| Konu: | Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Standardizasyon, Uygunluk Değerlendirmesi, Akreditasyon ve Metroloji Bölgesel Enstitüsü Tüzüğünün 5.4.1.10 Maddesinin Tadiline İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 59 |
| Tarih: | 16.03.2021 |
MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 126 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 1985 yılında Türkiye, İran ve Pakistan tarafından oluşturulmuş, daha sonra 1992 yılında Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan'ın da katılımlarıyla 10 üyeli bir teşkilat hâline gelmiştir. Bölgesinde ve dünya genelinde ölçümleme, uygunluk değerlendirmesi, akreditasyon ve metrolojinin ekonomide ve ticaretteki önemini göz önüne alarak bu teşkilatta, Ekonomik İşbirliği Teşkilatına bağlı Standardizasyon, Uygunluk Değerlendirmesi, Akreditasyon ve Metroloji Bölgesel Enstitüsü kurulması kararlaştırılmıştır. Bu anlaşma 2009 yılında imzaya açılmış ve ülkemiz tarafından da imzalanmıştır.
Görüşmekte olduğumuz ilgili maddenin tadiline ilişkine protokol, 17 Nisan 2018 tarihinde Duşanbe'de gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 23. Bakanlar Konseyi Toplantısı sırasında imzalanmıştır. Söz konusu protokolle teşkilatın Metroloji Bölgesel Enstitüsü Tüzüğü'nde değişiklik yapılarak Metroloji Kurulu Yazmanlığının Kazakistan yerine Pakistan'da yer alması kararlaştırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu enstitü üzerinden aslında Türk Standartları Enstitüsünün birikimlerinin ve sahip olduğu tecrübelerin üye ülkelere aktarılması hedeflenmektedir. Ayrıca Türkiye, standardizasyon ve akreditasyon alanlarında öncü bir ülke olarak RISCAM bünyesinde yürütülecek standartları ve uygunluk değerlendirme prosedürlerini uyumlaştırma çalışmalarıyla ticareti olumsuz etkilemesi muhtemel faktörleri bertaraf etmeyi amaçlamakta olup üye devletlerin bu alanlarda gelişimini destekleyerek pazar payını artırmayı ve bölgesinde odak noktasında olmayı hedeflemektedir.
Ülkemiz, mevcut potansiyeliyle kendisini ve yakın coğrafyasındakileri koruma, küresel düzlemde ise müdahil olduğu alanı etkileme potansiyeline sahiptir. Coronavirüs salgını sonrası yeniden şekillenmesi kaçınılmaz olan ülkeler arası ilişkiler ve tercihler doğru kullanılmalı, ortak vizyon temelinde aşama aşama tayin edilecek ara hedeflerle Türkiye'nin çıkarlarına erişmesi sağlanmalıdır. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyeleriyle birlikte, bu teşkilata sınır ülkelerle ilgili politikalar belirlenirken ortak bir vizyon ortaya koymalı ve Türkiye'nin tarihsel misyonuna uygun ve çıkarlarına erişebilecek tutumlar öncelikli olarak ele alınmalıdır.
Türkiye, dış politikada, özellikle 15 Temmuz sonrasında karşı karşıya kaldığı beka tehditlerinin belirgin hâle gelmesiyle beraber, millî çıkarlarımıza odaklı ve bağımsız bir yol izlemeye koyulmuştur. Örneğin, Suriye'de millî bekamıza tehdit oluşturan gelişmelere karşı Suriye topraklarında terör örgütlerine yönelik askerî harekâtlarda bulunmuştur. Düzenlenen harekatlar sonrasında 8.255 kilometrekarelik alan kontrol altına alınmış ve terör unsurlarından temizlenmiştir. Suriye meselesinde Türkiye açısından risk oluşturan en önemli alanlardan olan İdlib bölgesinde huzurun tesisi, Türkiye'nin millî güvenliği, Rusya'yla geliştirilen siyasi çözüm çabalarının geleceği ve Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği anlamında öne çıkmaktadır.
Tabii, İdlib'ten bahsetmişken Hatay'ı da birlikte ele almakta fayda var çünkü İdlib'in güvenliği Hatay'ı da birinci dereceden ilgilendirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, yarınlarında İdlib meselesini Hatay'da konuşmamak adına orada varlığını sürdürmektedir, İdlib kontrol altına alınmadan Hatay'ın güvenliğini tam anlamıyla sağlayamayız. Suriye'yle en uzun sınır hattına sahip olan Türkiye açısından Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, terör örgütlerinin meşruiyet bulma çabalarının engellenmesi ve demografik yapının değiştirilmesinin önüne geçilmesi ise şarttır. Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozarak bölgesel hesaplarla yeniden sınır çizme gayretinde olanların varlığını enerjiye dayalı projelerde, Türkiye'nin hak ve menfaatlerine zarar verecek girişimlerde, Suriye üzerinden yapılan hesaplaşmalarda açıkça görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli olan politikalar öncelikli hâle getirilmelidir. Bölgemizi ilgilendiren üstünlük mücadelelerinin analizi doğru yapılmalı ve teknolojinin öne geçtiği böylesi bir dönemde ülkemizi ileriye taşıyacak alanlar iyi belirlenmelidir. Türkiye açısından Ekonomik İşbirliği Teşkilatı yeni dönemde yeni fırsatları beraberinde getirme potansiyeli taşımaktadır. Teşkilatın kapsamı Türkiye için Orta Asya, Güney Asya ve Orta Doğu'ya açılma imkânı bulabileceği bir başka kanal niteliğindedir. Son dönem dış politikasında diyaloğa ve uzlaşmaya vurgu yapan Türkiye, teşkilat bünyesinde özellikle sorun yaşayan ülkeler arasında diyalog imkânlarının çoğaltılması konusunda aktif bir rol oynamaktadır.
Ekonomik anlamda Türkiye'nin Teşkilat üyesi ülkelerle ekonomik ilişkilerinin ve ticaretinin artması genel anlamda olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ticaretle bağlantılı olarak Ekonomik İşbirliği Teşkilatının özellikle vurguladığı ve üzerinde durduğu ulaşım ve taşımacılık alanları ise Türkiye açısından kritik bir potansiyeli beraberinde getirmektedir. Teşkilatın çabaları kapsamında doğu-batı güzergâhında ulaşım ve taşımacılık altyapısının geliştirilmesi, bu güzergâhın batıya çıkış mevkisinde bulunan Türkiye'nin bir lojistik üs hâline gelmesi için yapılacak çalışmalar artırılmalıdır. Hem ekonomik olarak hem de toplumsal açıdan doğu ile batı arasında bir köprüyüz. O yüzden buradaki, bu Teşkilattaki 10 ülkenin kalkınması sadece bölge için değil küresel ekonomi için de son derece önemlidir.
Salgınla beraber ekonominin ve siyasetin kodları tamamen değişti, dünyayı etkileyen ekonomik ve siyasi gelişmelerin neredeyse tamamı da teşkilat coğrafyasının etrafında şekilleniyor. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bölgesinin uluslararası alanda önemli bir aktör olma yolunda büyük imkânlara sahip olduğunu görmemiz gerekmektedir. Teşkilatın jeopolitik konumu, tarihî birikimi, üyelerin ortak bağları, paylaştığı değerler, geniş doğal kaynakları ve beşerî sermayesi bu bölgenin kilit oyuncu olma yolunda muazzam imkânlara sahip olduğunu bizlere göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin Orta Asya Türk cumhuriyetleriyle beraber olduğu bölgesel Ekonomik İşbirliği Teşkilatının ülkemiz için önemi aşikârdır. Türkiye konumu, gelişmişlik düzeyi ve tüm dünyayla siyasi ve ekonomik ilişkileri birlikte mütalaa edildiğinde Teşkilata lider olma ve yönlendirici olma durumundadır.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bölgesinin çok zengin enerji kaynaklarının akılcı bir şekilde kullanılması ve uluslararası pazarlara ulaştırılması hayati önem arz etmektedir. Türkiye, Teşkilat içinde ticaretin geliştirilmesi, ticaret rejimlerinin şeffaflaştırılarak Dünya Ticaret Örgütü kural ve standartlarıyla uyumlaştırılması, denize çıkışı olmayan Orta Asya ülkelerinin dünya ticaret merkezlerine açılmalarını sağlayacak ulaştırma hatlarının geliştirilmesi, eksik hatların tamamlanması, Teşkilatın sınır komşularında yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmelerle ilgili aktif bir tutum izlemelidir.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatına sınır Çin'le ilişkilerde sıklıkla gündeme gelen ve maalesef ülkemizde de iç politikada zaman zaman istismar edildiğine şahit olduğumuz Doğu Türkistan'da da yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin Çin'i Uygur Türkleri üzerinden sıkıştırmasına, Uygur Türklerini siyasi ve emperyal amaçları için bir enstrüman olarak kullanmaya çalışmasına dikkat kesilmeliyiz. Uygur Türkleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki güç mücadelesinin bir parçası değildir. Bu meseleye Ankara merkezli Türkiye Cumhuriyeti perspektifiyle bakıp hareket etmek durumundayız. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak politikamız budur. Hiç kimse Doğu Türkistan meselesini hatırına getirmezken yarım asırdır soydaşlarımızın çığlığını dünya kamuoyuna taşıyan Milliyetçi Hareket Partisidir. Kimse ucuz siyasi oyunlarla Milliyetçi Hareket Partisinin Uygur Türkleri konusundaki tutumunu test etmemelidir. Bizler soydaşlarımızın her daim yanındayız ve onlara yapılan zulmü her daim kınıyoruz.
Uygur Türkleri gibi yurtlarından sürülen, hakları çiğnenen ve Hatay'da hayatta kalma mücadelesi veren Bayır Bucak Türkmenleriyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi dışında hiç kimseden neden bir ses çıkmamaktadır? Acaba Bayır Bucak Türkmenleriyle ilgili bir açıklamanızı duymak için illaki okyanus ötesinin, Amerika Birleşik Devletleri'nin konuyu gündeme alması mı gerekiyor? Bu çelişkili ve yönlendirilmiş tavırların farkında olduğumuzu ayrıca belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu noktada -zamanım da daralıyor ancak- seçim bölgem Hatay'la ilgili de bir konuyu burada -Sayın Başkan da müsaade ederse- dile getirmek istiyorum. Otuz saniyem var, herhâlde Başkanım bana bir dakika daha zaman verecektir diye düşünüyorum. Sınır bölgemizde, biliyorsunuz, şükürler olsun bütün sınır hattımıza duvarlar örülerek ülkemizin sınır güvenliğiyle ilgili çok büyük bir adım atıldı. Sınır duvarlarımızın hemen yanında yine kontrol yollarımız gelişti. Kontrol yollarımızın hemen başlarına da sık aralıklarla kuleler yerleştirilerek sınırlarımızın güvenliğini bu şekilde koruma amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri özellikle son yıllarda büyük bir atılım yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Devamla) - Evet Başkanım, teşekkür ediyorum.
Daha önceki yıllarda teknoloji bu kadar gelişmemişken, imkânlarımız bu kadar iyi değilken sınır güvenliğimizi -biliyorsunuz- tam sınır noktalarına mayınlar döşemek suretiyle sağlamaya çalıştık. Ancak bugün geldiğimiz noktada artık sınırların mayınlarla korunmasının hiçbir anlam ifade etmediğini çok iyi biliyoruz çünkü insansız hava uçaklarıyla, sınırlarda yaptığımız tahkimatlarla sınır güvenliğimizi çok rahat bir şekilde artık koruyabiliyoruz. İşte tam bu noktada, sınırlarımızdaki bu mayınlar Türk Silahlı Kuvvetlerinin uzman ekipleri tarafından bir bir ilçelerimizde, bölgelerimizde temizlenmeye başlandı. Bizim Hatay'da da çok uzun bir alanda yine bu şekilde mayınlı arazilerimiz var ve bunların bir kısmı Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından temizlendi ama yine temizlenmeyen ve oldukça geniş ve bereketli alanlar var. Bizler bu alanların bir an önce temizlenip özellikle Kırıkhan, Kumlu, Reyhanlı ilçelerimizdeki, Hassa ilçemizdeki hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın emrine verilmesini istiyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)