| Konu: | 2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe Yılı olarak kutlanmasına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 02.03.2021 |
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe Yılı olarak kutlanmasına dair Cumhurbaşkanlığının 29 Ocak 2021 tarihli Genelgesi'yle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Genelgede "Türk dili ve medeniyetinin temel taşlarından biri olan Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü yılı hasebiyle 2021 yılı, UNESCO tarafından 'Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri' arasına alınmıştır." denilmekte. Genelgeyle, Yunus Emre'nin şiirlerinde insan ve doğa sevgisini, hoşgörü, kardeşlik ve barış kavramalarını en duru Türkçeyle işlemiş olduğu ve şiirlerinde din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığa seslenmiş olduğu vurgulanarak, Yunus Emre'nin dünya insanlığına ortak bir değer olarak takdim edilmesi, hem de ülkemizde bir değer olarak tekrar hatırlatılması amaçlanmıştır.
Bugün Yunus'un deryasından birkaç damlayı hep beraber yudumlayabilir miyiz bilmiyorum ama bir Yunus deryasında kaybolmayı arzulamıyor da değilim.
Selçuklu Devleti'nin sonlarında ve Osmanlı'nın kurulduğu yıllarda yaşayan bir halk şairi, halktan biri, Hak ve halk aşığı bir ozan. İfade gücü ve tarzı, dile hakimiyeti ve kelimeleri raks ettiren, inci dizer gibi her yanınızı saran ve duygularınızı sarsan mesajı asırlar öncesinden bugüne dinmeyen nameler, sönmeyen kandiller olarak yanmaya devam ediyor. Çocukluğumuzda evlerimizde terennüm edilen "Şol cennetin ırmakları/Akar Allah deyü deyü/Çıkmış İslam bülbülleri/Öter Allah deyü deyü." mısraları hâlâ kulaklarımızda ırmakların ve bülbüllerin sesini yankılatmaya devam ediyor.
Bu gönül sultanını anlamaya ve anlatmaya çalışmak, derinlere inmeden sözün başında, Yunus'un kalbi, Allah'ın evi Kâbe gibi gördüğünü ifade edersek ondaki insan sevgisini ve sevgi damarının kaynağını ve onun nasıl bir aşkın ateşiyle yandığını anlamakta zorlanmayız. Asırlardır dilden dile dolaşan mısraları, deyişleriyle gönüllere tercüman olmuş, sade, sakin bir üslup mimarı, bir ince sanatkâr.
"Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri/Ger taş isen eriyesin, bakıp görücek bunları." dizeleriyle hayatın son safhasından ibret alınmasına dikkat çekerek aslında "Yaşanan günün değerini bilin." demektedir. Bazen bir cümlesi dakikalarca şerhi gerektirecek ağırlıkta karşımıza çıkar. "Beni bende demen, bende değilim/ Bir ben vardır bende, benden içeru." ifadesinde olduğu gibi sizi içinizde bir şey aramaya yönlendirir.
Onun yaşadığı dönem kaosun zirvesindeyken o söyledikçe, söylendikçe güzelleşen, büyüyen dünyasında Rabb'ine olan şükrüne, kendisine, ailesine ait dünyasını sadeleştirme çabasını eklemiş ama feraseti, toplumsal sorumluluğu sözlerinin temeline oturtmayı başarabilmiştir. Hiç eskimeyen, her gün yenilenen yanıyla sanki yanımızda, karşımızda durmaktadır.
"Bir garip öldü diyeler/ Üç günden sonra duyalar/ Soğuk suyla yuyalar/ Şöyle garip bencileyin." Bir garibin ölüm tasvirindeki mısralarında yaşar, kendinizden geçersiniz. Duygu dünyanızı gökkuşağı güzelliğinde renklendirdiğini hissedeceğiniz erik dalında üzüm yemeği başarabilmek ancak Yunus derinliğinde olabilecek bir varış noktası olmalıdır. Aslında, Yunus'u tarif ederken sözünün gücünü, inanışın, samimiyetin ve safiyetin gücünden aldığını anlamak zor olmasa gerek. Tarihe ve insanlığa mal olmuş, tarihin hazinesi olmuş Yunus'u, deyişiyle, dokunuşuyla bir anlık bir fotoğrafa hapsetmek haksızlık olacaktır. Neresini ele alırsanız bir başka yönünü eksik bırakmış olacaksınız.
Bugün insanlığın içinden geçtiği, kin, nefret tohumlarının ortaya saçıldığı şu pespaye hayatın yeniden yeşermesinin yolu "Düşmanımız kindir bizim." ifadesini yeşerttiğimiz kadar zemin hazırlayacak; savaşların, adaletsizliklerin, sevgisizliklerin çağında "Ben gelmedim dava için/ Benim işim sevi için/ Gönüller dost evi için/ Gönüller yapmaya geldim." diyebilecek anlayışı sahiplenmekten, onu hayatın bir gerçeği hâline getirmekten geçmektedir.
"Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası." Bir bebek misali masum bir doğuşu, duruşu sembolize ederseniz elbette sizden usanan olmayacaktır. İnandığı kapıya eğri odun sokmayı bile uygun görmeyen bir aşk insanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SAMİ ÇAKIR (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
"Aşkın aldı benden beni/ Bana seni gerek seni." dizeleriyle tescillediği, vurguladığı ilahi aşkı anlamaya çalışmak, Yunus'u hakkıyla tanımaktan geçer. Yunus'a veda olmaz, onun dizeleriyle tadında bırakalım.
"Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm."
"Elif okuduk ötürü/ Pazar eyledik götürü/ Yaratılmışı severiz/ Yaradan'dan ötürü."
"Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz."
Yunus'un dünyasını günümüze taşıyabilmek ümidi ve temennisiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)