GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:34
Tarih:17.12.2020

CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.

3'üncü madde ne? "Denge" başlığı altında düzenlenmiş yani merkezî yönetimin belli bir dönemde hem harcamayı düşündüğü ve harcadığı giderler hem de elde ettiği veya edeceği gelirler arasındaki farkı düzenliyor. Özetle "gelir-gider arasındaki fark" diyebiliriz. Eğer harcama fazlaysa "bütçe açığı" deniliyor, eğer gelir fazlaysa "bütçe fazlası" deniliyor. Ama maalesef, bizde, hele hele AKP iktidarı döneminde bütçe fazlası, ülkemiz için hayal görünüyor.

Bu dengeyi sağlamak için ne yapılması lazım? Bütçeyi kullanan iktidarların öncelikle şeffaf olması lazım. Milletin parasını, gerçekten, babalarının paraları gibi harcamaları lazım; gerçekten, kendi ceplerinden harcıyorlarmış gibi harcamaları lazım. Değerli milletvekilleri, siz, evinize giren para 3 lirayken her ay onun üstüne borçlanıp, tefeciden 5 lira para alıp 6 lira harcıyor musunuz? Hayır, yapmıyorsunuz. Tekrar borçlanıp tefecinin parasını ödemek için ailenizi ekonomik bir krize sürüklüyor musunuz? Hayır. Ailesinin ekonomisini böyle yöneten kişiye ancak Leman karakterindeki gibi "Hain Evlat Ökkeş" denilir. (CHP sıralarından alkışlar) Ama bakıyorsunuz, nasıl olsa milletin cebinden çıkıyor diye, nasıl olsa sizlerin cebinden çıkmıyor diye har vurup harman savruluyor, Yağma Hasan'ın böreği gibi yönetiliyor bütçe.

Erdoğan, Mart 2015'te demişti ki: "Devleti anonim şirket gibi yöneteceğim." Biz tabii, bunu doğru bulmuyoruz. Bahçeli de o zaman cevap vermişti, şöyle demiş: "Erdoğan, devleti kendi aile şirketi gibi yönetmek istemektedir." Şimdi, bakıyoruz, aile şirketi gibi de yönetmiyorlar, öyle bir ekonomik tablo var ki insanın şunu diyesi geliyor: Keşke aile şirketi gibi yönetselerdi. Aile şirketine bakıyoruz, maşallah, her daim sermaye artırımı gerçekleşiyor, sermayenin üstüne sermaye katılıyor ama hazine tamtakır, kuru bakır.

Değerli milletvekilleri, siz milletin vekilisiniz; tamam, yürütme organı da sizden olabilir ama milletin elektrikten ödediği 4 çeşit, sudan ödediği 5 çeşit, çocuğuna süt alırken ödediği vergi, evine binbir emekle götürdüğü ekmeği alırken ödediği vergi size emanet değerli milletvekilleri; biraz vicdanlı olun ve bu emanete sahip çıkın. (CHP sıralarından alkışlar)

Yani velhasıl, on sekiz yıllık AKP iktidarı döneminde bir istikrar var ki o da nedir? Bütçede açık, bütçede dengesizlik. 2017'de 47,8 milyar lira bütçe açığı var, 2018'de 72,8 milyar lira ve 2019'da yani şu anda üzerinde konuştuğumuz maddede öngörülen 80,6 milyar lirayken -biraz önce okundu- 124,7 milyar lira bütçe açığı var ve 2020 içinde 138,9 milyar öngörülmüşken, daha on bir ayda 132 milyarı bulmuş durumda bütçe açığı. Peki, bu niye böyle oluyor? Evet, çözüm üretmek için teşhisi doğru koymamız lazım. Bunun sebebi, değerli arkadaşlar, tek adam yönetimidir. Tek adam yönetiminin fiilen başladığı yıldan bu yana devlet krizi ve derinleşen ekonomik krizle, bir buhranla karşı karşıyayız. 2018'den sonrasına bakın -yani fiilî tek adamdan resmî tek adam yönetimine geçtiğimizden bu yana- faiz giderleri yüzde 30 artmış. 2019'daki faiz giderleri yüzde 35,1 artmış; bu millet, tefecilere çalışıyor değerli milletvekilleri. O yüzden, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi "Bu bütçe haramzadelerin bütçesidir." (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bütçe kanunu teklifini görüştük, biraz önce oylamalar tamamlandı, yarın bütünü oylanacak. Meclisin en önemli denetim yetkilerinden birisi bu görüştüğümüz kesin hesap kanunudur. Nedir kesin hesap kanunu? Geçen sene bir yetki verdik, onu iktidar kullandı, harcadı, şimdi, biz, burada milletin vekili olarak bunu denetliyoruz; doğru harcanmış mı, verimli harcanmış mı, efendim, bir sorumluluk var mı, varsa bu sorumlulara hesap sorulmuş mu, milletten toplanan vergiler doğru yere gitmiş mi? Şimdi, siz buradan el kaldırdığınız zaman bunu aklamış olacaksınız. Oysa bakıyoruz, şimdi kanuna göre "yedek ödenek aktarım tutarı yüzde 2" ama yüzde 4,85 harcanmış, kanuna aykırı bir harcama var; 42,7 milyar lira ödeneküstü harcama yapılmış. Peki, değerli arkadaşlar, aynı şeyi geçen sene de söylemiştim, aynı maddede dedim ki: "Siz, buna el kaldırdığınızda, bu Meclisten çıkan kanunu ve kendinizi inkâr etmiş olacaksınız." (CHP sıralarından alkışlar) El kaldırdınız, o kanun geçti; şimdi buna tekrar el kaldıracaksınız, bir dahaki sene bütçe açığı daha fazla olacak, daha fazla olacak, bu böyle sürüp gidecek ve biz ne diyoruz? Kesin hesap komisyonu kuralım diyoruz; biz, iktidara geldiğimizde şeffaf olmak istiyoruz, hesap vermek istiyoruz, topladığımız her kuruş verginin hesabını vermek istiyoruz, hem de başına da muhalefet partisinden birini getirelim diyoruz. Gelin, yol yakınken -ilk seçimde nasıl olsa biz iktidar olacağız, sizi de başına getireceğiz- bu kesin hesap komisyonunu kurun değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Çünkü bakıyorsunuz, kesin hesap kanunu Plan ve Bütçe Komisyonunda doğru dürüst görüşülmüyor. Niye bu komisyonun kurulmasını istiyoruz? Bu yüzden istiyoruz. Ne deniyor? Her sene aynı şey ama işte "Zaman dar, yetmiyor." Efendim, işte, Sayıştay bizim adımıza denetim yapıyor, mesela bu sene 395 kamu idaresi denetleniyor ve bakıyorsunuz, 6.570 ihlale rastlanmış. Bu ihlallerin çoğu da her sene ama her sene tekrarlanan ihlaller ama burada her daim atladığınız için bu ihlaller süregidiyor ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını maalesef soramıyoruz. İşte, Sayıştay raporları gelmiyor, tam olarak incelenmiyor, denetimler baskı altında yapılıyor. Sonra ne oluyor? Tarım Bakanı diyor ki: "Çiftçi iki yıldır rekor gelire sahip." Sonra ne oluyor? Sayın Aile Bakanı diyor ki: "Ülkede yoksulluk, sorun olmaktan çıktı." Hazine Bakanı derseniz, yıllardır, her daim borçlanmadan, tüketimden nasıl oluyorsa ekonomik büyüme çıkartıyor. Velhasıl, bu ucube sistem şapkadan tavşan çıkartıyor.

Peki, değerli milletvekilleri, bırakın tüyü bitmemiş yetimin hakkını -hani siz hep onu savunacaktınız ya, öyle iktidara geldiniz- daha doğmamış çocukların dahi hakkını gasbeden KÖİ projelerindeki ihlallerin hesabını sormayacak mısınız milletin adına? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Peki, kime satıldığı belli olmayan 128 milyar doların hesabını sormayacak mısınız? Beş kuruş alınmadan Katar'a peşkeş çekilen Tank Palet Fabrikasının hesabını sormayacak mısınız? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Londra'daki bir avuç tefeciye on sekiz yılda ödenen 192 milyar dolar faizin hesabını sormayacak mısınız? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Açlık sınırı 2.517 lira ve yoksulluk sınırı 8.198 lira; 20 milyonun üstünde yoksul, 10 milyonun üstünde işsiz var; peki, bunların hesabını hiç sormayacak mısınız? Merkez Bankasında rezerv eksi 47 milyar dolar ya da işte eksi 50 milyar dolar -açıklarsanız biliriz- olmuş; bunun hesabını sormayacak mısınız değerli milletvekilleri? Siz milletin vekili olmalısınız.

Tarım Kanunu 21'inci madde emredici bir hüküm olarak ne diyor: "Millî gelirden çiftçinin payı yüzde 1." Bunu vermek zorundasınız ama kanun çıktığından beri maalesef bu kanunu uygulamıyorsunuz. Çiftçinin hazineden 221 milyar lira alacağı var. Çiftçinin bu hakkının hesabını sormayacak mısınız? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Çok söylendi, gerçekten çok acı, "aş iş" diye intihar eden vatandaşlar var. Siz inkâr ediyorsunuz ama bunun hesabını sormayacak mısınız?

Hani kuvvetler ayrılığı vardı, hani bu sistem çok güzeldi; siz bağımsızdınız, yürütme bağımsızdı. Ya, bir kere olsun, Allah aşkına, bir kere olsun bu bağımsızlığı gösterin ve bu kesin hesap kanununa ret oyu verin; görelim o zaman kuvvetler ayrılığı var mı yok mu, görelim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Birleşmiş Milletlerde oyu var diye Tunus'a 5 milyon dolar veriliyor ya; bu esnafın, bu çiftçinin, bu işçinin, bu EYT'nin, bu emeklinin oyu yok mu zannediyorsunuz? Yani şimdi onlara bu kaynağı ayırmazken onların oyunu cepte mi görüyorsunuz? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Ben şunu söyleyeyim: Değerli milletvekilleri, biz iktidara geldiğimizde milletin vergilerini millete harcayacağız, kaynakları ihtiyacı olanlara harcayacağız ama oy için değil, sizin gibi oy için değil çünkü biz gerçekten yürekten milletimizin huzurunu, sağlığını, refahını, eğitimini, geleceğini, çoluğunu çocuğunu düşünüyoruz çünkü biz bunun için siyaset yapıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkanım, Aşık Serdari'nin birkaç dörtlüğünü okumak istiyorum ama sürem de bitiyor, kesilecek. Rica etsem...

BAŞKAN - Devam ediniz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Evet, Aşık Serdari diyor ki:

"Nesini söyleyeyim canım efendim?

Gayri düzen tutmaz telimiz bizim.

Arzuhal eylesem deftere sığmaz,

Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim.

Zenginin sözüne "beli" diyorlar,

Fukara söylese "deli" diyorlar,

Zamane şeyhine "veli" diyorlar,

Gittikçe çoğalır delimiz bizim.

Tahsildar da çıkmış köyleri gezer,

Elinde kamçısı fakiri ezer,

Yorganı döşeği mezatta satar,

Hasırdan serilir çulumuz bizim.

Zenginin yediği baklava börek,

Kahvaltıya ister keteli çörek,

Fukaraya sordum size ne gerek?

Düğülcek çorbası balımız bizim.

Serdari hâlimiz böyle ne olacak?

Kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak." (CHP sıralarından alkışlar)