| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 03.03.2021 |
HDP GRUBU ADINA ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sayın yasama Meclisi üyeleri; ben konuşmama başlamazdan önce... İki gün evvel yürütmenin başı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yasama Meclisini bir insan uzvuna benzetti, kalkıp inen ellere benzetti. Ben Sayın Cumhurbaşkanının bu benzetmesini, demokrasi ve yasama Meclisine bakış açısını, özellikle AK PARTİ Grubu milletvekillerinden -eğer demokratik ve hukuki bir cesaretleri varsa- değerlendirmelerini talep ediyorum ve soruyorum: Kalkıp inen bir ele benzetilmek size nasıl bir his veriyor?
Sayın Meclis, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yüksek Dairesi Selahattin Demirtaş hakkında derhâl serbest bırakılması kararı verdi. Ben bir kez daha bu kürsüden Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyor ve hatırlatıyorum: Eğer mahkemeler hiyerarşisine inanıyorsanız yani yerel mahkemenin vermiş olduğu kararlara karşı bir üst mahkeme olan istinaf mahkemesi ve istinaf mahkemesinden sonra Yargıtay ve Yargıtayın üzerinde de -iç hukukta olan- Anayasa Mahkemesi var. Arkadaşlar, hukuk tahsil etmiş bütün insanlar, bütün hukukçular şunu çok iyi bilir ki: Bu, hiyerarşik bir yapıdır. Yani bu hiyerarşik yapı içerisinde, üst mahkemenin vermiş olduğu kararlara alt mahkemeler herhangi bir itirazda bulunmadan, kesin, kati suretle uymak zorundadırlar.
İşte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bizim iç hukukumuzda, Anayasa'nın 90'ıncı maddesinin son fıkrasına göre bir iç hukuk mahkemesi ve iç hukuk mahkemesinin en üstünde sayılmış ve kabul edilmiştir. Bunu kim kabul etmiştir? 1948 Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olan ve Avrupa Konseyine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararları tanıyacağını ve bunların kendisini bağlayacağını imzalayan taraf ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu kabul etmiştir. Bu imza ne demektir arkadaşlar? Bu imza bir devletin namusu, onuru, haysiyetidir.
Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Büyük Dairenin vermiş olduğu bu kararı siz "Tanımayız." derseniz, "Bunu uygulatmayız." derseniz... Özellikle de Sayın Cumhurbaşkanına çağrım: Yok, görmedim; yok, duymadım; yok, danışmanlarım beni kandırdı; böyle mazeretlere asla ve kata sığınmayın. Meclis kürsüsünden, buradan size sesleniyorum: Kesinlikle, bu kararı uygulatın. Uygulatmamanız hâlinde, bakın, uluslararası devlet terminolojisinde bu ülkeyi ne hâle düşüreceksiniz; bu ülkeyi şu tanımlamayla karşı karşıya bırakmayın: Özellikle Cumhur İttifakı'nın 2 partisi ve iktidarda bulunan, yöneten partileri; başta AKP ve küçük ortağı olan MHP'ye ve kendilerini "yerli ve millî" olarak ifade eden bu Hükûmete sesleniyorum: Bakın arkadaşlar, eğer uluslararası bir sözleşmeye imza atmış ve onun gereklerini yerine getirmiyorsanız uluslararası hukukta şöyle niteleniyorsunuz: Kati bir şekilde tarafı oldukları, imzacısı oldukları uluslararası anlaşmaları ihlal eden, hatta bunu siyasetlerinde bir iç siyaset aracı olarak kullanan devletler uluslararası alanda "haydut devlet" olarak ilan edilirler arkadaşlar. Ben eminim ki, ne MHP ne de AKP yetkilileri, "yerli ve millî" duyguları şaha kalkmış bu partiler, asla ve kata uluslararası alanda böyle "haydut" nitelemesiyle karşılaşacakları bir tasarruf içerisinde bulunmayacaklardır; bu da Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesinin hayrına olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Evet arkadaşlar, yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yüksek Dairesinin Selahattin Demirtaş kararının uygulanması açısından yürütmenin başı, Cumhurbaşkanının bazı belirlemelerini yine kürsüden paylaşmak istiyorum: "Kendimizi başka bir yerde değil, Avrupa'da görüyoruz." "Geleceğimizi Avrupa'yla birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz." ve "Avrupa Birliği içerisinde bir devlet olarak bulunacağız." demiş. Peki, Avrupa Birliğinin bir parçası olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanmasından sorumlu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına acaba bu düşüncelerle uymayı veya uygulatmayı, onun takipçisi olmayı taahhüt ediyor musunuz? Etmişsiniz. Buna uymadığınız takdirde, bir ülkenin onuru, haysiyeti, şerefi söz konusudur ve dolayısıyla da uluslararası alanda Türkiye Cumhuriyeti devletinin sicilinin, devlet sicilinin bozulmasına sebep olacaksınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)