GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:117
Tarih:23.07.2020

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; özellikle kanun teklifimizle ilgili olan sorulara cevap vereceğim, onun dışındaki sorularda umarım ilgili bakanlıklarla iletişim hâline geçilir.

Özellikle kanunla ilgili olan, bölüm üzerine yapılan konuşmalarda da gelen soruları biz not aldık. Soma maden işçilerine yönelik maddemizle ilgili şunu söylemem lazım... Öncelikle, 2014'teki kazada hayatını kaybeden işçilerimizi, maden emekçilerimizi buradan tekrar rahmetle anıyorum. Şimdi, Komisyonda da bunu uzun uzun konuştuk: 4 maden ocağı var o ilgili kazanın tarafı olan ve bunlardan 1 tanesi Eynez, diğerleri Atabacası, Işıklar ve Geventepe Ocakları. Bu ocakların birini yani Eynez Ocağı'nı -bunu Komisyonda uzun uzun konuştuk ama ben Genel Kurulda siz değerli milletvekillerine tekrar anlatmak istiyorum- alt işveren-üst işveren ilişkisiyle, TKİ'yle işçi sorumluluğu, işçi güvenliği açısından bağlayan bir sözleşme fakat diğer 3 ocakta redevans sözleşmesi var. Türkiye bir hukuk devleti. Redevans sözleşmesiyle ilgili... TKİ'nin -ya da sadece TKİ'nin yok redevans sözleşmesi, Taşkömürünün de var- sorumluluğu, çıkan hasılatla ilgili bir anlaşma bu.

Bakın, elimde bir Yargıtay kararı var ve 2020 tarihli bu, yeni tarihli bir karar. Bu 3 ocakta redevans sözleşmesi olan işçilerimizin kıdem tazminatı alacaklarının hukuk süreci yeni bitiyor yani yerel mahkemenin verdiği karar ve Yargıtayın o kararı onaması. Yani "TKİ'nin burada sorumluluğu yoktur. Hukuki süreç bitmeden yeni bir hukuki düzenleme yapamazsınız..." Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir.

Elimde, 2020 tarihli, Yargıtayın Taşkömürü için onadığı -redevans sözleşmesi için- redevans işçilerinin işçi alacaklarındaki sorumluluğu onayan bir karar var. Şimdi, bu karar çıkmadan, redevans sözleşmeleriyle ilgili süreçte bir başka uygulama yapma şansınız yok. Tekrar söylüyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Bu karar çıktıktan sonra -bu 3 ocakta yani Işıklar, Atabacası ve Geventepe Ocaklarımızda 831 işçimiz var- bununla beraber, Eynez Ocağı'ndaki işçilerimizin 2.050'si zaten tazminatlarını aldı; bununla birlikte, aynı zamanda, Eynez Ocağı'ndaki 163 işçimizin de hukuki süreci devam ediyor. Burada hassasiyetimiz, yani kanun teklifini hazırlayan bizler olarak hassasiyetimiz... Aynı olayda, 4 ayrı ocakta meydana gelen ve 4 ocağın işçilerini ilgilendiren olayda 1 ocağın işçileriyle ilgili ödemelerin yapılıp diğer 3'ünün bir ayrımcılığa maruz kalmamasıyla ilgili bir beklentiyi ve bir süreci takip etmekle ilgili, bir çözüm üretmekle ilgili bir hassasiyetle bu teklifi verdik biz, 830 işçimizi ilgilendiriyor. Ama şunu da söylemem lazım, Komisyonda da söyledim: Bu ocakların bir kısmı yeni işletmelerde, yeni işletmeciler tarafından işletiliyor ve hatta, bunların da bir kısmı kıdem tazminatlarını aldılar faiziyle beraber. Bu 830 işçi üzerinden hesaplandığında söylüyorum, kıdem tazminat tutarı 14 milyon 524 bin lira, 13 milyon 337 bin de faiziyle birlikte 27,8 milyon tazminat -bu kanun maddesi sizlerin oylarıyla geçtiği takdirde- işçilerimize ödenmiş olacak. Tabii, burada, süreçle ilgili şuna dikkat ediyoruz: Yedi yılın ortalama hizmet süresi mevzubahis. Özellikle, bunu Soma'yla ilgili söylemek istedim.

Diğer yandan, engelliler konusu benim kişisel olarak da çok önemsediğim bir konu çünkü ben kendi mesleğime, gazeteciliğe de engellilerle ilgili Türkiye'nin ilk yayınlarından birinde başladım 1989 yılında. O tarihte Türkiye'de engelliliğin adı yoktu gerçekten. 2005 yılında çıkardığımız kapsamlı bir yasayla bugün çok ciddi bir külliyatımız var engellilerle ilgili. Evde bakım hizmetlerinden tutun rehabilatasyon hizmetlerine, ücretsiz ulaşıma kadar 1989'la, 1990'la yani benim çalışmaya başladığım dönemle kıyas kabul etmeyecek bir düzenleme var. Erişilebilirlik bunun en önemli konularından biri. Sadece araçlarla ilgili değil, biliyorsunuz, erişilebilirlik binaların erişilebilirliği açısından önemli. Ama bununla beraber, Avrupa Birliği standartları tabii, bu erişilebilirlikteki ölçümüz, bütün projeler buna göre yapıldı. Özellikle, belediyelerin hizmet verdiği ulaşım araçları zaten üretim aşamasında artık Türkiye'de erişilebilir standartta üretiliyor yani onun dışında, Türkiye'de hiçbir belediye erişilebilir standartta olmayan bir araçla ulaşım servisi veremiyor. Ama Avrupa'nın hiçbir ülkesinde olmayan bir uygulama var Türkiye'de, minibüs ulaşımı. Burada da ülkemizde minibüs sayısı yaklaşık 103 bin, bunların yüzde 10 ila 15'i erişilebilir durumda ve bunun da tabii minibüsçü esnafımıza bir maliyeti var. Aşağı yukarı işte rampa, lift takılması vesaire 10-15 bin TL'lik bir maliyet getiriyor. Bu da toplamda yani 103 binin üzerinden hesapladığımızda -kabaca söylüyorum tabii bunların hepsini- 1 milyar 300 milyonluk bir yekûna tekabül ediyor. Elbette gönül arzu eder ki bunların hızlıca dönüşümünü sağlayalım ve erişilebilirlik olsun ama diğer yandan da biz bugün bu teklifi vermezsek -tekrar söylüyorum, Avrupa'da kullanılmayan bir ulaşım aracı yani Avrupa standartlarını uygulamaya çalıştığımız ama Avrupa'nın hiçbir ülkesinde kullanılmayan bir ulaşım aracından bahsediyoruz- aksi hâlde minibüsçü esnafımızın ciddi mağduriyetleri söz konusu olacak. Bununla beraber, tabii, şeyi de söyleyeyim, bir rakam daha vereyim sizlere: 7.500 adet şehirler arası yolcu taşıma aracı bunun içinde, 76 bin de servis aracı. Bunlar, ilgili kurumların resmî sitelerinden alınan rakamlar. Bu madde de bu anlamda son derece önemli.

Karayollarıyla ilgili yaptığımız, özellikle yabancı plakalı araçlarla ilgili yaptığımız düzenlemeyi de yine Komisyonda uzun uzun anlatmıştım. Türkiye Cumhuriyeti plakalı araçlar on beş gün içinde ödedikleri takdirde sadece geçiş ücretini ödüyorlar, idari para cezasını ödemiyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE KEŞİR (Düzce) - Özellikle gurbetçi vatandaşlarımız, hele bu dönemde, özellikle bu sezon geldiklerinde -tabii, yıllara sâri bir sorun- onların da on beş gün içinde -ki bu büyük ihtimal gümrükten çıkarken oluyor- ödemeleri hâlinde idari para cezasını uygulamamayı gerektiren bir düzenleme.

Ben heyetinize teşekkür ediyorum.