| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 10.03.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle Miraç Kandili'nin tüm İslam âlemi ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Ayrıca, İstiklal Marşı'mızın 100'üncü yılını da şimdiden kutluyor, vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'u da rahmet ve duayla yâd ediyorum.
Öğretmenlerimizle ilgili söz almış olduğum için, pandemi sürecinde görevlerini özveriyle yapan tüm öğretmenlerimize, çabaları ve pandemi sürecinde doğacak kayıplardan duydukları samimi kaygılardan dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Eğitimden bahsederken sayılar ve istatistikler tek başına yeterli olmuyor ya da eğitime tek bir tarafın gözüyle bakmak aslında doğru olmuyor. Okullarda, evlerde, sokaklarda, sahada aslında verilerin ötesinde çok önemli gerçeklikler var.
Evet, AK PARTİ döneminde eğitimde, okullarımızda, öğretmenlerimizin özlük haklarında aslında devrim niteliğinde iyileştirmeler yaptık; gönül görmeyince göz ne yapsın derler, maalesef durum böyle; görülmüyor, görülmek istenmiyor.
CHP'nin sözleşmeli öğretmenlerle ilgili grup önerisine verilecek en güzel cevap -çünkü bunda da anlaşılmayan bir nokta var- Van'ın Gevaş ilçesinde sözleşmeli sınıf öğretmeni olarak göreve başlayan bir öğretmenimizin kendi dilinden anlattığı bir hikâyesinde gizli. Diyor ki öğretmenimiz: "Bir yıl önce atandığımda 4'üncü sınıfları okutmaya başladım. 1'inci sınıftan beri 5 kere öğretmen değişmiş, gelen gitmiş, ben 6'ncı öğretmenleriydim. İlk yarıyılı birlikte tamamladık. Tatil bitip de çocuklar ikinci yarıyıl sınıfa geldiklerinde ilk sözleri: 'Öğretmenim, gitmemişsiniz.' oldu. 4'üncü sınıfa gelmişlerdi ama birçok öğrencinin okuma yazması çok kötüydü; sadece 12 kelime okuyan öğrenci vardı, bunun da 8'i yanlıştı. Okula gelmek istemeyen öğrencilerim vardı. Birlikte çalışmaya başladık. Aileler önce 'Çok ödev ve etkinlik var.' dedi, sonra okulu öyle sevdiler ki aileler, 'Hocam, bu çocuklara ne yaptınız?' diye sormaya başladılar. Öğretmenler bir yıl içinde buradan gidiyor, seneye nasılsa gideceğim düşüncesiyle işlerinde yeterli özveriyi gösteremiyorlar, öğrenciler de yarım yamalak eğitimle bir üst sınıfa geçiyor. Gelenin de gideceğini bildiğiniz öğretmenden ne öğrenebilirsiniz? Bu çocukların 1'inci sınıfta başladığı öğretmenle mezun olmaya hakkı yok mu?" demiş öğretmenimiz.
Hepimizin çocukları var, aslında hepimizin isteği, öğrencisini tanıyan öğretmenlerle devam etmeleri özellikle ilkokul döneminde. Sadece ilkokul için geçerli değil, diğer sınıflarda da süreklilik çok önemli, sürekliliğin sağlandığı bir ortamı bütün çocuklarımız hak ediyor aslında. Bu, yaşanan tek örnek değil aslında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da pek çok ilde öğrenciler ilkokulu, ortaokulu, liseyi tamamlarken yıl içinde, kimi zaman yıl bitmeden öğretmenleri değişiyor. Türkiye genelinde öğretmenlerin ortalama görev süresi 11,4 yıl.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Bambaşka bir şey anlatıyorsunuz.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Ücretli öğretmenlerle ilgili konuşacağım, ona da geleceğim.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Son on saniye mi konuşacaksınız?
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Konuşacağım.
Şöyle düşünün: Maalesef, Şırnak'ta bir öğretmenin görev süresi 1,8 yıl, İzmir'de 15 yıla çıkıyor. Bu da anlaşılmamış bir konu olduğu için üzerinde duruyorum çünkü gerçekten, bu anlamda da aslında yapmak istediğimizin anlaşılmadığı ortada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Tamam, bu doğru da başka bir şey söylüyor, önerge bambaşka bir konuda.
BAŞKAN - Buyurunuz.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Siz başka bir konuyu anlatıyorsunuz.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Ama ona da geçeceğim, önerinizde o da var; okursanız, verdiğiniz öneride o da var.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Ben yazdım öneriyi.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Bakanlığımız 2016'dan beri sözleşmeli öğretmenlerle ilgili böyle bir çözüm yolu buldu ve güzel işliyor, gayet iyi gidiyor. Öğretmenlerimiz açısından da iyi çünkü üç yıl sonunda kadroya kavuşuyorlar ve başka yere tayin isteme hakları oluyor. Üstelik de en son yapılan düzenlemeyle bu öğretmenlerimiz sağlık ve eş tayiniyle ilgili haklara da kavuştular.
Evet, gelelim ücretli öğretmenler konusuna. Tabii ki ücretli öğretmenlik konusu hiçbirimizin arzu ettiği bir mesele değil. Gönül ister ki gerçekten ücretli öğretmenlik olmasın, Bakanımızın açıkladığı da buydu.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Yasa lazım, yasa; gönül değil.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Ama koşulların bunu gerektirdiği durumlar ortaya çıkıyor. Ben de öğretmenlik yaptım, benim öğretmenlik yaptığım dönemde de bir öğretmenimizin çocuğu rahatsızlanabiliyordu. Yani yılın başında olmuyor da yılın ortasında oluyor ve bu önceden bilinmeyen bir durum olduğu için gerekli hazırlıklar, gerekli tedbirler alınamıyor ve bunun üzerine, çocukların dersleri boş geçmesin diye ücretli öğretmenlik sistemiyle öğretmen alınıyor, böylelikle çocukların dersleri boş geçmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Doğru değil, doğru değil.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Yanlış bir şey.
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Tekraren söylüyorum: Yani bu bizim de arzu ettiğimiz bir durum değil. Ücretli öğretmenlik zaten ders karşılığı olmak zorunda, bunlar sürekliliği olan işler değil, sürekliliği olan öğretmenlikler değil.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Sürekli hâle getirdiniz, ücretli öğretmenliği sürekli hâle getirdiniz.
ASUMAN ERDOĞAN (Devamla) - Böyle bir şeye gidilirse zaten diğer öğretmenlerimizin hakkına girilmiş olur. Bu anlamda, bunun altını çizmek istedim.
Bir öğretmen olarak da şunu söylemek istiyorum: Öğretmenlik mesleği gerçekten çok özel bir meslek, hiçbir şeyle değeri ölçülemez. Sadece şununla ölçülebilir: Bir çocuğun başına ve yüreğine dokunduğunuz zaman, işte, en büyük ödül bir öğretmen için odur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)