GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) No.lu Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:11
Tarih:03.11.2020

AK PARTİ GRUBU ADINA SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremde alınması gereken tedbirlere ilişkin Meclis araştırması önergesi hakkında AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

İzmir'de yaşanan depremde yaşamını yitiren 109 vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yaralılara ve tedavi gören kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.

Tüm parti gruplarının ortak önergesiyle depreme ilişkin bir Meclis araştırması açılması ve bir komisyon kurulması yönündeki duyarlılık gerçekten çok değerli. Bu konuda Mecliste 21'inci Yasama Dönemi'nde 2000 yılında, 23'üncü Yasama Dönemi'nde 2010 yılında yine aynı amaca mahsus komisyonlar kurulup komisyon raporları Genel Kurulda oylanmış ve kabul edilmiş.

Cuma günü saat 14.51'de yaşanan deprem sonucunda İzmir'de yaşanan acıyı tüm ülkemiz, tüm dünya paylaştı. Allah bir daha tekrar etmesin diyoruz ama depremin bir daha olacağı bilimsel bir gerçeklik. Bir daha olmamasını dilemek yerine tabii ki bir daha olduğu zaman hiçbir vatandaşımızın burnu kanamadan, bir şekilde depremlere karşı doğru tedbirleri alarak bu süreci yönetmemiz gerçeğini diliyoruz.

Orada görev yapan AFAD yetkililerine, jandarmaya, arama kurtarma sağlık ekiplerine, STK'lere, belediyelere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerimize, vatandaşlarımıza ve sağlık ekiplerimize teşekkür ediyoruz, gerçekten bu konuda başarılıyız. Ama bu sürecin içerisinde, inşallah burada oluşturulacak komisyonla beraber hiçbir siyasi parti farkı gözetmeksizin, tabii ki belediyelerimiz, merkezî idare, sivil toplum örgütleri, mutlaka odalar, tüm paydaşların bu konuda katacaklarıyla beraber doğru bir çalışma yapabilmenin inşallah arifesindeyiz. Bu anlamda, ülkemizin doğa ve insan kaynaklı afetlere ilişkin etkilendiği gerçeği burada tüm hatipler tarafından dile getirildi. Yüzde 90'ın üzerinde deprem kuşağı üzerinde olan bir ülkeyiz ve sadece depremler değil diğer afetlere ilişkin de yaşanan geçmişteki süreçler, bu konuların sadece deprem değil bir afet yönetimi bütünü içerisinde ele alınma gerçeğini de ortaya koyuyor. Ama ülkemizin tektoniği, jeolojisi, topografyası ve iklim özellikleri, bu afetlerin bundan sonra da olacağını, hatta dünyada da küresel ısınmayı da dikkate alırsak tüm dünya genelinde tüm afetlerin artarak devam edeceği gerçeğini ortaya koyuyor.

1999 depreminden sonra deprem zararlarının azaltılması konusunda gerçekten ülkemizde bir paradigma değişikliği yaşandığını görmek lazım. En önemlisi olarak da, depremden sonra AFAD tarafından Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2012 yılında yürürlüğe sokulmuştur. Tabii, bununla kalmamıştır, gerek imar mevzuatında gerek diğer bağlı mevzuatlarda, imar yönetmeliklerinde, yapı denetim mevzuatında, imar planlarının yapılması hakkındaki yönetmeliklerde önemli düzenlemeler yapılmak suretiyle 1999'da on binlerce insanımızın hayatına mal olan Marmara depreminden sonra ciddi kararlar alınmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisimizce ve bakanlıklarımızca yapılan kanun veya yönetmelik düzlemindeki önemli yasal düzenlemeler ile imar planları revizyonları, toplu konut uygulamaları, yapı denetim sistemi, riskli alanlarda rezerv yapı alanlarının tespiti ve 1 milyon 350 bin konutun dönüşümünün sağlanmasıyla, kentsel dönüşüm seferberliğiyle deprem tehlike ve risklerini belirleyip bunlara karşı gerekli tedbirleri alarak yerleşim alanlarımızda nitelikli yeni yapı stoku oluşturulması amacıyla önemli işler yapılmıştır. Takdir edileceği üzere, ülkemizin en önemli sorun alanlarından biri olan depremlere ilişkin hazırlıklı olmak, depremlerin oluşturacağı zararları başta yaşam olmak üzere en aza indirebilmek için Meclisimizce yapılabilecek yeni yasal düzenlemeler, teknik, idari ve hukuki düzenlemeler mevcuttur. Bu itibarla, ülkemizde olası depremlerde can ve mal güvenliğinin sağlanması, depremler hakkında bireysel ve toplumsal bilincin artırılması, depremlerin neden olabileceği fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve çevresel zararların en aza indirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi; planlı, güvenli, sürdürülebilir ve depreme hazırlıklı yaşam alanlarının oluşturulması için yapılacakların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması ve bu hususta bir komisyonun teşekkül etmesini önemsiyoruz. Bizim de bu konuda parti grubu olarak zaten yedinci ayda bu hususa ilişkin bir Meclis araştırması önergesi konusunda teklifimiz vardı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sürecin içerisinde yaşanan bütün bu olayların tabii ki orada A belediyesi, burada B belediyesi demek veya herhangi bir şekilde, bunların herhangi bir mesulünü aramak durumunda ve günlerinde değiliz. Doğru olanı yapmakla ve gelecek nesillere, geleceğe ilişkin doğru adımları atmakla hepimiz mükellefiz. Bu anlamda, Danışma Kurulunda tüm parti grupları tarafından oluşturulan bu konsensüs, ortaya bir irade koyma çabası gerçekten çok değerlidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, başta deprem olmak üzere insan yaşamına müessir olan bu afetler de özellikle nüfusunun önemli bir bölümünde etki altında kalmaktadır. Van depremi, Erzincan depremi, Elâzığ-Malatya depremi, Marmara depremi, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova bölgesi ve nihayetinde İzmir depremi ve hepimizin malumu olan İzmir'de, Marmara Bölgesi'nde, Marmara Denizi'nde beklenen büyük deprem bu konuda atmamız gereken bütün adımların ivedi şekilde ve Mecliste el birliğiyle atılması gerçeğini ortaya koymaktadır.

Depremlerin neden olabileceği fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve çevresel kayıpları önlemenin veya en aza indirgemenin vazgeçilmez yöntemi tabii ki bilimsel doğruları temel alan şehircilik, mühendislik, mimarlık ilkelerini doğru uygulayarak depreme dayanıklı konut ve güvenli, hazırlıklı, sürdürülebilir yeni yaşam alanları oluşturmaktan geçmektedir.

Değerli milletvekilleri, tabii ki bu işin başlangıcı yapılaşacağımız alanları seçmekten geçmektedir. Bu hususta çevre düzen planlarını yapabilmiş durumdayız. Tüm illerin 1/25.000 ölçekli çevre düzen planları tamamlanmıştır. Bu hususta belediyelerimize ve merkezî Hükûmete önemli bir görev düşmektedir. Yerleşime uygunluk amaçlı zemin etütleri, jeolojik etütler büyük önem ihtiva etmektedir. Yapmış olduğumuz bütün mevzuatlarda, özellikle 1999 Marmara büyük depreminden sonra tüm kentlerin yerleşim alanlarının jeolojik etütleri tekrar gözden geçirilmiştir. Buna ilişkin yapılan düzenlemelerden sonra imar planlarında bir daha değişiklik yapılmaması için yine bu Mecliste geçtiğimiz dönem içerisinde çok önemli bir mevzuatla imar plan değişikliklerinin önüne geçtik. Bununla beraber, ovalarda, alüvyal zeminlerde yapılaşmanın engellenmesi başta olmak üzere... Ama daha öncesinde, tabii ki ovaların tarım dışı amaçla kullanılmasını engellemek için 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'yla da, evet, 141 bölgede, 49 ilimizde büyük ova ilan ettik.

Yapılacak tabii ki çok önemli hususlar var. Öncelikle, imar planlarının doğru olmayan zeminlerde ve bölgede açılmasını engellememiz gerekiyor. İmara açılan bu alanlarda projeye, mühendislik standartlarına ve bilime uygun doğru binalar yapmak durumundayız. Bu binaların ruhsatı alındığından bittiği güne kadarki yapı denetim süreçlerini eksiksiz olarak tamamlamamız lazım. Binalara, vatandaşımız iskâna geçtikten sonra, bu binaların taşıyıcı sistemlerinde herhangi bir şekilde dükkân amaçlı ve benzeri tadilatlar yapılmasının önüne geçmemiz gerekiyor. Yani yerleşim alanlarının seçiminden içerisinde iskân edilen vatandaşlarımızın yaşam süreçlerine kadar olan bütün boyutta devletiyle, milletiyle, Meclisiyle, sivil toplum örgütleriyle, üniversiteleriyle, mimarlarıyla, mühendisleriyle, yer bilimcileriyle, odalarıyla herkesin büyük bir sorumluluğu ve çalışma alanı bulunmaktadır. Ve dolayısıyla, fayların ve derelerin, sellerin, heyelanların ve çevre kirliliğinin sınırları yoktur; ne siyasi sınırları vardır ne idari sınırları vardır. Faylar herhangi bir şehre göre ve diğer afetler şehrin idari sınırlarına veya orada yaşayan insanların siyasi tercihlerine göre hareket etmiyor. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunun sorumluluklarını yükümlenerek burada oluşturulması planlanan Meclis araştırması açılması ve bu konuda bir komisyon teşekkülünün en kısa zamanda hayata geçmesini bekliyoruz. Bu hususta emek veren herkese teşekkür ediyoruz.

Deprem bölgesinden üzücü haberler gelmemesi dileğiyle, orada yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. Elif bebek ve Ayda bebek gibi umut olan, bu hüzünlü ve üzüntülü günlerimizde geleceğe dair umudumuzu pekiştiren bu kardeşlerimiz adına, burada kurulacak olan Meclis araştırması komisyonuyla ilgili başarılı çalışmalara imza atmak üzere hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)