| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Tümü münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 18.12.2020 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin üçüncü bütçesinin milletimizin birliğine, refah, huzur ve güvenliğine katkı sağlamasını temenni ediyorum. Açılışının 100'üncü yılını idrak ettiğimiz bir süreçte, Meclisimizin ilk Başkanı ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını, muhterem ecdadımızı ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve saygıyla anıyorum. Covid-19, doğal afet ve orman yangınları sonucu kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, hastalarımıza şifa niyaz ediyorum. Şu an vatan nöbetinde olan, terörle mücadele eden asker, polis, tüm güvenlik güçlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı selamlıyor, Allah yâr ve yardımcıları olsun diyorum.
2021 yılı bütçesi ilk kez program bütçe esaslarına göre hazırlanmış ve merkezî yönetim bütçesindeki ödenekler 68 program arasında dağıtılmıştır. Program bütçeyle kamu hizmetleri ile kaynak tahsisleri arasında güçlü bir bağ kurularak sonuç odaklı bir yaklaşımla hedefler ile kaynaklar ilişkilendirilmiştir.
Her bir vatandaşımızın hakkı ve payı olan bütçede, kaynakların artırılması kadar, mevcut kaynakların nasıl dağıtıldığı da önemli bir husustur.
Kamu dengelerini iyileştirmek, kamu maliyesi alanındaki kazanımları korumak, kamu borçluluğunu düşük ve sürdürülebilir düzeyde tutmak, beşerî sermayeyi güçlendirmek, eğitimin kalitesini artırmak, sağlık harcamalarında arz ve talep yönlü düzenlemeleri hayata geçirmek ve tarımda üretim ve verimlilik artışı sağlamak bütçenin öne çıkan hedefleridir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2021 yılı bütçe teklifini değerlendirirken temel ilkemiz; ekonomik, mali ve sosyal politikalarla birlikte, yürütülen terör mücadelesinin, bölgesel ve küresel gelişmelerin ülkemize yüklediği ağır sorumluluğun, salgının ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkisinin, Türkiye'nin maruz kaldığı ekonomik güvenlik tehdidinin ve dünya ekonomisiyle birlikte Türkiye ekonomisini de etkileyen olumsuzlukların göz önünde bulundurulması olmuştur.
Değerli milletvekilleri, bütçe teklifi, 2021-2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı'ndaki hedeflerle uyumlu olarak hazırlanmıştır. Bütçenin gelir ve gider tahminleri yapılırken 2021'de gayrisafi yurt içi hasıla büyümesinin yüzde 5,8; işsizlik oranının yüzde 12,9; TÜFE yıl sonu değişim oranının yüzde 8, ihracatın 184 milyar dolar, ithalatın 223,3 milyar dolar, borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 33,2; cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 1,9 olacağı öngörülmüştür.
Bütçe giderlerinin bir önceki yıl bütçe kanununa göre yüzde 22,9 artışla 1 trilyon 346,1 milyar lira, bütçe gelirlerinin yüzde 15,1 artışla 1 trilyon 101,1 milyar lira olması planlanmış, bütçe açığının ise 245 milyar lira olarak gerçekleşmesi öngörülmüştür. Toplam vergi gelirlerinin 922,7 milyar lira, vergi dışı gelirlerin de 178,4 milyar lira olması hedeflenmiştir. 2020 yılında millî gelire oranla yüzde 6,1 olması beklenen kamu kesimi borçlanma gereğinin yüzde 4,7'ye, 2023'te ise yüzde 3,6'ya gerileyeceği öngörülmüştür.
Bütçe teklifinin en dikkat çekici yönü sağlık, eğitim, tarım, sosyal destek ve yatırım ödeneklerindeki yüksek artışlardır. Bütçeden sağlık hizmetleri için 238 milyar lira kaynak tahsis edilerek sağlık harcamalarının bütçe içerisindeki payı yüzde 17,7'ye yükseltilmiştir. Sağlık sektörü yatırımları için ayrılan ödenek de yüzde 72 oranındaki artışla 20,1 milyar lira olmuştur.
Eğitime ayrılan kaynak miktarı yüzde 20 artışla 211,4 milyar liraya yükseltilerek bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 15,7'si de eğitime ayrılmıştır.
Çiftçimize bütçeden tarımsal destek programları için 22 milyar, tarım sektörü yatırımları için 12,1 milyar, tarım kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT'lerin finansmanı ve ihracat destekleri için ise 8,3 milyar olmak üzere toplam 42,4 milyar lira kaynak ayrılmıştır.
Bütçeden sosyal yardım harcamaları için ayrılan ödenekte de yüzde 17 oranında artış yapılmıştır.
Bütçenin önemli özelliklerinden biri de yatırım öncelikli olmasıdır. 2020 yılında 56,6 milyar lira olan sermaye gideri ödenekleri yüzde 83 oranında artırılarak merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idarelere yatırımları için 103,7 milyar lira ödenek tahsis edilmiştir. Reel kesim destekleri için ise 50,6 milyar lira ayrılmıştır.
Ekonomik sınıflandırmaya göre 2021 yılı merkezî yönetim bütçe ödenekleri içinde en büyük payı yüzde 41,6'yla cari transferler, yüzde 22,4'le de personel giderleri almaktadır. Kamu personel giderleri, enflasyon hedefleriyle kamuda istihdam edilecek yeni personel alımı kapsamında bir önceki yıla göre yüzde 15,3 oranında artırılmıştır.
Bütçelerin niteliği, şüphesiz kaynak tahsisinin nasıl önceliklendirildiğiyle yakından ilişkilidir. Bu yönüyle bakıldığında, kaynakların öncelikli olarak sağlığa, eğitime, sosyal korumaya, yatırıma, teşvik ve desteğe ayrıldığı; özellikle salgın nedeniyle oluşan belirsizlikleri gidermeye, öngörülebilir bir ekonomik düzen tesis etmeye, yatırımcı, üretici, çalışanlarımız, emeklilerimiz ve dar gelirli vatandaşlarımız için güvenli bir gelecek inşasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu çerçevesinde, Sayıştay tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yürütülen 2019 yılı denetimleriyle, 225 kamu idaresinin kesin hesabının merkezî yönetim kesin hesabına doğru yansıtılıp yansıtılmadığı ele alınmıştır. Sayıştay yaptığı incelemeler sonucunda bazı bulgulara yer verse de ödenek, bütçe gideri ve bütçe gelir tutarlarında değişikliğe yol açan bir tespitin bulunmadığını raporlarında belirtmiştir. Geçen yıllarda Sayıştayın dile getirdi hataların birçoğu bu defa ilgili kamu kurumlarınca tekrar edilmemiştir. Bu durum, Sayıştay raporlarının dikkate alındığına ve bulguların gereğinin yapılmasına özen gösterildiğine işaret etmektedir. Ayrıca Sayıştayca ciddi bir incelemenin yapılmış olmasını, kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi fonksiyonu bakımından önemli bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2021 yılı bütçesi, Covid-19 salgınının tüm ekonomileri derinden etkilediği ve küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin arttığı bir konjonktürde hazırlanmıştır. Salgının ortaya çıkardığı ağır şartlar altında önceliklerin belirlenmesi, hedeflerin tutarlı olarak ifade edilmesi ve geleceğe yönelik belirsizliklerin giderilmesi açısından salgın sürecinin kendine özgü şartlarının dikkate alınması özel önem taşımıştır. Farklı niteliklerde çok sayıda kriz tecrübesi olan ülke ekonomileri belki de ilk kez bilinen geleneksel önlemlerin yeterli olmadığı bir süreçle sınanmış, salgın kaynaklı sorunlar çok daha karmaşık hâle gelmiştir.
Güçlü ekonomilere sahip ABD ve Avrupa ülkelerinde, salgın nedeniyle, başta sağlık sistemleri olmak üzere birçok devlet fonksiyonunda aksamalar yaşanmıştır. Bu ülkelerin salgınla mücadelede gösterdikleri zayıf performans nedeniyle gücün ve gelişmişliğin ölçüsünün ne olduğu da tartışma konusu olmuş, gelişmişlik ve kalkınmışlığın ekonomik büyüklüklerle sınırlandırılamayacağı görülmüştür. Salgın sonrası dünyanın yeni düzeninin nasıl olacağı, siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkilerin uluslararası ittifak ve kuruluşların yapılarının nasıl şekilleneceği de en çok konuşulan konular arasında yer almıştır. Dijitalleşmeyle birlikte siber güvenlik, gıda güvenliği ve biyogüvenlik farkındalığı artmıştır.
(HDP Eş Genel Başkanları İstanbul Milletvekili Pervin Buldan ve Mardin Milletvekili Mithat Sancar'ın Genel Kurul Salonu'nu teşrifi sırasında HDP sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN - Arkadaşlar, kürsüde hatip var, lütfen...
İSMAİL FARUK AKSU (Devamla) - Toplumsal dayanışmanın, insan sağlığına ve güvenliğine yapılan yatırımların öneminin arttığı, öneminin ortaya çıktığı bu süreçte Türkiye, sağlık altyapısı, sosyal güvenlik sistemi, kurumsal ve beşerî kapasitesi, etkili hükûmet sistemi ve yönetim şekli, sevk ve idare yeteneği, insan merkezli medeniyet tasavvuru ve bunlara uygun politikalarıyla bu sürecin yönetiminde dünyada öne çıkan başarılı ülkelerden biri olmuştur.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bravo!
İSMAİL FARUK AKSU (Devamla) - Türkiye, insan sağlığını ve haysiyetini merkeze alan yaklaşımıyla, insani dramlara karşı ortaya koyduğu devlet tavrı, insani destek kapasitesi ve insani diplomasiyle salgın sürecinin yönetiminde yüz akı olmuştur.
Covid-19'la birlikte, deprem, sel, çığ, heyelan ve orman yangınlarının can ve mal kayıplarımıza yol açtığı, ayrıca terörist saldırıların, ekonomi üzerinden yapılmak istenen operasyonların, Suriye'den Libya'ya, Ege'den Doğu Akdeniz'e, Orta Doğu'dan Kafkaslara, egemenlik haklarımıza yönelik saldırıların vuku bulduğu süreçte, Türkiye ekonomisi bakımından, güven ve istikrar içinde sağlıklı bir yatırım, üretim, ihracat ve istihdam zincirinin sürdürülebilirliği önemli hâle gelmiştir. Salgın nedeniyle büyük yaralar alan dünya ekonomisi gibi, Türkiye ekonomisi de bu süreçten olumsuz etkilenmiştir. Esasen tüm dünyada neredeyse durma noktasına gelen bir sektörel üretim yapısı söz konusu iken firmaların sermaye ihtiyaçlarının, salgın sürecinin gereklerine uygun olarak teşvik sistemleriyle karşılanması önemli hâle gelmiştir.
Türkiye bu yönde önemli teşvik ve destekler uygulamış, işten çıkarma yasağı, kısa çalışma ödeneği, vergi ertelemeleri, normalleşme desteği, kredi faiz indirimleri ve nakit desteği gibi uygulamaları süratle hayata geçirmiştir. Üretimin ve tedarik zincirinin kesintiye uğramaması, istihdamın korunması ve finansal sistemin sağlıklı işleyişinin sürdürülmesi için eş güdümlü politika adımları da devreye konulmuştur. Bu kapsamda, esnaf ve sanayicimiz, çiftçimiz, dar gelirlilerimiz, çalışanlarımız, muhtaçlarımız ve tüm toplum kesimleri rahatlatılmış, eş zamanlı olarak da ekonomide yeniden çarkları döndürmeye dönük etkin ve kararlı adımlar atılmıştır. 14 Aralıkta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu çerçevede, esnafımıza yönelik destek paketi açıklamaları da beklentilere uygun önemli bir adım olmuştur. Böylece salgının olumsuz etkisi en aza indirilmiş, ekonomik faaliyette yılın üçüncü çeyreğinden itibaren de hızlı bir toparlanma başlamıştır.
Türkiye ekonomisi -hatırlanacağı gibi- 2019 yılının tamamında yüzde 0,9 oranında büyüyerek küresel kriz sonrası kesintisiz yıllık büyüme eğilimini sürdürmüştür. 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,4 oranında büyüyen ekonomimiz, salgın önlemlerinin ekonomik faaliyeti sınırlandırması ve dış talepteki daralma sonucunda yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 oranında daralmış, üçüncü çeyrekte ise ekonomide sağlanan ivme sonucu yüzde 6,7 oranında büyümeyi başarmıştır. 2020'de küresel ekonominin IMF'ye göre yüzde 4,4; OECD'ye göre ise yüzde 4,2 oranında küçüleceği tahmin edilmektedir. Dünya ekonomisindeki bu daralmaya rağmen öncü göstergeler, ülkemizde bu yıl da ekonomik büyümenin pozitif yönlü olacağını göstermektedir. Nitekim 2020 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,7'lik artışla güçlü bir toparlanma sergilemiş olan sanayi üretimi, ekim ayı verilerine göre de yıllık bazda yüzde 10,2 oranında artarak dördüncü çeyrek için de güçlü bir büyüme işareti vermiştir. İmalat sanayisi kapasite kullanım oranı kasım ayında yüzde 75,8 seviyesine yükselmiş, ihracat ekim ayında 17,3 milyar dolarla aylık bazda tarihin en yüksek düzeyinde gerçekleşmiştir.
Geçtiğimiz yıl, 2001 yılından beri ilk defa fazla veren cari işlemler dengesindeki bu eğilim nisan ayından itibaren negatife dönmüş, bununla birlikte Karadeniz'deki doğal gaz keşfi hem mevcut fiyatların daha rekabetçi hâle getirilmesi hem de 2023 yılında yerli doğal gazın kullanılacak olmasıyla cari dengemizin uzun vadede kalıcı şekilde iyileşmesine önemli katkı yapacaktır. Bu doğrultuda cari işlemler dengesinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2021'de yüzde 1,9; 2022'de ise yüzde 0,7 olarak açık vererek 2023'te sınırlı fazlaya döneceği tahmin edilmektedir.
2020 yılında yüzde 13,8 olması beklenen işsizlik oranının, istihdamı desteklemeye yönelik teşvikler ve yapısal reformlarla kademeli bir iyileşme sağlanarak 2021 yılında yüzde 12,9'a, 2023'te ise yüzde 10,9'a gerilemesi beklenmektedir. TÜİK tarafından açıklanan son istihdam verilerine göre eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre işsizlik oranı 1,1 puanlık azalışla yüzde 12,7 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Tüketici enflasyonunda kaydedilen düşüş eğilimi, salgın kaynaklı etkilerle kesintiye uğramış, kasım ayında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,3 oranında artış göstermiştir. Eş güdüm içerisinde uygulanacak kararlı para ve maliye politikalarıyla enflasyonun tekrar düşmesi sağlanarak 2021 yılında yüzde 8'e, 2022'de yüzde 6'ya, 2023 sonunda ise yüzde 4,9 seviyesine gerilemesi hedeflenmektedir.
2020'deki geniş çaplı mali destekler sonucu ülke ekonomileri bütçe açığı ve borç stokunda artış eğilimine girmiştir. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin bütçe açığının millî gelire oranının yüzde 10,4 seviyesine, borç stokunun millî gelire oranının ise yüzde 61,4 düzeyine yükselmesi beklenmektedir. Ülkemizde ise aynı dönemde millî gelire oranla bütçe açığının yüzde 4,9; borç stokunun yüzde 41,1'le gelişmekte olan ülke ortalamalarının oldukça altında kalması öngörülmektedir.
Bu olumlu gelişmelerle hızla toparlanan ekonomiye ilişkin değerlendirmeler yapılırken egemenlik haklarımıza yönelik saldırılar ile ekonomi üzerinden yapılan operasyonlar ve bunlarla mücadelenin getirdiği ekonomik maliyet de dikkate alınmalı, etrafımızdaki ateş çemberine duyarsız kalmanın, içeride ve dışarıdaki husumet cephesini hafife almanın tarihî yanılgı olacağı unutulmamalıdır.
Tüm dünyayı sarsan krizler yokmuş gibi davranmanın, ekonomik güvenliğimizi tehdit eden gelişmelere kör ve sağır olmanın, Türkiye'nin belki de hiçbir ülkenin bu kadar uzun süre maruz kalmadığı terör mücadelesini görmezden gelmenin insafsızlık olacağı hatırdan çıkarılmamalıdır.
Şüphesiz vatandaşlarımız daha fazla refah beklentisi içindedir. Vatandaşlık vecibelerini bihakkın yerine getiren insanımızı çağdaş medeniyet düzeyine ve hatta ötesine taşımak için gayret göstermek hepimizin ortak sorumluluğudur.
Salgının etkisinin azaltılmasına ve üretimin desteklenmesine yönelik tedbirlerle bugünkü konjonktürel sıkıntılar inşallah aşılacak, ekonomide sağlanan iyileşmeye de paralel olarak vatandaşlarımızın ertelenen talepleri de karşılanacaktır.
2021 yılına girerken Covid-19 aşısının uygulanmaya başlanıyor olması küresel ekonomide iyimserliğe yol açarken hem salgının sonlanmasına ilişkin olumlu beklentiler hem de reformlara ilişkin çalışmalar Türkiye ekonomisine olan güveni de artırmaktadır.
Ekonomik aktivitede sağlanacak artış yanında, terörle mücadelede aldığımız mesafenin getirdiği huzur ortamı, siyasi ve jeopolitik risklerin kararlı ve çok yönlü dış politika uygulamalarıyla hafifletilmesi Türkiye'nin bu süreçten güçlenerek çıkmasını mümkün kılacaktır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizi 21'inci yüzyılda, bölgesinde barış ve istikrarın teminatı, uluslararası ilişkilerde söz ve itibar sahibi kudretli bir devlet konumuna getirmek için bütün şartların hazırlanması Milliyetçi Hareket Partisinin stratejik hedefidir. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türkiye'nin lider ülke ve kudretli bir devlet olması yönünde Türk milletinin aldığı önemli bir karar ve attığı tarihî bir adımdır. Yeni sistemle Türkiye, başkalarının ortaya koyduğu bölgesel ve küresel projelerin uygulayıcısı değil millî menfaatlere uygun stratejik kararların senaristi, sözü dinlenen ve üzerine yapılan hesapları bozan bir ülke olmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiye parlamenter sistemin prangalarından kurtulmuş, demokrasimiz güçlenmiştir. Kalıcı siyasi istikrar sağlanmış, hızlı ve etkin icra sistematik hâle gelmiş, Türkiye'nin önü açılmıştır. Sistem, kuvveler arasındaki güçlü denge ve denetim mekanizması çerçevesinde demokratik kurum ve kurallara uygun bir şekilde işlemektedir. Kim ne derse desin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi millet vicdanında karşılık bulmuş, kabul görmüştür. Uygulandığı süre içerisinde çevremizde yaşananların, ülkemiz ve milletimiz için oluşturduğu riskler vicdan terazisinde değerlendirildiğinde, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sunduğu imkânlarla elde edilen kazanımların önemi de kuşkusuz daha iyi anlaşılacaktır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Türkiye'nin onurlu geleceği, Türk milletinin gelecek umudu, Cumhur İttifakı ise Türkiye'yi hür, demokratik ve müreffeh bir geleceğe kavuşturma azmidir.
Siyasi istikrarını sağlamış, etkin bir yönetim sistemi inşa etmiş, askerî ve ekonomik acıdan güçlenen Türkiye'nin, uluslararası ilişkilerde belirleyici rol üstlenmesi dünya barış, huzur ve refahına daha fazla katkı sağlaması da mümkün hâle gelmiştir. Türkiye'nin bölgesel istikrara katkısı, gayrisafi yurt içi hasılasına göre insani yardımda dünyada ilk sırada yer alması bu nedenle tesadüfi değildir. Kendi jeopolitik havzasındaki küresel oyunları boza boza, kararlı bir şekilde yoluna devam eden Türkiye, 2020 yılında tarihî adımlara da imza atmıştır. Bu kapsamda Ayasofya Camisi, Müslüman gönüllerle buluşturulmuş; Karadeniz'de bulunan 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi ekonomik güvenliğimizi sağlam esaslara bağlarken önemli bir millî moral kaynağı da olmuştur. Başlatılmış olan millî teknoloji hamlesinin çıktıları alınmaya başlanmıştır. Başta savunma sanayisi olmak üzere enerji, yazılım, ilaç ve tıbbi malzeme gibi birçok alanda yerli ve millî üretim kapasitemiz artmış; insansız hava ve deniz araçları, gemiler, zırhlı araçlar ve silahların yanında helikopter motoru ve millî otomobilimizin üretim sürecine de başlanmıştır. Dünya çapında birçok enerji, ulaştırma ve sanayi yatırımları devreye girmiştir. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve çıkarları korunmuş, tehdit ve engelleme girişimlerine rağmen hidrokarbon arama faaliyetleri kararlılıkla sürdürülmüştür. Yürütülen etkili terör mücadelesiyle Kandil'in sesi kesilmiş, yurt içindeki terörist sayısı 300'lü rakamlara düşürülmüştür. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kapalı Maraş açılmış, Kıbrıs Türkünün egemenliği pekiştirilmiştir. Otuz yıldır Ermeni işgalinde bulunan Azerbaycan'ın öz yurdu Karabağ kırk dört günde işgalden kurtarılmış, hamdolsun, ezan sesleri yeniden yükselmiştir.
Tüm bu gelişmeler Türkiye'nin ve Türk milletinin azim ve kararlılığını, nereden gelirse gelsin tehdit, şantaj ve yaptırımlarla hedeflerinden caydırılamayacak bir güç olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ekonomi politikalarının merkezine insanı koyan, eşitlik, ahlak ve adalet ilkelerini gözeten bir anlayışla toplumsal refahın artırılmasını öngörüyoruz.
Türkiye'nin gelişmesi, daha güçlü ve müreffeh bir ülke olması için Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun şekilde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü esasında ekonomik ve sosyal olarak süratle yol alabilmemiz için atılacak reformist adımların Türkiye'nin gücüne güç katacağına inanıyoruz. Bunun için hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde yerli ve yabancı yatırımcı için öngörülebilir, bütünüyle kurumsal hâle gelmiş bir yatırım ortamı teşekkül ettirilmesini önemli buluyoruz. Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin teminatı kabul ediyor, Türk milliyetçiliği ve demokrasiyi ikiz kardeş olarak görüyoruz. Sosyal ve siyasi ilişkilerde demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesini asgari bir gereklilik olarak değerlendiriyoruz.
"Herkes eşittir Türkiye" anlayışıyla, ülkesi ve milletiyle bir ve bütün olarak daha güçlü Türkiye'nin inşasını hedefliyoruz. Ülkemizin her yerinde huzur ve güvenin temin edilmesini, yüksek standartlı kamu hizmetlerinin her vatandaşımız bakımından erişilebilir olmasını eşitlik ve hakkaniyetin gereği olarak görüyoruz. Türk milletinin ve bütün insanlığın barış, huzur ve refah içinde, insanca yaşayacağı bir dünya idealinin gerçekleşmesi için, kaos ve kargaşadan ibaret olan küreselleşme sürecinin Covid-19 salgınından alınan derslerle insani bir mecraya sokulmasını arzu ediyoruz. Milletimizin başına musallat edilen terör belasından kurtulmak için mücadelenin kararlılıkla sürmesini istiyoruz.
Dünyada Türk markası ve patentli ürünlerin yaygınlaşmasından, ülkemizin kendi imkân ve kabiliyetleriyle devreye koyduğu teknoloji hamlesinden gurur duyuyoruz.
"Önce ülkem ve milletim" düsturuyla, devletin ve milletin bekasını her şeyin önünde tutuyor, millî kimliğe ve millî varlığa her daim sahip çıkıyoruz. Devletimizi sıkıntıya sokacak, milletimizi hüsrana uğratacak şer girişimlere karşı millî vicdanın sesi olmaya, ikaz ve uyarılarımızı yapmaya devam ediyoruz. Aziz milletimizin huzur ve refahı için gayret ediyor, dik baş, tok karın ve mutlu yarın için çaba gösteriyoruz.
2021 yılı bütçesini; yatırımı, üretimi ve istihdamı artırma, eğitim ve sağlık hizmetlerini etkinleştirme, azı çoğaltma, fakiri zenginleştirme ve yoksulu gözetme bütçesi olarak değerlendiriyoruz. Bekamızı koruma kararlılığına, millî ve yerli dirilişe destek bütçesi olarak görüyoruz. Ve nihayet, bu bütçenin, ekonomik ve siyasi gelişmelere uygun tespit ve hedeflerden oluşan, gerçekçi bir bütçe olduğunu düşünüyoruz.
İnanıyoruz ki Türkiye, bölgesel ve küresel gelişmelerin dayattığı risk ve tehditleri bertaraf etmeye, fırsat ve imkânları değerlendirmeye ve millî kaynaklarımızı harekete geçirmeye devam ederek 2023, 2053 ve 2071 hedeflerini gerçekleştirecek lider ülke ve küresel bir güç olacaktır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun için, Türk milleti ortak paydasında buluşarak Türkiye'nin kutlu geleceğinin inşasına odaklanmak yeterli olacaktır.
Bu düşüncelerle, 2021 yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Milliyetçi Hareket Partisi olarak kurum bütçelerinde olduğu gibi Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümüne de "kabul" oyu vereceğimizi belirterek yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)