| Konu: | ARAKAN'DA YAŞANAN AÇLIKLA MÜCADELEYE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 17.01.2013 |
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; adı son zamanlarda katliam, zulüm ve sürgünlerle mücadeleyle anılan dünyanın mazlum coğrafyalarından biri olan Arakan ile alakalı gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir buçuk asırdır sergilenen, sahnesi ve dekoru değişmekle beraber konusu hiç değişmeyen zulümler tiyatrosunun başrolünde yeni bir kahraman Arakan. Adını her ne kadar yeni duyuyor olsak da 1942 yılından bugüne kadar bir insanlık dramı yaşanmaktadır Arakan'da. Orada sadece Arakanlı Müslümanlar değil, insanlık can çekişmektedir. Son yetmiş yıl içerisinde 500 binden fazla Arakanlı Rohingya Müslüman'ı katledildi, 1,5 milyonu aşkın Arakan Müslüman'ı ise katliam ve zulümden kaçarak farklı ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, Arakan'da yaşanan trajedi, uluslararası sistemin üzerine bina edildiği ve parametresi, güç dengesi ve de çıkar çatışması olan denklemin bir sonucudur; tıpkı Filistin, Bosna, Somali, Suriye ve benzeri birçok coğrafyada yaşananlar gibi. ABD Başkanı Barack Obama'nın Myanmar'a yaptığı ziyaret de maalesef katliamın durmasını engelleyememiştir. Gerçi, ekonomik ve askerî anlaşmaların yapıldığı ziyarette Rohingya Müslümanlarının dramı ne kadar dillendirildi, o da meçhul bir konudur.
1942 yılında 150 bin Arakanlı Rohingya Müslüman'ının katledilmesi ile başlayan sürecin son perdesi altı ay önce oynanmaya başladı ve hâlâ devam ediyor. 3 Hazirandan bu zamana kadar geçen süre zarfında bölgedeki Budist halk tarafından Arakanlı Müslümanlara karşı başlatılan geniş çaplı bir soykırım hareketi devam etmektedir. Daha da kötüsü, bu kıyım devlet yetkilileri tarafından desteklenmektedir. Tek suçları Müslüman ve Burma hâkim ırkından olmamak olan Arakanlıların evleri yağmalanmakta, kadınlarına ve kızlarına tecavüz edilmekte, gözü dönmüş, fanatik Budist çeteleri tarafından yakalanan Arakanlılar katledilmekte ve insanlar zorla yurtlarını tek etmek zorunda bırakılmaktadır.
Kıymetli milletvekilleri, işin ilginç yanı ise bu katliamın öncülüğünü dünyaya "barışsever" olarak lanse edilen Budist rahiplerin yapmasıdır. Son altı ay içerisinde 7 binden fazla Arakan Müslüman'ı katledildi, 130 binden fazla Müslüman ise evlerinden ve yurtlarından edildi. Güvenlik güçlerinin de bilfiil katliama katıldığı ülkede can, mal ve namus güvenliği kalmayan Müslüman halk, komşu ülke Bangladeş'e kaçmaktadır ancak burada da durumun pek iç açıcı olduğu söylenemez. Sözüm ona, şanslı olanlar, kötü şartlar altında, asgari yaşam sınırında mülteci kamplarında hayatta kalmaya çalışmaktadır, diğerleri ise çeşitli bahaneler ileri sürülerek, âdeta 28 Şubatını yaşayan Bangladeşli yetkililer tarafından tekrar ölüme gönderilmektedirler.
Değerli Milletvekilleri, dünya, Gazze'de, Somali'de, Srebrenitsa'da olduğu gibi Arakan'da da insanlık sınavından geçmiş ve ne yazık ki bunda da başarılı olamamıştır. Demokrasi, eşitlik ve hürriyet kavramlarını diline pelesenk etmiş Batı kamuoyu, Nobel Barış Ödüllü Myanmarlı Budist Aktivist Aung San Suu Kyi için gösterdiği hassasiyeti Arakanlı Müslümanlar için göstermemiş ve bu konudaki çifte standartlı, riyakâr tavrını bir kez daha sergilemiştir. Gerçi, geleceğin başbakanı gözüyle bakılan bu bayanın da bu katliamlarla ilgili soruları geçiştirmesi de dikkatle izlenmesi gereken bir tavırdır.
İkinci Dünya Savaşı'ndan galibiyetle ayrılan muzaffer devletlerin çıkarları baz alınarak kurulan ve de veto etme hakkına sahip olan 5 daimi ülkenin inisiyatifinde bulunan Birleşmiş Milletler Örgütü, diğer insanlık krizlerinde olduğu gibi bu konuda da pasif kalmış ve adaleti sağlamaktaki başarısızlığını bir kez daha teyit etmiştir.
Değerli milletvekilleri, tüm bu yaşananlar karşısında şu hakikati belirtmek isterim ki: İnsanlık, hamisi olan "adaleti" kaybetmiş, yetim bir çocuk gibi aciz ve çaresiz bırakılmıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Muş.