GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:118
Tarih:28.07.2020

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) - Tüm halkımızı Türkiye İşçi Partisi adına selamlıyorum.

Grubu olmayan partilere ve bağımsız milletvekillerine yeterince konuşma hakkı verilmemesine dair eleştirilerimizi burada defalarca dile getirdik. Ülkede yaşanılan, işçilere, çiftçilere, öğrencilere, kadınlara, gençlere yapılan hak ihlallerini dile getirmeye çalıştık, kamuoyu yaratmaya çalıştık. İstisnasız her konuşmamıza itiraz ettiniz. Geçen hafta konuşurken bunun örneğini ben de yaşadım, birkaç defa yaşadığım gibi, bağrışmalar, laf atmalar vesaire; bunların hepsi olur, bunda bir sorun yok. Gerçekler çoğu zaman rahatsız edici olabiliyor.

Konu neydi o zaman? İktidarınız döneminde kadın, çocuk cinayetleri ve istismarının arttığını söyledim, bu sıralardan "Her yerde var." diye cevap geldi. Gerçi doğru, her yerde var; ne yazık ki ülkenin her ilinde, ilçesinde, köyünde, mahallesinde, karşılaştığımız her kurumda, her sektörde, bu eril düzenin devam ettiği, tahakküm kurduğu her yerde kadınların yok sayılması, istismar edilmesi, şiddet görmesi, öldürülmesi var. Tabii, o milletvekili bunu söylerken sözüm ona bana Batı hayranlığım üzerinden laf çarpmaya çalıştı, bu minvalde söyledi. Ona da katılıyorum, o ülkelerde de var; Fransa'da, İngiltere'de, Amerika'da, Norveç'te, aklınıza gelebilen her yerde var; içinizi rahatlatırsa diye söylüyorum, var yani, rahat olabilirsiniz. Fakat sadece burada olan, başka bir yerde olmayan ne var, onları söyleyeceğim ben.

Mesela, Fatma Altınmakas'a yapıldığı gibi, eşinin kardeşi tarafından tecavüze uğrayıp şikâyet etmeye gittiği karakolda bir tek Kürtçe bilen polis olmadığı için ifadesinin alınmaması, bunun üzerine kocası tarafından öldürülmesi ve ona tecavüz eden failin serbest bırakılması dünyanın hiçbir yerinde yok. Sevtap Şahin gibi, kocası tarafından tehdit edildiği için tam 60 defa şikâyette bulunması, evinden çıkmamasına rağmen evine gelen kocası tarafından, yirmi dakikada anca gelip kırk beş dakikada anca kapıyı kırabilen polisler yüzünden öldürülmesi dünyanın hiçbir yerinde yok. Ayşe Tuba Arslan'ın eski eşi tarafından şiddet görmesi, tecavüze uğraması ve yaptığı 23 suç duyurusunun üzerine takipsizlik verilmesi yüzünden satırla öldürülmesi dünyanın hiçbir yerinde yok. Ayşe Paşalı'nın eşinden boşanmak için uğraşırken araya giren aile üyeleri tarafından ikna edildikten sonra kocasından şiddet görüp tecavüze uğrayıp bir de 11 defa bıçaklanması dünyanın hiçbir yerinde yok. Bir sapığın, yavru bir köpeğe tecavüz edip öldürmesi ve bunun üzerine tutuklanmayıp sadece sosyal medyada çok büyük bir kamuoyu oluşturulduğu için meğerse 9 ayrı suçtan kaydı olduğu ve arandığı anlaşıldıktan sonra ancak 1 tane suçtan tutuklanabilmesi dünyanın hiçbir yerinde yok. Salihli'de mahallelerine yapılacak olan biyogaz santraline "Gediz Ovası'nı kirletir." diye karşı çıkan yaşlı başlı kadınların jandarma tarafından tekme tokat dövülmesi dünyanın hiçbir yerinde yok. Evinde çalışan Nadira Kadirova'nın, kendi silahıyla ölmesine rağmen daha kendi partiniz içerisinde bir tane soruşturma açmadığınız bir vekilin olması dünyanın hiçbir iktidar partisinde yok. İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olduğunu anlatabilmek için "Kadın ile erkeği eşitlemeye çalışanlar en büyük zararı veriyor, tavuklara zorla horozluk yaptıramazsınız." diyebilen bir vekil dünyanın hiçbir yerinde yok. (CHP sıralarından alkışlar) Eski erkek arkadaşı tarafından boğulan, yakılan, bir varile tıkılan ve gömülen, bütün ülkeyi infiale sürükleyen, herkesin kamuoyunda ne yapacağını bilemeyecek kadar şoka girdiği bir yerde otuz üç saat boyunca tek kelime etme gereği duymayan bir Cumhurbaşkanı dünyanın hiçbir yerinde yok, sadece burada var. Bir kadının kendisini aylardır taciz eden ve tehdit eden bir adamı gözaltına aldırabilmek için Pınar Gültekin'in ölüm haberlerinin altına sosyal medyada "tweet" atmak zorunda kalması ve ancak böyle tutuklatabilmesi ya da gözaltına aldırabilmesi dünyanın hiçbir yerinde yok.

Şimdi siz, bu sosyal medya üzerine bir düzenleme adı altında -bizim iddiamız- sansür getiriyorsunuz. Geçen de söyledim, o yüzden tekrar söyleyeceğim: Bu ülkede insanlar her şeyi sosyal medyadan öğrenebiliyorlar, başka bir öğrenme alanları yok, bununla ilgili tepki gösterme alanları yok. Sokağa çıkan tutuklanıyor, bir şey söyleyen tutuklanıyor, gözaltına alınıyor, ellerinde sadece sosyal medya var ve siz diyorsunuz ki: "Sosyal medyada ahlaksızlık var -bu arada bu saydıklarımın hiçbiri sosyal medyada değil, gözünüzün önünde oluyor bunlar- faili bulmak istiyoruz." Arkadaşlar, biz ölüm tehdidi alıyoruz, adını soyadını verdik, şikâyet ettik, takipsizlik verdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz.

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - İsmi, cismi belli olanları bir tutuklayın hele, ondan sonra adı sanı belli olmayanları yaparsınız. Böyle binlerce, on binlerce örnek varken, bunları artık söylerken insanlık adına utançtan başımızı kaldıramazken, kadınlar sizden gelen bütün saldırılara rağmen bu mücadeleye devam ederken, İstanbul Sözleşmesi'ni iptal etmek için kılı kırk yarıyorsunuz, hayvan hakları yasasını çıkarmamak için bir yıldır uğraşıyorsunuz ve vekiliniz diyor ki: "E, her yerde var." Vallahi, ben şahsen utanırdım.

Dedim ya, her şeye itiraz ediyorsunuz diye; buyurun edin, devam edin fakat size karşı artık burada mücadele eden Türkiye İşçi Partisi var. "Aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı bozulmasın." tarzı muhalefet de yok. Nasıl konuşuyorsanız, öyle cevap vereceğiz, ne tondan söylüyorsanız, öyle karşılık göreceksiniz; dişe diş, göze göz, bilek bileğe.

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Senden korkan senden beter olsun!

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Değil iki milletvekili, yaptıklarınızı görecek iki göz, karşınızda duracak iki yürek, sizinle mücadele edecek iki bilek kalsak bu mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz ve gideceksiniz. Bu söylediklerimi de asla unutmayın, biz buradayız, göreceğiz hep beraber. Hadi bakalım! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)