| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 13.12.2020 |
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, Genel Kurulun değerli üyeleri, Sayın Millî Eğitim Bakanı, Sayın Ulaştırma Bakanı; herkese sevgi ve saygılar sunuyorum. Öncelikle Alevi toplumunun eşit yurttaşlık ve inanç özgürlüğü taleplerini dile getirdiğimiz için bizi mezhepçilikle, bölücülükle suçlayanlara Nesimi babanın diliyle cevap vereceğiz, muhtemeldir ki o da bölücülükle suçlanmıştı, bakın, ne demişti:
"Sorma bre gafil mezhebimizi
Biz mezhep bilmeyiz, yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyaya bizi
Biz şerbet içmeyiz, dolumuz vardır
Biz müftü bilmeyiz, fetva bilmeyiz
Kıyl-ü kal bilmeyiz, itfa bilmeyiz
Hakikat şehrinde hata bilmeyiz
Şah-ı Merdan gibi Ali'miz vardır." (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
"Nesimi, özünü faş etme sakın
Ne bilsin ham ervah likasın Hakk'ın
Hakk'ı bilmeyene Hakk olmaz yakın
Bizim Hakk katında elimiz vardır." Eyvallah Nesimi baba. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bu vesileyle, 21 Aralık Pazartesi günü Maraş Yörükselim Mahallesi Cemevi'nde yapılacak Maraş katliamı anmasına bütün Alevi kurumlarını, can dostları davet ediyorum. Bu koşullar nedeniyle gelemeyecek olanlar; kentlerinde, meydanlarda anma yapmalı, cemevleri dolup taşmalı; evlerde Maraş'ta katledilenler uğruna çerağ uyandırılmalıdır; bu çağrıyı yapıyorum.
"Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında,
Bir teneffüs daha yaşasaydı,
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür." adı Erdal Eren'dir. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Erdal Eren'i, Erdal Eren şahsında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Mahir, İbo yoldaşları sevgiyle, saygıyla anıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Bugün hepimiz Erdal'ız, bugün hepimiz 17 yaşındayız. Erdal'ım Eren'im canım benim unutmadık seni, unutmayacağız da.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hiçbir samimiyet görmüyoruz yalnız.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Samimiyeti öğreneceksin, öğreneceksin. Bak, laf atma, laf atma lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Recep Tayyip Erdoğan okuyup okuyup ağlıyordu.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Kürtler ve Türkiye halkları, ana dilinde eğitim istiyor Sayın Bakan. Ana dilinde eğitimi ihlal etmek bir suçtur. Alevi toplumu; zorunlu din dersinin kaldırılmasını, eğitimin tek tipleştirilmesini, dinîleştirilmesi uygulamasının kaldırılmasını istiyor. Eğitimde kullanılan şiddet ve nefret diline bir an önce son verilmesini istiyor.
Sabahtan beri telefonlarımız susmuyor, 60 bin tane mesaj geldi; 60 bin öğretmen atama bekliyor. 3600 ek gösterge niye uygulanmıyor? Öğretmenlik meslek yasası niye çıkarılmıyor? Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne niye imza konulmuyor? Mülteci hakları, mülteci çocukların hakları niye yeterince gözetilmiyor?
Sizin kadrolarınızın bazıları neye benziyor, biliyor musunuz Sayın Bakan? Yaşar Kemal -rahmetli, sevgiyle saygıyla anıyorum- bir Anadolu kasabasına gitmiş, otele gitmiş, otelde kalacak, sevgili vekiller. Oteldeki resepsiyon görevlisi sormuş, demiş ki: "Ne iş yapıyorsunuz?" Demiş ki: "Yazarım." "Yazar ne ya? Siz yaşamınızı neyle kazanıyorsunuz?" demiş, "Kalemimle kazanıyorum." demiş. Otel görevlisi yazmış oraya: "Kalem tüccarı." (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, Millî Eğitim Bakanlığının birçok bürokratı ne yazık ki bu durumda.
Sevgili Musa Eroğlu -tedavi görüyor, biraz rahatsız; Musa ağabeye buradan sevgi ve saygılar iletiyorum, çok geçmiş olsun- kendisi anlattı bana. Şimdi rahmetli olmuş, adını söylemeyeyim, bir Kültür Bakanıyla Musa Eroğlu'nu tanıştırıyor birisi, ismini de söylüyor. Kültür Bakanı, Musa Eroğlu'na diyor ki: "Siz ne iş yapıyorsunuz?" Musa ağabey de diyor ki: "Ben kereste tüccarıyım." (HDP ve CHP sıralarından gülüşmeler, alkışlar) Bakar mısınız, böyle bir kültür, böyle bir eğitim politikasıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, bunun dışında değerli arkadaşlar, burada bir sürü spekülasyon yapılıyor. Sevgili dostlar, herkese şu kitabı okumasını öneririm: Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nda Oğuz İsyanı, Ergin Ayan. Bunu okuduklarında Türk halkının, Oğuzların 1105 ile 1118 arasında aslında bir Magna Carta ürettiğini ve bu geleneğin mazlum Türk halkında olduğunu, yine Magna Carta üretip bu iktidara son vereceğini görecekler. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
İki: Türk Tarih Kurumu yayınları bakın; "Tarihte Türkler ve Kürtler Sempozyumu." Bu sempozyum 4 ciltten oluşuyor, birçok bildirge sunulmuş. Bildirgelerden birinin başlığını okuyorum: Profesör Doktor Orhan Kılıç, "Kürdistan Tabirinin Osmanlı Uygulamasındaki Muhtevası Üzerine Bazı Tespitler." Türk Tarih Kurumunun 4 ciltlik kitabı, "Türkler ve Kürtler Sempozyumu." 2014 yılında yapılmış bu.
Yine, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Alevi klasikleri -17 taneydi yanlış hatırlamıyorsam- burada, bakın, ne diyor: "Hacı Bektaş Veli birçok yere uğradıktan sonra yolda Kürdistan'a da uğradı, oradan Anadolu'ya geldi." Bunu söyleyen, Diyanet İşleri Başkanlığı.
Şimdi, sevgili dostlar, ben burada dedim ki: "Alevi toplumuna yüz kırk beş yıllık borcunuz var." Bazıları hemen zıpladı. Niye söyledim bunu? 1876'dan bu yana Türkiye, Anayasa'yla yönetiliyor, Anayasa'nın bir gereği olarak bütçe yapılıyor. 1876'dan bu yana tüm bütçelerde Alevi toplumundan alınan vergiler, camilere harcanmış; Kürt halkından alınan vergiler, Türkçe eğitime harcanmış. Romanlar, Domlar görmezden gelinmiş; Çerkezler, Araplar, Süryaniler görmezden gelinmiş. Bu ülkede var olan Musa kelamullaha, onun kitabına inanan Museviler aşağılanıyor. Bu ülkede var olan İsa ruhullaha, havarilere ve Meryem Ana'nın hakkına ve hakikatine inanan Ermeniler, Hristiyanlar aşağılanıyor ve bütün bu yapılırken bir inkâr ve nefret suçuyla yapılıyor.
En büyük inkâr ve nefret suçunu dün burada bütçe görüşmelerini sabote eden Süleyman Soylu işledi. Süleyman Soylu değil de sanki kürsüde Yeşil vardı, sanki kürsüde Esat Oktay Yıldıran vardı. (HDP sıralarından alkışlar) Esat Oktay Yıldıran gibi bizi, grubumuzu, Kürt halkını, muhalefeti tehdit edene şunu söylüyoruz: Sen Esat Oktay Yıldıran'san biz de Kemal Pir'iz; bunu bilesin ve bunu bir yere yazasın. (HDP sıralarından alkışlar) Bir daha haddini aşıp, gelip burada seçilmişleri tehdit ederken, burayı sabote ederken bir üçüncü sınıf Emniyet görevlisi sıfatıyla değil, bir Bakan sıfatıyla konuşasın.
Şunu bilesiniz: Bakın, sizde bu entelektüel, siyasal donanım yoktur; sizde sanatsal, kültürel donanım yoktur; olsa olsa soldan devşirdiğiniz İsmet Özel gibi birkaç kişi vardır. Siz Necip Fazıl Kısakürek'i de anlayamamışsınız, siz Mehmet Âkif'i de anlayamamışsınız. Siz bunları anlamış olsaydınız eğer, bu kadar şiddet ve nefret dili kullanmaz, hakkı, hakikati ve adaleti kabul ederdiniz. Bu nefret ve şiddet dilinden vazgeçeceksiniz; hakkın, hakikatin, adaletin dilini kullanacaksınız.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Terörle hiçbir yere varamazsınız.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bakınız, Denizlerden söz ettim. İdama giderken Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan'a dedi ki: "Hüseyin, yoksa çekiniyor musun?" Hüseyin ne dedi biliyor musun? "Deniz'im, biz korkuyu Kerbelâ'da bıraktık." (HDP sıralarından alkışlar) Biz korkuyu Kerbelâ'da bıraktık, biz korkuyu Pir Sultan Abdal idama giderken bıraktık, biz korkuyu Hünkâr Hacı Bektaş tek başına gelip Anadolu topraklarına yerleştiğinde bıraktık, biz korkuyu Madımak'ta bıraktık.
Ve bu vesileyle, biraz önce "burada, bu kara mermerin altında, gömülü bulunan çocuk, tahtaya kalkabilseydi" dedim ya; buradan Koray Kaya'yı, buradan Uğur Kaymaz'ı, buradan Berkin Elvan'ı, buradan Ali İsmail Korkmaz'ı, buradan adını sayamadığım kadar çok, "devlet dersinde öldürülmüş" ve hâlâ, maalesef, ne yazık ki, ne utanç verici ki öldürme potansiyeli olanları görüyoruz. Onları sevgiyle, saygıyla anıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Ve bir gün... Sevgili Türkiye halkları, Alevi toplumu, Kürt halkı, Türk halkı; hiç umutsuzluğa kapılmayın. Çok yakında bu ırkçı, tekçi sisteme son vereceğiz; çoğulcu, katılımcı, inançsal, kültürel olarak herkesin kendini, adıyla, inancıyla, sıfatıyla ifade ettiği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
SALİH CORA (Trabzon) - Demagoji yapma!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Demagoji yapan, sensin! Yalan söyleyen, sensin!
BAŞKAN - Genel Kurula hitap edelim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Hakaret eden, sensin! Cahil sensin!
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) - Cahil sensin!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Cahil sensin!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Önde gidenisin hem de!
BAŞKAN - Sayın Bülbül, Genel Kurula hitap edelim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Terbiyeli ol!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Dolayısıyla sevgili Türkiye halkları, biz varız, vardık, var olacağız.
SALİH CORA (Trabzon) - Cahil sensin!
BAŞKAN - Sayın Cora, lütfen.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Muhalefeti büyüteceğiz. Ortak aklı sağlayacağız. Kürtler, Aleviler, emekçiler, kadınlar, öğrenciler, gençler, yoksullar, işsizler, kimsesizler, Trakya'daki sevgili Romanlar, Gürcaniler, Bedreddiniler; aşk olsun size, yakında niyazınıza geleceğiz.
Herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)