GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:30.03.2021

HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pandeminin başından itibaren salgınla mücadelede koruyucu sağlık hizmeti olan aşı şu an için salgını sonlandırmada en etkili araç olarak kabul görmektedir. Bu noktada, dünyanın birçok ülkesinde Aralık 2020'den itibaren başlayan aşılamaya ne yazık ki Türkiye'de 14 Ocak 2021 tarihinde başlanmış ancak başta aşı temini ve aşılama süreci olmak üzere, sağlık politikaları ve planlamaları şeffaf yürütülmediğinden, belirsizlikleri ve cevapsız kalan onlarca soruyu da beraberinde getirmiştir.

Etkili, güvenli ve kaliteli bir aşılama sürecinin yürütülmesi, aşıların temini, eksikliklerin giderilmesi, gerçekçi ve toplum bağışıklığını önceleyen bir aşı programının oluşturulması, alınacak tedbirlerin ve tüm bunların bilimsel veriler ışığında belirlenmesi son derece hayatidir. Dünya genelinde yapılan aşı çalışmaları sonucunda birçok farklı aşı ülkelerde salgınla mücadelede kullanılmaya başlanmıştır. Bütün dünya ülkeleri, vatandaşlarını aşılamak için erkenden planlar yaparak gerekli aşı çalışmalarına katılmış, çalışmaları takip etmiş ve birçok alternatifi göz önünde bulundurarak aşı temini yoluna gitmiştir. Ancak Türkiye, sadece Çin'de çalışılan ve faz 3 çalışma ve sonuç verileri ayrıntılı olarak paylaşılmamış Sinovac aşısıyla yetinmiştir. 13 Ocak 2021 tarihinde Türkiye için acil kullanım onayı verilen aşının hangi bilimsel kurul tarafından ve hangi verilerle değerlendirildiği belirsizliğini hâlâ korumaktadır.

Covid-19'la ilgili sürecin başından beri şeffaflık konusunda yaşanan eksiklikler, benzer şekilde, aşılama konusunda da yaşanmıştır. Türkiye'de uygulanacağı söylenen aşının toplum bağışıklığını sağlaması için altı ay içerisinde yaklaşık 120 milyon doz uygulanması gerekmektedir. Türkiye'ye net olarak kaç doz aşının geldiği bilinmemekle beraber 30 Mart 2021 tarihi itibarıyla 8 milyon yurttaşa 1'inci doz aşının yapıldığı bilgisi resmî kurumlarca paylaşılmıştır. Ancak aşılama programı tüm ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi, geldiği ve geleceği belirtilen aşı dozlarına ilişkin net bir bilgi bulunmamakta; hangi firmalarla, hangi şartlar altında, hangi anlaşmaların imzalandığı da bilinmiyor. Gelinen noktada, Türkiye'de pek çok şey gibi aşı da artık dışarıya bağımlı hâle gelmiştir. AKP iktidarının 2002 yılından itibaren uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin sağlıkta yıkıcı etkisinin sonucu olarak yüz yıldan daha fazla tarihî geçmişleri olan, Ankara ve İstanbul'da eğitim veren ve toplumun sağlığına hizmet eden köklü hastaneler şehir, şirket hastanelerinin rantı uğruna kapatılmıştır. Sağlıkta Dönüşüm Projesi, sadece hekim ve hastaneleri olumsuz etkilememiştir, aynı zamanda koruyucu sağlık hizmetlerinin de büyük oranda ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bu olumsuzluklardan birisi de süreçte atıl hâle getirilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünün 2011 yılında tümüyle ortadan kaldırılmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SAİT DEDE (Devamla) - Bunun sonucu olarak toplumsal aşı politikamız ve aşı üretimimiz büyük ölçüde ortadan kalkmış, tamamen dışa bağımlı bir hâle getirilmiştir. Pandemide yaşadığımız bu zorlukları bir daha yaşamamak için, yabancı sermayeye bağımlı olmadan, kendi aşımızı kendimiz üretebilmeliyiz. Dünyada biyolojik ve ekolojik tahribatın önü alınmadığı sürece salgınlar devam edecektir. Bu salgınlardan korunmak için toplumcu, kamusal, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vermek bir zorunluluktur. Koruyucu sağlık ve her şeye rağmen sağlıklı bir gelecek için aşı önceliğimiz olmalıdır; bunun için de somut bir aşı politikamızın olması ve kendi aşımızı üretmemiz birer zorunluluktur. Tüm bu gerekçelerle, ülkemizin yıllarca aşı ihtiyacını karşılamış olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumu, gerekli donanım sağlanarak mutlaka tekrar açılmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)