GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:19
Tarih:24.11.2020

HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, âdet olduğu üzere, yine bir 24 Kasımdayız ve 24 Kasımda herkes sevgiyle saygıyla öğretmenin gününü kutluyor. Sayın Ziya Selçuk da kutluyor, Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli vekilleri de kutluyor fakat buna ne denir biliyor musunuz halk dilinde? "Kuru kuruya kurban olayım." denir. Yani karşılığı olmayan... Tamam, manevi bir söylemdir, doğrudur, iyidir hoştur ama 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde, pandemi koşullarında, yoksulluk koşullarında, açlık koşullarında çalışan öğretmenlere hiç değilse 1 maaş ikramiye ya da 1 ikramiye... Yok, bu olmuyor. Başka ne olmuyor? 3600 ek gösterge olmuyor, öğretmenlik meslek yasası ısrarla çıkarılmıyor. Dünyada böyle örnekler çok az.

Defalarca söyledim, bütçe görüşmelerinde de söyledim, burada da tekrar edeyim: Öğretmenlik sıradan bir devlet memurluğu değildir; eğitim ve bilim insanlığıdır, akademik bir sıfattır, bu sıfatı tanımlayan bir yasanın olması gerekir ve bu sıfatı karşılayan bir ücretin, bir saygının, bir koşulun, bir ortamın olması gerekir. Eğitim ortamı son derece sağlıksızdır.

Ben buradan şunu özellikle belirtmek istiyorum: En içten, en saygılı, en samimi bugünü kutlayanlar öğrencilerimizdir. Sevgili öğrencilerime, bana öğretmenliği de öğreten sevgili öğrencilerime buradan sevgi ve saygılarımı sunuyorum; sevgili öğrenci velilerine, meslektaşlarıma... Ama şunu da belirtmek istiyorum ki Öğretmenler Günü'nü Mustafa Kemal'e özenerek armağan eden Kenan Evren bir öğretmen düşmanıdır. TÖB-DER'i kapatmıştır, yüzlerce öğretmeni yargılamıştır, ceza vermiştir, işkenceden geçirmiştir; protesto ediyorum, kınıyorum ve bu günün aslında 5 Ekimde kutlandığını... Bakınız, biz bununla ilgili mücadele yaparken, sadece sendika kurmak için 12 kere mahkemede yargılandık, 8 defa idari ceza aldık; Kenan Evren'in yaptığı yasa doğrultusunda. Ha, bu anlamda verilen önergenin içeriği doludur, önerge anlamlıdır; rehabilitasyon öğretmenlerine, atanamayan öğretmenlere dair bir görmenin, bir farkındalığın olması ve gereğinin yapılması gerekir. Şu "atanamayan" ne demek Allah aşkına ya? Atanmayan, atanmayan, ısrarla atanmayan... İstatistikleri falan kabul etmiyorum ben, bırakın istatistiklerle konuşmayı, hakikatle konuşalım. Yıllarca eğitim fakültelerinde emek sarf eden, öğretmen olan, KPSS'ye giren, onu da kazanan ama Bakanlığın ama iktidarın denetiminden geçemeyen ve intihar eden... İntihar edenlerin sayısını vermek insanı üzüyor; ayıptır, günahtır, yazıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öğretmenlik mesleğine dair aslında Millî Eğitim Bakanlığının rehabilite edilmesi gerekir. Söyledim, Emrullah Efendi Tanzimat Dönemi'nde Maarif Nazırlığı yaparken "Talebeler ve mektepler olmasa ben bu maarifi ne güzel idare ederim." demişti. Sayın Ziya Selçuk, şu anda talebeler de yok, mektepler de yok, günümüzün Emrullah Efendi'si oldunuz yani, bunu güncellediniz.

Şimdi, bu günde öğretmenlere sadece kuru kuruya bir kutlama, kuru kuruya kurban olma kesinlikle yetersizdir, ayıptır ve bugüne dair yapılması gereken, bu araştırma önergesinin kabul edilmesi ve gereğinin yapılmasıdır.

Ben buradan, bir kere daha, özveriyle, bu koşullara rağmen mesleğini sürdüren, mesleğini yapan sevgili meslektaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)