GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:94
Tarih:22.06.2021

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Vahim bir olayla karşı karşıyayız ve bu vahameti doğru değerlendirmek lazım. Ben 3 çerçevede değerlendireceğim. Birincisi, bu olaydan önceki siyaset iklimi. Siyasetin dili, HDP'yi ve bir bütün olarak muhalefeti hedef gösteren, düşmanlaştıran bir nefret söylemi içerisinde gelişti maalesef. Biz onlarca kez bu dilin doğru bir dil olmadığını, bu dilin sokakta mutlaka muhataplarının olduğunu ve harekete geçeceğini ifade ettik, siyasetçileri uyardık. Nitekim, Genel Başkanımıza, İYİ Parti Genel Başkanına, TİP Milletvekili Barış Atay'a ve birçok gazeteciye sokakta saldırı oldu. Nedeni, siyasetin bu diliydi ve hedef göstermesiydi. Son olarak İzmir'de bu vahim olay gerçekleşti ve bir yurttaşımız, bir kardeşimiz vahim bir biçimde yaşamını yitirdi. Yani birinci çerçeve siyasetin dili.

İkinci çerçeve, bu olay sırasında güvenlik güçlerinin ve yargının aldığı tutum. Bakın, bizi 7/24 izleyen İstihbarat var, Emniyet var; siyasi partinin önünde kurulmuş çadır var; herkes izleniyor, takip ediliyor. Onlarca kez o binaya giren çıkan, şüpheli hareketleri olan, kursa yazılan bir şüpheli takip edilmemiş, izlenmemiş ve olay sırasında da olayda olmasına rağmen başka emniyet güçlerinin gelmesi beklenmiş yaklaşık on beş dakika, yirmi dakika; âdeta orada bu katliamın yapılmasına zemin hazırlanmış. Olaydan hemen sonra da nasıl yakalandığını biliyoruz. Bakın, sokakta muhalefete her türlü şiddeti gösteren güvenlik güçleri büyük bir nezaketle ve şefkatle bu katili kucakladı ve kendisine "Adın ne abiciğim?" dedi. Bakın, bunlar kimsenin dikkatinden kaçmadı. Yargının aldığı tutum, sadece yirmi saat gözaltında kaldı. Uzun gözaltılara karşıyım ama cinayeti işleyen bir şahıs var. Bunun arkasındaki güçler kimlerdir, ilişkileri nelerdir? Evi bile tutuklandıktan sonra arandı. Ortalama bir yurttaşımıza, bir muhalife böyle mi davranılıyor? Bakın, Boğaziçi öğrencileri dört gün, beş gün gözaltında kaldılar. Bir şüpheliyi cezaevine koyduktan sonra ondan bilgi alamazsınız. Neden yirmi saat gözaltında kaldı, neden araştırılmadı bütün bu ilişkileri? İkinci çerçeve bu.

Üçüncü çerçeve ve daha berbat olanı ise cinayetten sonra siyasetin ve çevrelerin, maktulün -ölen kardeşimizin- siyasi ve etnik kimliği üzerinden bu cinayeti meşrulaştırmasıdır; bakın, en tehlikelisi budur. Bu meşrulaştırma, kimlik üzerinden, bir yargı kararı olmadan, herhangi bir soruşturma olmadan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun toparlayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ...bir maktulün kimliği üzerinden, etnik ve siyasi kimliği üzerinden meşrulaştırmak ancak bu katile, bu ırkçı, faşist katile cesaret verir ve bundan sonra yapacaklara da bir iklim hazırlar. Bu, son derece tehlikelidir, nereye varacağını bilemeyiz. Dolayısıyla bu olayın araştırılması lazım. Bu olay İzmir gibi bir yerde gerçekleştirildi, eğer başka yerlerde gerçekleştirilirse kimse bunun önünü alamaz. Âdeta ırkçı faşistlere bir zemin hazırlandı: "Bakın, önünüzde muhataplarınız var, gereğini yapabilirsiniz." Bunu hem yargı tutumuyla gösterdi hem güvenlik güçleri tutumuyla gösterdi hem de üzülerek söylüyorum ki iktidar partisi buna yeterince tepki koymadı ve bütün bu eleştirdiğimiz konular konusunda da nefret ve düşmanlaştırıcı dilden uzak duracağını göstermedi.

Ben bir kez daha bu katliamı kınıyorum, ölen kardeşimize rahmet diliyorum. Bu kardeşimizin hangi koşullarda İzmir'e geldiğinin, bakın, Ömerli'den 90'lı yıllarda İzmir'e geldiğinin, dağa çıkmadığının, demokratik siyaseti tercih ettiğinin de bilinmesini istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Vermiyoruz ama genelde.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Peki efendim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)