| Konu: | CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 24.01.2013 |
MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 365 sıra sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, açılım politikalarında ısrar eden ve bütün uyarılara rağmen geri adım atmayarak devam eden Hükûmet "ana dilde savunma hakkı" adı altında yeni bir çalışmaya başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, AKP Hükûmetinin yeni bir dayatmasıyla şu anda karşı karşıya.
Bu konuda yapılan çalışma, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 202'nci maddesinde yapılacak düzenlemeyle mahkemeye çıkartılan kişilere kendilerini ana dilde veya başka bir dille tercüman aracılığıyla savunma hakkı tanımaktadır.
Çalışma, aynı zamanda mahkûmlara eşleriyle görüşme imkânı da öngörmektedir. Bunun için de İnfaz Yasası'nda değişiklik planlamaktadır. Mahkûmları eşleriyle görüştürme imkânı da getiren tasarı, eş ile görüşme için cezaevinde iyi hâl şartı aramaktadır. Tasarıya göre görüşmeler üç ayda bir özel bir odada yapılabilecek ve mahkûmlar eşleriyle üç ila yirmi dört saat arası bir araya gelebileceklerdir. Ayrıca düzenleme, belli derecede hasta olan hükümlü ve tutukluların tedavileri süresince mahkûmiyetlerine ara verilmesini de öngörmektedir.
Tasarıyla, ölüm veya hastalık nedeniyle hükümlüye verilen mazeret izni düzenlemesinde de değişiklik yapılmaktadır. Hükümlü, mazeret izni süresi içerisinde, kendi evi veya anne, baba, eş, kardeş ve çocuğunun evinde kalabilecektir. Kararı, hükümlünün izin süresi boyunca ikamet edeceği ilin valisi verecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunu açıkça belirtmeliyiz ki Hükûmet tarafından yapılan bu çalışma, Türkiye'yi bölmenin ve ayrıştırmanın eşiğine bir adım daha yaklaştıracaktır. Ana dilde savunma hakkı ve tasarıda yer alan değişiklikler, tıpkı Habur projesinde ve diğer açılım projelerinde olduğu gibi tamamen belli kesimlerle yapılan müzakereler sonucu ortaya konmaktadır. AKP Hükûmeti tarafından hazırlanan bu tasarı, açlık grevlerinden sonra Bakanlar Kurulunda imzaya açılmış ve hızlı bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına getirilmiştir. Hangi müzakere sonucu hazırlanırsa hazırlansın, bu proje aynen Habur'da olduğu gibi Türkiye'nin birlik ve beraberliğine zarar verecek bir projedir. Bugün ana dilde savunma hakkı isteyenler, bölücüleri ve bölücübaşını eve çıkartmak isteyenler yarın bunlarla da yetinmeyeceklerdir, Hükûmetten daha başka çalışmalar yapılmasını isteyeceklerdir. Bu kanunun tarihî bir sorumluluğu vardır.
AKP, ülkeyi bölecek ve ayrıştıracak politikalardan vazgeçmelidir. Bu durum Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Görüşmekte olduğumuz bu tasarı, Türkiye'yi bölünmeye ve ayrıştırmaya götürecek bir projedir. Bunu açıkça buradan belirtmek istiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkçenin dışındaki dillerin kamuda serbestçe kullanılması, çok dilli, etnik azınlık yaratmaya yönelik siyasi bir içeriktir. Bu çalışma Anayasa'ya da aykırıdır.
Toplumumuz ve milletimiz için dilin önemi çok büyüktür. Türk milletinin ana dili Türkçedir. Anayasa'mızın 3'üncü maddesinde de bu açık bir şekilde belirtilmiştir. Bu nedenle, dil konusu çok önemli bir millî konudur ve toplumları ayakta tutacak bir unsurdur. Bu konuda üzerinde yapılacak her türlü çalışma ve düzenleme çok titizlikle ele alınmalıdır. Yapılan bu çalışmayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak masum bir çalışma olarak görmüyoruz. Bunun için, amacı Türkiye'yi bölmek ve ayrıştırmak olan bu çalışmaya karşıyız.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.