| Konu: | Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tam yirmi dört saattir bir yasama faaliyeti yürütüyoruz. Her şeyden önce, kabul edilmiş olan bu Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin, şu an itibarıyla kanunun hayırlı olmasını diliyorum, sektöre yararlar getirmesini diliyorum.
Ancak teklifle ilgili olarak katılmadığımız hususlar var yani oyumun rengini belli etmek üzere kürsüye çıktım, katılmadığım ağırlıklı unsurlar nedeniyle teklife "hayır" oyu vereceğimi peşinen ifade ediyorum. Bunlar nelerdir? Teklifin görüşmeleri sırasında çok kısaca ifade etmiştim, tekrar özetliyorum: Turizm payının uygulanmasındaki ceza hükmü açıkça çok adaletsiz, bunu ifade ettim. Turizm payını ödediği hâlde, makbuzunu ibraz etmediği gerekçesiyle turizm işletmecisine 13.500 lira ceza uygulamak vergi kanunlarının ruhuna aykırıdır, Anayasa'ya aykırıdır, eşitlik ilkesine aykırıdır, adalet ilkesine aykırıdır. Kişi turizm payını ödemiş, makbuzunu bulamıyor; örneğin "Benim muhasebecim bütün belgeleri aldı, gitti, bulamıyorum." diyor. On beş gün süre veriliyor, tekrar bir on beş gün daha, bulamadı, ceza uygulanıyor; sonra buldu, bir ay sonra, iki ay sonra getiriyor, "O an ibraz etmediğin için sen bunu ödeyeceksin, bunu sana geri iade etmiyoruz." Bu olmaz arkadaşlar. Sadece bu örnek değil, bu ceza uygulamasında çok daha farklı alternatifler, uygulamalar da söz konusu olacak. Birincisi, turizm payı beyannamesi vergi dairesine beyan edilip ödendikten sonra, onun ödeme kaydı vergi dairesinde zaten vardır; devlet bunu biliyor.
İkincisi, bir vergi veya pay beyan edilip ödenmediği zaman, buna gecikme zammı uygulanır. Vergi Usul Kanunu'nun amir hükmü budur, buna ceza uygulanmaz. Bu bir örnek, buna katılmıyoruz.
Teklifin 22'nci maddesiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığında bir kariyer kurumu olan Kontrolörler Kurulunun dejenere edilmesine, kariyer yapısının liyakatten uzaklaştırılıp keyfî atamalara yol açmak suretiyle özelliğini kaybetmesine yol açan o düzenlemeye karşıyız. Kesinlikle yanlıştır. İki yıl kadar önce Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu düzenlemesinde bu yapıldı, bu da yanlış. Bunlar kariyer mesleklerdir, sınavla girilir, insanlar sınavla orada yükselir. Ben de o mesleklerden geldim. Sınav dışında, liyakat dışında tek bir ölçü yoktur; buradan uzaklaşılıyor.
Üçüncüsü, aşırı merkeziyetçi bir yapı oluşuyor. Evet, belki konaklama tesislerinde turizm belgesinin Bakanlık tarafından verilmesi bu tesislere bir kaliteyi getirebilir ama Kültür ve Turizm Bakanlığının bütün Türkiye'de bunu gerçekleştirecek bir teşkilatı yoktur. Burada belediyeleri tamamen dışlamayı, sistemin dışına atmayı doğru bulmuyorum, Kültür ve Turizm Bakanlığı bir şekilde bu görevi belediyelerle yapabilmeliydi; belediyeler de bu sistemin içinde olmalıydı, dışlanmamalıydı. Ormanlara, millî parklara, bunlara münhasıran turizm yatırımı gözüyle bakmamak lazım; teklif biraz bu anlayışa sahip.
Bir Kültür ve Turizm Bakanımız vardı, Sayın Atilla Koç, Plan ve Bütçe Komisyonunda şunu söylemişti, çok hoşuma gitmişti: "Kültürün hakkını turizmden alacağım." Evet, turizm Türkiye için çok önemli, ödemeler dengesine çok olumlu etki eden bir unsur; Türkiye, burada 100 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşabilir ama işin kültür tarafını ve doğal güzellik tarafını ihmal etmemeli.
Olumlu düzenlemeler yok mu? Var. "Uyarma cezasını"n "uyarma"ya dönüştürülmesi olumlu, İstanbul'da yolcu taşımacılığıyla yetkilendirilmiş deniz araçlarının turistik gezi amacıyla kullanılabilmesi düzenlemesi olumlu; bunları olumlu buluyoruz.
Mera, yaylak ve kışlaklarla ilgili belki esasa ilişkin bir düzenleme yok ama daha önce bunların turizm yatırımına tahsis edilmesine yönelik Anayasa'ya aykırı düzenlemenin uzantısı bir maddenin burada olmasını da doğru bulmuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - Son cümlelerim şunlar: Esasında, Sayın Başkandan mikrofonu açmasını beklemiyordum yani öyle bir talebim yoktu çünkü biraz önce bir anlaşmazlık oldu, ben karşıdaki saati buradan takip edemedim; o nedenle özür dilerim, Sayın Başkana karşı ısrarlı gibi oldum. "Onun ek süre vermeyeceğim." şeklindeki uyarısını da ben duymamıştım, yoksa Sayın Başkan Genel Kurulu gayet güzel yönetiyor; toleranslı, adaletli, yönetiyor. Şimdi yine teşekkür ediyorum Sayın Başkana, çok teşekkür ediyorum.
Evet, söyleyeceklerim bunlar.
Yirmi dört saat süreyle yasama faaliyetinde bulunan bütün siyasi parti gruplarına, bütün milletvekillerine, Bakanlık temsilcilerine, stenograf arkadaşlara, kavas arkadaşlara ben de teşekkür ediyorum. Sizlere ailelerinizle birlikte sağlıklı, mutlu, güzel bir Kurban Bayramı diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)