| Konu: | 16 Haziran Kamu Çalışanları Günü'nü kutladığına, Mehmet Akif Bekiroğlu'nu rahmetle andığına, Türk Millî Futbol Takımı'na başarılar dilediğine, İYİ Parti olarak bilim insanları Uğur Şahin ile Özlem Türeci'nin Nobel Ödülü'ne aday gösterilmesini talep ettiklerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın NATO zirvesinde Amerika Başkanı Biden'le olan konuşmalarının devlet arşivinde yer alması gerektiğine, Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay'a yapılan saldırıya ve Ağrı ilinin sorunlarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.06.2021 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 16 Haziran Kamu Çalışanları Günü. Tüm kamu çalışanlarımızın gününü kutluyorum. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in de bugünkü grup toplantımızda söz ettiği gibi, devletimizin her kademesindeki kamu emekçilerimiz 3600 ek göstergeden enflasyona ezdirilen maaşlarına ve özlük haklarına kadar çok büyük kayıplar yaşıyorlar; onların sıkıntılarını her zaman dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz.
Bugün 16 Haziran. Gölcük'te, 16 Haziran 1978 tarihinde yaşamını yitiren ülkücü şehidimiz Mehmet Akif Bekiroğlu'nu rahmetle anıyorum. Mehmet Akif'in ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.
A Millî Futbol Takımı'mız Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki ikinci maçında bu akşam Galler karşısına çıkıyor. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de oynanacak olan bu maçta ay yıldızlı futbol takımımıza başarılar diliyorum, yüreğimiz onlarla beraber.
Sayın Genel Başkanımızın bugünkü grup toplantısında vurgu yaptığı bir konuya ben de buradan bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Değerli bilim insanlarımız Sayın Uğur Şahin ve Sayın Özlem Türeci, ülkemizde ve dünyada uzun zamandan beri büyük kayıplara yol açan Covid-19 salgınına karşı önemli bir başarıya imza attılar. Pfizer-BioNTech aşısını bularak insanlığa çok büyük bir hizmette bulunan, milletimizi hem onurlandıran hem de gururlandıran bu değerli bilim insanlarımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Nobel Ödülü'ne aday olarak gösterilmesi İYİ Parti olarak talebimizdir; aynı zamanda Türklerin gururu olan bu 2 saygıdeğer bilim insanımıza karşı borcumuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu konuda Meclis Başkanlığına hazırladığımız dilekçemizi bugün Sayın Başkana takdim edeceğiz. Meclis Başkanı Sayın Mustafa Şentop'un da bunu dikkate alıp bir an önce işleme alacağını umut ediyoruz. Bu önemli talebimize Meclisteki tüm siyasi partilerin desteğini bekliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Brüksel'deki NATO zirvesinde Amerika Başkanı Biden'la görüşürken yanında Dışişleri Bakanlığından veya Cumhurbaşkanlığı kadrosundan bir tercüman değil, Kuala Lumpur Büyükelçisi Sayın Merve Kavakcı'nın kızı Fatma Gülham Abushanab'ı almış. Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı kadrosunda yeterli tercüman olduğunu biliyorum, Dışişleri Bakanlığında bu konuda yetkili tercümanlar olduğunu biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Cumhurbaşkanının, bu konuşmaların devletin arşivinde de yer almasına dikkat etmesi gerekiyor. Devletler bir kişiyle kaim organizmalar değildir yani şahsımın devleti değildir o, Türkiye Cumhuriyeti devletidir. O konuşmalar mutlaka ve mutlaka arşivde yer almalıdır. Yarın öbür gün arşivlerde bulunmayan bu konuşmalara karşı Türkiye bir yaptırımla karşı karşıya kalırsa ne cevap vereceğiz? Amerika devletinin arşivlerinde vardır o. Bizde var mı? Yok. Niye? Merve Kavakcı Hanımefendi'nin kızı tercümanlık yapmış. Herhangi bir tutanak var mı? Mecliste bu konuda, tutanakla ilgili bir bilgi verilecek mi? Hayır. Bu "şahsım devleti" işinden vazgeçin. Bu bir aile devleti, bu bir parti devleti değil; bin yıllık kadim geleneği olan Türkiye Cumhuriyeti devleti. Bu devletin Cumhurbaşkanı olduğunu unutmamalı Sayın Erdoğan. Yani, orada ne konuşulduğunu bizim bilmeye hakkımız yok mu ya, Türk devletinin bilmeye hakkı yok mu, milletin hakkı yok mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Siz, bütün kuralları devlet geleneklerine göre değil, kendinize göre işlettiğiniz için umurunuzda değil bu iş. Orada ne konuşulduğunun Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesinin imkânı da bu şekilde ortadan kaldırılmış. Elçiliklerden veya Dışişleri Bakanlığından tutanakları tutan hiç kimse mi yok? Niye böyle davrandılar, bunu hiç anlayamadık. Kadim Türk geleneğinde böyle bir şey yok. Bu konuda bizi aydınlatmanızı bekliyoruz.
Geçtiğimiz gün beyzbol sopalarıyla saldırıya uğradı Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay; beyzbol sopalarıyla, 5 kişi tarafından. Konu neymiş? İhale. Arkadaşlar, bugün adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Ya, bu Vandallığa cevaz vermeye kalkarsanız bu ülkede yarın öbür gün aday olacak belediye başkanı bulamazsınız ya, vallahi bulamazsınız! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Yani, ihaleyi vermediğiniz adam beyzbol sopalarıyla sizi bir yerde bekliyor olacak, nasıl olur bu iş? Yarın öbür gün aynı şey emniyet güçleri için geçerli, hâkimler için geçerli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kendilerine uygun karar vermeyen hâkimlerin, kendilerini yakalayan polislerin bu tip bir meseleyle karşısına çıkan bu Vandallara gerekli ceza verilmezse, hoşgörü gösterilirse bu devlet artık kontrolden çıkar, hukuk devleti olmaktan çıkar. Bu Vandallığın yanında yer almayın, karşısında yer alın. Vandallığın yanında yer alırsanız, "Kanlarıyla banyo yapacağım." diyen şahıs karşınızda, bu şekilde sizi itham eden suçlamalarda bulunur. Yarın öbür gün bu adamlar da yine sizin karşınızda yer alacak. Şimdi, başını okşadığınız, serbest bıraktığınız, "Bunlar bizim adamlar." dediğiniz adamlar yarın karşınızda olur. O zaman ne diyeceksiniz? Şimdiki gibi dut yemiş bülbül olacaksınız. Nasıl hiç cevap vermiyorsunuz, hiçbir şey olmamış gibi oturuyorsunuz burada, öyle devam edeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, müsaadenizle son olarak Ağrı'dan söz etmek istiyorum.
BAŞKAN - Tamamlayım efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Teşekkür ederim.
Ağrılı köylülerimiz girdi fiyatlarının yüksek olması nedeniyle çiftçiliği ve hayvancılığı terk etmek zorunda kalmışlar, şehir merkezine göç etmişlerdir. Ancak bu kez de hayat pahalılığı köylülerimizi zorlamış, insanlarımız geçim sıkıntısı çekiyorlar. Ağrı'da yaşayan gençlerimiz de fabrikaların yeterli olmaması ve çalışabilecekleri iş alanlarının yetersiz olması nedeniyle işsiz durumdalar. Ağrı merkezde bulunan orduevi, belediye sarayı yapılmak amacıyla yıkılmış ancak yüksek fiyatla ihale edildiği ve sorunlu olduğu için başıboş bırakılmış. Bu yüzden, madde bağımlılarının uğrak yeri hâline gelmiş bu binalar. Ağrı'da Millet Bahçesi dışındaki park ve bahçeler bakımsızlıktan oturulamaz durumdadır ve ayrıca dere ıslah çalışmalarının acilen yapılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ağrı'da kanalizasyon ve rögarların çok eski olması ve işlevlerini yitirmiş olmaları nedeniyle şehir geneline ciddi oranda kötü koku yayılmaktadır. Bu da şehirlerde yaşayanlar arasında sağlık sorunları yaşanmasına yol açmaktadır. Hükûmeti, bu konularda Ağrı'nın sesini duymaya davet ediyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.