GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:68
Tarih:06.04.2021

DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 220 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, her şeyden önce şunu belirterek sözlerime başlamak isterim: Bu kanun teklifi geçen hafta muhalefetin oylarıyla reddedilmiş, AKP tarafından Meclis iradesine darbe vurularak hukuksuz bir şekilde yeniden önümüze getirilmiştir, yani Meclis iradesi hiçe sayılmıştır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, ilk defa veya yeniden kamu görevine atanacaklar hakkında yapılmasını, araştırmanın kapsamının ve tespit edilecek hususların belirlenmesini, elde edilen verilerin değerlendirilmesini ve benzeri hususları kapsamaktadır. Kanun teklifi, niteliği itibarıyla hassas bir konuyu düzenlemektedir. Bu nedenle otoriter bir anlayışla ele alınmamalı, insan hakları kapsamında düzenlenmelidir. Güvenlik soruşturması günümüzde genel bir uygulama hâline getirilmiştir; gizlilik gerektiren ya da devlet görevi açısından hassas sayılacak görevlerle sınırlı tutulmalıdır. Yine, hakkında güvenlik soruşturması yapılan kişiye açıkça ve etkili şekilde itiraz imkânı sunulmalı ve hukuka aykırı uygulamalarla hak kaybına uğrayanların zararı tazmin edilmelidir.

Bu kanun teklifi birçok konuyu Cumhurbaşkanlığı yönetmeliğine bırakmaktadır. Bu partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde her konu Cumhurbaşkanının inisiyatifine bırakılmaktadır. Bu ucube hükûmet sistemi bütün ülkeyi bir adamın ağzına hapsetmiştir. Üstelik idareye böyle bir yetkinin verilmesi açıkça Anayasa'ya da aykırıdır. İdareye belirsiz yetkiler veren düzenleme, yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin ihlali niteliğindedir. Meclisin yetkisi Cumhurbaşkanına devredilmektedir, Meclisin kanunla düzenlemesi gereken hususlar Cumhurbaşkanının tek başına hazırlayacağı yönetmeliklere, kararnamelere bırakılmıştır. Tüm yetkiler tek bir kişinin elinde toplanmıştır, Meclis ve Bakanlar Kurulu gibi karar mercilerinin yerini tek adam almıştır. Meclise gelen bütün kanunlar sarayda hazırlanmaktadır. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi getirilirken "Meclisin daha güçlü olacağı, yasama ve yürütmenin sert bir şekilde ayrılacağı" gibi vaatler sözde kalmıştır. Her konuda olduğu gibi AKP, milletimizi gerçek dışı vaatlerle yanıltmış, ülkeyi bu hükûmet sistemiyle kaosa sürüklemiştir.

Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz hain darbe girişimi üzerinden yaklaşık beş yıl geçmesine, olağanüstü hâlin kalkmasına rağmen iktidar hâlen olağanüstü hâl varmışçasına hareket etmektedir. 15 Temmuz sonrası makul görülebilen bazı uygulamalar artık makul olmaktan çıkmıştır. AKP bu durumu alışkanlık hâline getirmiş, kendisine kalkan olarak kullanmaktadır. AKP ülkeyi normalleştirmek yerine daha da otoriter bir hâle getirmeye çalışmaktadır; gazetecileri tutukluyor, kendisini eleştirenleri Silivri'ye gönderiyor, medyayı kontrol altında tutuyor, cezalarla az sayıdaki muhalif düşünen medyayı sindirmeye çalışıyor, sivil toplum örgütlerini baskı altına almaya çalışıyor, basına sansür uyguluyor, haberlere erişim yasağı getiriyor, sosyal medyayı yasaklamaya çalışıyor, kamu gücünü parti menfaati için kullanıyor, üniversitelere kayyum rektörler atıyor, akademik özgürlükleri hiçe sayıyor, baroları susturmaya çalışıyor, kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan ediyor, gösteri ve toplantıları yasaklıyor; kendi lebalep kongrelerle övünürken vatandaşa cezalar yağdırıyor, insan haklarını hiçe sayıyor, yargıyı siyasallaştırıp sopa olarak kullanıyor, çıplak aramalar yapıyor, vatandaşı fişliyor yani sonuç olarak iktidar Türkiye'yi otoriterleştiriyor. Tüm bunları yaparken "Avrupa'yla birlikte gelecek tasarlıyoruz." deyip İnsan Hakları Eylem Planları da açıklıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

Sayın milletvekilleri, diğer bir konu da hain darbe girişimi üzerinden beş yıl geçmesine rağmen, şehirlerin giriş ve çıkışlarında polis noktaları vardır ve karakolların etrafı ise hâlâ beton bariyerlerle çevrilidir. Bir Orta Doğu ülkesi görünümünü andıran bu görüntü Türkiye'ye maalesef ki yakışmamaktadır. Devlet ve millet arasından bariyerler kaldırılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)