| Konu: | Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 25.11.2020 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Değerli Grup Başkan Vekilleri Sayın Engin Özkoç ve Özlem Zengin; sizleri de sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Evet, burada, bu maddede, en fazla kayıp kaçak üzerinde durmak gerekiyor. Çünkü, biraz önceki konuşmacı arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararına rağmen, kayıp kaçaklar hiç konuyla alakası olmayan tüm abonelerden tahsil ediliyor ve bu aboneler de âdeta kayıp kaçak suçuna ortak olmuş gibi bir tür cezalandırmayla karşı karşıya kalıyor. Yine, buna dair bir yargı kararı var. Yargı kararı, kayıp kaçakla alakası olmayan abonelerden tahsil edilen ücretin geri iade edilmesi gerektiğini söylüyor ama bu konuda da ne yazık ki herhangi bir gelişme yok. O nedenle bu maddenin çıkarılmasını istememiz son derece doğal.
Şimdi, dün konuşma yapmış ve konuşmam üzerine birtakım polemikler oluşmuştu Sayın Zengin. İşin ilginç yanı, bugün beni Tokat Zile Karakaya ve Sofular köyünden aradılar, ayrıca Bingöl Kiğı, Maraş Elbistan, Malatya Arguvan, Şırnak'tan farklı birçok yerden aradılar, hatta Tokat'tan, Zile'den arayan arkadaşların ve mesaj yazanların mesajını sizinle uygun bir ortamda paylaşmak isterim. Burada bir ayrımcılık söz konusu, bu ayrımcılık maalesef müesses nizamın geçmişten bu yana sürdürdüğü Alevi toplumunu, inancını ret ve inkâr. Bu ret ve inkâr sadece yasal olarak olmuyor; hizmet götürmeyerek oluyor, kamusal olarak muhatap almayarak oluyor, efendim, seçmen iradesini tanımayarak oluyor ve benzeri birçok sebeple oluyor. Dediğim gibi konuşmamız sosyal medyadan, televizyonlardan izlenmiş ve bu saydığım yerlerden de kendilerine de hizmet gitmediğine dair talepler gelmiştir bunu da belirtmek isterim.
Yürütülen polemiklerle ilgili bir şey söylemek isterim o da şudur: Siyaset, bilimdir, siyaset sosyolojidir, siyaset edeptir, siyaset erkândır. Bilimle, sosyolojiyle, edeple, erkânla yapılmayan siyasetin Türkiye'ye hiçbir yararı olmaz, şu anda içinde bulunduğumuz konum gibi.
Bakınız, birileri diyor ki: "Bizi küçümsüyor musunuz?" Biz asla rakibini küçümseyecek kadar cahil değiliz. Cahiller rakibini küçümserler, cahiller rakibine hakaret ederler, cahiller rakibini tehdit ederler, cahiller siyaset dışı faktörler kullanırlar, cahiller mafyatik yöntemler kullanırlar. Biz bunların hiçbirini kullanmadık, kullanmıyoruz ve kullanmayacağız ve gerek Türkiye kamuoyu gerek dünya kamuoyu gerekse Türkiye'de herhangi bir partiye oy vermiş bir seçmen... Ben şunu çok duymuşum; MHP'li seçmenlerden, Adalet ve Kalkınma Partisindeki seçmenlerden "Keşke Selahattin Demirtaş bizim genel başkanımız olsa." tabirini çok duymuşum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Allah korusun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Size göre Allah koruyabilir ama seçmeniniz öyle istiyor, isterseniz gidin sorun.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) - Allah korusun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Ha, şimdi bu, o seçmenin kendince tahayyül ettiği bir şeydir; doğrudur, yanlıştır vesaire o başka bir şey ama bu bir teveccühtür, bu bir saygıdır, bu bir sevgidir. Arkadaşlarım da söyledi, Türkiye'de yüzde 15'e yakın oy almış, Cumhurbaşkanı adayı olmuş ve uyduruk gerekçelerle, hukukla hiçbir alakası olmayan uyduruk gerekçelerle tutuklanmış ve bu gerekçelerin hukukla alakası olmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ve Adalet ve Kalkınma Partisinin en önemli şahsiyetlerinden biri olan ve hukukçu olan Bülent Arınç tarafından da söylenmiş -ki başka birçok kişi de mutlaka söylüyordur bunu- şimdi bunu bir tehdit, bir polemik, bir bastırma, bir susturma unsuru yapmaya çalışmanın hiçbir getirisi yoktur, otuz kırk yıldır öyle olmadığı da zaten anlaşıldı. Kaç yöneticimiz katledildi, kaç yöneticimiz tutuklandı... Vekillerimiz katledildi, Batman meydanında Mehmet Sincar katledildi. Biz yine demokratik mücadeleye, biz yine toplumsal barış mücadelesine, biz yine Türkiye'de Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin, Arapların, Ermenilerin, tüm Türkiye halklarının birlikte, Türkiye olgusu içerisinde ama laik demokratik ama toplumsal barış içerisinde yaşaması mücadelesinden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayınız Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Bu, tarihe; bu, insanlığa; bu, Türk halkına; bu, Kürt halkına; bu, Türkiye'deki bütün halklara, bütün inanç gruplarına, kadına, gençliğe, herkese, seçmenlere, engellilere, toplumsal grupların tamamına karşı ahlaki, vicdani, siyasi toplumsal görevimizdir. Bu görevden hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğiz ve Türkiye'ye demokrasiyi biz getireceğiz. Selahattin Demirtaş da demokrasiyi yürütmenin en önemli mevkisinde olacak, biz de orada olacağız.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)