GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:04.11.2020

SAİT DEDE (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba yasanın 9'uncu maddesi üzerindeki görüşlerimizi paylaşmadan önce, İzmir'de meydana gelen depremde hayatını kaybeden insanlarımıza Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum.

Hepimizin yüreğini burkan bu faciada sorumluluk yine doğaya ve vatandaşlara yükleniyor, rant ve denetimsizliğin üstü örtülmeye çalışılıyor. Bakın, yirmi bir yıldır başlangıçta "geçici" denilerek alınmaya başlanan, 2002'den beri kalıcı hâle getirilen cep telefonu, internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Millî Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok konuda toplanan deprem vergilerinin binaların güçlendirilmesinde, deprem güvenliğinin sağlamasında kullanılmadığını görüyoruz. Bugüne kadar toplanan 70 milyar 895 milyon 689 bin TL'nin nereye gittiği de ayrıca araştırılması gereken bir husus.

Şimdi, deprem için toplanan vergilerin nereye gittiği meçhulken çok zor şartlar altında çalışan AFAD bünyesindeki arama kurtarma teknisyeni emekçilerin durumuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Emekçi arkadaşlarımız deprem bölgelerinde çalışmanın yanı sıra, dağda ve doğada arama kurtarmada, trafik kazalarında, sel, çığ, maden göçüklerinde ve kimyasal, biyolojik radyasyon ve tehlikeli nükleer maddelerin ölçümünde hiçbir risk tazminatı olmaksızın riskli bir iş kolunda çalışmaktadırlar. Madem Meclisi torba yasa cennetine çevirdiniz, gelin bu torbanın içine bu emekçi arkadaşlarımızın çalışma ve özlük haklarına ilişkin bir iyileştirme ekleyelim. Ama tabii, bu torba kanundan da anlaşılacağı üzere sizin için önemli olan sermayenin palazlanmasıdır.

Değerli milletvekilleri, 2017 yılında yapılan düzenlemeyle kurulan Esnaf Ahilik Sandığının uygulanmasına dair yürürlük tarihi 31/12/2023 tarihine ertelenmek isteniyor. Bu ertelemeyle coronavirüs salgınından olumsuz etkilenen esnaflara yönelik düzenleme yapılacağı belirtilmektedir fakat sandığın yürürlük tarihinin ertelenmesi, coronavirüsten etkilenen esnafa yönelik sağaltıcı bir düzenleme olmaktan çok uzaktır. Son bir buçuk yılda 160 bin esnaf kepenk kapattı, esnaf borçlarını çeviremeyecek durumda. Dolayısıyla sandığın uygulanmasına dair yürürlük tarihinin ertelenmesinden çok daha fazla düzenlemeye ihtiyaç vardır. Esnafımızın kullandığı krediler faizsiz ve ödeme gücüne göre taksitlendirilmeli. Yine, esnafın sosyal güvenlik primleri iş yerlerinin kapalı olduğu dönemde hazine tarafından karşılanmalı. Esnafa salgın sürecinde haksız, insafsız cezalar yazılmamalıdır. Tabii, bir de esnafın devletten tahsil edemediği borçlar var, bu borçlar da derhâl ödenmelidir. Ama bunların yapılmayıp kurulan bir sandığın uygulanmasına dair yürürlük tarihi geriye bırakılıyor, kaldı ki bu sandık esnafın hiçbir sorununa çözüm getirmiyor.

Ayrıca, Türkiye'deki fonların, sandıkların durumu ortada. Misal, kurulduğu günden bu yana İşsizlik Sigortası Fonu her şey için kullanılmış ama neredeyse işsizler için ya hiç kullanılmamış ya da çok az kullanılmıştır. İşçinin ücretinden kesilen primlerle biriken Fon'un büyük çoğunlukla işsizlere değil işveren teşviklerine, iktidarın niteliksiz istihdam politikalarına, seçim dönemlerinde seçim malzemesi olarak kullanılmasına ve son yıllarda hazine için düşük faizli borçlanma imkânının sağlanmasına harcandığını görüyoruz.

Resmî işsiz sayısı dünyadaki 108 ülkenin nüfusundan fazla olan Türkiye'de işsiz sayısı, TÜİK ve İŞKUR kayıtlarında bile 4 milyonun üzerindedir. "Bile" diyoruz çünkü pandeminin ekonomiye etkileri nedeniyle Türkiye hariç tüm ülkelerde işsizlik oranlarında ve sayılarında radikal bir artış yaşanırken Türkiye'de TÜİK'in veri hesaplama yöntemiyle gerçek işsiz sayısı bilinmemektedir. Gerçeği yansıtmayan resmî açıklamaların aksine işsizlik oranının açıklananın katbekat üstünde olduğunu görmekteyiz.

Ekonomi denkleminin merkezine sermayeyi koyan AKP'nin bu torba yasa teklifinin "Sermayenin her istediği yapılırsa ekonomi düzelecek." mantığının bir yansıması olduğunu bir kez daha görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, sözlerimi tamamlamadan önce, sizlere Şerali Dereli'den bahsetmek istiyorum. Şerali Dereli, Yüksekova'nın Esendere beldesinin Duranlar köyünde yaşayan bir vatandaş ve 29 Ekim günü evinin hemen yanında ilk önce darbedildi, sonra asker kurşunuyla katledildi, sonra evinin 102 metre uzağına taşındı ve saatlerce ailesinin cenazeye ulaşması engellendi.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Asker kurşunuyla olmaz bu; yanlış konuşuyorsun.

SAİT DEDE (Devamla) - Şu ana kadar failleriyle ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Bakın, Valilik, olaydan beş gün geçtikten sonra, basına yansıdıktan sonra kamuoyunun baskısı üzerine açıklama yapma gereği duymuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.

SAİT DEDE (Devamla) - Tamamlıyorum Başkan.

Valiliğin açıklama yapmak için beş gün beklemiş olması da olayın nasıl örtbas edilmeye çalışıldığının göstergesidir. Valilik yaptığı açıklamada güvenlik güçleri tarafından olayın gerçekleştirildiğini kabul etmekle birlikte, meydana gelen olaya yine bir kılıf bularak güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen bu infazı meşrulaştırmaya çalışmıştır. Bu bir vahşettir ve hiçbir kılıf bunun üzerini örtmeyecektir.

Sözlerime son verirken 4 Kasım 2016 tarihinde siyasi bir operasyonla tutuklanan Hakkâri Milletvekilimiz Abdullah Zeydan'ın mesajını sizlerle paylaşıyorum: "Uzun yıllardır HDP'ye yönelik saldırılar halkımızın fedakârca duruşu sayesinde boşa çıkarılmaktadır. Tüm bu amansız baskılara rağmen HDP dimdik ayakta durabilmiştir. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halkların onurlu ve özgür yaşama kavuşması için halkımızla ve tüm arkadaşlarımızla mücadelemizi her zamankinden daha yüksek bir gururla sürdürmeye devam edeceğiz ve tüm halklara özgür yaşamı mutlaka armağan edeceğiz." (HDP sıralarından alkışlar)