| Konu: | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 09.12.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşacağım.
Tabii, Hâkimler ve Savcılar Kurulu bazı arkadaşlarımız tarafından, milletvekillerimiz tarafından olumsuz yönde bazı eleştirilere tabi tutuluyor, özellikle 2017'den sonraki düzenlemeleri. Ben, aslında bu eleştiriler yapılırken diğer ülkelerin de karşılaştırmalı olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu benzeri yapıları nedir, nasıldır, nasıl işliyor, bunların da araştırılması, bunların da göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyim. Bununla alakalı da Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımızın yapmış olduğu, buradaki uzman arkadaşlarımızca hazırlanan çok güzel çalışmalar var. Örneğin, bu, bugün internetten indirdiğim bir çalışma, "Bazı Ülkelerdeki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Benzeri Yapıların İncelenmesi" isimli bir çalışma. Burada ülkelerin, özellikle Avrupa'daki ülkelerin bu kurul benzeri yapıları bir incelemeye tabi tutulmuş. Mesela, Amerika Birleşik Devletleri'nde de bununla alakalı başkanın, senatonun, hâkimlerle alakalı atama yetkisi üzerinde durulmuş. İşte Fransa'da Hâkimler Savcılar Yüksek Konseyi diye bir konsey var değerli milletvekilleri, bunun Başkanı Cumhurbaşkanı; Adalet Bakanı bunun üyesi ve üyelerinin bir kısmı da senato tarafından seçiliyor. İtalya da aynı şekilde, önemli bir örnek bu konuda: Cumhurbaşkanının başkanlık ettiği bir Hâkimler Savcılar Kurulu söz konusu İtalya'da da.
Bizim düzenlememizin de bu anlamda, özellikle 2017 yılından sonra gerçekleştirilen düzenlemenin daha demokratik ve millet iradesine uygun bir düzenleme olduğu kanaatindeyim. Şimdi, bu konuyu da incelemek için aslında "egemenlik" kavramı üzerinde de düşünmek lazım. Anayasa'mızın 6'ncı maddesi, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu ifade ediyor ve "Millet, bu egemenliğini Anayasa'da belirtilen organlar vasıtasıyla kullanacak." diyor. Şimdi, bu millet, bu egemenliği nasıl kullanıyor? Mesela yasama üzerindeki milletin bir egemenliği söz konusu ve bu egemenliği beş senede bir yapılan seçimlerle -işte, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama organı seçiliyor- millet, bu yasama üzerindeki egemenliğini bu şekilde kullanmış oluyor.
Millet, yürütme üzerindeki egemenliğini kullanıyor, nasıl kullanıyor? Beş senede bir seçimler yapılıyor, yürütme organı, Cumhurbaşkanı seçiliyor ve milletin burada bizzat kullanmış olduğu bir egemenlik söz konusu.
Ancak yargıyla alakalı bundan önceki düzenlemelerde de milletle ilişkilendirilmiş bir yapı yok. Bunu nasıl çözeceğiz? Aslında 2017 anayasa değişiklikleri, bu anlamda bağımsız mahkemelerin egemenliğin sahibi milletle ilişkilendirilmesi adına bulunmuş bir çözüm yolu. Yani burada bağımsız mahkemeleri temsil eden bir Hâkimler ve Savcılar Kurulu söz konusu. Bu kurulun, Türk milleti adına karar veren bu kurulun milletle ilişkilendirilmesi nasıl sağlanacak? Bu soru üzerine yapılan çalışmalar, Avrupa'da yapılan tartışmalar üzerine ortaya konan düşünceler sonucu ortaya çıkmış bir çözüm önerisi bu. Üstelik, şunu da ifade etmem lazım: Komisyon aşamasında, Karma Komisyon Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerini önce kendisi seçiyor, ilk önce üçte 2, sonra beşte 3 çoğunluk zarureti konuluyor. Ondan sonra Genel Kurula geliyor, Hâkimler ve Savcılar Kurulu seçimi için; Genel Kurulda da önce üçte 2 çoğunluk aranıyor, o çoğunluk sağlanamazsa beşte 3 bir çoğunluk aranıyor. Burada, hiçbir şekilde, 2017 değişikliklerinden sonra yapılan düzenlemede de nitelikli çoğunluktan asla ve asla taviz verilmiyor. Yani bugün bir Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesinin ilk etapta Meclisten seçilebilmesi için beşte 3 çoğunluğu mutlaka ve mutlaka sağlaması gerekiyor; eğer sağlayamazsa en yüksek oyu alan 2 üye burada bir kuraya tabi tutulacak. Bu kuranın neticesinde, tamamen demokratik bir şekilde ve mahkemelerin özellikle bağımsızlığını sağlayıcı; mahkemelerin, bağımsız yargının kuruluşunu sağlayıcı bir düzenleme söz konusu. Tabii, bir de Adalet Bakanının kurula başkanlık yapması söz konusu. Bu genelde eleştiriliyor. Anayasa'yla düzenleme altına alınmış, Anayasa'yla teminat altına alınmış bir şey var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSHAK GAZEL (Devamla) - Hemen, çok küçük...
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın Gazel.
İSHAK GAZEL (Devamla) - Bunu, geçen, bir konuşmasında Sayın Bakanımız da ifade etti, Anayasa'da da bunun yeri var. Adalet Bakanı kurul başkanı olarak kurulu temsil ediyor ama daire toplantılarına, özellikle hâkimlerin, savcıların özlük haklarıyla, tayinleriyle alakalı yapılan toplantıların hiçbirisine katılmıyor Adalet Bakanı. Yani burada da Anayasa'yla güvence altına alınmış bir bağımsız yargıdan söz edebiliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2021 bütçemizin hayırlı olmasını temenni ediyorum, Sayın Bakanlarımıza da hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)