayısıyla siz...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Kurulu güçte toplam yüzde 33'tür. Bütün HES'ler yüzde 33'tür.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Bakın, burada 488 faaliyette olan -siz az önce verdiniz, inşaatı bitmiş- HES'lerde benim önüme konan rakamları sizlerle paylaştım. Geçtiğimiz günlerde Enerji Bakanı da burada aynı yönde değerlendirmelerde bulundu. Şimdi bakın, 10 megavat kurulu güçten daha aşağı olan projelere artık lisans verilmiyor ama bugüne kadar bunlar verildi. HES'ler yapılmasın demiyoruz ama tabii ke her zaman söylediğimiz gibi ekolojik dengeler, bunların hesapları...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seçer, lütfen toparlayınız.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Gerçekten attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değecek mi? Bu tip çalışmaların yapılması lazım. Yoksa her önümüze gelen akarsuya, her önümüze gelen projeye HES lisansı verecek olursak Türkiye'de ne akan dere bırakırız ne ekolojik denge diye bir kavram bırakırız.
Sayın Bakan, az önce sunumda da dediniz ki: "Biz işimizi sağlam yapıyoruz, bir proje ortaya koyuyoruz, bunun bitiş tarihini saatine kadar veriyoruz." Şimdi Tarsus Pamukluk Barajı projesi var. Barajın temeli 2010 yılının şubat ayında atılmış. Bu proje 2014 yılında tamamlanacak imiş ama siz ihaleyi alan yükleniciye bunun 13 Ekim 2013 tarihinde tamamlanmasını istemişsiniz ve hatta açılış saatinin de 13.13 olarak kabul edilmesini istemişsiniz. Şimdi 2013 geçti, 13 Ekim geçti, dolayısıyla da saat 13.13'ü geçti. Ne zaman bitecek bu proje? Sayın Bakan, sunumda bizlere söylediğiniz projeler de bu şekildeyse vay hâlimize!
İZZET ÇETİN (Ankara) - Yandı gülüm keten helva.
HASAN ÖREN (Manisa) - Hepsi aynı. Hepsinde rakam verir, gün verir, asla olmaz. Gediz'den su içecektik.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Bakın, Mersin'in Yeşilovacık beldesinde birtakım enerji yatırımları yapılıyor, çimento fabrikası yatırımı yapılıyor ve liman yatırımı yapılıyor. Yeşilovacık'ı bilenler bilir, Sayın Mehmet Günal bilir, eşi oralıdır, o bölgedendir. Gerçekten cennet köşesi bir yer. Tamamen bu yatırımlara karşıyım. Tamamen bu yatırımlara karşıyım. Orada gerçekten Akdeniz foklarının üreme alanı var. Orası bir tarım bölgesi, orası bir turizm bölgesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seçer, son bir dakikanız var.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Şimdi, orada bir kere doğayı katlediyoruz, doğal hayatı perişan ediyoruz, tahrip ediyoruz, mahvediyoruz. Siz bir yazı yazıyorsunuz bu süreçte ve oradaki bu yapıların, liman yapımının, özellikle Akdeniz foklarıyla ilgili uygun olmadığını söylüyorsunuz ama orada inşaat devam ediyor. Bunu biliyor musunuz? İnşaat devam ediyor. Sizin karşı çıkmanıza rağmen, sizin uygun görmemenize rağmen, orada şu anda doğal hayatı mahveden liman inşaatı devam ediyor.
Sayın Bakan, her şeye rağmen bize çok projeler sundunuz ama birçoğu gerçekten biraz ütopik, biraz hayal ürünü, biraz rakamlar abartılmış, ben hiçbir iş yapmıyorsunuz demiyorum ama sunumda gösterdiğiniz gibi de öyle çok çok muazzam işlere imza atmıyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seçer, ne yapalım? Beş dakika uzattım.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Her şeye rağmen, bütçenizin hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.