| Konu: | 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'na ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 20.05.2021 |
YUSUF ZİYA YILMAZ (Samsun) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gazi Meclisimizin çok saygıdeğer milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce aziz milletimizin ve gençliğimizin dün kutlanmış olan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir Samsun Milletvekili olarak 19 Mayıs tarihî hadisesini içselleştirmiş ve onun âdeta 19 Mayıs şehri hâline gelmesiyle övünen Samsun'umuzun bu tarihî olaydan ötürü kazandığı misyondan ve bu tarihî olayın Samsun'a yansımış boyutlarından bahseden bir sunum yapmak üzere şahsım adına söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, hepinizin çok iyi bildiği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve 18 silah arkadaşı... Tabii, Bandırma gemisinde aslında 74 kişiye varan bir mürettebat var ama silah arkadaşı olarak daha sonra bakanlık yapmış, çeşitli devlet görevlerinde bulunmuş olan Refet Bele, Kazım Dirik, Hüsrev Gerede, Refik Saydam, Kemal Doğan, Cevat Abbas Gürer gibi o zamanın birçok devlet ricaliyle, silah arkadaşıyla birlikte Gazi Mustafa Kemal Atatürk İstanbul'dan 16 Mayıs 1919 sabahı Bandırma gemisiyle Samsun'a hareket ediyor. Bu tarihî olay zaten biliniyor ama bunu şunun için özellikle söylüyorum: Farkındaysanız 19 Mayıs sabahı yani üç gün Karadeniz'de bir seyrüsefer yapılıyor. Karadeniz'deki bu seyrüseferi yapmaya hiç müsait olmayan bir Bandırma gemisiyle geliyor. 47 metre uzunluğunda, bugün için küçük bir tekne muamelesi yapılabilecek, 7 metre genişliğinde, tek motorlu ve oldukça güvenliği tartışılabilir bir gemiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları 19 Mayıs sabahı saat sekiz buçukta Samsun'a ulaşıyor.
Şimdi, bunu şunun için anlattım: Bu gemi daha sonra, 1925 yılında satılıyor. Gemiyi satın alan armatör bu gemiyi tekrar işletmeye müsait bir deniz taşıtı olarak görmediği için gemiyi Haliç'te parçalıyor ve gemi çelik olarak satılıyor. Biz bu geminin projelerini bulduk. O zamanın Valisi -buradan adını anmak istiyorum, Allah sağlık ve sıhhat versin, şu anda emekli- Metin İlyas Aksoy Bey'le birlikte yaptığımız bir protokolle bu gemiyi bire bir ölçekte Samsun'da inşa ettik. Gemi, şu anda Bandırma müze gemisi olarak Samsun'da; güzel bir müze gemi olarak, kurtuluş mücadelesinin neredeyse bütün anılarını içinde taşıyan bir müze gemi hâlinde, 35 dönümlük bir alanda ki o alan da Kurtuluş Savaşı Açık Hava Müzesi hâlinde donatılmıştır, Kurtuluş Savaşı'nda kullanılmış olan birçok silah, araç gereç de orada sergilenmektedir. Böylece, Bandırma gemisiyle ilgili anı, şu anda Samsun'da yaşamaktadır. Ama Samsun halkı, Bandırma gemisinin bağlandığı, deniz kenarında karaya oturtturulduğu yerin, Atatürk'ün karaya ayak bastığı yer değil... "Atatürk'ün karaya ayak bastığı, 19 Mayıs sabahı Samsun'a çıktığı yerin de ihya edilmesi gerekir." gibi bir talep olunca biz, Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı, o zaman Tütün İskelesi adındaki iskeleyi "Kurtuluş İskelesi" adı altında -betonarme bir yapıyla kazık çakarak falan- iyi bir iskele, iyi de bir gemi maketiyle birlikte ve Atatürk'ün o biraz önce söylediğim 18 arkadaşıyla birlikte, 19 arkadaşının heykelleriyle birlikte, hemen hemen Türkiye'nin hiçbir yerinde olmayan ölçekte, çok şık, güzel bir açık hava müzesini de orada inşa ettik. Yani Samsun'a gelip de orada onu görmemek bir eksikliktir diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii, Atatürk'ün ayak bastığı bu iskele ve ondan sonraki o Kurtuluş Meydanı ve Kurtuluş Yolu... Bundan üç sene önce, 19 Mayısın yüzüncü yıl seneidevriyesi için yapılmış olan Samsun toplantısında Cumhurbaşkanımızın ve siyasi partilerimizin -ana muhalefet de olmak üzere- liderlerinin birlikte fotoğraf çektirdiği yerdir burası, son derece güzel bir anıdır. Ama Samsun halkı bizden bir şey daha istedi, dedi ki: "Bu, yetmez." Buradan Havza'ya kadar, 89 kilometrelik bir yol var; bu, Mahmur Dağı'ndan geçer. Son derece geçit vermez o yolu, kullanıldığı yıllarda "Geçit vermez Mahmur Dağı geçilirse Karadeniz'e inilir, Mahmur Dağı geçilirse Karadeniz'den İç Anadolu'ya ulaşılır." efsanesinin olduğu yolu da ihya etmemizi, bunu bir Ata Yolu olarak, bunu bir Kurtuluş Yolu olarak ihya etmemizi de Samsun halkı bizden talep etti.
AHMET KAYA (Trabzon) - Biz de talep etmiştik.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Atatürk, bildiğiniz gibi Samsun'da beş gün kalıyor; 1919'un 25 Mayıs günü de sabah erkenden ekibiyle birlikte, taşıtla Samsun'dan Havza'ya hareket ediyor. Tabii, Samsun'dan Havza'ya hareket etmesinin sebebi, Samsun da İngilizlerin işgali altında -tıpkı İstanbul'un da İngilizlerin işgali altında olduğu gibi- Samsun'da çalışma güvenliği yok.
Efendim, toparlayacağım ama bir dakika rica edeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Yılmaz.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Şimdi, Atatürk ve silah arkadaşları Havza'da daha rahat bir çalışma ortamı içerisinde oluyorlar.
Samsun halkı bizden bu yolun da ihya edilmesini istedi. Biz de bu yolu Ata Yolu olarak, bir tarihî izlek olarak, bir tarihî rota olarak, üzerindeki o zamandan kalma veya yoksa da onların çekilmiş eski fotoğraflarından da hareketle hanlar, çeşitli sundurmalar, çeşitli güvenlik durakları, işte, tuz depoları vesaire gibi unsurları da bu yol üzerine yaparak o yola girip de Samsun'dan Havza'ya giden birisinin âdeta 1919'un o -25 Mayıs gününü, 19 Mayıs- günlerini yaşamasına imkân verecek ölçekte birtakım donatılarla o yolu donatmıştık.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Helal olsun!
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Atatürk, 19 Mayısı takip eden Havza çalışmaları esnasında değerli milletvekillerim, tabii, Havza'da Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kuruyor, hatta orada ilk toplantıyı yapıyor, ilk mitingi yapıyor, ilk artık ordu müfettişliğiyle ilgili mücadelesinin burada süremeyeceğini, bunun...
Efendim, bir dakikanızı daha istirham ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Bu mücadelenin müdafaa-i hukuk cemiyetleriyle birlikte yapılacak olan bir mücadeleye dönüştürülmesi gerektiğini söyleyince İngilizler bundan rahatsız oluyor, Atatürk'ün görevden alınmasını istiyorlar ve Padişah maalesef Atatürk'ü görevden alıyor. Atatürk, oradan Amasya'ya, Amasya'dan bildiğiniz gibi Erzurum'a ve Sivas'a artık görevden alınmış, 9'uncu Ordu Müfettişi olarak değil ama bir general olarak bu görevine devam ediyor.
Değerli arkadaşlarım, Havza'da da Atatürk'e ait olan bu hatıraların tümünü yaşattık. Ama bu arada adını anmadan ve onların aziz hatırasına da hitap etmeden sözümü bitirmek istemediğim 3 şahsiyet var: Bu şahsiyetlerden biri Canbulatoğlu Ekrem Bey. Canbulatoğlu Ekrem Berzeg ve onun oğulları Kâzım, Hazım ve Nazım Berzegler, torunları, benim hep arkadaşım oldular, ben onlardan dedelerinin hikâyelerini hep dinledim. Atatürk'ün Samsun'dan Havza'ya kadar olan güvenliğini yani Ermeni ve Rum çetelerinden korunmasını sağlayacak olan şahsiyetlerin başında bu Ekrem Berzeg Beyefendi geliyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Onun da heykelini bir yere yaparak yaşattık. Akaloğlu Hacı Yusuf Ağa...
ENGİN ALTAY (İstanbul) - 19 Mayısın yüzü suyu hürmetine bir dakika istirham ediyoruz efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 19 Mayıs, 19 Mayıs.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Bir dakika daha lütfen, son cümlem.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
YUSUF ZİYA YILMAZ (Devamla) - Bir de efendim, bir şeyden daha bahsetmeden sözümü bitirmek istemiyorum. Bu Akaloğlu Hacı Yusuf Ağalar ve Çonoğlu Bayram Efendiler -bütün samimiyetimle söylüyorum- Atatürk'ün güvenliğini sağlamakla kalmıyorlar hatta sahip oldukları bazı mülkleri vesaireleri de Atatürk'ün emrine veriyorlar. Bunlardan Çonoğlu Bayram Efendi, Rauf Orbay'la Amasya'ya giderken gece Atatürk'le buluşuyor ve birlikte oldukları Sekizgöz Un Fabrikasındaki toplantıda da onları orada barınmak ve onların güvenliğini sağlamakla ilgili bir sorumluluk alıyor. Allah onları da rahmet eylesin.
Kurtuluş mücadelesinin bu kahramanlarını burada minnet ve şükranla anıyorum ama o 10 milyon nüfuslu fakir, savaş yorgunu bir milletin -büyük kurtuluş mücadelesi vererek bugünkü cumhuriyeti kuran- ülkemizin bugünkü noktaya gelmesini sağlayan, bu süreç içerisinde ülkemize hizmet eden, bugün 180 milyar dolar ihracatı, 800 milyar dolar gayrisafi millî hasılası olan bir ülke hâline getiren, bugüne kadar bu ülkemize hizmet eden bütün çalışanlarını da devletimizi yönetenleri de minnetle ve şükranla anarak sözlerimi bitiriyorum. (AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)