| Konu: | Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun İsrail'in Kudüs'e saldırıları ve Filistin'deki gelişmelere ilişkin Hükûmet adına gündem dışı açıklaması nedeniyle AK PARTİ Grubu adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 18.05.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA EFKAN ALA (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizin, sizlerin ve bütün İslam âleminin geçmiş bayramını tebrik ediyorum.
Sözlerimin başında, bu bayramı Filistinli kardeşlerimize zehir eden, kan ve göz yaşları içinde geçirmelerine neden olan İsrail'i şiddetle kınıyorum; insanlık dışı haydutça saldırılarını lanetliyorum. Saldırılarda şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu vesileyle, bütün şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Filistinli kardeşlerimizin uğramakta olduğu zulmü hepimiz yakından takip ediyoruz. İsrail polisinin Kadir Gecesi Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki Filistinlilere müdahalesi ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Harem-i Şerif'e kadar uzandı. İsrail'in alçakça saldırıları karşısında, milletimizin iradesinin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisine yakışır bir biçimde, yüce Meclisimizdeki bütün siyasi partilerin imzasıyla yayımladığı ortak bildiriyle İsrail'in zulmünü ve hukuk tanımazlığını şiddetle kınadı.
İsrail'in alçakça saldırıları sonucu şehit edilen Filistinli kardeşlerimizin sayısı 200'ü aştı, 234'e ulaştı bugün itibarıyla. Bu şehitlerin 61'ini çocuklar oluşturuyor. İsrail'in saldırılarında binlerce Filistinli kardeşimiz de yaralandı. Güçlü bir istihbarat ağına ve nokta hedef vurabilecek kadar yüksek teknolojiye sahip olan İsrail, uluslararası kamuoyuna terörle mücadele ettiğini ve savunma hakkını kullandığını söylüyor değerli milletvekilleri. Muhammed el-Attar beş aylık, Muhammed Ebu Diya bir yaşında, İbrahim ez-Zantisi bir yaşında, Kasi el-Külk bir yaşında, Yazen el-Masri 2 yaşında, Hur ez-Zamili 2 yaşında, Muhammed et-Tanani 3 yaşında, Ethem et-Tanani 4 yaşında, Adem el-Külk 4 yaşında; bu çocuklar ve daha niceleri bu alçakça saldırıda katledildiler. 1 yaşında çocukları mı "tehdit", "terörist" olarak tanımlıyorsunuz? Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir ahlaksızlıktır, bu nasıl bir haydutluktur ve hukuksuzluktur!
Arkadaşlar, polemiğe sıra gelince oradaki kabiliyetim, hatırı sayılır, bunu biliyorum, siz de biliyorsunuz ama bugün o gün değil. Bugün Filistin'i anlatma ve onlarla acıları paylaşma günü. Ama yeri geldi, bu konuya çok zaman ayırdınız. Şimdi, bu çocuklarla Yasin Börü'yü nereye koyuyorsunuz? Kim Yasin Börü'yü öldürdüyse bu çocukların katiliyle aynı saftadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yasin Börü'nün katilleri bu alçaklarla aynı saftadır.
O zaman, geçeceğim, çok uzun uzadıya anlatacak değilim. Bir çukur terörü oldu. Biz vatandaşımız ile teröristi ayırma konusunda yıllarca terörle mücadele hususunda ortaya koyduğumuz performansla dünyaya örnek olacak sonuçlar elde etmişizdir. Biz terörist ile vatandaşı tamamen ayırdıktan sonra yapacağımız terörle mücadelemizi sürdürdük ve bundan sonra da sürdüreceğiz. Arkadaşlar, sadece retoriğin iştahına kapılıp aklımızı bir tarafa koymayalım. O dönem Suriye'de PKK'nın ve YPG'nin, PYD'nin almak istediği mesafeyi, uluslararası güçler de arkasında olmak üzere, perdelemek için içeride ciddi bir terör saldırısı gerçekleşti ve burada dünyanın gözü önünde biz bu saldırıları vatandaşları oralardan çıkararak bertaraf ettik. Dünya bunun şahididir ve orada PKK, FETÖ ve sizin -maalesef- çağrınızla onlara destek vermek için sokağa inenler büyük Türkiye'yi Orta Doğu bataklığına benzetmeye çalıştılar ama biz biraz önce söylediğiniz Orta Doğu'daki o kişiler gibi yönetmiyoruz. Biz büyük bir medeniyetin çocuklarıyız ve vatandaşlarımızın kılına bir zarar gelmemesi için kılı kırk yararak politika izleriz ve bunu izlemeye böyle devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, burada çok açık bunları kimin katlettiği. Sonuçta gizli saklı değil ki FETÖ'nün, o gün o işleri yapanların anında görevden alındığının bütün basın-yayın şahididir, onlara da açıkladık. Orada -terörle mücadele ederken bile- kim vatandaşa yanlışlık yaparsa onu asla korumayacağımızı o gün gösterdik; aldık görevden, gönderdik yargıya. Bize bağlı olan kısımları söylüyorum.
Değerli kardeşlerim, Türkiye'de birçok konuda sorun olduğunu görmeyen, bilmeyen mi var? Ben buraya birtakım yasal düzenlemeler getirdiğimde -sorumlu olan siyaset aynı zamanda yetkili de olsun diye- burada ne yaşadığımızı hep birlikte biliyoruz. Onun için, değerli kardeşlerim, herkesin siyaset dili kullanırken siyasetin yapıcı unsurlarını hiçbir zaman göz ardı etmemesi gerekir. Bu bakımdan, değerli kardeşlerim, Türkiye'nin aldığı mesafeleri bütün dünya biliyor, sizler de beraber içinde yaşıyorsunuz. İnsan hakları konusunda yaptıklarımız, bugüne kadar aldığımız mesafe "sessiz devrim" olarak nitelendirildi ama yapılacak şeyler çok. Gelin beraber yapalım, yeni anayasayı beraber yapalım -her şeyi beraber- Türkiye'yi daha demokratik, daha güzel, daha kalkınmış bir hâle getirelim, hedefleriyle buluşturalım diyoruz ama konu bu değil, özür diliyorum, geçeceğim.
Şimdi, İsrail'e söylüyorum: Madem elinizde her türlü istihbarat ve teknoloji var, niye çocukları öldürüyorsunuz? Türkiye, millet olarak bütün imkânlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında yer alıyor ve yer alacağız.
Sayın Cumhurbaşkanımız olayların başlamasının akabinde uluslararası toplumu harekete geçirmek için yoğun bir diplomasi trafiği başlattı. Bugüne kadar 23 liderle görüştü. Bu görüşmelerde İsrail'in saldırıları karşısında uluslararası toplumun atabileceği adımları ayrıntılı şekilde değerlendirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız, Davos'ta "one minute"den Birleşmiş Milletlerde İsrail işgalinin vardığı noktayı ortaya koyan haritaların dünyanın gözünün önüne serilmesine kadar Filistin davasını uluslararası her platformda yüksek sesle dile getirdi, dile getirmeye de devam ediyor.
Şimdi, bir cümle de şuna söyleyeyim: Bu çabaları gösteren bir lideri, bir Türkiye Cumhurbaşkanını Filistinli bebeklerin katili Netanyahu'yla bir cümlede zikretmek Filistinlilere saygısızlık; saygın bir siyaset dili değildir, bunu da dipnot olarak düşüyorum.
Dışişleri Bakanımız da aynı şekilde mevkidaşlarıyla görüşmeler gerçekleştirdi. Ülkemizin girişimleri sonucu 16 Mayısta İslam İşbirliği Teşkilatı İcra Komitesi Dışişleri Bakanları düzeyinde bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantı sonucunda, ülkemiz tarafından sunulan, Filistinlilere koruma sağlamak üzere bir uluslararası koruma gücü oluşturulması dâhil her türlü mekanizmanın harekete geçirilmesi konusunda mutabakata varıldı; ayrıntılarını Sayın Dışişleri Bakanımız sizlerle paylaştı.
Değerli milletvekilleri, İsrail'in, Filistin topraklarını işgali ve Filistin halkına zulmü yeni bir mesele değil. 1948 yılındaki ilk Arap-İsrail savaşından bu yana uluslararası hukuka aykırı biçimde Filistin toprakları İsrail tarafından aşama aşama işgal ediliyor. Bu haydut politikasının bir haritaya aktarılmış hâlini size arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, şu 1947; burada bana göre sağda, size göre solda. Şurada, ortada olan 1967'deki işgal sonrası durum; şu da bugün. Bakın, buradaki yeşil renk Filistinlilerin, beyaz ise İsrail'in. Şuradaki durum şu hâle gelmiş. Değerli kardeşlerim, buradaki yeşil olan renk Filistinlilerin; beyaz da İsrail'in. Şu 1947 durumu, şu da bugünkü güncel durum; durum budur. Onun için, bütün dünyanın bu haksızlığa, bu adaletsizliğe "Dur!" demesi gerekir. Milyonlarca Filistinli kardeşimiz bu süreçte mülteci konumuna düştü. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1967 yılında kabul ettiği 242 sayılı Karar'la İsrail'in Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de işgalci olduğunu kayda geçirdi, bu topraklardan çekilmesi gerektiğini açıkça belirtti. Bu kararın üzerinden elli beş yıl geçmesine rağmen İsrail işgal ettiği topraklarda Filistinli kardeşlerimize zulmetmeyi sürdürüyor.
Değerli kardeşlerim, bugün de olan aslında "önce işgal, sonra ilhak" politikasının devamıdır. Şu anda da Doğu Kudüs'te olan mesele, Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki -Sayın Bakanımızın da anlattığı üzere- 500 Filistinlinin evlerinden çıkarılması ve yerlerine Yahudilerin yerleştirilmeye çalışılmasıdır. Sadece şuradaki bu Şeyh Cerrah Mahallesi'nin ne kadar stratejik olduğunu ve Doğu Kudüs içerisindeki Arap yerleşiminin tam nerede bulunduğunu anlatmak için arz ediyorum: Değerli kardeşlerim, şurası, şu alttaki Mescid-i Aksa, üstteki de Şeyh Cerrah Mahallesi. Alttaki yuvarlakta olan renkli, şurası Mescid-i Aksa; şurası da Şeyh Cerrah Mahallesi; bu kadar yakın. Ve buraya girdikten sonra bütün Doğu Kudüs'ü aynen öbür tarafa benzetme politikalarını devam ettiriyorlar.
Değerli kardeşlerim, yani Doğu Kudüs'ün de Yahudileştirilmesinin çalışmaları devam ediyor ve insanlığın vicdanını karartan bu açık haksızlığı, hukuksuzluğu ve zulmü perdelemek için İsrail Mescid-i Aksa'ya ve Gazze'ye saldırıyor ve çocukları bombalıyor. Aslında öldürdüğü insanlığın vicdanıdır, aslında bombaladığı kendi geleceğidir. Bu zulmün geleceği yoktur, bu zulüm üzerine bir devlet inşa edilemez. Zulümle kimse payidar olmamıştır, İsrail de olamayacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli kardeşlerim, İsrail'de esasında bir "Filistin sorunu" yok; bir "İsrail sorunu" var, bir "İsrail sorunu" var, altını çizerek söylüyorum. Ne acıdır ki bugün Birleşmiş Milletler de kendi yetersizliğini her geçen gün ortaya koymakta, göstermektedir ve kendi kararlarını bile savunamamaktadır. Bu nedenle, değerli kardeşlerim, bir kınamadan, basın açıklaması yapmaktan bile âciz durumdadır. İşte, Cumhurbaşkanımızın da bizlerin de desteklediği "Dünya 5'ten büyüktür." sözünün ne kadar önemli, karşılığının olduğunu da görüyoruz. Bu nedenle uluslararası kuruluşların reform ihtiyacını sürekli dile getiriyoruz değerli kardeşlerim.
Şimdi, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasında girişimlerimiz sonucu kurulan bir çekirdek grup Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde bu sorunu ele almak üzere çalışmalarını sürdürüyor. Elbette Birleşmiş Milletlerin de beşerî vicdanın kanayan yarası hâlini almış İsrail zulmü karşısında sessiz kalmasını gerçekten kabul edemiyoruz. Genel Kurul Başkanı Sayın Volkan Bozkır bu konuda perşembe günü bir toplantı yapacaktır. Toplantıya çağrı olmuş ve toplantı gerçekleştirilecektir.
2018 yılında İsrail saldırılarının ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve Filistinlilere uluslararası koruma sağlanmasını da içeren kararın uygulanması için çabalarımızı da sürdürüyoruz değerli kardeşlerim. İşgalci İsrail'in bugüne kadar yaptığı katliamların hesabının sorulması amacıyla da tüm uluslararası mekanizmaları harekete geçirmek için çalışıyoruz. Değerli kardeşlerim, Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan dava dâhil olmak üzere, umarım oradaki katliamları cezalandıracak bir inisiyatif alabilirler. Bu bağlamda, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleriyle birlikte İsrail'in gerçekleştirdiği ihlallerin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinde de gündeme getirilmesi yönünde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Değerli kardeşlerim, İsrail'in uluslararası hukuku ayaklar altına alan saldırılarını ve uyguladığı devlet terörünü sonlandırmak için uluslararası baskılar artırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
EFKAN ALA (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Diğer taraftan, ne yazık ki Batı dünyası da bu konuda tam bir ikiyüzlülük içerisindedir. Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de yaşananların tek sorumlusu İsrail'dir. Buna rağmen bazı Batılı liderlerden İsrail'in kendi savunma hakkı olduğu yönünde açıklamalar görüyoruz. Günahsız çocukları katletmek kendini savunmak mıdır? Artık açıkça ifade etmemiz gerekir ki İsrail ırkçı ve ayrımcı politikaları sistematik bir şekilde uygulamaktadır. Nitekim son olayların sadece işgal altındaki Filistin topraklarında değil İsrail vatandaşı Araplar arasında da büyük bir infial meydana getirdiğini görüyoruz. Sesleri henüz cılız da olsa yurt dışında bazı vicdan sahibi politikacıların bu hususu dillendirmeye başladığını da görebiliyoruz. İsrail'in saldırılarından nasibini alan Batılı basın kuruluşları da çok cılız bir şekilde konuları gündeme getirme cesareti göstermektedirler. Batı dünyasının bu çifte standardı, bu sessizliği, bu ölüm sessizliği İsrail'in fütursuzluğunu artırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
EFKAN ALA (Devamla) - Bu sebeple tüm ülkeleri net bir tutum almaya çağırıyoruz. Bugün hak, hukuk ve vicdan sahibi olan herkes İsrail'in uyguladığı vahşetin insanlığa karşı bir suç olduğunu açık bir şekilde görüyor. Hem İslam İşbirliği Teşkilatı hem de Filistinli kardeşlerimiz bu saldırı karşısında tek yürek ve tek yumruk olmalıdır. İsrail çoluk çocuk demeden Filistinlileri katlederken ufak çıkarlar uğruna ayrılık gayrılık davasına düşmek Müslümanlara, insanlara yakışmaz. Bu nedenle Doğu Kudüs dâhil tüm Filistin topraklarında seçimlerin gerçekleştirilerek Filistin Devleti'nin birliğini pekiştirmesini desteklemeye devam edeceğiz. Mübarek ramazan ayında Kudüs şehrinin sokaklarında, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın avlusunda bayramı kutlamaya hazırlanan Gazze'nin evlerinde yaşanan insanlık trajedisini unutmamız mümkün değildir.
Sayın Başkanım, son...
BAŞKAN - Buyurun.
EFKAN ALA (Devamla) - Zaman birlik ve kararlılığımızı ortaya koyma zamanıdır, mazlum Filistin halkının bu sorunları aşmasını sağlayacak liderlik ve cesareti sergileme zamanıdır. İsrail işgal ettiği topraklardan derhâl çekilmelidir. İki devletli bir çözüm gecikmeksizin hayata geçirilmelidir. Türkiye bu konuda gereken her türlü adımı atmaya hazırdır; atıyor, atacak da.
Genel Kurulu saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)