GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:87
Tarih:02.06.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

AK PARTİ'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002'den bu yana 9'uncu yapılandırma ya da vergi affı teklifini görüşüyoruz, 9'uncu defa bu. İlk vergi affını 2003'te getirdiniz, sonra 2008, 2011, 2014 ve en son 2016'da. Dikkat ederseniz, bu tekliflerin önümüze gelme sıklığı gittikçe artıyor. 2016'dan sonra ise her yıl bir tane yapılandırma yaptınız, o da yetmemiş olacak ki bir öncekinden bu yana henüz daha altı ay geçmeden yeniden bir teklif getiriyorsunuz. Buradan şu sonuca varmak gerekiyor: Öyle gerekçeye yazdığınız gibi bu işin pandemiyle filan alakası yok; o, işin tiyatrosu. Özellikle son yedi yıldır ekonomi kötüye gidiyor, biz bunu defalarca dile getirdik ama siz inkâr ettiniz; siz inkâr etseniz de bazı istatistikler her şeyi kanıtlamış oluyor. Ekonomi dediğiniz gibi iyi gitse, TÜİK'in açıkladığı rakamlar gerçek olsa bu yapılandırmalara sizler ihtiyaç duymazsınız, milletin ihtiyacından ziyade sizin ihtiyacınız bu çünkü büyük bir delik açtınız ülkenin bütçesinde.

Şirketlerin işleri eskisi gibi değil, doğru. Her yıl bir önceki yılı aratıyor. Durum böyle olunca da sizler vergi tahsilatı yapamıyorsunuz, tahsilat oranları düştü. Şimdi bir de bütçenin denge boyutu var. Hem vergileri tahsil edemiyorsunuz hem de müsrif harcamalarınızdan vazgeçmiyorsunuz. Cumhurbaşkanı bir tarafta, Meclis Başkanı bir tarafta; yüzlerce araba konvoyuyla gidiyorsunuz ya, bin odalı saraylarda oturuyorsunuz, buna bu ülkenin bütçesi yeter mi? Tabii ki yetmez. O yüzden ha bire vergi, ha bire vergi, ha bire vergi; vurun vatandaşa, çökün vatandaşın sırtına. Niye? "Biz ihtişam içerisinde bir hayat yaşamak istiyoruz." Vatandaşın durumu hiç umurunuzda bile değil, vallahi değil, billahi değil. Ama biliniz ki bu işler iyi gitmeyecek. Bunu siz de biliyorsunuz zaten. Bu yüzden "Bari bu yapılandırmayla beraber bir 80, 90 milyar lira tahsil ederiz." diye düşünüp teklifi önümüze getirdiniz ama emin olun, bu teklifle de istediğiniz kadar tahsilat yapamayacaksınız.

2011'deki yapılandırmada tahsilat oranı ne kadardı Sayın Bakanım? Siz hatırlarsınız, yüzde 55'ti 2011'de. 2018'de yapılandırma yaptınız, bu oran yüzde 10'a düştü, yani tahsilat yapamadınız. Bunlar yetmiyor, başka şeyler lazım, yapısal değişiklikler lazım. Piyasa faizinin ya da enflasyonun yarısından az bir faizle yapılandırma yapıyorsunuz ama yine kimse ödemiyor, ödeyemiyor çünkü yok. Değil düşük faizle, vallahi "sıfır faizle" deseniz bile bu işi milletin ödeyecek hâli yok.

İktidar milletvekillerine sesleniyorum: Arkadaşlar, deniz bitti, denizi tükettiniz. Ne üreticide ne tüketicide ne devlette para kalmadı, para kalmadı. Yani bankalara diyorsunuz ki: "Sicil affı yap." Ee? "Bankalardan kredi vereceksin." Ya, nereden verecek? Para kalmadı, onlarda da kalmadı yani onlardaki parayı da yediniz. O yüzden, millet sizden ikide bir af teklifi getirmenizi değil, şu sandığı bizim önümüze getirmenizi bekliyor. Bırakın af teklifini, sandığı getirin önce. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Hepsi düzelir, sandığı getirdiğiniz günde. Biz bu işlerin hepsini düzeltiriz ama siz daha kötüye götürüyorsunuz. Hiç çabalamayın, çırpınmayın; çırpındıkça kendinizle birlikte ekonomiyi de alaşağı ediyorsunuz. Getirin sandığı, milletin geleceğini daha fazla heba etmeyin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka husus ise matrah artırımı konusu. Dürüst işletmeler tüm kayıtlarını düzgün tutmaya, beyanı doğru yapmaya ve tahakkuk eden vergisini de zamanında ödemeye çalışsa da incelemeye tabi tutulduğunda eksikleri, yanlışları çıkabilmektedir. Kırk yıldır vergi mükellefiyim ben bu ülkede, bu işleri de iyi bilirim. Öyle bir vergi mevzuatımız var ki bunu en iyi bilenlerden birisi Sayın Vedat Demiröz; bu yasaya da çok cevaz verdiğini zannetmiyorum. Ne yaparsanız yapın yanılabiliyorsunuz defter tutarken.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nasıl cevaz vermiyor? Hazırlayan o ya.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Vermiyor. Yahu, bu işin bir de kürsü arkası var muhterem kardeşim ya. Bu işi en iyi bilenlerden birisidir, hakkını teslim ediyorum ama emin olun, yüreğinden desteklemiyor.

Şimdi, durum böyle olunca ister istemez çoğu işletme matrah artırımı yaparak incelemelerden muaf olmak isteyecek, haklı olarak muaf olmak isteyecekler. Yani, mükellefler işlerinde dürüst olsa bile matrah artıracak ve daha fazla vergi ödemek zorunda kalacaklar. Kim? En çok, muhalif işletmeler. Muhalif görüşlerinden dolayı her gün incelemeye tabi tutuldukları için mecburen buna başvuracaklar, başka şansları yok. Sizlere inceleme gelmez, geldikleri gün hemen geri çekersiniz ama muhaliflerin tepesinden müfettişler eksik olmaz.

Bir yanda bu büyük usulsüzlüklerini üç beş kuruş vergiyle aklayacak büyük şirketler, bir yanda da gerçekten korkusundan haksız yere daha fazla vergi ödemek zorunda kalan küçük şirketler olacak; kısacası, kaş yapalım derken göz çıkaracaksınız. Bu işler böyle aflarla, taksitlendirmelerle düzelmedi, düzelmeyecek de, göreceksiniz tekrar.

Yine, bu maddede, hakkında inceleme işlemi devam eden mükellefler için belirsiz bir durum daha bulunmaktadır Sayın Demiröz, sizin dikkatinizi çekmek istiyorum. İncelemeler 2 Ağustos 2021'e kadar sonuçlanırsa geçerli olacak. Bu, matrah artırımının mantığıyla uyuşmuyor aslında. İşletmeler zaten incelenmemek için matrah artırımına başvuruyorlar. Maddenin kendi içinde çelişmemesi açısından, hâlihazırda devam eden incelemelerin sonlandırılması daha doğru olacaktır, aksi hâlde çelişiyor bu madde. Bu konu teknik bir konu, bizatihi sizin dikkatinize sunmak istiyorum.

Teklifteki bir başka hatalı gördüğümüz konu ise dava aşamasındaki alacakların yapılandırılmasında davadan çekilme şartıyla yüzde 50 indirim uygulanacak olmasıdır. İşletme haklı olduğunu düşündüğü için idareye karşı dava açıyor; bu davayı ya kazanacak ya kaybedecek, zaten yüzde 51 ihtimal var, siz bunu tekrar yüzde 50'yle... Tahsilinden vazgeçilecek tutar yüzde 50'den fazla olması gerekiyor ki vatandaş, mükellef davadan vazgeçsin. Bu yöndeki önergemizi de dikkate almanızı istiyoruz. Bu, doğru bir yaklaşım değil.

Bu kanun teklifinde yer almıyor ancak bu iki hususun teklifte değerlendirilmesini gerekli buluyoruz. Biliyorsunuz, sarayın medya bekçisi olmuş, Ebubekir Şahin'in başında bulunduğu RTÜK -sarayın medya bekçisi orası- bağımsız, tarafsız basın ve yayıncılığa keyfî cezalar yağdıran bir Üst Kurulumuz. En son, geçen gün, Sayın Meral Akşener'e karşı yapılan Cumhurbaşkanına ait konuşmaları haksız bulan kanalların hepsine ceza kesti. "Totaliter rejim" diyoruz, bu yüzden diyoruz; "tek adam rejimi" diyoruz, bu yüzden diyoruz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) İşte, o RTÜK'ün kestiği cezaların affı gerekiyor. Bunun, RTÜK ve benzeri kurumların kestiği cezaların da affa girmesi gerekiyor, böyle bir talebimiz var çünkü RTÜK kamu yararı değil, saray kararı kovalayan bir Üst Kurul. Son günlerde, bağımlı medyanın provokatif ve tetikçi yayıncılığını koruyan Kurul burası. İktidar, kendini eleştiren her televizyon ve radyo kanalına RTÜK yoluyla sopa vuruyor, keyfî cezalar yağdırıyor. Düşman çoğaltıyorsunuz, haberiniz olsun, onu da söyleyeyim. Teklifte bu, taraflı cezaların yapılandırılmasına ilişkin bir düzenlemenin yer almasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

Diğer bir husus da çiftçilerin Ziraat Bankasına olan borçları. Yahu, Allah aşkına, Sayın Bakanım; şu Mehmet Cengiz'e, şu Cemal Kalyoncu'ya, bu Kalyon İnşaata, bu Cengiz İnşaata gösterdiğiniz özeni şu çiftçilere gösterin ya! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Ziraat Bankası borçlarına af getirin. Onların o faizlerini silin, taksit yapın, insanlara nefes aldırın; onlar daha çok lazım. Yarın, bu dediğim kişiler, iktidardan zafiyete düştüğünüz anda size sırtlarını çevirecekler. Bunlar daha önce Mesut Yılmaz'ın adamlarıydı ya, Mesut Yılmaz'ın yüzüne bakmadılar sonra, yarın sizin de yüzünüze bakmayacaklar. Gelin, çiftçinin yanında olun, bırakın bunları ya! (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Biz Hatay'daydık. Pazartesi günü Hatay'da ne oldu biliyor musunuz? Soğan üreticisi çiftçi bir vatandaş, biz yoldan geçerken soğanını yere döktü, diyor ki: "Çiftçi öldü, çiftçi öldü; gübreciye, mazotçuya, esnafa gidecek yüzümüz yok; evden çıkamıyoruz, borcumuz katlandı." Sizin iktidarınız ne yapıyor? 3-5 müteahhit huzur içerisinde zenginliğine zenginlik katsın diye onların vergi borcunu siliyor. O yasaklama kararı olduğu günler evde yatan adamın yerine, o adamın hakkını, geçmediği yol için, geçmediği köprü için cebinden aldığınız paraları götürüp o 5'li çetenin müteahhitlerine veriyorsunuz. Seçilmiş bu güruha milletin parasını peşkeş çekmekten vazgeçin artık. Milletin parasını milletin refahı için kullanınız, derdiniz millet olsun, bu 5'li çete değil. Bu yapılandırmaya çiftçimizin Ziraat Bankasına olan borçlarını da ekleyelim, bu yükle baş başa bırakmayalım çiftçimizi. Verecek olduğumuz önergeyi de kabul edin. Emin olun, birkaç ay sonra temel gıda maddeleri sofralara daha ucuza girmeye başladığında bu millet size dua eder. Bunlar dua falan etmez. Bunlar gider, İngiltere'de sokak alır, sizin yüzünüze bile bakmaz ya!

Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)