GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:72
Tarih:14.04.2021

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Burada teklifle ilgili sorulan sorulara ve daha önceki konuşmalardaki sorulara cevap vermeye çalışacağım. Çok çeşitli konular dile getirildi ama onlara girecek vaktimiz de şu anki çalışmayla ilgili bağlantısı da yok.

Sayın Paylan ve Sayın Köksal verilen destekle ilgili itirazlarını dile getirdiler. İşsizlik Sigortası, sigortalıların karşılaştıkları risklere karşı uğradıkları gelir kayıplarının belli süre ve ölçüde karşılandığı, sigortacılık ilkelerine dayanan bir sigortadır. Ülkemizde uygulanmakta olan pasif istihdam programlarıyla pandemi döneminde kişilerin uğradıkları gelir kayıplarının telafi edilebilmesi için gerekli önlemler hayata geçirilmiştir. Bu ödeneklerin düzeyi bir denge unsuru olarak belirlenmiştir. Aksi hâlde söz konusu politikalar kişilerin çalışma hayatına dâhil olmasını engelleyebilecek, üretim ve istihdam kayıplarına neden olabilecektir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Niye asgari ücret tutarında değil Sayın Başkan? Niye 1.500? Niye asgari ücret tutarında değil?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -Pandemi sürecinde istihdamın korunması amacıyla fesih kısıtı uygulaması getirilmiş, bu süreçte de ekonomik faaliyetteki düşmeye bağlı olarak ücretsiz izne çıkarılan işçiler için nakdî ücret desteği uygulaması düzenlenmiştir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Niye 1.500 lira? Niye, niye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -Sayın Erhan Usta "Neden kurumlar vergisi artırılıyor?" şeklinde özetleyebileceğimiz bir soru sordu.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sorumuza cevap alamadık. "1.500 lirayla geçinebilir misiniz?" diye sorduk.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -Pandeminin olumsuz etkilerini gidermeye yönelik, dünyada da kurumlar vergisi oran değişiklikleri önerilmektedir. Örneğin, İngiltere mevcut kurumlar vergisi oranı olan yüzde 19'u 2021 için yüzde 17'ye indirmeyi planlamışken bundan vazgeçmiş ve 2023 yılında yüzde 25 oranına artırmayı planlamıştır. ABD'de önceki dönemde yüzde 35'ten yüzde 21'e indirilen federal kurumlar vergisi oranını yeni yönetim yüzde 28'e çıkarmayı planlamaktadır; böylece eyalet vergileriyle toplam oranın yüzde 34'e çıkması söz konusu olacaktır. Diğer yandan Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, Japonya, Kanada, Kolombiya, Güney Kore, Meksika, Şili, Yeni Zelanda gibi ülkelerin kurumlar vergisi oranı hâlihazırda yüzde 25 ve üzerindedir.

Anayasa Mahkemesi vergi kanunlarının geçmişe yönelik uygulanmasıyla ilgili kararlarında esas olarak, vergiyi doğuran olay tamamlanmadan yapılan oran artışlarını gerçek geriye yürütme olarak kabul etmemektedir. Bu yorumun tersinden, vergiyi doğuran olay tamamlandıktan sonra yapılan değişikliklerin tamamlanan döneme uygulanması gerçek geriye yürüme kabul edilebilecektir. Bu nedenle, birinci geçici vergilendirme dönemi olan Ocak-Mart 2021 döneminin değişiklik kapsamında olmadığı hususu Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında yürürlük maddesini değiştiren bir önergenin kabul edilmesiyle birlikte açıklığa kavuşturulmuştur.

Bu vesileyle şunu da kısaca ifade etmek isterim, çok sayıda arkadaşımız dile getirdi -teklifle ilgili değil- Sayın Tanal ismimi de anarak dile getirdi, dolasıyla ona da kısaca bir cevap vermek isterim: Değerli arkadaşlar, Merkez Bankasıyla ilgili sorulara çeşitli vesilelerle Sayın Cumhurbaşkanımız, Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız, çeşitli milletvekillerimiz, yetkililer cevap vermişlerdir. Ben de kısaca şunu ifade etmek isterim: Merkez bankaları kâr amacıyla kurulmuş yapılar değillerdir. Ülkenin istikrarını, makroekonomik fiyat istikrarını korumaya dönük, bununla çelişmemek kaydıyla da kalkınmasını desteklemeye dönük olarak kurulmuş yapılardır. Merkez bankaları konjonktüre göre de hareket ederler. Bakın, son dönemde, pandemiyle birlikte dünyada sadece 3 büyük Merkez Bankasını; Amerika, Avrupa ve Japonya'yı dikkate aldığınızda 7 trilyon dolar civarında bir genişleme söz konusudur. Bu 3 Merkez Bankasının yaptığı, tarihte görülmemiş ölçekte bir genişlemedir. Merkez bankaları bu dönemde, pandemi şartlarında, tarihte görülmemiş birtakım tedbirler, görülmemiş birtakım eylemlerde bulunmuşlardır. Bunu da ekonomilerin sıhhati açısından, geleceği açısından yapmışlardır. Bizim Merkez Bankamız da içinde bulunduğumuz şartları dikkate alarak birtakım tedbirler almıştır. Geçen yıl yüzde 1,8 büyüdüysek bu kendiliğinden olmadı; dünyanın yüzde 3,5-4 küçüldüğü bir ortamda yüzde 1,8'lik büyüyen bir ekonomimiz var. G20'de, Çin'le birlikte, büyüyen iki ekonomiden biriyiz. Bunlar, işte, bu alınan tedbirlerle oldu. Her şeyin elbette bir bedeli var. Cari açık verdik biliyorsunuz, turizmimiz pandemide çok ciddi bir darbe yedi, özel sektörümüz dış dünyaya olan borçlarını ödedi, azalttı; buna benzer çok sayıda faktörü alt alta koyduğunuzda Merkez Bankamızın yaptığı çalışmayı anlamak mümkün.

Bir de şunu ifade etmek isterim: Sanki bu döviz uçtu, buharlaştı gibi bir havada anlatılıyor. Merkez bankalarının varlıkları buharlaşmaz, bir varlık bir nitelikten başka bir niteliğe dönüşür; dolarken TL olur, TL'yken altın olur, başka bir şeye dönüşür. Ha, bu dönüşüm esnasındaki değerleri sorgulayabilirsiniz, tartışabilirsiniz, o ayrı bir tartışma ama varlıklar buharlaşmaz, bir varlıktan diğer bir varlığa dönüşür. Ekonominin ihtiyaçları çerçevesinde merkez bankaları bu kararları alırlar ve uygularlar. Siyaset yapmak istiyorsunuz, bir algı oluşturmak istiyorsunuz, anlıyorum ama konumuzla ilgisi yok, burada tartıştığımız konular bambaşka konular ama kısaca da bu konuda görüşümü ifade ettim. Merkez bankalarının elbette normal zamanlardaki politikaları farklıdır, bu tür olağanüstü şartlarda uyguladıkları politikalar apayrıdır. Dünyada da bu görülmüştür, bizim merkez bankacılık uygulamamamızda da bunlar yaşanmıştır. Tabii, temenni ederiz ki bu dönem atlatılsın, dünyada da bizde de gerek aşılamayla gerek diğer tedbirlerle farklı bir döneme geçtiğimiz zaman Merkez Bankamız da o dönemin, yeni dönemin şartlarına göre politikalarını elbette güncelleyecektir.

İşsizlik Sigortası Fonu'yla ilgili Emecan Hanım'ın "Neden kullanılmıyor?" şeklinde sorusu oldu. Burada da bazı rakamlar ifade edeyim: Sadece son dönemde, bu pandemi döneminde işsizlik ödeneği kapsamında 1 milyon 48 bin kişi için 5,6 milyar TL, nakdî ücret desteği için 2,5 milyon civarından vatandaşımıza 10,2 milyar TL, kısa çalışma ödeneği kapsamında 3,8 milyon insanımız için 31,6 milyar TL, normalleşme desteği kapsamında 3,2 milyon insanımız için 3,9 milyar TL olmak üzere toplam 51,4 milyar TL'lik bir destek bu Fondan sağlanmıştır. Bu fonlar da kara günler için var, zor günler için var, bugünlerde de bu fonlar kullanılmıştır. Yeniden bir büyüme süreci başladığında, istihdam geliştiğinde elbette Fonun şartları da değişecektir. Ama esas itibarıyla bu Fonumuz, çalışanlarımızın hem zor durumda desteklenmesi için hem de istihdam imkânlarının artması için kullanılan fondur, öyle olmaya da devam edecek diyorum.

Teşekkür ediyorum.