GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:04.11.2020

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikle İzmir depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Rabb'im böyle acıları milletimize ve ülkemize bir daha yaşatmasın diye dua ediyoruz.

HDP grup önerisiyle, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP Eş Genel Başkanları, Grup Başkan Vekilleri ve milletvekillerinin tutuklanmalarının toplumda, ülke demokrasisinde, yasama ve yargı alanında tahribat yarattığı iddiasıyla Meclis araştırması açılması talep edilmektedir. Araştırma önergesinin gerekçesine baktığımızda, yargının gerçekleştirmiş olduğu işlemlerin seçme hakkını ihlal ettiği, Anayasa'nın yasama sorumsuzluğuna ilişkin hükümleriyle bağdaşmadığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlal edildiği ifade edilmektedir. Benzer mahiyette daha önce de araştırma önergeleri verilmişti ve bu, Mecliste görüşülüp kabul görmemişti.

HDP eski Eş Başkanları ile bazı yöneticileri ve milletvekillerinin 6-8 Ekim olayları öncesinde ve sonrasında yaptıkları açıklamalar ve bazı eylemler, yargı makamlarınca suç olarak değerlendirilmiş ve gerekli tahkikatların sonunda gözaltılar ve tutuklamalar yapılmıştır. Araştırma önergesine konu olan parlamenterlerin yargının soruşturma ve kovuşturmasına neden olan eylemlerine bakıldığında, bu eylemlerin Anayasa'nın 83/1 maddesinde ifade edilen yasama sorumsuzluğu kapsamında değerlendirilemeyeceği aşikârdır; hem Anayasa'nın geçici 20'nci maddesinde dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılan dosyalar hem de Anayasa'nın 14'üncü maddesi kapsamına giren suçlar bakımından dokunulmazlıktan bahsedilemeyecektir.

Değerli milletvekilleri, önergenin gerekçesinde, bizim de katıldığımız önemli bir cümle var: "Seçme hakkını kullanan yurttaş, temsil yetkisini vermiş olduğu parlamenterin kendi menfaatlerini savunacağına olan inançla hareket etmektedir." Bu cümleden anlaşılması gereken şudur: Seçilen parlamenter, temsil yetkisini aldığı vatandaşın menfaatlerini savunmak zorundadır, halkın oyuyla seçilen milletvekilleri halkın menfaatini korumalıdır. Yaşam hakkını ihlal eden, kırk yıldan bu yanadır, kırk yıldan fazla bir zamandır, bebek demeden, çocuk, yaşlı, kadın demeden, asker, sivil, güvenlik gücü demeden katleden terör örgütleri halkın düşmanıdır. Siyasetçi, terörle ve teröristle araya mesafe koymalıdır, aksi takdirde halkın düşmanıyla birlikte hareket etmiş olur ve kendilerini seçenlere ihanet etmiş olur. Parlamenter özgürce, yargı baskısı olmadan düşüncelerini açıklayabilir, bunda hiçbir şüphe yok ancak yapılan düşünce açıklamaları terörü destekler mahiyette olursa, şiddet çağrısı içerirse bu eylem ve düşünceler hiçbir demokratik hukuk devletinde düşünce ve ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemez, nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de bu yöndeki kararları hepimizin malumudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

Yargı, şiddet çağrısında bulunanların çağrısına uyarak suç işlenmesi durumunda, zaman aşımı süresi içerisinde, ulaştığı deliller çerçevesinde gerek azmettirenler hakkında gerekse suçu bizzat işleyenler hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmaları yapar, yapmak zorundadır. O nedenle bağımsız yargı bu olaylarla bağlantısı olan -ister siyasi ister kamu görevlisi olsun- herkes hakkında gereğini yapmak durumundadır, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de gereği budur. Anayasa'nın 138'inci maddesi gereğince de bu konuda bir araştırma komisyonu kurulması da mümkün değildir.

Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)