GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:71
Tarih:13.04.2021

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Yüce Rabb'imize hamdüsenalar olsun ki mübarek ramazana kavuşmanın sevinç, heyecan ve gönül huzurunu yaşıyoruz. Ramazan ayının Türk milleti ve İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını diliyor, bütün evlere ve gönüllere sağlık, huzur ve bereket getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum; ramazanışerifiniz mübarek olsun.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin ilk 5 maddesiyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinde bazı değişiklikler yapılmaktadır. Bu kapsamda, kamu alacaklarına konu hacizli menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışına imkân sağlanmaktadır. Menkul malların açık artırmayla satımında artırmaya iştirak edecek kişilerden malın değerinin yüzde 5'i oranında teminat alınmasına yönelik düzenleme yapılmaktadır. Muhafazası tehlikeli veya masraflı olan menkul malların pazarlık usulüyle satılmasına imkân sağlanmaktadır. Açık artırma sonucunda kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen kişilerin ödemeleri gereken yıllık yüzde 5 oranındaki faiz yerine tecil faizi oranında faiz alınması düzenlenmekte ve ihaleye katılıp malı almaktan vazgeçen kişilerin sorumlulukları netleştirilmektedir.

Yapılan düzenlemeler isabetli ve uygun olmakla birlikte aslında 6183 sayılı Kanun'un tümüyle gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle, teminat, ödeme emri, haciz, e-haciz müesseselerinin mükellef haklarını gözeten, kişilerin haklarını savunmasına da kolaylık sağlayan bir yapıya kavuşturulması uygun olacaktır.

Kanun teklifinin 6'ncı ve 7'nci maddeleriyle 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nda değişiklikler yapılarak nakdî ücret destek tutarı günlük 50 Türk lirasına yükseltilmekte, yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde çalışanlara yönelik, destek mahiyetinde yeni tedbirler getirilmektedir. Buna göre, yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde 2021 yılı Mart ayında hizmet akdi bulunan ve ücretsiz izne ayrılan çalışanlardan nakdî ücret desteğinden faydalanmayanlara 2021 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin olarak ücretsiz izne ayrıldıkları dönem için günlük 50 Türk lirası ödeme yapılması, yine yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde 2021 yılı Mart ayında hizmet akdi bulunan ve 2021 yılı Nisan ve Mayıs aylarında fiilen çalıştırılanların bu iki ay için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamının, bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle Fon'dan karşılanması düzenlenmektedir.

Teklifin 8'inci maddesiyle, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapılmaktadır. 4760 sayılı Kanun'un 3'üncü maddesine göre, komisyoncular vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda vergiyi doğuran olay, malların komisyoncuya veya konsinyeye değil, alıcıya tesliminde gerçekleşmektedir. Yapılan değişiklikle, buna istisna getirilerek, imalatçı tarafından içecek ve tütün ürünlerinin komisyoncuya veya konsinye işletmelere verildiği anda vergilendirilmesi öngörülmektedir. Böylelikle, hem istismara yönelik uygulamalar önlenmiş hem de içecek ve tütün mamullerinde ÖTV tahsilatı öne çekilmiş olacaktır.

Teklifin 9'uncu ve 10'uncu maddeleriyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da değişiklikler yapılmaktadır. Buna göre, hükümlülerin elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, hükümlüye gelen veya hükümlü tarafından gönderilen mektup, faks ve telgrafların, resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilenler hariç olmak üzere, dijital olarak kaydedilmek suretiyle veya fiziki olarak saklanacağı hüküm altına alınmaktadır. Yine, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ziyaretçilerle yapacağı görüşmelerin önceden bilgilendirmek kaydıyla kurum yönetimi tarafından dinlenebilmesi ve kaydedilebilmesi düzenlenmektedir. Bu düzenlemelerle, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Yapılan kayıt veya belgeler, amacı dışında kullanılmayacak, kanunda açıkça belirtilen hâller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılamayacak ve herhangi bir soruşturma ve kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç bir yıl sonunda silinecektir.

Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen bilgilere göre, esasen altmış yıldır yapılan uygulamanın geçen yıl alınan Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda yasal altyapıya kavuşturulmakta olduğu; dünyanın değişik ülkelerinde, özellikle Avrupa'nın önde gelen ülkelerinde bu uygulamaların olduğu, örneğin İspanya'da, İtalya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da hükümlülere yönelik dinleme ve kayıt yapıldığı açıklanmıştır.

Değerli milletvekilleri, teklifin 11'inci ve 12'nci maddeleriyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmaktadır. 5510 sayılı Kanun'un 17'nci maddesine göre, geçici iş göremezlik ödeneği hesaplanırken, ödeneğe esas kazanç sigortalının son üç aydaki ortalama kazancına göre belirlenmektedir. Teklifin 11'inci maddesinde yapılan düzenlemeyle, hastalık ve analık sigortasından ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneğine esas günlük kazancın hesabında, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki on iki ayın dikkate alınması düzenlenmektedir. Madde gerekçesinde, sahte sigortalılık yapılarak ve ödeneğe esas kazancın ilgili üç aylık dönemde daha yüksek gösterilerek yüksek geçici iş göremezlik ödenekleri alınabilmesinin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmektedir.

Bir başka konu: 5510 sayılı Kanun'un ek 17'nci maddesine göre, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin prim teşviki, destek ve indirimlerden yararlanılabilmektedir. Teklifin 12'nci maddesinde yapılan düzenlemeyle, geriye yönelik teşvik uygulaması kaldırılmaktadır. Geriye yönelik teşvik uygulamalarının süreklilik arz etmesinin, hazinenin veya finansmanını sağlayan kurumun ya da Fonun yükünün artmasına sebebiyet verdiği ve uygulamada karmaşaya neden olduğu gerekçe gösterilmektedir.

Kanun teklifinin 13'üncü maddesiyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'na geçici madde eklenerek kurumlar vergisi oranının 2021 yılı kurum kazançları için yüzde 25, 2022 yılı kurum kazançları için ise yüzde 23 oranında uygulanması düzenlenmektedir. Uygulamanın 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren verilmesi gereken beyannamelerden başlaması ve 1/1/2021 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için geçerli olması öngörülmektedir. Dolayısıyla kurumlar vergisinde 5 puan artış öngören bu düzenleme, 2021 yılı ilk geçici vergi döneminde uygulanmayacaktır.

Teklifin 14'üncü maddesiyle 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapılarak yatırım hizmetleri ve faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü emanet ve alacakların on yıl içinde talep ve tahsil edilmemesi hâlinde Yatırımcı Tazmin Merkezine gelir kaydı yerine emaneten devredilmesi ve bu emanet ve alacakların, talepleri durumunda hak sahiplerine iade edilmesi düzenlenmektedir. Böylelikle hem Anayasa'da düzenlenen mülkiyet hakkının hem de yatırımcıların sermaye piyasalarına olan güveninin sekteye uğramaması gözetilmektedir.

Teklifin 15'inci maddesiyle çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmış tarımsal kredi borçlarının yapılandırılması düzenlenmektedir. Buna göre, ana para borcuna yüzde 18 faiz uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın peşin ödenmesi ya da yüzde 30'unun peşin ve kalanının 3 eşit taksitle ödenmesi öngörülmektedir. Çiftçi, uygulanan faizin yüzde 12'lik kısmını ödeyecektir. Çiftçimizin ödeyeceği faizin düşürülmesi ve Ziraat Bankasından kullanılan kredilerin de kapsama alınması daha uygun olacaktır. Esasen, kanun teklifinde maddeyle ilgili yazılan gerekçe de bunu gerektirmektedir.

Değerli milletvekilleri, bütün dünya salgın nedeniyle zorlu bir süreçten geçmektedir. Salgın döneminin insan ve toplum hayatına, siyaset ve sosyal ilişkiler ağına, ekonomi ve ticaret alanına yıkıcı ve çok yönlü tesirleri bulunmaktadır. IMF'nin geçen hafta açıklanan Nisan 2021 Dünya Ekonomik Görünümü Raporu'na göre küresel ekonomi 2020 yılında yüzde 3,3 oranında küçülmüştür. Türkiye ekonomisi ise 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüyerek dünyada ekonomisi büyüyen 5 ülkeden, G20 ülkeleri arasında 2 ülkeden 1'i olmuştur. Büyüme rakamını beğenmeyenler, kulp takmaya çalışanlar olsa da bu, önemli bir başarıdır. 2020 yılında ülkemizde yatırım harcamaları yüzde 10,3 düzeyinde artmış, özellikle makine ve teçhizat yatırımları yüzde 38,7'lik artışla son on yılın en güçlü performansını sergilemiştir.

Ekonomideki canlanma ve toparlanma 2021 yılında da devam etmektedir. Sanayi üretimi ocak ayında yıllık yüzde 11,4; bugün açıklanan endekse göre de şubat ayında yıllık yüzde 8,8 artmıştır. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi verisi mart ayında yüzde 52,6 olup on aydır aralıksız bir şekilde 50 eşik düzeyinin üzerinde değer almıştır. Bu durum, sektörün performansında güçlü bir iyileşmeye işaret etmektedir. Türk imalat sektörü, karşılaştığı önemli zorluklara rağmen hem üretimi hem de istihdamı artırmaya devam etmektedir. Son zamanlarda yaşanan konteyner sıkıntısı ve ham madde temininde yaşanan zorluklar girdi stoklarını artırmaya yönelik çabaları zayıflatmış ve stoklar hızlı düşüş göstermiştir. Bu zorlukların inşallah önümüzdeki aylarda hafiflemesi beklenmektedir.

İhracatçılarımız her ay rekorlar kırmaktadır. Mart ayı itibarıyla ihracat, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42,2 artışla 19 milyar dolara yükselmiş, 2021 ilk çeyreğinde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,3 artışla 50 milyar doları aşmıştır. Mart ayında gerçekleşen ihracat, tüm zamanların en yüksek aylık ihracat rakamı, yine, 2021 ilk çeyrek dönemi itibarıyla da bugüne kadarki en yüksek ilk çeyrek ihracat rakamı olmuştur. 2021 yılı ilk çeyreğinde dış ticaret açığı yüzde 15,2 düşüşle 11 milyar dolara gerilemiş, ihracatın ithalatı karşılama oranı 5,3 puan artarak yüzde 81,9'a yükselmiştir. Zorlu bir dönemde çok önemli performans gösteren ve ekonomimize büyük katkı sağlayan ihracatçılarımızı ve sanayicilerimizi kutluyorum.

Hazine ve Maliye Bakanlığınca geçen hafta açıklanan hazine nakit gerçekleşmeleri mart ayı itibarıyla 41 milyar lira, 2021 ilk çeyreğinde ise 11,3 milyar lira fazla vermiştir. Bu durum, bütçe performansında olumlu yönde bir gelişmeye işaret etmektedir.

Elbette, Covid-19 salgını, ekonomik açıdan bazı sektörleri ve bu sektörlerde çalışanları daha fazla etkilemiştir. Salgının olumsuz etkilerinin giderilmesi için bugüne kadar çok önemli tedbirler uygulamaya konulmuştur. Gelir desteğinden kira desteğine, ciro desteğinden kredi desteğine, kısa çalışma ödeneğinden işten çıkarmaların yasaklanmasına, nakdî ücret desteğinden işsizlik ödeneğine, normalleşme desteğinden telafi çalışması uygulamasına, hızlı işe dönüş teşviklerinden istihdam desteklerine, vergi ve sigorta primi ertelemesinden borç yapılandırılmasına, emekli aylıklarının yeniden düzenlenmesinden iş göremezlik ödeneğinin Covid-19 kapsamında da uygulanmasına kadar birçok teşvik, destek, hibe ve yardım uygulaması hayata geçirilmiştir. Görüştüğümüz kanun teklifinde de, biraz önce ifade ettim, yeni ek tedbirler bulunmaktadır. Ayrıca, müjdesi önceki gün Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilen, emekli ikramiyelerinin enflasyon oranında artırılarak Ramazan ve Kurban Bayramlarının öncesinde ödenecek olması; çiftçimizin elinde kalan patates, soğan ve çeltiğin Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından alınarak vatandaşlarımıza dağıtılacak olması memnuniyetle karşılanmıştır.

Türkiye bir yandan salgınla, bir yandan terörle başarılı bir mücadele verirken diğer yandan da yoğun bir şekilde maruz kaldığı bölgesel ve küresel dayatmaları, ekonomik ve siyasi baskıları Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de sağladığı imkânlarla, alınan etkili tedbirler sayesinde boşa çıkarmaktadır. Bilinmelidir ki döviz ve faiz üzerinden Türk ekonomisini sıkıştırma girişimleri de sonuçsuz kalacaktır. Bölgesel ve küresel gelişmelerin sancılı, bir o kadar da sorunlu ortamında Türkiye'mizin kararlı duruşu, her cephedeki direniş ruhu hakikaten takdire şayandır. Cumhur İttifakı, üstlendiği tarihî misyonuyla, Türkiye'nin egemenlik haklarına, tarihî çıkarlarına, beka ve güvenlik hassasiyetlerine cesaretle sahip çıkmaktadır. Emperyalizmin ekonomik ve siyasi şantajlarına boyun eğmeyen, diplomatik ve mekanik tehditlerin aldırış etmeyen ülkemiz, istiklal ve istikbaline en küçük gölgenin düşmesine müsaade etmeden tarihsel yolculuğunu sürdürmektedir. Türkiye, küresel ve bölgesel hesapları bozan bir ülkedir; artık, söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir kuvvettir.

Konuşmama son verirken, Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)