| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 28.01.2021 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "İrfan Fidan" ismi Türkiye'de kamuoyuna mal olmuş bir isim, bu isim nedeniyle burada bu konu açıldı. Neden? Çünkü başsavcılığı döneminde birçok hukuksuz iddianameye imza attı, birçok kanunsuz iddianameye imza attı ve âdeta Çağlayan Adliyesi rüşvetin, yolsuzluğun koktuğu bir adliyeye dönüştü; bu, burada çok konuşuldu.
Şimdi, mesele şu: Anayasa'ya uygun mudur? Evet, atama Anayasa'ya uygundur. Ancak biraz önce de ifade edildi ben de ifade edeyim: Yani, teamüllere uygun mudur değil midir? Teamüllere uygun değil. Şimdi bir yargıç, yargıçlık etiğine aykırı olarak nasıl böyle bir göreve aday olur? Eğer gerçekten ahlak sahibiyse böyle bir göreve aday olmaması lazım. Bakın, Kemal Gözler Hocamız araştırmış; 1962'den 2020 yılına kadar Yargıtaydan Anayasa Mahkemesine toplam 44 üye atanmış, toplam 44 üye. Yargıtayda kalma süreleri ortalama dokuz buçuk yıl ama altı gün kalan yok. Anayasa'nın 146'ncı maddesinin bir esprisi var, o madde oraya konurken bir espri var yani Yargıtayda tecrübe kazanacak, oradan gidecek. Dolayısıyla İrfan Fidan bu göreve aday olmakla aslında yargıçlık etiğine uygun davranmamıştır ve bu etiğe, bu ahlaka sahip olmadığını göstermiştir. Yoksa yüksek yargıç olmuş, tamam, atanmış bir biçimde ama kendisini oraya götüren sürece kendisinin aday olmaması lazımdı.
İkinci mesele şu: Ya şimdi, orada yüksek yargıçlar var, 340 yargıç oy kullanmış Yargıtayda; tam 107 yargıç İrfan Fidan'a oy vermiş. Asıl mesele Sayın Cumhurbaşkanında değil, asıl mesele bence İrfan Fidan'da da değil, asıl mesele yüksek yargıçlık sıfatına sahip bu 107 yargıçtadır; Yargıtayın yüz karasıdırlar, yüz karası! Ve onlar Yargıtayda olduğu sürece adalet dağıtamazlar. Bakın, yargının bütün teamüllerine aykırı olarak, yargının bütün etik kurallarına aykırı olarak 107 yüksek yargıç oy vermiş. Eğer oy vermeselerdi Sayın Cumhurbaşkanının önüne gidemezdi, böyle bir durum var.
Sizin döneminizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı tamamen ortadan kalkmıştır; kuvvetler ayrılığı bitmiştir, kuvvetlerin birliği vardır. HSK'nin başka bir genel müdürlükten, Karayolları Genel Müdürlüğünden bir farkı kalmamıştır. Çağlayan Adliyesinin Karayolları bölge müdürlüğünden, DSİ bölge müdürlüğünden bir farkı kalmamıştır, çünkü, rüşvete boğulmuşlar, yolsuzluğa boğulmuşlar ve her türlü hukuksuzluğun yapıldığı yerlere dönüşmüştür. Tabii ki ben bu sözlerimle, hukuka uygun davranan, hukukun üstünlüğüne uygun davranan, vicdanlı davranan hâkim ve yargıçları ayrı tutuyorum. Fakat sizin döneminizde, bu dönemde yargıya güven en dipte, yüzde 30'larda, tarihin hiçbir döneminde olmamış. Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde Türkiye 128 ülke içerisinde 107'nci sırada. Böyle bir tablo tarihin hiçbir döneminde olmamıştır ve size kısmet olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devama) - Şunları ifade edeyim: Yani sizin nasıl vicdanlarınıza uyuyor? Bir yargıç "Anayasa Mahkemesi kararına uymam." diyor Berberoğlu dosyasında, hâlen 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görev yapıyor. Sizin döneminizde gezici cezalandırıcı heyetler oluştu. Burada hukukçu milletvekilleri var, soruyorum: Aynı adliye binası içerisinde ağır ceza mahkemesinden başka bir ağır ceza mahkemesine yargıçlar neden atanır, neden? Çok başarılıysa istinafa gönderirsiniz, daha da başarılıysa Yargıtaya gönderirsiniz ama neden 26'dan 37'ye, 37'den 14. Ağır Ceza Mahkemesine alırsınız? Bunun bir nedeni var mı? Yok.
Şimdi, yarın Berkin Elvan davası görüşülecek. Yargıtay üyesi yapıldı başkan, hayırlı olsun. Oraya Gezi davasının başkanını başkan yaptınız. Ya, aynı ağır ceza mahkemesi. Neden o mahkemeden alıp bu mahkemeye atıyorsunuz, nedeni ne? Hangi ihtiyaç? Asliye ceza mahkemesindekini ağır ceza mahkemesi başkanı yapabilirsiniz ama aynı derecedeki hâkimleri yapamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Selamlayalım lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla şunu söyleyeceğim: Sizin döneminizde yargı denen bir kurum kalmamıştır, yargı yürütme organının bir parçası hâline gelmiştir ve hangi reformu yaparsanız yapın, hangi eylem planını getirirseniz getirin toplumda bir karşılığı olmayacaktır. Sorun sistemin kendisindedir, sorun saraya bağlı yargı anlayışındadır. Bunların tümünü kendi iktidarımızda düzelteceğiz ve yargıyı bağımsız ve tarafsız hâle getireceğiz. Yargıyı bu hâle getirenlerden de teker teker bağımsız ve tarafsız hâle getireceğimiz yargı önünde adil bir biçimde hesap soracağız; tümünü, başta Ankara kayyumu olmak üzere. (CHP sıralarından alkışlar)