GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:57
Tarih:10.03.2021

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; herkese iyi akşamlar.

Ben Birleşik Taşımacılık Sendikası üyelerinin, mevcut TCDD iş kolunda örgütlü olan Birleşik Taşımacılık Sendikası üyelerinin karşı karşıya kaldığı... Sendika üyesi ve İzmir TCDD 3'üncü Bölge Müdürlüğü Trafik ve İstasyon Servis Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Ünal Karadağ 10 Şubat 2020 tarihinde hiçbir gösterilmeden Malatya'ya sürgün edildi. Bu yetmedi, Covid-19 pandemisi nedeniyle il dışına çıkma yasağının olduğu günlerde bile çalışanlarını sürgün ederek ilişkilerinin kesilmesi bir hukuksuzluk iken aralarında kanser hastası olmasına rağmen yine, engelli çocuğu olan, eşi kronik hasta olan ve Diyarbakır'dan Malatya'ya sürgün edilen çalışan var. Zonguldak Çaycuma Gar Şefliğinde çalışmakta iken Sivas Demirdağ Gar Şefliğine sürgün edilen çalışan var ve bu sürgün edilen çalışanların listesi oldukça uzayıp gidiyor. BTS bu iş kolunda örgütlü olmasına rağmen, burada tamamen uzman olmasına rağmen bunların fikirlerinden, bunların deneyimlerinden yararlanılacağına ne yapılıyor? Bunlar sürgün ediliyor. Neden? Çünkü düşünceleri farklı, çünkü sendikal örgütlenme peşindeler, çünkü hak iddia ediyorlar, çünkü KESK'e bağlılar.

Evet, bu gece Miraç Kandili. "Kandil geceleri kandil oluruz/Kandilin içinde fitil oluruz/Hakk'ı göstermeye delil oluruz/Fakat kör olanlar görmez bu hâli." Böyle demiş Şahkulu Sultan Dergâhında Hilmi Dedebaba'dan irşat olan mürşidi kâmil Edib Harabi, çok güzel demiş. Şimdi tam bu kandili kudretin yaşandığı günlerde hakkı, hakikati, adaleti, eşitliği, özgürlüğü, hukuku, Anayasa'yı, insanlığı ve ahlakı ayaklar altına alarak televizyon kanallarından bize hakaret eden, tehdit eden, ağzı gayya kuyusundan farksız olanlara söyleyeceğimiz bir sözümüz var, biz daha önce de bu kürsüden söyledik: Korkuyu Kerbela'da bıraktık geldik.

İFFET POLAT (İstanbul) - Hani hümanizm, hani insan sevgisi?

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - İnsan sevgisini anlatıyorum, insan olanlar anlarlar.

Biz, canı canana, cismi ihvana kurban edip geldik bu meydana, canı canana, cismi ihvana kurban edip geldik bu meydana. Bunu söylerken böyle "Allah, Allah!" dedirtiriz ha, o kadar etkilidir yani.

Şimdi, bu hâle, bu kemâlâta, bu adalet, bu toplumsal barış istemine tehditle, şantajla, küfürle, hakaretle, ahlaksızlıkla yaklaşanların bu mübarek gecedeki adı iblistir, bu mübarek gecedeki adı zebanidir, bu mübarek gecedeki adı kerberostur; başka bir tarifi yoktur bunun. Varsa irfanınız çıkalım meydana, nasıl dilinize kırk düğüm attığımızı göreceksiniz, o diliniz dönmeyecek çünkü diliniz ve ifadeniz... O televizyon kanallarından ha bire hakaret ve tehdit edenler, Selahattin Demirtaş arkadaşımızın o pirüpak, niyaz edilesi annesine hakaret ve küfür edenler, eşlerine küfür edenler, bizi tehdit edenler, bir kere daha söylüyorum: Bilesiniz, burası siyaset meydanı değil, burası hakikat meydanıdır ve biz canı canana, cismi ihvana kurban edip geldik bu meydana. Yüreğiniz varsa, yetiyorsa yüreğiniz, ilminiz irfanınız, edebiniz erkânınız varsa buyurun meydanlara, televizyonlara tartışalım. Öyle devleti arkanıza alıp da güvenlik güçlerini arkanıza alıp da polisi, jandarmayı arkanıza alıp da oradan aldığınız güçle siyaset yapmak tam da beceriksizliktir.

SALİH CORA (Trabzon) - Biz milleti arkamıza alıyoruz.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Hiç laf atma, dediğimi yapıyorsun. Zıplama yerinden, hakikati dinle.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Sana göre hakikat, sana göre hakikat!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Evet, burası hakikat meydanıdır, burası er meydanıdır, burası adalet meydanıdır. Adaleti ve hakikati berbat edenlerden öğrenecek siyasetimiz yoktur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Herkes dilini düzeltecek, herkes edep erkân, ilim irfan sahibi olacak. Herkes hakikatle, adaletle siyaset yapmasını öğrenecek.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Siz de dâhil, siz de dâhil.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bu mübarek gecenin gereği budur. Biz bunu söylüyoruz. Biz bu ülkede barışın, adaletin, eşitliğin, özgürlüğün garantisiyiz; siz de bunu çok iyi biliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Öyle zıplamayacaksın yerinden. İlmin irfanın yetiyorsa gelip aynı dille buradan cevap vereceksin ama yok.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Sana göre yok, sana göre yok!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bana göre değil, halka göre yok.

MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) - Hangi halka göre?

BAŞKAN - Selamlayın Sayın Bülbül.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bana göre değil, hakikate göre yok; bana göre değil, adalete göre yok; bana göre değil, mevcut yürürlükteki yasalara göre de siyasi edep tükenmiş, saldırı, küfür, hakaret başlamış.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Önce aynaya bak, aynaya!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Buna karşı...

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Konuşmana dikkat et!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Konuşmama gayet dikkat ediyorum.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Siyasi ahlakı senden öğrenecek hâlimiz yok, siyasi edebi senden öğrenecek hâlimiz yok!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - İlimle, irfanla, edeple, erkânla konuşuyorum, ahlakla konuşuyorum. Edebi, ilmi, irfanı olanlar buna cevap verirler.

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Çok konuşma orada!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Konuşma, sus oturduğun yerde!

METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Sen konuşma, sus orada!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)