| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 07.07.2021 |
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Soru soran milletvekillerimize tekrar teşekkür ediyorum. Sayın Taşkın, Sayın Purçu, Sayın Yılmazkaya, Sayın Şanverdi ve Sayın Karahocagil sorularıyla teklif dışında bazı değerlendirmelerde de bulundular, tutanaklara da geçti; teşekkür ediyoruz.
Teklifle ilgili Sayın İsmail Güneş'in sorusu önemli "Tebligatın elektronik imkânlarla yapılması durumunda eğer teknolojik imkân eksikliği varsa ya da bir internet çekmemesi, cep telefonu olmaması ya da çekmemesi durumunda tebligatın yapılmış sayılacağı noktasında vatandaşlar burada mağdur olmaz mı?" diye bir soru yöneltti, önemli bir soru. Burada, kanun teklifinde, teknolojik imkânların yargıda kullanılması da adalete erişimin güçlendirilmesi açısından önemli. Teklifteki düzenlemeye baktığımız zaman iddianamenin elektronik ve diğer araçlarla da sanığa, mağdura, şikâyetçiye bildirilecek olması ya da zorla getirme kararlarının yine elektronik imkânlarla ilgililere bildirilecek olması Tebligat Kanunu hükümlerinin dışında ekstra bir imkân. Burada vatandaşların iddia edilen suçlardan, iddianamelerden haberdar olabilmesi için ayrıca bir imkân. Bu imkân, Tebligat Kanunu gereğince yapılan tebligatın yanı sıra getirilen bir imkân. Burada çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar bu elektronik tebligatta sayılmıyor. Tebligat Kanunu hükümleri gereğince posta yoluyla yapılan tebligatlara bağlanan sonuçlar aynen geçerli. Bu ise vatandaşa bir bildirim. Burada, itiraz süresini vesaireyi kaçırma durumu söz konusu değil; asıl tebligat yine posta yoluyla yapılacak olan, Tebligat Kanunu hükümleri gereğince gönderilecek olan tebligatlardır.
Yine, Sayın Kılıç "Katalog suçlarda somut delil şartının getirilmesi çocuk istismarı suçuyla mücadelede bir zafiyete yol açar mı?" diye sordu. Bu da çor tartışılan bir konu. Burada da aslında bir tereddüt söz konusu değil. Tutuklamada somut delil şartı aslında kanunumuzda var, kanunumuzun ruhunda da var. Katalog suçlarda da aslında tutuklama kararı verilirken somut delil aranması gerekiyor yani orada (1)'inci, (2)'nci ve (3)'üncü fıkraları birlikte değerlendirmek gerekiyor ancak uygulamada bu değerlendirmenin farklı şekilde yapılması nedeniyle keyfî tutuklamalara yol açan hususlar da hepimizin malumu ve eleştirdiğimiz hususlar bunlar. Burada somut delil şartının tüm suçlar bakımından aranması zaten hukukun bir gereği. Katalog suçlar bakımından aranmayacak husus sanığın, şüphelinin kaçma tehlikesi, kaçma şüphesi ya da delilleri karartma tehlikesi; bu iki şart katalog suçlar bakımından aranacak.
Çocuğun cinsel istismarı suçunda farklı bir durum söz konusu. Burada, çocukların soruşturma aşamasında ifadeleri çocuk izlem merkezlerinde alınıyor. 2012 yılında Başbakanlık genelgesiyle çocuk izlem merkezleri kurulmuştu. Mağdur çocukların örselenmeden ifadelerinin alınması ve ifadelerin dosyaya delil teşkil edecek şekilde alınabilmesi için bu ifadeler uzmanlar eşliğinde -psikologlar, sosyologlar ve sosyal çalışmacılar vasıtasıyla- alınıyor ve orada tutulan tutanaklar, tutulan raporlar, çocuğun psikolojik durumu vesaire hepsi gözleniyor ve çocuk istismarı suçunda çocuk izlem merkezinde sadece bir ifadeden bahsetmiyoruz, başka deliller de var. Bu bakımdan çocuk istismarı suçunda somut delil aranıyorsa zaten bu tutanaklar, uzmanların tuttuğu raporlar da yargı tarafından somut delil olarak değerlendirilebilecektir. O nedenle, çocuk istismarıyla mücadele konusunda çok hassasız. Bu anlamda tek bir çocuğumuzun bile istismara uğraması hepimizin yüreğini yaralar. Bu suçlarla mücadelede de çok önemli yasal düzenlemeleri burada hep beraber gerçekleştirdik. Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesiyle ilgili düzenlemeleri, cezaların ağırlaştırılmasıyla ilgili çalışmaları burada gerçekleştirmiştik.
Yine, Aile Bakanlığının, Millî Eğitim Bakanlığının, İçişlerinin, bu konudaki ilgili bakanlıkların da çocuk istismarının önlenmesi konusunda aldığı idari tedbirler var.
Yine, Meclisimizde geçmiş yasama dönemlerinde çocuk istismarının önlenmesi ve alınması gereken tedbirlerle ilgili bir araştırma komisyonu kurulmuştu ve bu araştırma komisyonu da önemli bir rapor hazırlamıştı ve bu raporda belirtilen tedbirlerin de büyük ölçüde gerek yasal düzenlemeler gerek idari düzenlemeler anlamında hayata geçtiğini söylemek mümkün. Elbette ki daha yapılacak çok şey vardır, çocuklarımızı korumak elbette ki hepimizin, ailelerin, başta devletimizin en önemli görevi. Bu konuda alınması gereken tedbir ne varsa yine hep beraber almak durumundayız.
Teşekkür ediyorum soru soran milletvekillerimize.
Sağ olun Başkanım.