| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 21.03.2012 |
YÜKSEL ÖZDEN (Muğla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Afganistan'da yitirdiğimiz 12 askerimize ve bugün terörle mücadelede yitirdiğimiz 4 şehit polisimize Allah'tan rahmet diliyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Aynı zamanda, bir orman bölgesi, yüzde 68'i ormanlarla kaplı olan bir ilin milletvekili olarak, Dünya Ormancılık Günü'nü de kutluyorum. Ormanların gerçek koruyucusu olan köylülerimizi ve tüm orman çalışanlarımızın bu günlerini kutluyorum.
Bir canlanış, diriliş günü olan nevruzu da kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, kaç gündür izlediğimiz eğitim tartışmalarının içinde en sık geçen kelimelere bakalım: Bu tartışmalara baktığımızda "zorbalık"ı konuşuyoruz. Bu tartışmaların içerisinde "despotluk" var. Bu tartışmaların içerisinde şiddet var, kavga var, gürültü var, atılan, fırlatılan cisimler var. Cisimlerin neredeyse ağırlığını tartışacağız, 2 santim yakından geçtiğini, 5 santim yakından geçtiğini tartışıyoruz. Bundan üzüldüğümü belirtmek istiyorum. Oysa yapılan şey ve şu an yapmak durumunda olduğumuz, yeni bir dünyada, biraz önceki değerli konuşmacımız satırları arasında geçen dijitalleşen dünyanın bir başka tarafını vurguladı ama eğitimin tanımının değiştiği, okulun işlevinin ve rollerinin değiştiği, öğretmenin rolünün değiştiği bir dünyada eğitimi konuşmak zorundayken, durumundayken biz başka bir şeylerle ilgiyiz hâlâ. Yapılan şey aslında çok basit.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Millî Eğitim Komisyonunda konuşmamıza fırsat vermediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tekme atıyorsunuz, yumruk atıyorsunuz, nasıl konuşacağız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Komisyondu yeri, burası değil.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Aslında yapılan şey çok basit. Bir postmodern darbe ürünü olan yasadaki bir maddeyi değiştirip bu ülkedeki eğitime başlayan herkesin illa kesintisiz bir şekilde sekiz yıl okumasını değiştirmek istiyoruz. Kaç yıldır bu ülkede bunun kesintisiz olmasından dolayı meslek liselerinin önünün kapandığı, meslek lisesinden mezun olanlardan, oradan duyduğumuz ihtiyaçları karşılayacak elemanları yetiştiremediğimiz için, meslek lisesi memleket meselesi hâline gelmedi mi? Ama yapılan şey, sadece ve sadece, zorbalıkla gelen bir madde değişikliğini zorbalıkla korumaya çalışıyoruz, hepsi bu kadar. Oysa biz, yeni dünya düzeni içerisinde, eğitim sistemine esneklik getirmek zorundayız, bir çeşitlilik getirmek zorundayız.
Buradan, konuyu tartışabileceğimiz zemin anca anca oluşurken lütfen bunu başka mecralara çekmeden, şuradaki konuşmalarda olduğu gibi bakın, eğitimi konuşalım, eğitimi tartışalım. Evet, biraz önceki değerli konuşmacımız söyledi, nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz, evet, derdimiz o. Tamam, bize söylüyorsunuz, diyorsunuz ki "Çok başarısız oldunuz." O başarısızlığımızın rakamlarını biraz sonra size vereceğim. Ama, nasıl insan yetiştirmek istiyoruz? Biz, öz güveni yerinde, ülkesine, tarihine, kaynaklarına, insanına, coğrafyasına güvenen, kendine güvenen nesiller yetiştirmek istiyoruz. Biz, ayağı yere sağlam basan, geleceğe güvenle bakan nesiller yetiştirmek istiyoruz.
Değerli Milletvekilim, bunlar lafla olmuyor ama. Bugün, on yılda elde ettiğimiz çalışmalar içerisinde eğitimdeki fiziksel kapasite sorunlarını çok büyük oranda çözdük ama bunlar sadece bir alanda yapılan çalışmayla değil, aynı zamanda bir bütünlük içerisinde baktığımızda, bir ülkenin pasaportunun değeri itibarıyla bakalım. Bugün, üzerinde ay yıldızlı bayrağı olan pasaportun dünyanın her bir yerindeki itibarı, hiçbir zaman olmadığı kadar yüksek, her zaman olduğundan daha ileri. Paramızın değerine bakalım, kendimizin bile hesaba katmadığımız paramız, bugün dünyanın her tarafında değerli hâle gelmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz onu milletvekili pasaportuyla karıştırdınız herhâlde!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sanki AKP'den önce bu ülke yoktu!
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Arkadaşlar, çok kıymetli milletvekillerimiz; eğer mesele öz güvense bugün Türkiye kendi iç sorunlarıyla boğuşmaktan etrafına bakamayan bir ülke olmaktan çıkmış, dünyanın her yerindeki sorunlarla, konularla, problemlerle ilgilenen küresel bir oyuncu, lider ülke durumuna gelmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Paranızı hangi ülkede bozabiliyorsunuz?
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bunu görmek istemiyorsanız? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu görün.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bulgaristan'da paranızı bozabiliyor musunuz? Yunanistan'da paranızı bozabiliyor musunuz?
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bakın, buraya gelip de yapmamız gereken çok basit bir eğitim tartışmasını, biz on yıldır, on beş yıldır eğitimi kendi zemini üzerinde tartışamıyoruz. Biz ancak ve ancak buraya geliyoruz? Arkadaşlar, kendine güvenen insan nasıl olacak? Parası değer taşımıyorsa, hiçbir yere vizesiz gidemiyorsa nasıl güvenecek kendisine? Arkadaşlar, bakın, IMF'nin?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Gümrükte paranız geçiyor mu, geçmiyor mu? İtibar parayla belli olur. Hangi ülkede paramız geçerli?
BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen?
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Söyleyeyim. "IMF'den 3 kuruş para gelecek, gelmezse maaşımızı ödeyemeyecek." günlerden bugüne geliyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hangi ülkede geçerli, hangi ülkede?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - 70'li yıldı o, 70'li.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bugün, biz, dünyanın her yerine, o zaman IMF'den beklediğimiz para kadar parayı hibe olarak gönderiyoruz, yardım olarak gönderiyoruz, nakdî olarak aktarıyoruz o taraflara.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - O 70'li yıldı senin söylediğin.
MUHARREM VARLI (Adana) - Kaddafi'yi öldürmek için gönderiyorsunuz, Kaddafi'yi.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Kendine güvenme öylesine lafla olmuyor.
MUHARREM VARLI (Adana) - Kaddafi'yi linç ettirdiniz 300 milyon dolar gönderip Sayın Vekilim.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bu ülkenin kaynaklarına, insanlarına sizler de güvenin. Ülkemizin?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sultanbeyli'de insanlar zehirli suyu içiyor. Böyle bir ülke olur mu?
MUHARREM VARLI (Adana) - Ondan sonra da "Müslümanız." diye dolaşıyorsunuz. Helal olsun size!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İstanbul Sultanbeyli'de insanlar zehirli su içiyor, dünkü gazetelerde ilanlar var.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bakın, şimdi, rakamlara bakalım. Ben bu arayı su içmek için kullanayım.
Bakın, rakamlara bakın: Geçen yıl içerisinde? Ülkenin ne hâle geldiğinin temel göstergelerinden birisi rakamlar.
MUHARREM VARLI (Adana) - Rakamlara takla attıra attıra bel fıtığı yaptınız! Bel fıtığı oldu, bel fıtığı rakamlar!
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Geçen yıl içerisinde Almanya'da yaşayan Türk nüfusu 18 bin azalıyor.
MUHARREM VARLI (Adana) - Bu ülkeyi de bel fıtığı yaptınız, rakamları da bel fıtığı yaptınız!
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Daha önce bu ülkede kendine gelecek göremeyen insanlar artık bu ülkedeki ekonomik, siyasi istikrarın arkasından bu ülkeye geri dönüyor; görün bunları.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Hayır, hayır, ırkçılıktan dolayı dönüyor, ırkçılıktan. Almanya'da ırkçılık var.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Diğer tarafta, oralarda iş bulamayanlar, Avrupa'nın birçok yerinde iş bulamayan gençler, yetişmiş, nitelikli elemanlar artık Türkiye'de iş bakıyor, iş arıyor; bunları hep birlikte görelim.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Türkiye'nin gençleri işsizlikten cinnet geçiriyor ama Sayın Hocam. Üniversite mezunu gençler cinnet geçiriyor işsizlikten.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bu ülkede daha 2001 yılında başka bir ülkede yaşamak için verilen bir tür pasaporta başvuran on binlerce, yüz binlerce insan vardı, bugün bunlar tersine dönmüştür.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Avrupa bitti ekonomik olarak.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Eğer nasıl insan yetiştirmek zorundayız diyorsak, biz enderunu da biliyoruz, darülmuallimini de biliyoruz, köy enstitülerini de biliyoruz, bu ülkenin yüz elli, yüz altmış yıllık öğretmen yetiştirme birikimini de biliyoruz ve bugün, bunu, hiçbir şeyini reddetmeden, artısıyla eksisiyle bakıp, bugünün öğretmen yetiştiren kurumlarını kurmak istiyoruz. Bugünün ilköğretim okullarını ve bugünün nesillerini yetiştirmek istiyoruz. Gelin, yıllardır başka zeminlerde tartışılan eğitim konusunu kendi zemini üzerinde konuşmaya başlayalım ve bunların lafını değil, bir medeniyet iddiası üzerine kendi eğitim sistemimizi yeniden inşa edelim. Oradaki buradaki basit sorunlarla başka bir şeye malzeme yaparak bunu konuşmaktan vazgeçelim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hocam, gelin bir uzlaşma komisyonu kuralım millî eğitimle ilgili.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bir medeniyet iddiası üzerine kendi eğitim sistemimizi tüm parçalarıyla koyalım. Bizi, eğitim sistemimizde? Bakın, asıl verilen araştırma önergesiyle ilgili önergeyi verenlerin kendileri bile hiçbir şey konuşmadı ama bizim eğitimin niteliğini düşürdüğümüz ve nitelikteki farklılığı artırdığımız, eşitsizliği artırdığımız söyleniyor. Vaktim yok fazla, kısaca kaç yıldır eğitimin niteliğini nasıl düşürdüğümüze bir bakalım.
İlköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 91'miş, yüzde 98'e götürmüşüz, çok başarısızız. Bakın, bu ülkede?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hocam bu nitelik değil nicelik, nicelik! Nitelik değil bu. Rakamlar veriyorsun hâlâ.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Niteliği de konuşuruz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Allah Allah, verdiğin rakamlar? Nitelik konuşmuyorsun.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Bu ülkedeki niceliğiyle niteliğiyle her biriyle bu ülkenin yıllardır değişmeyen eğitim müfredatını ilk kez biz yeniledik.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayının artması geliştiği anlamına gelmez.
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - 60 yılında hazırlanan müfredatla devam ediyorduk, bugün getirdiğiniz?
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - 130 bin tane üniversite var, ne işe yarıyor?
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Hayır, sayılarla değil, eğitimde fırsat eşitsiz? Diyorsunuz ki eğitimde farklılıklar arttı. Oysa, biz, bu ülkenin her bir köşesindeki gençlerimiz eşit nitelikte eğitim alabilsin diye binlerce derslik açtık, köylerimizdeki binlerce okulu yeniden yaptık. Köylerimizdeki bakın?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kapatılanları da söyle. 17 bin derslik kapattınız, onu da söyle.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Nitelik, nitelik?
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - Kapatılması gereken, öğrencisi olmayan okullar, derslikler kapatılır, bu kadar basit çünkü orada boş yere bir bina tutmanın?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL ÖZDEN (Devamla) - 170 bin derslik yapılmıştır.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özden.