| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 22.07.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
225 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifimiz, Covid-19 süreciyle ilgili ekonomik ve sosyal hayatın devamı, canlanması gereği hususlarında birtakım düzenlemeler içermektedir. Bununla birlikte teklifimizin ilk maddesi Dijital Mecralar Komisyonunun kurulmasıyla ilgili. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sosyal medya platformları günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Hem çok sesliliğin hem etkin iletişimin önemli araçlarından biri. Fakat bununla beraber bazı kriminal davranışlar da bu ağların yaygınlaşmasıyla beraber hayatımıza girerek yöntem değiştirdiler. İnternetin karanlık taraflarıyla karşı karşıya kalmaya başladık; çocuk pornografisi, illegal bahis, terör örgütü faaliyetleri, silah ve insan kaçakçılığı gibi. Bu da, tüm kullanıcılar için ciddi bir risk oluşturmaktadır.
Bununla beraber, kişilik haklarının korunması, özel hayatın gizliliği ve diğer temel hak ve özgürlüklere aykırı davranışları da yine bu platformlarda görmekteyiz. Meslek mensubu bir gazeteci olarak, okullu bir gazeteci olarak söylüyorum: Sosyal medya ve dijital platformlar, sorumsuz medya ya da sorumsuz platformlar değildir, olmamalıdır. Konvansiyonel medya araçlarının bağlı bulunduğu hukuki çerçevenin mutlaka bu alanlarda, bu yeni medya alanları içinde uygulanması ihtiyaç hâline gelmiştir. Özellikle kadın ve çocuklarla ilgili, kişilik haklarına zarar veren, zedeleyen dezenformasyona ve mezenformasyona fırsat vermemek son derece önemlidir. Sadece bir örnek vereceğim: Almanya, 1 Ekim 2017 tarihinde sosyal ağların düzenlenmesi kanununu çıkarmıştır. Hem AB ülkeleri hem Amerika Birleşik Devletleri -Kuzey Amerika ülkeleri de- bu alanda gerekli tedbirleri alma ihtiyacı hissetmektedir.
Bununla birlikte teklifimiz olan kanunun devam eden ilgili maddelerinde... Biliyorsunuz, pandemi süreci, sadece Türkiye'nin yeni deneyimlediği bir şey değil; bu süreçle, bir salgınla mücadeleyi, modern dünya olarak hep birlikte deneyimliyoruz. Onun için bu, sadece Türkiye'nin yaşadığı bir süreç değil, tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı, aslında bir anlamda hastalıkta da eşitlendiği bir süreç. Pandemi sürecinde ekonomik aktiviteler, tabii alınan tedbirlerle azaldı ve çalışma hayatında olanların bu süreçten en az etkilenmesi için pek çok tedbirler aldık; iş akdinin feshedilmesini önleyici tedbirler, beraberinde kısa çalışma ödeneği, nakdî destek gibi tedbirler alındı. Ama bununla birlikte, sürecin biraz daha seyrekleşmesi ve mücadelede mesafe katetmemizle beraber, hem ekonomik hayatın canlanması hem de özellikle işçinin ve işverenin çalışma hayatına olan aidiyetinden uzaklaşmaması ve aidiyetin sağlanması için bazı tedbirlere ihtiyaç duyuldu. Özellikle birinci bölümde geçecek olan bazı maddeler -birinci bölümün maddeleri- bu konuya dikkat etmektedir.
Bununla birlikte az önce soru-cevaplarda bazı rakamlar verdim, tekrara girmeyeceğim o rakamlar noktasında ama burada önemli olan kısa çalışma ödeneği ve nakdî destekte bir rakam vereceğim sizlere: Sadece haziran ayında 3,3 milyar lira ödeme yapıldı. Toplamda yapılanı söyleyeyim: 477.802 iş yeri kısa çalışma ödeneği ve nakdî destekten faydalandı ve toplamda 16,7 milyar TL İşsizlik Fonu'ndan işçilerimize ödendi, bu süreçten en az şekilde etkilenmeleri için.
Bununla birlikte, kanun teklifimizde bu iki ödeneği kullanan iş yerlerinin normal çalışma hayatına ve üretime geçmeleriyle ilgili bir işveren teşviki var, yine sadece üç ayla sınırlı. Buradaki aylık maliyette de yaklaşık 4 milyarı biraz geçen bir rakamdan bahsediyoruz ve bunu 3'le çarptığınızda, üç ayda aşağı yukarı 12 milyarlık bir total bütçeden bahsediyoruz. Hâlbuki biz şu ana kadar üç aylık dönemde 16,7 milyar TL İşsizlik Fonu'ndan kullanmışız, aşağı yukarı arada 4,5 milyar TL İşsizlik Fonu'nda da -tırnak içinde söylüyorum- bir tasarruftan bahsedebiliriz.
Aslında söyleyecek çok notum var ama bir kısmıyla tekrara girmek istemiyorum. Bununla birlikte, tabii iş akdinin feshi konusu, biliyorsunuz bu konuda pandemi sürecinde aldığımız tedbirlerin en önemli başlıklarından biriydi. Fakat bununla birlikte bazı istisnalara ihtiyaç duyuldu, özellikle işverenlerin ya da iş sözleşmeleri biten kurumlar için söyleyeyim yani iş yerinin başka sebeplerle, normal sebeplerle kapanması hâlinde iş yeri, kapanışını ilan edecek ama fesih engelinden dolayı iş yerini kapatamıyor ya da iş yeri bir sözleşme yapmış, bir iş almış ve işi bitirmiş, artık devamı yok o işin ama çalıştığı işçiyle akdini feshedemiyor. Buna benzer bazı örnekleri uygulamak için birkaç istisna yine bu kanunla geliyor.
Bir önemli konu, çok önemsediğim bir konu: Biliyorsunuz Cumhurbaşkanımıza süreyi uzatma yetkisi verdik kısa çalışma ödeneği ve nakdî ödenekle ilgili ama bazı sektörler artık üretime geçti ve normalleşiyor. Bu sektörler bugün başka yarın başka olabilir, çünkü pandeminin yarın bize ne getireceğini bilmiyoruz ya da bölgesel farklılıklar olabilir. Onun için, çok sektör zikretmeyi kendi adıma sakıncalı buluyorum ama bununla birlikte, normalleşen ve normalleşme eğilimi olan sektörlerle ilgili bunun kaldırılması, ya sektör sektör ya da tamamı üzerinde yine uzatma yetkisini ilgili teklifimiz sunmaktadır. Tekrar söylüyorum, söyleyecek çok konu var ama bir kısmını az önce soru-cevaplarda cevaplandırdım.
Ben kanunumuza vereceğiniz desteğe şimdiden teşekkür ediyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)