| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 5'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 12.12.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA SERAP YAŞAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir avukat ve bir milletvekili olarak otuz senedir yakından ilgilendiğim insan hakları, yasa dışı göç, insan ticareti konularında çalışan ve yıllar içinde yapısını daha da güçlendiren Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine önceki senelerde olduğu gibi bu sene de Meclis Genel Kurulunda sizlere hitap etmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Bizler Şeyh Edebali'nin söylediği gibi "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." ilkesini şiar edinen, Topkapı Sarayı'mızın kapısına "Tüm mazlumların sığınağı." yazdıran bir medeniyetin evlatlarıyız. Bugün yine aynı bilinçle tüm politikalarımız adalet, ahlak ve vicdan esası üzerine kuruludur, göç politikamız da bunun içindedir çünkü dünyadaki en sağır edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur. Bu vesileyle tüm mazlumların sesi olan, "Dünya 5'ten büyüktür." diyerek bunu her platformda yüksek sesle dile getiren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, "Oysa gidecek yeri değil, kalacak yeri olmalıydı insanın." diyor şair. Gerçekten de göç sadece bir yerden bir yere gitmek değil, göç geride bırakılan acılardan gelecekteki belirsizliklere doğru uzanan bir çaresizlik sürecidir; acılıdır, kırılgandır; yaşama tutunmak için umutsuzluğun gölgesinde bilinmeyene doğru yol almaktır. İşte, göçün binbir derdinden biri de kayıp çocukların dramıdır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde hazırladığımız Avrupa'da Kayıp Mülteci ve Göçmen Çocuklar Raporu'na başlarken referans noktamız EUROPOL'ün 2015-2016 yılları arasında 10 binin üzerinde mülteci çocuğun Avrupa Birliği ülkelerine geldikten sonra kaybolduklarını açıklamasıydı. Ancak rapor çalışmalarımız sırasında gördük ki gerçek durum bu tespitin katbekat üzerindedir. Avrupa Parlamento Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi (ECPRD) aracılığıyla ve bu merkeze üye 54 ülkenin ulusal parlamentolarına gönderdiğimiz ve sonrasında Avrupa Parlamentosu tarafından da referans belge olarak kullanılan ankete 32 ülke cevap vermiştir. Bu anketin sonuçlarına göre 2019 yılı itibarıyla 100 binden fazla göçmen çocuk Avrupa ülkelerine geldikten sonra kaybolmuştur. Bu rakam bile buz dağının sadece görünen yüzüdür. Buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden tüm devletlere sesleniyorum: Çocukların güvende tutulmaları tüm devletler için hem hukuki hem de vicdani bir zorunluluktur. Kayıp mülteci çocuklar sorunu çözülene kadar kimse yatağında huzur içinde uyumamalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, denizyıldızının öyküsünü hepiniz bilirsiniz. Sahile vurmuş denizyıldızlarını denize atan adama "Binlerce denizyıldızı var, hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları atmanız neyi değiştirecek ki?" diye sorulunca yerden bir denizyıldızı daha alıp atarak "Bak, onun için çok şey değişti." dediği gibi tek bir çocuğu kurtarmak belki dünyayı değiştirmeyecektir ancak onun dünyası sonsuza kadar değişecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz ramazan ayında ailesiyle birlikte Yunanistan sınırını geçmeye çalıştığı sırada ailesinden ayrı düşerek bir göçmen kampına yerleştirilen 3 yaşındaki Elif Naz da bu kayıp çocuklardan biri olmasın diye verdiğimiz mücadelede Göç İdaremizin çabalarına bizzat şahit oldum. Geride daha nice Elifler, Aylanlar var ama ne mutlu bize ki aynı zamanda alicenap bir milletimiz, göçmenleri merhametle kucaklayan güçlü bir liderimiz, kadim devlet anlayışımız ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü gibi güçlü devlet kurumlarımız da var. (AK PARTİ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar) Biz bir taraftan göç sorununa çözüm ararken diğer taraftan da Ege'nin sularında yine büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Kadın, erkek ve çocuk; her gün artan sayıda sığınmacı şiddet kullanılarak, botlarına ateş edilerek, batırılarak, insanlık dışı muamelelerle geri itiliyorlar. Uluslararası hukuka aykırı bu uygulama, sivil toplum kuruluşlarının tespitleri yanında saygın medya kuruluşları tarafından da kayda alınmıştır. Üstelik, tüm bunlar, varlık nedenini inkâr edercesine Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi Frontex'in gözleri önünde gerçekleşmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SERAP YAŞAR (Devamla) - Hâlbuki göçe bakışımız, ortak değerimizin insan, ortak derdimizin de insanlık olduğu noktasında birleşmelidir.
Dünyanın bir tarafında tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, diğer bir tarafta da dünyayı Covid salgınından kurtarabilecek aşıyı bulan 2 Türk göçmenden bahsetmeden geçemeyiz. Profesör Doktor Uğur Şahin ve eşi Doktor Özlem Türeci'nin başarısı insanlık tarihine yazılacağı gibi, göçmen tarihine de gururla yazılacaktır. Yine, unutmamalıyız ki dünya göç tarihi bu ve benzeri sayısız iyi örneklerle de doludur. Hangi nedenle olursa olsun bir zorluğu bir başkasına tercih ederek evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalan insanların insanlık onuruna yaraşır muamele gördüğü, temel haklardan eksiksiz yararlandıkları bir dünya dileklerimle sözlerime son verirken, üstlendiği ağır sorumluluğu en insancıl biçimde yöneten Göç İdaresi Genel Müdürlüğümüzü tebrik ediyorum. Başta Sayın Bakanımız Süleyman Soylu olmak üzere, Göç İdaresi Genel Müdürümüz Doktor Savaş Ünlü ve tüm teşkilat mensuplarına teşekkür ediyorum.
2021 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor, saygıyla sevgiyle hepinizi selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)