| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 2 |
| Tarih: | 06.10.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum, yeni yasama yılımızın da hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 6-8 Ekim Kobani olaylarının yakın tarihimize kara bir leke olarak geçen 15 Temmuz darbe girişimine giden yolda kilometre taşlarından biri olduğu tartışmasızdır. 15 Temmuz 2016'ya kadar ülkemizde yaşanan olayları hatırlayacak olursak oluşturulmak istenen kaos ortamının hangi amaca yönelik olduğunu anlamış oluruz.
Değerli milletvekilleri; DEAŞ teröristlerinin Ayn el Arab'a diğer adıyla Kobani'ye saldırması sonrası PYD terör örgütünün Ayn el Arab'ı korumak bahanesi ve kendini meşrulaştırma amacıyla Türkiye'den destek talebinde bulunması, bunun karşılanmaması sonucunda da PKK, KCK terör örgütünün elebaşları ve üyeleriyle HDP'nin MYK üyeleri sosyal medya ve bazı basın-yayın organları üzerinden toplumu ajite ederek insanları sokaklara eylem yapmaya çağırmışlardır. HDP sosyal medya hesaplarından 6 Ekim 2014 tarihinde "Şu Anda Toplantı Hâlinde Olan HDP MYK'den Halklarımıza Acil Çağrı" başlıklı mesaj paylaşılmış, bu mesajda halk sokağa çağrılmış ve ardından "tweet" zinciri devam etmiş ve mesajlarda süresiz direniş çağrısı yapılmıştır. Bu çağrılar sonrasında 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde barikatlar kurulup yollar kesilmiş, uzun namlulu silah, molotof, taş ve sopalarla kamu binalarına ve araçlarına, ikametlere, iş yerlerine ve sivil insanlara saldırılar yapılmıştır. Neticede 197 okul binası yakılmış, 269 kamu binası tahrip edilmiş, 1.731 ev ve iş yeri yağmalanmış, 1.230 araç hasar görmüş fakat en önemlisi ve en acıklısı, bu olaylarda kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşlarıyla birlikte 40'tan fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiş, güvenlik güçlerimiz şehit olmuş, 326 polis ve askerimiz, 435 vatandaşımız yaralanmıştır. Bu olayların başlaması ve büyümesinde bu çağrıların etkili olmadığını söylemek mümkün müdür değerli milletvekilleri?
Demokrasilerde toplantı ve gösteri yürüyüşü en doğal haktır. Yakıp yıkmak, ev ve iş yerlerini yağmalamak, barikat kurmak, insanları yaralamak ve öldürmek hiçbir demokratik ülkede, hukuk devletinde bir hak olarak tanımlanamaz. Yapılan şey, şiddet çağrısıdır; bu, tartışmasızdır, açıkça belgeler ortadadır. Hiçbir ulusal ya da uluslararası belgede düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü olarak tanımlanamaz şiddet çağrısı, hiçbir belgede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Anayasa'mızın 26'ncı maddesi açıktır, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10 ve 11'inci maddeleri şiddet çağrısının düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olamayacağını hüküm altına almıştır ve bu anlamda sayısız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları vardır. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19'uncu maddesi şiddet çağrısını meşru görmez. Şiddet çağrısında bulunanların çağrısına uyarak suç işlendiği takdirde o suçun azmettiricisi olarak Türk Ceza Kanunu'muza göre ve uluslararası hukuka göre de suç işlemiş olursunuz. Dolayısıyla bu çağrı sonrası bu olaylar meydana gelmiş, netice hasıl olmuş ve yargı olaya el koymuş, birtakım soruşturmalar açmış ve zaman aşımı süresi içerisinde de bu çağrılarda imzası olan, MYK kararlarında imzası olan ya da bu MYK kararının kendi resmî Twitter hesaplarından duyurusunda katkısı olanlarla ilgili olarak da zaman aşımı süresi içerisinde bir soruşturma devam etmektedir. O nedenle, yargının yaptığı bir işlem söz konusudur. Yargının yaptığı soruşturma ve kovuşturmaları beklemek de yasama olarak bizim görevimizdir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)