GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; herkese sevgi ve saygılar.

Bu, modern yaşamda, cumhuriyet ve demokrasi denen rejim içerisinde hakları düzenleyen bir yasa değil, bu bir kazasker yasası. Osmanlı kazaskerinin bir muadili oluşturulmak isteniyor burada. Bu, kazasker yasası. Valiler zaten beylerbeyi olmuştu, savcılar da kazasker oluyor; kaldı ki ortada savcı mı kaldı? Savcıya niye yetki veriyorsunuz ki siz? Savcıya talimat veriyorsunuz zaten. Talimat veriyorsunuz, anında, şak diye yapıyor; yetkiye gerek yok ki. Sayın Başkan, şimdi, hâl böyle olunca bunun üzerinde konuşmanın, gündemi buna hasretmenin hiçbir anlamı yok.

Bakın, 301 kere o mahkeme heyetini ve verilen kararı kınıyorum ve protesto ediyorum, 301 kere, bir de kendi adıma, 302 kere olsun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 303, 304 de var; 403 çıktı.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - 403'ü, 404'ü göreceksin, dur sen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Otobüs, otobüs; Mercedes otobüs.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bugün, Berkin Elvan'ın, gaz kurşunuyla, hedef gözeterek vurulduğu gündür. Berkin Elvan gaz kurşunuyla vurularak insanlığa karşı bir suç işlenmiştir. Bu, insanlığa karşı suç işleme sistematiği devam ediyor. Ağzımızı açıyoruz, fezleke; Antalya'da Tahir Elçi anmasıyla ilgili konuşmuşum, fezleke; Diyarbakır'da yolda yürümüşüm -yolda yürümüşüm yolda- fezleke. Bu fezlekeler insanlığa, bu fezlekeler demokrasiye, bu fezlekeler siyaset yapma hakkına karşı suç işliyor. Fez-leke, leke... İşte, lekelemeye çalışmak budur; siyaseti lekelemek, siyaset yapma hakkını lekelemek, demokrasiyi lekelemek. Bu ne ya? Biz seçilmiş milletvekiliyiz; benim düşünce belirtme hakkım da var, konuşma hakkım da var, yürüme hakkım da var; bir yurttaş olarak da var, bir vekil olarak da var.

Dolayısıyla, bakınız, aslında Kobani kumpas davasının iddianamesini getirip burada yırtmak istiyordum ama yırtılacak gibi değil, onu yakmak lazım; yırtmakla kurtulamazsınız, yakmak lazım. Kobani kumpas davasını üretmişler; yetmiyor, sivil faşistleri toplayıp, getirip bizi orada tehdit etmeye kalkıyorlar. Siz demokrasiyi, siz insan haklarını, siz HDP'yi, siz Kürt halkını, siz özgürlükleri sahipsiz mi sanıyorsunuz? Bu ne magandalıktır! Bu ne faşistliktir! Bunun başka bir açıklaması yok. Her an her dakika tehdit, her an her dakika şantaj, her an her dakika bir hak ihlali.

Bakınız, Alevi toplumuna karşı sistematik suç işleme devam ediyor. İstanbul ambulans müdürü müydü, neydi? Onun söylediklerini okudunuz değil mi internette? Bu ne ahlaksızlıktır! Bunun hesabını kim verecek? Yapmadığınız zulüm kalmadı; yapacağınız zulümler bitti, tükendi. Zulümden kahroldunuz, zulüm kalmadı, zulüm bile zulme uğruyor artık. Hâl böyleyken getirip de iki tane kelime oyunuyla, İnsan Hakları Eylem Planı bağlamında, efendim, yeni şeyler yapıyorlarmış. Bunlar kelime oyunudur; bunlar Türkiye'ye, bunlar Meclise, bunlar hapishanelerde inim inim inletilen insanlara karşı işlenen suçtur.

Bakınız, Ahmet Turan Kılıç, Madımak katili, yaşlı ve hasta diye Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. Diyelim ki yaşlı ve hasta idi. Peki, Mehmet Emin Özkan, 83 yaşında, yürüyemiyor, yürüyemiyor. Serum kolunda takılı, kelepçe de takılı, çocuklarının yardımıyla yürüyor; bu ne zulümdür! Başka zulmünüz var mı? Yapacak başka zulüm bulun çünkü zamanınız tükeniyor, zaman bitiyor, zulümden kahroldunuz, zulüm cehennemi sizi yok edecek, başka zulüm bulun ya da demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü, adaleti tesis edecek bir şey bulun. Bu kadar olanağa rağmen, yirmi yıllık bu süreye rağmen Türkiye'ye ne hizmetler yapılmazdı ki. Ama Türkiye'ye hizmet etmek yerine, topluma, ötekilere, Kürt halkına, Alevilere, kadınlara, emekçilere zulüm yapma sistematiğini bir siyasetmiş gibi yapıp... Bakınız, ABD Başkanıyla ne mutluydunuz ama, o ne kahkahaydı, o ne gülüştü; Türkiye'ye gelince de nemrut bir surat, bakar mısınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Hani, bu, sokakta ona buna efendi davranan, gülücük şey yapıp, eve gelip çocuklarını, eşini dövenler var ya; onun gibi, git ABD'yle, Fransa'yla gayet güzel tebessümler, kahkahalar, Türkiye'ye geldiğinde tehdit, şantaj, bağırma. Böyle bir demokrasi anlayışı olamaz.

Sevgili Türkiye halkları, zulmün sonu geliyor çünkü zulmün ve zulümkârın yapacağı başka zulüm kalmadı, başka yöntem kalmadı, tükendi. "Zulmün artsın ki zulmünün ağırlığının altında kalasın." derdi bizim Anadolu'daki halk, tam da o gerçekleşmiştir. O nedenle, bu yasanın bir kazasker yasası ve valilerin beylerbeyi olduğu, savcıların da kazaskere dönüştürülmek istendiği bir yasa olduğunu belirtiyor, yasayı ve teklifi protesto ediyor ve asla destek vermeyeceğimizi söylüyorum. (HDP sıralarından alkışlar)