| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 08.07.2021 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun zamandır yaşadığımız bu salgın sürecinin bedelini herkes, her sektör farklı da olsa ciddi şekilde ödedi ve ödemeye devam ediyor ama bir sektör var ki o sektördekiler bakmak zorunda oldukları aileleriyle beraber ciddi bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlar, hatta bu süreci ne yazık ki hayatlarıyla ödüyorlar bunlar. Müzisyenlerden söz ediyorum, müzik çalışanlarından söz ediyorum. O sektörde çalışan şoför, ışıkçı, sesçi gibi emekçilerden bahsediyorum.
Salgın sürecinin bedelini en ağır şekilde ödeyen müzik ve eğlence sektörü normalleşme döneminde ayakta kalabilmek için destek beklerken getirdiğiniz yasak sektör çalışanlarının umutlarını ortadan kaldırdı. Bu insanlar on beş aydır çalışmıyorlar, tam on beş ay. 150-200 lira yevmiyeyle giden insanlar bunlar. On beş aydır çalışamadılar. Çalışma izni verdiniz onu da saatle kısıtladınız.
Müzik yasağının 24.00 olarak belirlenmesi yalnızca eğlence ve müzik sektörünün sorunlarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda iktidarın kültür ve sanat faaliyetlerinin toplumu dönüştürücü etkisinden ne denli endişe ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Başka bir ifadeyle, iktidar salgın koşullarını şahsi siyasi ajandasını hayata geçirmek için kullanılıyor.
Değerli arkadaşlar, parti programlarından açılışlara kadar, hatta dün Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı o 1 milyonuncu konut açılışında da vardı, müzisyenler eserleri ve ezgileriyle kalabalıkları coşturuyorlar, siyasiler bu tempolarla seçmenlerine dokunuyor. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Buna bir örnek vererek sormak istiyorum: Dombra şarkısının notaları uzaydan mı geldi? Hani çok severek -bahsederek- söylüyorsunuz, bir dönem, söyleyen bir arkadaşı milletvekili de yaptınız. O notaları kulağımıza aktaranların birçoğumuzda olmayan Allah vergisi yeteneklerle donatılmış müzisyenler olduğunu ne çabuk unuttunuz? Salgın bitecek, elbet bitecek, eski hayatımıza tabii ki döneceğiz; düğünlerde yine halay çekeceğiz, yine o şarkılarla bir araya geleceğiz, yine o türkülerde hüzünlerimizi bölüşeceğiz ama daha fazla müzisyenimizi kaybetmezsek; onları intihara sürükleyen uygulamalardan vazgeçmezseniz, bağlamalarını, kemanlarını satmak zorunda bırakmazsanız olacak bunlar. Sosyal medya ve magazin programı şarkıcılarından bahsetmiyorum, TRT'de program yaptırdığınız o yandaş sanatçılardan bahsetmiyorum; gerçek müzik emekçilerinden bahsediyorum, pandemide çaresiz bıraktığınız ve sanatları dışında ekmek kazanma şansı olmayan, çoğu günlük yevmiyeyle geçinen müzisyenlerden, müzik emekçilerinden bahsediyorum. Pandemi yasaklarının başladığı Mart 2020 yılından bugüne 100'ün üzerinde, evet, tam 100'ün üzerinde müzisyen intihar etti arkadaşlar ya, farkında mısınız bilmiyorum. Birden düştükleri yokluk ve sefalet yüzünden canlarına kıydı bu insanlar. Bu zarif ve naif insanlar hiçbir sosyal yardıma erişemediler; tam tersine, iktidarın ideolojik saplantıları yüzünden görmezden gelindiler, kenara itildiler. Aramızdan en son ünlü keman virtüözü İlyas Tetik ayrıldı geçtiğimiz günlerde. Geçim sıkıntısına düştüğünden ve çıkış yolu bulamadığından onun gibi değerli birçok sanatçıyı ne hâle düşürdünüz. İdeoloji -bize göre- meslek grupları arasında ayrımcılık yapmak mı? Bilmiyorum sizin bu sosyal devlet anlayışınızı. Hani aşı konusunda İngiltere ve Almanya'dan sosyal devlet olma yolunda örnekler vermiştiniz ya, bu ülkelerde salgın yüzünden işini kaybedip de intihar eden hiç müzisyen duydunuz mu? Olur mu ya? Yani dünyada trajedi diye geçer böyle bir şey ama bu ülkede 100'ün üzerinde müzisyen intihar etti. Pandemide İngiltere vatandaşlarına 2.500 sterlin para ödedi her ay, her ay. Almanya vatandaşları için 750 milyar euroluk bir yardım paketi hazırladı. Tüm bunlar kimse yatağa aç girmesin, kurulu düzeninden olmasın, hayatı devam etsin diye ama Türkiye'de işsiz kalan müzisyenler aylarca evlerine ekmek götüremedi, ölüme mahkûm edildi, ölüme sürüklendi. Siz hâlâ gece on ikiden sonra müzik yasağıyla bu insanların rızık kazanmasının önüne geçiyorsunuz. Yazın havalar dokuzda kararıyor, siz "On ikiden sonra müzik yasak." diyorsunuz. Bunlar nasıl çalışacaklar, nasıl sanatlarını icra edecekler? Günde üç saatlik çalışmayla bu müzisyenler evlerini nasıl geçindirecekler, ailesinin, giderlerini nasıl karşılayacaklar? Herhâlde siz onları 5 ayrı kurumdan 5 ayrı maaş alan, hatta 11 maaş alan, bir saatlik yönetim kurulu toplantılarına katılarak görevini yaptığını ifade eden o saray bürokratlarınızla karıştırıyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Müzisyenleri temsilen bizim Meclisteki grup toplantımızda konuşan Sanatçı Burhan Şeşen ne demişti? "İsteğimiz, normalleşmenin bizim sektörümüzde de uygulanması; yoksa, bize para verin diye sızlanmak hiçbir müzisyenin tercihi değildir." Yani onlar sizden para istemiyorlar, "Bırakın, çalışalım, ekmeğimizi kazanalım." diyorlar. Müziğe ve müzisyenlere karşı olan uygulamalarınız bu hâliyle salgınla mücadele olmaz, olsa olsa salgından fırsatçılık yaratıp Türkiye'de insanların yaşam haklarına müdahale etmek demektir bu.
Bu süreçte hayatına son vermek zorunda kalan bütün müzisyenlere Allah'tan rahmet diliyorum; ailelerine, sanat camiasına başsağlığı diliyorum. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Burada ilk bedeli müzisyenlere ödetmek istiyorsanız şunu unutmayın: İlk seçimde gideceksiniz; bu millet de sizi türkülerle, halaylarla uğurlayacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)