| Konu: | Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 07.04.2021 |
AHMET ŞIK (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Herkese merhaba.
Bu konuşma olanağını sağladığı için, kendi hakkından feragat eden HDP'li arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Gündemimiz malum; kabile hukuku icabı, suçu işleyenlerin kim olduğuna göre, kimlerden olduğuna göre iş gören ya da görmeyen düzenlemelerden bir diğeri olan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi. Bu teklif, bir dizi geçmiş düzenlemenin de ruhuna uygun bir postmodern hanedanlık inşası yolunda atılmış diğer yeni bir adım. Aslında yeni demek de doğru değil çünkü bu düzenleme özelinde de özel bir ısrar söz konusu. AYM'nin bu düzenlemeyi daha önceki iptali de dahil, yine bu düzenlemenin daha önce muhtelif süreçlerde gündeme geldiğini biliyoruz; geri çekildi, bekletildi, yenilendi ve bugün tekrar burada. Amacı, FETÖ gibi ortak bir düşman tarifiyle saray rejiminin bekası için steril yurt yaratmak ve herkesi önce sabıkalı hale getirip sonra da bu gerekçeyle açlıkla tehdit etmek, KHK'liler örneğinde gördüğümüz üzere sosyal ya da sivil ölümü mevzuata yerleştirmek. Düzenlemenin peşinde olduğu şeyin adına sabıka demek hiç yanlış olmaz. Bu düzenlemeyle saray rejimi ittifakı kendince kritik ya da önemli addettiği makam ya da mevkileri sabıkalı olduğunu düşündüklerine kapatıyor. Özetle "Bizden olmayan herkes düşman ya da sabıkalıdır." diyor ancak bu yasa teklifi iktidarı paylaşan sizler dâhil herkesin geleceğine bir tehdit. Nedenini bu düzenlemenin amacı çerçevesinde küçük bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması simülasyonunda anlatayım ki daha kolay anlaşılsın. Vebalı muamelesini hukuki hâle getiren güvenlik soruşturması, döneme göre saf ya da yer değiştiren isimler ve şeytanlaştırılan ya da dostlaştırılan yapılara göre işletilirse bu soruşturmayı geçemeyecek olan yani "sabıkalı" olarak adlandırılabilecek olanlara bakılırsa durum şöyle: Bürokrasiden iş dünyasına ve borazanlığınızı yapan medyaya kadar çok sayıda kişinin geçmişte iktidarınıza ortakken şimdi şeytanlaştırmakta yarıştığınız Fetullah Gülen'le fotoğrafları var ancak -isim vermeyeceğim ama- sadece 27'nci Dönemin bazı AKP'li milletvekillerini anımsatmakla yetineyim, George Orwell'in "1984" isimli eserinde hakikati eğip büken gerçek bakanlığının işini iktidarınızda üstlenen kişinin Zaman gazetesinde yayımlanan yazıları olan eşi var. Suç ortağı olduğunuz ancak cemaatin çetesini tek fail ilan ettiğiniz kumpaslar sürecinin iş birlikçisiyken şimdi grubunuza Başkan Vekilliği yapan var. İstifa ettiği 2020 Haziranına kadar AKP Tanıtım ve Medya Başkanı Yardımcısı görevini üstlenen ve "Darbeci Kemalist zihniyeti ortadan kaldırmak için FETÖ'yle ittifak yaptık." itirafında bulunanınız var. Kilis Üniversitesi Rektörüyken Pensilvanya'da Fetullah Gülen'in önünde diz çöken, şimdi ise başka bir üniversite kadrosunda bulunan kardeşe sahip bir vekiliniz var. Necmettin Erbakan Üniversitesinde öğretim üyesiyken Konya merkezli FETÖ operasyonuyla tutuklanan bir kardeşe sahip olan, bu dönemden AKP'li bir başka vekiliniz var. Kardeşi 15 Temmuz kalkışmasının yönetici faillerinden bir generalken Hollanda'ya Türkiye Büyükelçisi yapılanı var.
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını eski ortağınızı terörist ilan etmenizin miladı olarak belirlediniz. Düşmanlaştırmak istediğiniz kim varsa bu milat sonrası faaliyetlerine, tutumuna, sözlerine bakarak yargıladınız. Bank Asya'nın önünden geçenlerin, çocuğunu cemaatin okuluna ya da dershanesine gönderenlerin her biri tutuklandılar ancak Gülencilerin üniversitesinde ders vermekle kalmayıp milat belirlediğiniz 17-25 Aralık sonrasında "Cemaat AK PARTİ'den yalıtılmış, yabancısı olduğumuz, bilmediğimiz bir yapı değil; 70'lerden beri hoca efendinin kasetlerini dinleyip yazılarını okuyarak yetişmiş insanlarız biz." diyeniniz var. Muhalefetteyken "Kendisini padişah olarak görüyor, paçalarından yolsuzluk akıyor, hesap sormazsam namerdim." diye esip gürleyen ancak zalimlik ve savunuculuğunu yapmak konusunda tutarlı olup ilkeler konusunda, ilkeler söz konusu olduğunda dünüyle bugünü arasındaki uçurumu menfaatleriyle kapatmaya çalışan bir Bakanınız var. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Başbakanın kalbi "Ali" diyor, dili "Muaviye" söylüyor. "Harun gibi gelip Karunlaşanlar, firavunlaşanlar..." diyen yöneticileriniz var. Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtçe Kur'an gündemi için edepsizlik, münafıklık benzetmesiyle "Yeri gelince papaz cübbesi, yeri gelince imam kisvesine bürünen iki yüzlüler." diyen, "diktatör muavini" diye tanımlayıp "Herkesten cumhurbaşkanı olur ama Recep Tayyip Erdoğan'dan olmaz." deyip de iktidarınıza ortak olan var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
AHMET ŞIK (Devamla) - Cemaatin "FETÖ" diye anılmasında yadsınamaz katkınızı "Ne istediniz de vermedik?" diye özetleyen ancak bu suç itirafını siyasi öz eleştiri olarak gören yargının herhangi bir tasarrufta bulunmaktan kaçtığı, korktuğu Recep Tayyip Erdoğan var.
Kısa ve sınırlı bir arşiv taramasıyla size güvenlik soruşturması yapmış bulundum ki bunların hiç birini suçlamak için söylemedim. Sadece yasanın yaratacağı sorunları ve gelecekte karşınıza ne çıkacağını, yarın iktidar değişir ise sizin neyle karşı karşıya kalacağınızı anlatmak için bir örneklemeydi ama madem bu teklifin kanunlaşmasında bu kadar ısrarcısınız, buyurun, örneklerini verdiğim üzerinden görevinizin gereğini yapabilirsiniz.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)