GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:94
Tarih:22.06.2021

MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 268 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli izleyicileri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, her ülkenin varlığını koruyabilmesi için güçlü ve millî bir savunmasının olması gerekmektedir. Bu ihtiyaç, millî savunmaya özgü bir hukuk düzeninin kurulmasını da elbette ki zorunlu kılacaktır. Zira Silahlı Kuvvetlerin kendisinden beklenen görevi yerine getirebilmesi için silah, mühimmat, hizmet ve altyapılarla donatılması gerektiği kadar disiplinin bozulması hâlinde bu durumu adil bir şekilde ve kısa bir sürede tesis edecek bir disiplin mekanizmasına da ihtiyacı bulunmaktadır.

Günümüzde yukarıdan aşağıya otorite, aşağıdan yukarıya itaati içeren askerî disiplin, mutlak itaat prensibi üzerine oturtulmuştur. Hiçbir toplulukta disiplin ve mutlak itaat, Silahlı Kuvvetlerde olduğu kadar hayati önem taşımamaktadır. Türkiye'de özellikle 1982 Anayasası'ndan sonra uzun yıllar askerî mahkemeler ve görev alanları çok tartışılmıştır. Tartışmaların odağında ise 1982 Anayasası'nın 148'inci maddesiyle askerî mahkemelerin görev alanlarının demokratik bir hukuk devletinde kabul edilmeyecek derecede geniş olarak belirlenmesi vardı.

Diğer taraftan, askerî mahkemelere asker olmayan kişileri yargılama yetkisinin son derece geniş tanımlanması, "askerî suç" kavramı ve askerî hâkimlerin yeterli hâkimlik teminatlarına sahip olmayışı önemli sorun alanları olarak görülmekteydi.

Hâlihazırda dünyanın sayılı orduları arasında yer alan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için oluşturulmuş ilk derece askerî mahkemeleri, savcılıkları ile askerî yüksek yargı organlarının varlığına 2017 yılında yasalaşan 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 17'nci maddesiyle son verilmiştir. Söz konusu bu anayasal düzenlemeyle ülkemiz Silahlı Kuvvetlere yönelik adli uygulamalar konusunda yapılan sınıflandırmaya nazaran, münhasıran askerî mahkemeler ve savcılıklara sahip ülkeler arasından çıkarılmıştır. Bunun yerine, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından yapılan düzenleme sonucunda Hollanda, Macaristan, Fransa örnekleri gibi sivil yargı sistemleri içinde askerî uzmanlaştırma gerçekleştiren bir modele dâhil olmuştur. HSK 1. Dairesinin 31 Mayıs 2017 gün ve 831 sayılı Kararı'yla kaldırılan askerî mahkemelerin dosyalarına, karar tarihi itibarıyla, ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar yönünden 1 ağır ceza mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, 1'den fazla ağır ceza mahkemesi olan yerlerdeyse 1 numaralı ağır ceza mahkemesinin bakması kararı verilmiştir. Asliye ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar yönünden ise 2 veya daha az asliye ceza mahkemesi olan yerlerde 1 numaralı asliye ceza mahkemesinin, 2'den fazla asliye ceza mahkemesi olan yerlerdeyse 3 numaralı asliye ceza mahkemesinin bu davalara bakması kararı verilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bir yandan devletin, diğer yandan vatandaşların ve toplumun güvenlik altında bulundurulması, millî güvenliğimizin sağlanmasıyla mümkündür. Bunun için de Silahlı Kuvvetlerimizin caydırıcı, güçlü ve disiplinli bir yapıya sahip olması gerekmektedir. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da silahlı kuvvetlerin disiplini çoğunlukla askerlik hizmetlerinin niteliğinden kaynaklanan suçları ve cezaları içeren askerî ceza kanunlarının uygulanmasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır. Dünyada yaşanan örneklerden de anlaşılacağı üzere disiplinsiz ordular yok olmaya mahkûm olduğu gibi güvenliğini ve bekasını sağlayamayan devletler aynı kaderi yaşamaya mahkûm olmuşlardır. Bir ülke için bu nedenle ordusunun disiplininin korunması, diğer kurumların disiplininin korunmasından daha fazla önem arz etmektedir.

Askerî disiplin, sadece belirli statüde bulanan kişiler için genel ceza kanunlarında bulunmayan suç tipleri ve cezalarını gerektirmektedir. Bu suçlar askerî suçlar olarak ortaya çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesi de vermiş olduğu kararlarında askerî düzenin istisnai yapısı gereği bu yapıya özgü düzenlemelerin olabileceğine işaret ederken belirlilik ve kanunilik ilkelerinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Diğer taraftan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu "askerî suç" tanımı yapmazken sırf askerî suçları da saymamaktadır. Bu nedenle de belirlilik ve kanunilik ilkesi temelinde eleştirilere maruz kalmaktadır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'na 10 ek madde ve 1 geçici madde eklemeyi öngörerek 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nda düzenleme yapmak suretiyle askerî suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında uygulanacak istisnai hükümler ile soruşturma ve kovuşturma mercilerini belirlemektedir.

Diğer taraftan, yine, teklifle, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nda değişiklikler öngörülmekte, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu da yürürlükten kaldırılmaktadır.

Kanun teklifinde, bugüne kadar kanunilik ve belirlilik ilkeleri temelinde eleştirilere neden olan "askerî suç" kavramı tanımlanmakta ve "sırf askerî suçlar"ın neler olduğuysa tek tek sayılmaktadır. Malumları olduğu üzere, "askerî suç" kavramının temeli düzenli orduların kuruluşuna dayanmaktadır. Avrupa'da da askerî ceza kanunlarında kendine yer bulmuştur. Askerî disiplinin daha etkili ve caydırıcı olarak korunması ve askerî hizmetlerin yürütülmesi için hayati önemi haiz bazı değerler ceza hukukunun koruma alanına girse de askerî disiplin yargısı ile ceza yargısının işlevi birbirinden tamamen farklıdır.

Disiplin, Silahlı Kuvvetleri bir arada tutan, her türlü görevin yerine getirilmesi için şart olan ve askerliğin temeli sayılan kökleşmiş bir kavramdır. Disiplin, sadece şekil olarak değil, içerik olarak da vardır ve caydırıcılık, verimlilik ve hukuka uygun hareket gibi Silahlı Kuvvetlerin temel amaç ve yöntemlerini de doğal olarak bünyesinde barındırmaktadır. Askerî disiplinin tesisi ve korunması için genel ceza kanunlarının yeterli olmayacağı ve askerî hizmetlerin yürütülmesi için ordu içerisinde farklı hukuk kurallarının uygulanması gerektiği gerçeğinden hareketle, güçlü orduya sahip ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de Türk Ceza Kanunu'ndan ayrı bir Askeri Ceza Kanunu kabul edilmiştir. Bu kapsamda, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu hukuk sistemimize 1930 yılında kabul edilerek girerken, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu ise 1963 yılında yasalaşmıştır. Ancak, söz konusu kanunlarda "askerî suç" tanımı yapılmadığı gibi "sırf askerî suçlar" da sayılmamıştır. Bunun yerine askerî suç ve sırf askerî suça bağlanan sonuçlar düzenlenmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, askeri ceza kanunlarının varlığıyla birlikte ortaya çıkan "askerî suç" kavramı, aynı zamanda genel ceza kanunlarında yer alan suçlara uygulanan yaptırımlara nazaran bazı farklı ve istisnai hükümler uygulanması sonucunu doğurabilmektedir. Genel ceza kanunları yaptırımlar açısından daha yumuşak ve özgürlükçü hükümler içerebilirken askerî menfaatleri koruma ve askerî disiplinin tesisi amacına hizmet eden askeri ceza hukukunda daha da caydırıcı hükümler bulunmaktadır.

Günümüzde doktrin ve içtihatlarda askerî suçlar ikiye ayrılmaktadır. Birincisi, askerî suçlar; ikincisi ise askerî suç benzeri suçlardır. Sırf askerî suç için failin asker kişi olması şarttır, asker olmayan kişilerin bir askerî suç işlemesi mümkün değildir. Örneğin, Askeri Ceza Kanunu 87'nci maddesinde düzenli olan emre itaatsizlikte ısrar suçu veya 66'ncı maddesinde düzenli firar suçu ancak askerlik hizmet ve görevinde olan kişiler tarafından işlenebilen özgü suçlardır.

Saygıdeğer milletvekilleri, askerlik mesleğini yapanlara uygulanan disiplin kurallarıyla kamu düzeninin sağlanması ve devam ettirilmesi, disiplinin tesis ve devamlılığının sağlanması, askerlik mesleğinin onur ve saygınlığının korunması amaçlanmaktadır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifindeki diğer düzenlemelere bu kapsamda başlıklar olarak göz attığımızda; suç bakımından amir-maiyet veya üst-ast ilişkisinin hangi durumlarda dikkate alınmayacağı; asker kişilerin yakalanması ve tutuklanmasında uygulanacak ilave hükümler ile istisnai hükümler; askerî suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında uygulanacak usule ilişkin düzenlemeler; Yüce Divanda yargılanacak asker kişilerin işlediği askerî suçlarda yürütülecek soruşturma ve kovuşturmalardaki izin usulü ve izne karar verecek mercilerin belirlenmesi; askerî suçlara ilişkin davaların bakılacağı mahkemelerin belirlenmesi; Millî Savunma Bakanlığının müfettiş kadrolarına askerî kaynaktan atama yapılabilmesi gibi önemli mevzuat değişiklikleri öngörülmektedir.

Diğer taraftan, Askeri Ceza Kanunu kapsamındaki yargılamalarda askerî hizmetin ve disiplinin bozulmaması açısından gerekli özenin gösterilmesini önemli görmekteyiz. Eylemin nitelendirilmesinde ve cezanın belirlenmesinde takdire mümkün olduğu ölçüde az yer verecek şekilde kararlar tesis edilebilmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hukuk devleti, kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması gibi hukukun temel ve evrensel ilkeleri de dikkate alınmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, askerî yargı sisteminin şekillenmesinde ülkelerin stratejik konumları, güç mücadelesindeki yerleri ve tarihî geçmişleri, ulusal gelenekleri dolaylı olarak etkili olmaktadır. Bugün ülkemiz coğrafi konumu itibarıyla dünyanın en stratejik bölgesi olan Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu üçgeninin merkezinde yer almaktadır. Türkiye, gerek askerî gücü ve gerekse millî duruşuyla bölgede büyük bir potansiyel güç durumundadır. Bu nedenle, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemiz, içeriden ve dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeyle karşı karşıya kalabilecektir.

Kısacası, nasıl güçlü bir orduya ihtiyaç varsa, bu büyük ve güçlü orduda disiplinin sağlanıp düzenin ve başarının devamı adına güçlü ve oturmuş bir yargı sistemine de ihtiyaç vardır. Bu bakımdan, teklifle mevcut yargı sistemindeki aksaklıkların giderilmesi öngörülmekteyken sonuç olarak askerî disiplin konusunda da etkinlik daha da artacaktır. Disiplin konusunda, tarihî geçmişe ve üne sahip kahraman ordumuzun her bir ferdinin yüksek sadakat ve disiplin anlayışı da daha da pekişmiş olacaktır. Unutulmasın ki Türk ordusunun teşkilat yapısı, disiplin anlayışı ve eğitimi bugüne kadar yabancı birçok devlet ordularına örnek teşkil etmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri, bugün, NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar bünyesinde başarıyla faaliyet göstermektedir. Aynı zamanda, yine ikili anlaşmalar çerçevesinde Kosova, Bosna, Katar, Libya, Somali, Afganistan ve çok sayıda uluslararası alanda küresel barışa ve istikrara katkı sunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, tüm bu faaliyetlerinin yanı sıra, personelinin niteliklerini günümüzün gelişme şartlarına ve harbin değişen yapısına en uygun şekilde geliştirmek amacıyla da eğitimlerini sürdürmektedir. Helikopterimizden insansız hava araçlarımıza, akıllı mühimmatlardan füzelere, piyade tüfeğinden zırhlı araçlarımıza ve elektronik harp sistemlerimize varıncaya kadar kahraman ordumuzun sahada ihtiyaç duyduğu ve kullandığı sistemler artık çok büyük oranda yerli ve millîdir.

Tam bu noktada, tüm dünyanın, Türkiye'nin özellikle savunma ve havacılık sektöründeki atılımını konuştuğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Özellikle insansız hava araçlarımızın başarıları birçok ülke medyasında gündemde durmaktadır. SİHA'larımızın Libya'da savaşın seyrini değiştirdiği, Suriye'de rejimin saldırılarını durdurduğu konuyla ilgili uluslararası makalelerde yer alırken Azerbaycan'ın Ermenistan karşısındaki başarısında SİHA'ların büyük bir pay sahibi olduğuna tüm dünya şahit olmuştur.

Bu kapsamda bir başka övünç kaynağımız ise savunma ve havacılık sektöründe gerçekleşen ihracat rakamlarımızdır. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre Türkiye 2021 yılı Ocak-Mayıs döneminde savunma ve havacılık sektöründe geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51'lik artışla 1 milyar 120 milyon dolar ihracat gerçekleştirmiştir. Dünyanın seçkin orduları arasında yer alan ve savunma sanayisiyle göz kamaştıran Silahlı Kuvvetlerimiz, Amerika merkezli Global Firepower'ın 2021 yılı raporunda 11'inci sırada yer almaktadır.

Kahraman Silahlı Kuvvetlerimiz, FETÖ/PDY, PKK, KCK, PYD-YPG ve DEAŞ gibi örgütlere yönelik yurt içi ve yurt dışında mücadelesine aralıksız devam etmektedir. Son açıklanan rakamlara göre 24 Temmuz 2015'ten itibaren bugüne kadar 18.196 teröristin etkisiz hâle getirildiğini gururla görmekteyiz. Türkiye'nin caydırıcı güç olarak bölgesinde lider pozisyonda olması bazı dış güçleri öteden bu yana rahatsız etmeye devam etmektedir. Bu hainler, Türkiye'nin caydırıcılığını ortadan kaldırmak için Türk ordusunu hedefe koymuşlardır. Ergenekon, Balyoz kumpasları, FETÖ'cü hainlerin saldırıları ve kara propaganda faaliyetleri hep aynı sebeple yapılmıştır. Ancak, tarih bir kez daha "Türk için imkânsız bir şey yoktur."u, olmadığını göstermiştir.

Milletin gönlünde her daim en güvenilir olan Türk ordusu Türk milletinin hizmetinde olduğunu, çelikten bir duruşla, her an göstermektedir. Bugün Kıbrıs'tan mavi vatana, doğu ve güneydoğudan Suriye'ye, Kuzey Irak'tan İran sınırına kadar ve yurt dışı birçok misyonda görev alan kahraman güvenlik güçlerimizle beraberiz, kalbimiz ve dualarımız da onlarla. Mevcut gücüyle dostlarına güven, düşmanlarına korku veren kahraman ordumuz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ve hedef ettiği yolda, onun ilke ve inkılaplarının izinde olmaya devam edecektir. Şanlı ordumuzun ve kahraman Mehmetçik'imizin, diğer güvenlik görevlilerimizin bu başarılı ve azimli mücadelesine kim karşı durur, fitneye kalkışırsa elli iki yıldır olduğu gibi Milliyetçi Hareket Partisini karşısında bulacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle kanun teklifinin tümünü desteklediğimizi bir kez daha ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.

Hayırlı akşamlar dilerim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)