GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2019 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:46
Tarih:11.02.2021

CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum. Kamu Denetçiliği Kurumunun 2019 yılı Raporu üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Irak'ın kuzeyindeki Gara bölgesinde devam eden Pençe Kartal-2 Harekâtı'nda şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Aileye, sevenlerine sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaşların devlet kurumlarıyla yaşadığı sorunların çözüme kavuşturulması amacıyla 2013 yılında faaliyete geçen Kamu Denetçiliği Kurumu, diğer adıyla Ombudsmanlık 8'inci yılını doldurdu.

Ombudsmanlık, hak arama kültürünün yaygınlaştırılması, yargının iş yükünün hafifletilmesi, mahkemeye gerek kalmadan bireylerin mağduriyetinin giderilmesi konusunda önemli bir fırsattır. Ombudsmanlık, daha genç bir kurum. Bürokratik keyfîliğin sürdüğü, kurumların içinin boşaltıldığı bir süreçte Kamu Denetçiliğinin çalışmaları, çabaları son derece kıymetli ve değerlidir. İmkânları dâhilinde en iyisini yapmaya çalışan Kamu Başdenetçisi Sayın Avukat Şeref Malkoç ve çalışma arkadaşlarını kutluyorum.

Kamu Denetçiliği kamuoyunda tanındıkça Kuruma yapılan başvurular artmakta, televizyon kamu spotlarında maalesef gösterilmemektedir. Bu konuda televizyonların kamu spotlarında çok fazla gösterilmesine ihtiyaç vardır. Şikâyetlerin ve başvuruların yıllık 5.500'lerden 90 binlere ulaştığını görüyoruz. Burada 2020 yılına ayrı bir parantez açmak gerekir, 2020 yılında başvuru sayısında muazzam bir artış var. 2019 yılında Kuruma 20.968 başvuru yapılmışken 2020 yılında yapılan başvuru sayısının 90.209'a ulaştığını görüyoruz. 2020 yılında yapılan başvurular ile 2019 yılı başvuruları kıyaslandığında yaklaşık yüzde 333,22'lik bir artış olduğu gözlemleniyor. Yani sekiz yıllık süreçte, bugüne kadar Kamu Denetçiliğine ulaşan toplam 170.744 şikâyetin 90.209'u 2020 yılındaki şikâyetleri oluşturuyor.

Yurttaşlar 2020 yılında en çok ekonomi, maliye ve vergi konularında Ombudsmanlığın kapısını çalmış durumda; bu konuları kamu personel rejimi, adalet, millî savunma ve güvenlik ile eğitim takip ediyor. Bu dikkat çekici artışlar, bize keyfîliğin, kamu kurumlarının hukuka ve hakkaniyete aykırı iş ve eylemlerinin tırmanışa geçtiğini gösteriyor.

Kamu Denetçiliği Kurumunun kamuoyunda bilinirliğini, hak arama kültürünü daha yaygınlaştırmalıyız. Bazen vatandaşlar bizi arıyor, Kamu Denetçiliğine başvuru yapmak için ne kadar paraya ihtiyaç duyulduğunu, avukata gerek olup olmadığını soruyorlar. Kendilerine Ombudsmanlığa yapılacak başvuruların herhangi bir ücrete tabi olmadığını, Ombudsmanın zaten halkın avukatı olduğunu, internet üzerinden Kuruma başvurulabileceğini ve hatta şikâyet eden vatandaşlar isimlerini gizli tutmak isterlerse isimlerinin de gizli tutulabileceğini söylüyoruz. Şikâyet dilekçelerinin valilikler ve kaymakamlıklar aracılığıyla Kamu Denetçiliğine ulaştırılabileceğini anlatıyoruz. Özellikle kırsal alandaki vatandaşlarımıza ombudsmanlık mekanizmasını iyice anlatmalıyız. Bu yüzden "Ombudsmanlık halkla buluşuyor" temalı bölgesel toplantıların yapılmasını öneriyoruz sizlere biz yani eğer Türkiye'de bölgesel "Ombudsmanlık halkla buluşuyor" temalı önerimiz yerini bulursa gerçekten Türkiye'de bu Kurum daha da tanınır ve bilinir bir hâle gelmiş olur. Kurumun tanıtımında medyanın da desteğine ihtiyaç var. Yandaş yayın organları "Alışverişe tok çıkın, çocuklarınızı markete götürmeyin." şeklindeki sözde tavsiyeleriyle yoksullaştırılan halkla dalga geçeceklerine Ombudsmanlığa nasıl başvuru yapılabileceğini anlatsalar daha faydalı bir iş yapmış olurlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumunun etkinliği, verdiği tavsiye kararlarına kamu idarelerinin ne kadar uyduğu da önemlidir. Ombudsmanlığın tavsiye kararlarına uyum oranı hatırı sayılır bir seviyeye ulaşsa da hâlen bazı devlet kurumlarında kararlara uyulmamazlık ediliyor.

Bizzat tanıklık ettiğim, şikâyetçi konumda olduğum güncel 2 tane örneği aktarmak isterim. Kamu Denetçiliği Kurumuna Avukat Mahmut Tanal olarak bizzat başvurduğum bir hususta, Kurum, çoklu baro düzenlemesine karşı yürüyen baro başkanlarının Ankara'ya girişlerinin engellenmesine ilişkin olarak toplantı ve ifadeyi açıklama özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Kararda, benzer müdahalelerin yeniden yaşanmaması için, barışçıl bir kamu düzenini aksatmayan toplantı ve düşünceyi açıklama özgürlüklerinin önünün açılması amacına yönelik gerekli tedbirlerin alınması konusunda İçişleri Bakanlığına tavsiyede bulunuldu. Ancak Boğaziçi Üniversitesi protestolarında Kamu Denetçiliği Kurumunun tavsiyesine uymak bir yana polis iyice sertleşti. Boğaziçi Üniversitesine partili rektör atanması nedeniyle demokratik, anayasal protesto haklarını kullanan öğrenciler kötü muameleye maruz kaldı, yerlerde sürüklendi, tekmelendi, ters kelepçeler takılarak gözaltına alındı; kampüs de ablukaya alındı. Anayasa'nın ve kanunların suç saymadığı şekilde silahsız ve saldırısız, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanan öğrencilere, Z kuşağı temsilcilerine biber gazı sıkıldı; üniversitelerine Akrep araçlar sokuldu, TOMA araçları sokuldu, biber gazları üniversitelere sokuldu.

AK PARTİ on dokuz yıllık iktidarında iyice yoksullaştırılan memleketim Şanlıurfa'da hemşehrilerim temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamıyor. Şanlıurfa'nın en kronik sorunlarından biri, temiz içme suyu yokluğudur. Takdir edersiniz su, yaşam hakkıdır; yaşam hakkı ihlal edilmektedir. Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Aziz Aydınlık ve Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Şanlıurfa İl Başkanımız da her fırsatta gündeme getiriyor ama AK PARTİ'li belediyeler vatandaşa hizmeti götürmüyor. Şanlıurfa Harran'da Tanınmış -kırsal- Mahallesi'ne bağlı Küme Evler mezrasında vatandaşlara su hizmeti vermemesi nedeniyle Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesini, su ve kanalizasyon idaresi ŞUSKİ'yi Kamu Denetçiliği Kurumuna şikâyet ettim. Başvurumu değerlendiren Kamu Denetçiliği Kurumu, Küme Evler mezrasındaki su sorununu gidermesi için gerekli olan iş ve işlemleri makul sürede yapması hususunda ŞUSKİ'ye tavsiyede bulunmasına karar verdi ancak ŞUSKİ bu karar karşısında mezraya dahi uğramamaktadır. Mezrada vatandaşlar bu kışın ortasında, hâlen uzak noktalardan traktörlerle evine içme suyu taşıyorlar. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ŞUSKİ'yi Ombudsmanlığın kararına uymaya davet ediyoruz. Tabii, karara uymak da yetmiyor, mağduriyet katlanmadan, tavsiye kararları doğrultusunda, hızlı bir şekilde adım atılması gerekiyor. Kamu idareleri, anayasal bir kurum olan Ombudsmanlığın bilgi ve belge taleplerine olumlu karşılık vermekle de yükümlüdür. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun 18'inci maddesinin (1)'inci fıkrasında: "Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur." denilmektedir.

Şunu da vurgulamak gerekir ki: Talep edilen bilgilerin ayrıntılı ve net bir şekilde Kamu Denetçiliği Kurumuna aktarılması gerekir. Devlet kurumları, soru önergelerimize verilen yanıtlar gibi soyut, ciddiyetten uzak, özensiz, gerçeği perdelemeye yönelik açıklamalarla Ombudsmanlığı yanıltmaya kalkışmamalıdır. Nitekim, Ombudsmanlığın Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinde ŞUSKİ kararının değerlendirilmesinde istedikleri bilgi ve belgelerin ŞUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından süresi içerisinde gönderilmediği, bu durumun iyi yönetim ilkelerinden makul sürede karar verme ilkesine uygun olmadığı anlaşıldığı vurgulanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine değerlendirmede, ŞUSKİ'nin başvuruya konu hususlara ilişkin olarak genel ve soyut cevaplar verdiği sonucuna da ulaşıldığı vurgulanıyor. Bu durumda iyi yönetim ilkelerinden hesap verebilirlik, şeffaflık ve kararların gerekçeli olması ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varıldığı kaydediliyor. Zaten, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi yönetiminin gecikmeli gelen cevabını inandırıcı bulmayan Kamu Denetçiliği Kurumu, gerekli araştırmayı yaparak başvuruya konu edilen mezrada yaşayan bireylerin suya erişiminde sorun yaşandığı kanaatine varmış oldu.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumunun tavsiye kararlarına uymayan, bilgi ve belge taleplerine olumlu yaklaşmayan kurum ve kuruluşların temsilcilerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi Karma Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon toplantıya çağırıyor; bu bürokratlara neden Ombudsmanlığın kararlarına uymadıkları konusunda sorular soruluyor, eleştiriler yöneltiliyor; bence bu yeterli değil. Nasıl ki Tarım Bakanlığı gıda ürünlerinde hile yapan firmaları kamuoyuna açıklıyorsa, aynı şekilde, Ombudsmanlığın tavsiye kararlarına uymayan, istenilen belge ve bilgileri eksik gönderen ya da hiç göndermeyen, yanıltıcı cevaplar veren, Ombudsmanlığı ciddiye almayan kamu kurum ve kuruluşları da listeler hâlinde kamuoyuna ifşa edilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ombudsmanlık sadece ülkemize özgü olan bir sistem değil, günümüzde 115'ten fazla ülkede ombudsmanlık kurumu bulunmaktadır.

Ülkemizde sekiz yıldır faaliyette olan Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili birtakım önerilerimiz de olacak. İlk önce hakkını teslim edelim, Kamu Denetçiliği Kurumu başarılı işlere imza atıyor. Ancak, faaliyetlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi adına gerçekleştiren Kamu Denetçiliği Kurumunun bütçesi ve uzman personel sayısı son derece yetersizdir. Kamu Denetçiliği Kurumunun bütçesi artırılmalı.

Raporda belirtildiği üzere, Kamu Denetçiliği Kurumu hayvan haklarıyla ilgili inceleme yaptı, hayvanlarla ilgili bu yasanın çıkması gerekirken siyasi iktidar tarafından -raporda belirtildiği üzere- çıkarılmıyor. Yani eğer bu ülkede hayvan hakları yasası çıkarılmıyorsa bunun sorumlusu AK PARTİ iktidarıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Yani burada, tavsiye kararında Kamu Denetçiliği Kurumu belirtmiş durumda.

Halkı canından bezdiren bürokratik keyfîliğe, sorumsuzluğa karşı Kamu Denetçiliğinin elini güçlendirmeliyiz. Hızlı ve yetkin sonuçlar elde edilmesi amacıyla bölgelerde Ombudsmanlık temsilcileri bulundurulmalıdır. Çocuk ombudsmanı, kadın hakları ombudsmanı, çevre ombudsmanı, tüketici ombudsmanı, işçi hakları ombudsmanı, eğitim ombudsmanı, çiftçi ombudsmanı gibi uzmanlaşmış ombudsmanlık uygulamasına geçilmelidir. Ombudsmanlığa resen soruşturma başlatma yetkisi verilmelidir. Ülkemizdeki Ombudsmanlığa İsveç ve Finlandiya'daki ombudsmanlık gibi tamamen yargıyı denetleme yetkisi tanımayalım ama Kamu Denetçiliğinin denetim alanına diğer kamu idarelerinin tamamı da girmelidir. Yürütme yetkisini kullanan Cumhurbaşkanı her ne kadar mevcut olan kanunla, kanun hükmünde kararnameyle değiştiyse de maalesef bu alana girilmemekte ve bu alanla ilgili şikayetler de yapılmamaktadır. Buna, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetleri de dâhil olmalıdır.

Kamu Denetçiliği Kurumuna ilişkin önerilerimizin hayata geçirilmesi amacıyla çok sayıda kanun teklifi sunduk ama her zamanki gibi Komisyonun tozlu raflarında bulunmaktadır.

Şimdi, bu denetim kapsamına ayrıca bürokratlar ve kamu yetkilileri de dâhil edilmelidir. Sosyal medyada trollüğe soyunarak bireyleri, şahısları, öğrencileri, aydınları, gazetecileri, grupları hedef gösteren atanmışlar, yönetimden kaynaklı insan hakları ihlallerini önleme görevlerini üstlenen Kamu Denetçiliği Kurumunca da denetlenmelidir.

Şimdi, Boğaziçili öğrencileri sosyal medya hesabından "İşinizi bitiririz." şeklinde katliamla tehdit eden, şiddet çağrısı yapan dekan için Ombudsmanlığın yetkilendirilmesi gerekmiyor mu? Kamu Denetçiliği Kurumu konusunda biz, her türlü yapıcı desteği vermeye hazırız.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifleriyle ilgili mesela, Kamu Denetçiliği Kurumunun yemin metninde daha önceki yani 5448 sayılı Yasa'da gerek Başdenetçinin gerekse Kamu Denetçiliği üyelerinin yemin metninde şunlar vardı: "Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini, Anayasa'yı, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, laik cumhuriyet ilkesini, millî dayanışmayı, insan haklarını, temel hürriyetleri..." şeklindeki ibareleri, mevcut olan AK PARTİ iktidarı metinden çıkardı Sayın MHP'li kardeşlerim. "Vatanın bölünmez bütünlüğünü, Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını, bağımsızlığını, Anayasa'yı, hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, millî dayanışmayı, insan haklarını..." Gerçekten, bu metinde, bu yemin metninde yani burada rahatsız eden ne husus var? Bununla ilgili kanun teklifi verdik, eğer bunu CHP verdiği için kabul etmiyorlarsa biz geri çekelim, siz teklif edin, bu kanunu çıkarın.

İkinci bir konu: Değerli arkadaşlar, Kamu Denetçiliği Kurumunun çalışma süresi dört yıl. Bu ne için dört yıl? Daha önce Meclisin süresi, milletvekillerinin seçimi de dört yıldı, onun için dört yıl yapıldı. Şimdi, genel seçimler beş yıla çıktı, lütfen, aynı şekilde Kamu Denetçiliği Kurumunun da çalışma süresini beş yıla çıkaralım. Kanun teklifi verdik, yapmıyorsanız, siz gelin bu kanun teklifini verin.

Aynı şekilde, burada, Kamu Denetçiliği Kurumuna idarenin eylem ve işlemleri hakkında dava açma yetkisi vermek lazım, Anayasa Mahkemesine başvuru yetkisini vermek lazım. Yani mademki insan haklarına dayalı adalet anlayışı içerisinde... Kanunun birinci amacı buysa, bu yetkinin de verilmesinde yarar var değerli kardeşlerim. Aynı şekilde, Kamu Denetçiliği Kurumunda çevre için kamu denetçiliği kurmak lazım.

Yine, Kamu Denetçiliği Kurumunun, idarenin işleyişiyle ilgili resen hareket etmesi lazım. Mesela, çok üzülerek söyleyeyim ben, Kamu Denetçiliği Kurumunun Kamu Denetçiliği Kanunu'nun 7'nci ve 22'nci maddesinde resen özel rapor düzenleme hakkı olduğu hâlde, bugün AK PARTİ'li arkadaşlarım "Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırması nedeniyle, niçin siz böyle özel rapor düzenlediniz?" diye karşı çıktılar. Ben bunu da anlamış değilim. Yani aslında Kamu Denetçiliğini şu anda siyasi iktidar engellemeye çalışıyor.

Sayın Bülent Bey, hoş geldiniz, iyi ki geldiniz, hiç olmazsa bunları nazara alırsınız, inşallah bunlar gerçekleşir. Aynı şekilde, Kamu Denetçiliğinin burada -teşhirle ilgili yani- idarenin kararlarına uymayan tüm kurumları teşhir etmesi lazım.

Şimdi, Kamu Denetçiliği Kurumunda arkadaşlarımız çalışıyor, süreleri şu anda dört yıl; haydi, diyelim beş yıl yaptınız, 2 sefer seçildi. Genç olan arkadaşlarımız var, bunların geldikleri bazı kurumlar var. Bu kurumlardan geldikleri zaman... Normalde bizim milletvekilliği süremiz bitince eski görevine, kamu kurumunda olanlar geri dönmüyor mu? Aynı makama, aynı mevkiye yine geri dönüyor. Normal koşullarda mademki özlük hakları bu şekildeyse Kamu Denetçiliği Kurumundan aynı göreve iade edilmesi gerekirken şu anda ne yapılıyor? Örneği var: Çevre ve Şehircilik Bakanlığından çok üst düzeyde gelen bir bürokratın süresi doluyor, efendim, bugüne kadar idarenin aleyhine kararlar verdiği için tenzilirütbe olarak il çevre müdürlüğüne tayin edilmiş durumda. Yani aslında siz şu anda bu yapıyla, bu uygulamayla Kamu Denetçiliği Kurumunu tehdit ediyorsunuz. "Eğer sen idarenin aleyhine karar verirsen, bak, süren bitince seni o geldiğin göreve iade etmeyeceğiz. Senin hiçbir güvencen yok. Seni daha kötü, tenzilirütbe anlamında bir başka yere, göreve atayabiliriz." Benim sizden istirhamım: Kamu Denetçiliği Kurumu güzide bir kurum, gelin, hatta daha fazla yetkilerle donatalım çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin namı hesabına hareket ediyor, denetimleri yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Bağımsız ve tarafsız olsun Mahmut Bey.

BAŞKAN - Buyurunuz.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Evet, tabii ki Kamu Denetçiliği Kurumunun tarafsız ve bağımsız olması gerek yani kesinlikle zaten Anayasa'nın hükümleri bu, kanunu bu ama benim size ibraz etmiş olduğum avukatların, baroların yürüyüşüyle ilgili verilen karar için İçişleri Bakanı bizzat beni aradı, "Efendim, bu Kamu Denetçiliği Kurumunun verdiği kararlar bizi rahatsız ediyor." diyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, sizden istirham ediyorum: Evet, bu kurumları, tarafsız ve bağımsız olması kayıt ve şartıyla daha fazla güçlendirelim. Kamu Denetçiliği Kurumunun kararlarının yerine getirilmemesi, onlara belgelerin verilmemesi demek, Türkiye Büyük Millet Meclisine kararların verilmemesi demektir. Türkiye Büyük Millet Meclisine kafa tutmak demektir.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)