GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:103
Tarih:14.07.2021

SAİT DEDE (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 11'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Getirilen teklifle yine iktidarın ruhuna uygun olarak sermaye dostu bir düzenleme yapılmak istendiği ortadadır. Meclise sunulan sarayda hazırlanmış her kanun teklifinde olduğu gibi bu kanun teklifinin de merkeziyetçi ve otokratik bir yapıyı inşa etmeye devam edebilmek için yapılan bir çalışma olduğunu net görüyoruz. Tarih ve kültür turizmi kamusal gelir elde edebilmek için kapsamlı ve etkili bir politikayla toplum yararına değerlendirilebilecekken bugün "bacasız sanayi" olarak adlandırılan turizm sektörü can çekişmektedir. Sektör 2019 yılı verilerine göre 35 milyar dolar getirmiştir. Pandeminin başladığı 2020 yılında ise Türkiye'nin toplam turizm geliri yaklaşık 12 milyar dolardır. Yani Türkiye'nin 2020 yılındaki turizm geliri yaklaşık olarak yüzde 65 azalmış durumdadır. Yılda yaklaşık 700 milyon geceleme yapmak üzere kurgulanmış dev bir sektör olan turizm sektöründeki geceleme sayısı pandemiyle birlikte 50-100 milyon rakamlarına kadar düşmüştü. TÜİK rakamlarına göre bile geçtiğimiz yıl 1 milyon 701 bin kişi olan turizm sektöründeki çalışan sayısı 2021 yılında 1 milyon 377 bine kadar geriledi. Turizm sektörünün bir senede yaşadığı istihdam kaybı yaklaşık 324 bin kişiye ulaştı. Yani yaklaşık yüzde 20 oranında istihdam kaybı yaşandı. Bu da her 5 turizm çalışanından 1'inin işini kaybetmesi anlamına gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, özel bir turizm şirketi patronun Turizm Bakanı olduğu bir ülkede turizm alanındaki tüm düzenlemeler turizm patronlarının ihtiyacına göre şekillenecektir. Ege ve Akdeniz kıyılarında müthiş bir uyumla, büyük bir pervasızlıkla kıyı şeritleri, ormanlar, doğal güzellikler, kültürel miraslar talan edilirken benzer şekilde Kürt illerinde de doğal güzellikler maden sahalarına çevrilmektedir. Büyük bir turizm potansiyeline sahip Hakkâri ilindeki doğal güzellikler, tarihî ve kültürel miraslar talan edilmektedir. AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan "İki ülkeye sınır Hakkâri her açıdan dünyanın çok önemli bir turizm noktasında, ticaret noktasında hareket merkezi olur." dedikten hemen sonra Hakkâri'de ne turizm ne ticaret kaldı. Eşsiz bir doğal güzelliğe sahip alanlar güvenlik yolları sebebiyle tahrip edildi. Geçmişte turistlerin ilgi odağı olan kaleler, camiler, medreseler, manastırlar ve saraylar kendi kaderlerine terk edildi. Yine, iki ülkeye sınır olan Hakkâri'de sınır kapıları kapatıldı. Hakkâri ilinin en önemli geçim kaynaklarından birisi de sınır kapılarıdır. İlde hâlihazırda iki sınır kapısı bulunmaktadır. Bu kapılardan Esendere Sınır Kapısı ve Hakkâri'den Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgesine 2015 yılında açılan Çukurca Üzümlü Sınır Kapısı belirli aralıklarla açılıp kapatılmaktadır. Değerli milletvekilleri, 3'üncü bir kapı daha var, aslında bu kapı var mı, yok mu arasında gidip geliyor. 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla bu kapı açıldı, Derecik Sınır Kapısı. Yalnız ortada herhangi bir kapı yok, kapı sadece seçim dönemlerinde açılıyor. AKP'nin bütün yöneticileri, seçim meydanlarında "Derecik Sınır Kapısı Hakkâri halkımıza hayırlı olsun." diyorlar, oradan taşımalı getirdikleri kitle dağılıyor, hadi kapıyı görmeye gidelim, ortada kapı mapı yok, hayali bir kapı. (HDP sıralarından alkışlar) Eminim yakın zamanda, olmayan kapının açılışı için yine törenler düzenlenecek, yine kamuoyu yanıltılacak. Bu iki kapının Hakkâri'nin Irak bölgesi pazarından faydalanabilmesi ve ilin ekonomik gelişme kaydetmesi anlamında ciddi bir öneme sahip olduğu açıktır ancak ne yazık ki Hakkârililer siyasi tercihlerinden dolayı cezalandırılmaktadırlar. Bakın, Esendere Sınır Kapısı ticarete açık olduğunda kota sınırlaması gibi keyfî uygulamalar rutin hâle getirilmişti, yurttaşların yanlarında getirdikleri birkaç kilo pirince dahi el konulmaktaydı. Şimdi, bu uygulamanın yasal bir dayanağı yoktu elbette, bu yüzden çoğu zaman dün yasak olan, bugün serbest olabiliyordu; ancak bugün serbest olan, sınırdan, gümrük muhafazadan geçen bir mal 4 kilometre ötede Jandarma noktasında yakalanıp kaçak sayılabiliyor. Bir torba pirinç yüzünden, hem de kapıdan yasal olarak geçirilen pirinç yüzünden hakkında dava açılan sayısız yurttaş mevcut.

Hakkâri tam anlamıyla hukukun askıya alındığı bir kent. Bakın, yolda yürürken insanlar etrafınızı sarıyor, ellerindeki mahkeme kararlarını bize gösteriyorlar. Bu kararların birçoğu, mülki amirlerin yaptıkları hukuksuzluklara karşı yurttaşların mahkemelere başvurup aldıkları yürütmeyi durdurma kararları.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Dede.

SAİT DEDE (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Örneğin, Yüksekova'da kayyum, halkın evlerini nasıl yıkacağını, bu halkı nasıl mağdur edeceğini düşünmekle meşgul bu aralar. Bunu mahkemeye götüren yurttaşlar yürütmeyi durdurma kararı alıyor ama kayyum kaymakam bu kararı da tanımıyor. Şehir içi servislere ilişkin kayyum kaymakam yine keyfî bir karar alarak sözleşme şartlarını terk taraflı olarak değiştiriyor. Bunun üzerine yurttaşlar mahkemeye başvuruyor, yürütmeyi durdurma kararı alıyor ama kayyum bu kararı da tanımıyor. Şimdi, Yüksekova ilçesinde şehir içi ulaşım durmuş durumda ve halk ciddi mağduriyet yaşıyor. Bakın, yine, dokuz gün önce, Hakkâri'ye bağlı Kavaklı köyü halkı kaybolan hayvanlarını aramak için meralarına gidiyor, askerler üzerlerine ateş ediyor, daha sonra yanlarına çağırıp hakaret ediyor, darbediyor ve günlerdir valilikten herhangi bir ses seda yok.

Şimdi, sizlere bu kürsüden soruyorum: Sayın milletvekilleri, bu yurttaşlar haklarını aramak için ne yapsınlar? Devletin bir yetkilisinin kanunlara, hukuk kurallarına uymasını nasıl sağlasınlar? "Hukuk devleti" ilkesinin en temel gereklerinden birisi, idari işlem ve eylemlerin yargı denetimine tabi olmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAİT DEDE (Devamla) - Anayasa'nın 2'nci maddesi burada açıkça çiğneniyor ve siz Hakkâri'de turizmden bahsediyorsunuz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)