GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:18.12.2012

DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

14'üncü madde üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle sizlerle paylaşmak istediğim bu fotoğrafı, yine hafızalarınıza kazıyarak dile getirmek istiyorum. Elimdeki fotoğraf, 2009 yılında içlerinde belediye başkanı, belediye meclisi üyesi, il genel meclisi üyesi arkadaşlarımızın bulunduğu ve bugüne intikal eden, sayıları itibarıyla 9 bin insanı aşan, yüzlerce sendika, yüzlerce avukat, binlerce öğrenci, 6 milletvekilinin olduğu, KCK operasyonu olarak her gün gündemimizde olan ve gündemimizden düşmeyen bir sorunu paylaşmak adına huzurlarınızdayım.

Öncelikle, KCK adı altında bugün tutuklu bulunan 9 bin kişinin her birini saygı ve sevgiyle selamlarken onların şahsında Van Belediye Başkanımız Bekir Kaya, Iğdır Belediye Başkanımız Mehmet Nuri Güneş, Şırnak Belediye Başkanımız Ramazan Uysal, Batman Belediye Başkanımız Nejdet Atalay, Viranşehir Belediye Başkanımız Leyla Güven ve nice belediye başkanlarımızın şahsında hepsini saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Söz konusu olan, bir halka, bir siyasal harekete, bir siyasal partiye düşman muamelesini uygun görmek, düşman muamelesine tabi tutulan hukuk dışı siyasal operasyonlarla irade kırmaktır. Üç buçuk yılı aşkın bir süredir hukuk dışı, tamamıyla siyasal olan bu operasyonlar neticesinde, Barış ve Demokrasi Partisi yani demokratik, siyasal alan yürütücüsü biz siyasi aktörlerin siyasal faaliyetleri engellenmek istendi. Bir halkın kimliğine, kültürüne, diline dair talepleri engellenmek istendi. Hâlbuki, engellemek isteyen Türkiye Cumhuriyeti devleti, 90'lı yıllardan beri altına imza koyduğu Avrupa Birliği Bölgesel Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın gereği olarak yerel dediğimiz belediyelere idari, mali özerklik getirmek durumundaydı. Bölgesel olarak adlandırılan siyasal özerkliklerle merkeziyetçi devletin ademimerkeziyetçiliğine fırsat verilmesi gerekiyordu; yapılmadı, yapılmıyor. Doksan yıldır, yaptığımızın ısrarı üzerine de mevcut yanlışlıklardan yana bir siyasal irade devreye konulmuş ve ondan da geri adım atılmıyor. Bu, bizim ve bizimle birlikte Türk-Kürt halkının geleceğinin gasbıdır. Hiç kimsenin geleceğimizi karartmaya hakkının olmadığı duyarlılığı ve bilinciyle söylemek istiyorum ki: Dün olduğu gibi bugün de bu mücadele haklı ve meşru olduğu sürece, önümüze konulacak her türlü barikat ve engele rağmen, cezaevi de olsa, dokunulmazlıkların kaldırılması da olsa, idam da olsa tarihin bizatihi gelişmişliğinin birikimi üzerine bir halkın geleceği ertelenemez, önüne geçilemez.

O yönüyle, yol yakınken Terörle Mücadele Kanunu adı altında bir garabetle, günümüzün demokratik normatifine uygun düşmeyen, hukuk devleti normlarının ötesinde olan bu garabetten kurtulmak; arkadaşlarımızın, siyasal tutsakların özgürlüğüne kavuşturulmasını sağlamak, bu açıdan da Barış ve Demokrasi Partisinin devleti bölmek değil, devletin var olan egemenlik alanları içerisinde egemenliğin paylaşılması anlamına gelen demokratik özerklik siyasal projesinin tartışmaya açılarak Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümüne fırsat tanımaktır. Çünkü demokratik özerklik, sadece ve tek başına Kürtlerin kendi kendisini yönetmesine fırsat vermeyecek, aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleştirilmesinin de projesidir.

Dolayısıyla, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nde, demokratik ortak vatanda özgür bir gelecekte buluşma umuduyla ben hepinizi şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak iyi akşamlar diliyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.