GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:17.11.2020

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Genel Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, Sayın Genel Başkan burada, Genel Başkanımızla ilgili gelen bir fezleke üzerine ben bugün söz aldım, konuşmam da burada. Tabii, yani bir siyasi nezaketsizlik olmasın diye konuşmamı da buraya bırakıyorum ve yargı uygulamalarına ilişkin genel bir konuşma yapmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yargıyla ilgili çok temel sorunlar var. Genel Başkanımızla ilgili geçen hafta bir fezleke geldi. Fezlekeyi okuduk, onu bir tarafa bırakıyorum ama şunu çok rahatlıkla ifade edebilirim: Yargıda, operasyonel kullanılan yargıç ve savcılar var. Bu fezlekeyi hazırlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığını çok yakından takip ediyorum. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, olağanüstü hâlden sonra bu Parlamento tarafından Parlamentoya kayyum atandı. Bunu özellikle kullanıyorum ve yerleşmesini istiyorum. "Neden?" diyeceksiniz. Bu Parlamento, milletvekillerinin yargılanmasına ilişkin yasayı bir yasayla burada yapmadı, kanun hükmünde kararnameyle yaptı ve 600 milletvekilinin -Türkiye'nin neresinde olursa olsun- işlediği suçlarla ilgili olarak veya suç iddialarıyla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığını yetkilendirdi. Dolayısıyla, Artvin'de de, Trakya'da da, Diyarbakır'da da, herhangi bir iddia olursa bu Hükûmetin atadığı başsavcı, o başsavcının atadığı başsavcı vekili bizlerle ilgili yetkili. Bu, tamamen adil yargılanma ilkelerine aykırı ve yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerine aykırı. Çünkü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığını atayan, HSK; HSK'de kim çoğunlukta? Hükûmet. Yani hükûmetin atadığı başsavcı, burada, 600 milletvekiliyle ilgili olarak Türkiye'nin neresinde olursa olsun, hangi iddiayla ilgili olursa olsun bir soruşturma başlatma yetkisine sahip. Bakın, bu Parlamento, kanun hükmünde kararnameyle olağanüstü hâlden sonra bu kötülüğü kendisine yaptı. Neden bu Parlamento bunu yaptı, onu da söyleyeyim: Adalet ve Kalkınma Partisi bu milletvekilleriyle ilgili olarak Türkiye'nin 81 ilinde herhangi bir savcının veya mahkemenin bir karar vermesini engellemek istedi çünkü bizimle ilgili olarak şu anda Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yetkili ve Ankara ağır ceza mahkemeleri yetkili; bütün Parlamento dönemimizde, böyle. Dolayısıyla oraya da operasyonel hâkim ve savcılar atanıyor ve dolayısıyla bu şekilde Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı aleyhine bile, siyasi eleştirilerinden dolayı fezlekeler düzenleniyor. Bakın, buna biz karşı çıkmamalıyız, buna sizler karşı çıkmalısınız, sizler. Eğer bu ülkede ana muhalefet partisinin siyasi eleştirilerine, ağır eleştirilerine karşı fezleke düzenleniyorsa hiç kimsenin bir güvencesi yoktur, hukuki güvencesi yoktur. O yüzden, şimdi dillendirilen yargı reformu veya işte, ekonomik reformların da hiçbir anlamı yoktur. Hem içeriden hem dışarıdan şuna bakarlar: Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanının, üç yıl önce, dört yıl önce, beş yıl önce konuştuğu sözler o zamanki savcılara göre herhangi bir suç değil ama şimdi, atanmış, görevlendirilmiş -baktım, gerçekten baktım değerli arkadaşlar, bir Google soruşturmasıyla bakabilirsiniz- atanan savcıya baktım. Haziran ayında, bakın, haziran ayında İzmir Başsavcı Vekili olmuş, şimdi Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili. Demek ki başka nedenlerle buraya getirilmiş. Aynı bu şekilde görev yapan -bakın, aynı bu şekilde görev yapan- İstanbul Adliyesinde, Ankara Adliyesinde hâkim ve savcılar var.

Enis Berberoğlu davasında, Ahmet Altan davasında, Cumhuriyet davasında karardan önce heyetler değiştirildi, heyetler; başka heyetler atandı. Bakın, Diyarbakır'da genç bir yurttaşımız Nevroz gösterilerinde yaşamını yitirdi, çok açık bir ölüm ama savcının ceza istemi var; iki oturum önce heyet değiştirildi ve bugün, beraat kararı çıktı.

Şimdi, Adalet Bakanı şunu söylüyor: "Efendim, yargı bağımsızdır. Biz bir şey yapamayız." Evet, yargı bağımsızdır, tırnak içerisinde. Peki, yargıdaki bu idari görevlendirmeler yani bir yargıcın aynı adliye içerisinde yer dolaştırılması, operasyonel olarak yer dolaştırılması; duruşmalardan önce görevlendirilmesi de yargı görevi midir? Hayır, idari görevdir. O zaman gelin, bu son üç yıldaki, dört yıldaki idari görevlendirmeleri araştıralım. Bakalım hangi operasyonla hâkim ve savcılar gerçekten görev yapmışlar, hangi davalar öncesinde değiştirilmişler; HSK tarafından, kararnameyle veya Adalet Komisyonları tarafından atamayla bunlar yapılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla bakın, değerli arkadaşlar, size söylüyorum: Hiç masum değilsiniz, hiç masum değilsiniz! Adalet Bakanının kendisi de masum değil, bütün bu operasyonlardan HSK Başkanı olarak sorumludur. Dolayısıyla "Adalet gerçekleşsin, kıyamet kopsun." demekle bu olmaz. Eğer gerçekten adaleti gerçekleştirmek istiyorsak adaletin üzerinden elinizi çekin, yargıç ve savcıları bağımsız hâle getirelim ve gerçekten de yurttaşlarımızın arzuladığı adalet düzenini birlikte kuralım.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)