| Konu: | CEZA MUHAKEMESİ KANUNU İLE CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 24.01.2013 |
DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 365 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 6'ncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6'ncı madde, daha çok, çocuk tutsaklara ilişkin, onların temel insan hakları gasbına ilişkindir. Çocuk olmaktan ileri gelen, bir yanıyla ana sevgisinden mahrumiyetin, öbür yanıyla da ebeveynlerin şefkatinden yoksunluğun ortaya çıkardığı bir hak gasbını ona ödülmüş gibi sunmak, mevcut, var olan tutsakları devlet nezdinde ve yargı gözünde ayrıştırmaktır, iyi çocuklarla kötü çocuklar noktasındaki bir muameleye tabi tutmaktır. Bu yönüyle de adil değil ve aynı zamanda insan hak ve özgürlüklerine de aykırı bir yaklaşımdır. Bu anlamıyla da ödül sisteminden çok, insan olmaktan ileri gelen temel insan haklarının uygulandığı bir çerçeveye, muhtevaya kanunu kavuşturmak önergemizin aslıdır. Bu önergeyle birlikte, gerek yasanın kendisinde gerekse maddelerinde de mevcut zihnî bulanıklığı görmek mümkündür.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplum dinamiklerinin ihtiyaçlarına cevap veren yasal ve anayasal değişiklikleri yapmak Meclisin görevidir. Meclis, toplum ihtiyaçları yerine zihniyetin ve mantığın kutsanmışlığının esaretiyle soruna yaklaştığında toplumun ihtiyaçlarını tarihsel ve meşru zeminde evrensel hukuka uygun karşılayamadığı takdirde, siyasal krize neden olur. O nedenle de ana dil gibi kutsal bir hakın -ana dilin kutsallığı üzerinde- eğitim başta olmak üzere kamusal alanda kullanılmasının yolunu açmak varken Anayasa'mızın değiştirilemez, değiştirilmesi bile teklif edilemez maddelerini gerekçelendirerek insan olmaktan, toplum olmaktan ileri gelen haklarımızın verilmemezliğini hak görmek, eleştirdiğimiz, otuz bir yıl öncesinde bize reva görülen 5 generalin toplum iradesine rağmen topluma dayattığı faşist cunta rejiminin, askerî diktatörlüğünün aşılamazlığının ifadesidir. Aksine, bize giydirilen bu deli gömleğini yırtıp parçalamak, daha demokratik, meşru bir anayasa ve yasayı oluşturmak Meclisin göreviyken askerî vesayete karşı olduğumuzu söyleyeceğiz, askerî diktatörlüklere karşı olduğumuzu söyleyeceğiz, Meclisin üstünde başka bir vesayetin olamayacağı ifadesinde bulunacağız ama değiştirilmesi bile teklif edilemez maddeye sığınarak toplumun bir kesiminin haklarını alıkoyacağız, onu özgürlük adına gasbedeceğiz, o hakkı verip vermeme gibi bir hakkı insan olarak, grup olarak, Meclis olarak kendimize hak göreceğiz. Bu, insani değil, vicdani değil. Kaldı ki bin yıldır birlikte yaşadığınızı söylediğiniz Kürtler demokratik ortak vatanda birlikte yaşama iradesini beyan etmişken, demokratik ortak vatanda egemenliğin idari, mali, siyasi paylaşımının ötesinde vatanın bölünmezliğini tartışan bir noktada değilken küreselleşmenin tarihsel gelişiminin ortaya çıkardığı yerindelik ilkesine bağlı olarak egemenlik pekâlâ tartışılabilinir. İdari, mali özerklik verilen yerel yönetimlerin güçlendirilmesi hepimizin ihtiyacı. Özerk olan, demokratik olan yerel yönetimlerle, özerk ve siyasal özerkliğe sahip olan bölgesel yönetimlerle değil parçalanmak, çok kimlikli, çok kültürlü realitemize uygun olan çözüm projeleriyle daha çok birlik, daha çok bütünlük üzerine bir siyasal projeyi harekete geçirmiş olacağız. O nedenle, kaygı ve korku yerine, zihnî bulanıklığın ortaya çıkardığı bir kısım korkular yerine zaten doksan yıldır bizi şekillendirmek isteyen bir tekçi zihniyet varken onu sürdürme ısrarında bulunmak ayrıştırmanın bizatihi kendisidir. O hâlde gerçeği tüm çıplaklığıyla görüp aydınlatmak, açığa çıkarmak, bu gerçeğin de siyasal, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir parametre ışığıyla soruna yaklaşmak günümüz ve çağımızın insani değerleridir. Bu insani değer ister Kürt'e, ister Arap'a, ister Türk'e olsun, yeter ki insan olsun, insana dair olan temel ihtiyaçlarının karşılanmış olmasıdır. Bu yönüyle de, Meclis gibi demokratik siyasetin bizzat cereyan ettiği bir yerde "kardeş" dediğimiz bir halkın ana dilini geliştirmek hepimizin görevidir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.