| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 27.04.2021 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle kayyum politikası sonuçta demokrasiye darbedir. Darbe sadece tankla topla yapılmaz, eğer seçilmiş halkın iradesine el koyuyorsanız, sonuçta bu da darbedir. Bakın, kayyum politikası yasaya uygun olabilir ama Anayasa'ya da uygun değil, hukuka da uygun değil, vicdana da uygun değil. Kayyum politikasının arkasında aslında ele geçirme mantığı vardır, gasp mantığı vardır. Burada birçok kere ifade ettim: Eğer niyet gasp ve ele geçirme ise bunun sonucu olarak da yapılan talandır, yıkımdır ve yok etmektir.
Şimdi, kayyum atadığınız kişiler kimler? Valiler ve kaymakamlar yani devletin memurları. Dolayısıyla 48 belediye yani Güneydoğu Anadolu'da, bütün bölgede bütün belediyeler valilik binasına dönüşmüş durumda, kaymakamlık binasına dönüşmüş durumda ve yerellik ortadan kalkmış durumda. Valilik binasından farkı yok Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin. İnsanlar su faturası yatırmaya gidiyorlar, kapıdaki polis soruyor "Niçin geldin?" "Neden geldin?" diye; böyle bir tablo var.
Yine, aynı mantıkla bu şeye bir bakalım: Hangi vali nereden gelmişse genel sekreteri oradan; bütün daire başkanları yerelden değil, dışarıdan getirilmeler; bütün daire amirleri öyle ve atanan bütün kadrolar böyle.
Yine, soralım, bakın, sizler sorun; bölgedeki meslek odalarına sorun, sivil toplum örgütlerine sorun "Hizmet alımları nereden yapılıyor?" "Mal alımları nereden yapılıyor?" diye. Bütün yolsuzluğun kaynağı da buradan çünkü denetim yok. En azından kendi bildiklerimi buradan paylaşıyorum ben ve paylaştım birçok kere ve burada 26 Şubat tarihinde tam 30 sayfalık kayyum raporu yayınladım. O kayyum raporunda hem bu yolsuzlukları anlattım hem de kayyum politikasının aslında Kürt kültürüne ve tarihine nasıl bir darbe vurduğunu çok açık bir biçimde ifade etmeye çalıştım.
Ben vicdan sahibi milletvekillerine sesleniyorum: Bakın, kayyumlar aynı zamanda -yolsuzlukları hep ifade ettik, yıkımı ifade ettik- geldikleri kültür nedeniyle Kürt gördükleri yerde, "Kürt" ismini gördükleri yerde terör mantığıyla her şeyi yok ettiler.
Şunu soracağım vicdan sahibi milletvekillerine: Celadet Ali Bedirhan Kürtlerin tarihinde çok önemli bir isimdir, ilk Latin Kürt alfabesini yazan aydındır aynı zamanda. Adı Siirt'te kütüphaneye verilmişti. Kayyumun ilk yaptığı icraat neydi, biliyor musunuz? Kürtlerin vicdanına ve tarihine darbe, o kütüphaneyi yok etmek ve yıkmak oldu. Şimdi, bakın, bütün politikalarınız bunun üzerine inşa edilmiş. Ahmed Arif'in büstü -Diyarbakır'da- tam da kayyum politikalarından sonra yok edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla son olarak şunu ifade etmeye çalışıyorum: Kayyum politikası darbeci bir politikadır, bir yağma politikasıdır, bir gasp politikasıdır ve yereli ortadan kaldırma politikasıdır. Eğer vicdanınız elveriyorsa -burada araştırma komisyonu kurmazsınız, başka bir şey yapmazsınız ama- sadece şunu yapın: Diyarbakır'da, Mardin'de ve Van'da genel sekreterler kim, daire başkanları kim, hizmet alımları nereden yapılıyor, mal alımları nereden yapılıyor? Yerelden mi yapılıyor, dışarıdan mı yapılıyor? Sadece bunu araştırın, bu yağma politikasının ne anlama geldiğini çok iyi anlarsınız. Van'da Van Belediyesinin, Van Büyükşehir Belediyesinin bütün mal varlıkları talan edildi, satıldı, peşkeş çekildi. Böyle bir politikanın sahibisiniz ve kaybetmeye de mahkûmsunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)