| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 22.07.2020 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 225 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, bu vesileyle hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Kanun teklifinin 1'inci maddesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Dijital Mecralar Komisyonu kurulmakta, bu komisyonun görev ve yetkileri düzenlenmektedir. Bilim ve teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte günümüzde internet yaygın bir şekilde kullanılır hâle gelmiştir. Akıllı telefon ve sosyal medya iletişim alanında hayatı kökten değiştiren gelişmeler olmuştur. Ancak bilgiye hızla ulaşımı sağlayan ve hayatı kolaylaştıran bu gelişmelerin çok önemli yararları yanında insanlığa çok büyük zararları ve tehdit oluşturan olumsuzlukları bulunmaktadır. Sosyal medya karanlık bir kuyuya, izan ve insaf tanımayan mayınlı bir platforma dönüşmüştür. Sosyal medya iftira sahnesi, ihanet ve isnat mecrası olmuş çıkmıştır. İnsan şerefine, insan namusuna, insan haysiyetine envaiçeşit saldırganlığı provoke eden sosyal medyanın bu hâliyle varlığı akla, ahlaka ve insani değerlere tamamen aykırıdır. Başta İngiltere, Almanya, Fransa olmak üzere birçok ülke kendi kanunlarına aykırılık taşıyan içeriklerin kaldırılmasından sosyal medya platformlarını sorumlu tutan; şiddet içeren, terör bağlantılı, siber zorbalık ve çocuk istismarı gibi kategorilere girebilecek içeriklerin hızlı bir şekilde kaldırılmasını ve gerekli adımların atılmaması hâlinde cezai yaptırım öngören yasal düzenlemeleri yapmıştır ve yapmaktadır. Ülkemizde de sosyal medya konusunda, kapsamlı bir yasal düzenlemeye acil ihtiyaç bulunmakta olup geç bile kalınmıştır. Bu konuda, Milliyetçi Hareket Partisi Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Halil Öztürk tarafından 30 Nisan 2020 tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan kanun teklifinde sosyal ağ sağlayıcılarına bazı yükümlülükler getirilmekte, sahte hesap açılmasının önüne geçilmesi amacıyla ağır idari para cezaları öngörülmektedir. Dün itibarıyla da AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri tarafından imzalanan İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Meclis Başkanlığına sunulmuştur.
Teklifle, kanuni yükümlülüklerini yerine getirmeyen yer sağlayıcılarına yönelik idari para cezalarının artırılması, kişilik haklarının ihlal edilmesi hâlinde erişimin engellenmesi kararı yerine içeriğin çıkarılması kararının da verilebilmesi, Türkiye'de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcılarının yetkili en az bir kişiyi Türkiye'de temsilci olarak belirlemesi ve bunu yerine getirmeyenlere uygulanacak müeyyidelerin belirlenmesi gibi hususlar düzenlenmektedir.
İnşallah, kanun teklifinin kısa sürede görüşülerek yasalaşmasıyla birlikte sosyal medyanın zararlı yönleri için önlemler alınmış olacaktır. Bu düzenlemenin ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracağı iddiaları asla doğru değildir. Kişilik haklarının ihlali, iftira, hakaret, küfür ve taciz etmek ifade özgürlüğü olamaz; insan şeref ve haysiyetine, millî ve manevi değerlere saldırmak özgürlük sayılamaz; çocuk istismarı, siber zorbalık ve ahlaksızlık yapmak ifade özgürlüğü olamaz. Devletlerin temel hak ve özgürlüklerin korunması, toplumun refahı, kamu düzeni ve millî güvenliğin sağlanması gibi yükümlülükleri dikkate alındığında, egemenlik yetkisi kapsamında, hukuk kuralı koyma ve bunu uygulama meşruiyetlerinin bulunduğuna kuşku yoktur.
Sosyal medyaya ilişkin teklif edilen düzenleme, başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere, tüm vatandaşlarımızın yanı sıra, insani, millî ve manevi değerlerimizi internet yoluyla işlenen suçlardan korumayı amaçlamakta, buna yönelik yeni kurallar koymaktadır. Bu konu siyasetüstü bir konudur; o nedenle, tüm milletvekillerimiz bu kanun teklifine destek ve katkı vermelidir.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyayı saran coronavirüs salgınına karşı bütün ülkeler bir yandan sağlık alanında büyük uğraşlar verirken diğer yandan da olumsuz etkilenen ekonomilerini desteklemek için tedbirler almaktadır. Türkiye, salgına karşı her alanda tarihî ve etkili tedbirler almıştır. Salgının ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak, bu süreçten olumsuz etkilenen vatandaşlarımızı desteklemek amacıyla gerekli önlemler süratle uygulamaya konulmuştur. Bu kanun teklifi, salgının olumsuz etkilerinin azalmasıyla birlikte ekonomik ve sosyal hayatın normalleşmeye dönüşünü sağlamak amacıyla, daha önce alınan tedbirlerle bağlantılı olarak, özellikle iş gücü piyasasına yönelik birtakım düzenlemeleri de içermektedir.
Bu yıl mart ayında çıkarılan 7226 sayılı Kanun'la, 30 Haziran 2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, yapılan kısa çalışma başvuruları için kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartları kolaylaştırılmış ve başvuru süresinin 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatılabilmesi için Cumhurbaşkanına yetki verilmiştir. Bu konuda teklifin 3'üncü maddesiyle yapılan düzenlemede, salgın etkisinin sektörler arasında farklı olması dikkate alınarak başvuru süresinin ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanma süresinin sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak uzatılabilmesine imkân verilmektedir.
Teklifin 4'üncü maddesiyle iş yerlerinde normal çalışmaya dönülmesini sağlamaya yönelik çok önemli bir teşvik düzenlemesi yapılmaktadır. Buna göre, kısa çalışma yapanlar ile ücretli izne çıkarılanların çalıştıkları iş yerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönülmesi hâlinde sigortalı ve işveren paylarının tamamının 31 Aralık 2020 tarihini geçmemek üzere üç ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması düzenlenmektedir. Cumhurbaşkanına, üç aylık süreyi sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak altı aya kadar uzatma yetkisi verilmektedir. Böylelikle hem iş yerlerinin normal çalışmaya yani üretime geçmeleri, hem de kısa çalışma yapmakta olup aylık 1.752 lira kısa çalışma ödeneği alan işçiler ile ücretsiz izne çıkarılmış olup aylık 1.177 lira nakdî ücret desteği alan işçilerin en az 2.324 lira ücret almaları sağlanmış olacaktır. İşveren desteği olarak nitelendirilmekle birlikte, işçilerimizin çok yetersiz olan kısa çalışma ödeneği veya nakdî ücret desteği almaları yerine normal ücretlerini alabileceği, dolayısıyla işçimizi destekleyen bir uygulama olacağı açıktır.
Bu yıl nisan ayında çıkarılan 7244 sayılı Kanun'la işçilerin iş akitlerinin üç ay süreyle ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller dışında işveren tarafından feshedilmemesi düzenlenmiştir. Bu konuda teklifin 5'inci maddesiyle yapılan düzenlemede, belirli süreli iş veya hizmet sözleşmelerinde sürenin sona ermesi, iş yerinin herhangi bir nedenle kapanması ve faaliyetinin sona ermesi, ilgili mevzuatına göre yapılan her türlü hizmet alımları ile yapım işlerinde işin sona ermesi hâlleri fesih yasağı istisnaları arasına eklenmektedir. Ayrıca, Cumhurbaşkanının altı aya kadar olan süre uzatma yetkisi, her defasında üçer aylık sürelerle 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatılmaktadır.
Kanun teklifinde coronavirüs sürecinin etkisi gerekçe gösterilerek bazı konularda süre uzatımı içeren düzenlemeler de bulunmaktadır. Bu çerçevede, teklifin 7'nci maddesiyle engelliler için erişilebilir duruma getirilmesi kapsamında toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksiklikleri tamamlaması için verilen ve 7 Temmuz 2020 tarihinde dolan sürenin bir yıl daha uzatılabilmesi öngörülmektedir.
Teklifin 9'uncu maddesiyle de kamuya ait iş yerleri ile 50'den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin 1 Temmuz 2020'de yürürlüğe giren hükmün 31 Aralık 2023 tarihine kadar yürürlüğünün ötelenmesi düzenlenmektedir. Esasen daha önce de defalarca süre uzatımı yapılan bu konuların bugüne kadar neden yerine getirilmediği sorgulanmalı, ona göre önlemler alınmalıdır.
Ayrıca, uygulama kabiliyeti olmadığı anlaşılan iş güvenliği uzmanı çalıştırmayla ilgili hükmün yürürlüğe girme süresinin üç buçuk yıl daha uzatılması yerine, iş güvenliği gibi çok önemli olan bu konuya köklü çözüm getirecek ve hemen uygulamaya konulacak bir düzenleme yapılması uygun olacaktır. Bununla birlikte, iş güvenliği uzmanlarının daha sağlam bir hukuki statüye kavuşturulması, işsiz kalma kaygılarının giderilmesi, ücretleri ve çalışma süreleriyle ilgili sorunlarının çözülmesi de sağlanmalıdır.
Kanun teklifinde bazı kurumlarımıza ve vatandaşlarımıza yönelik ihtiyaç duyulan konulara dair maddeler de yer almaktadır. Bu çerçevede, teklifin 1'inci maddesinde, Türkiye Bilimler Akademisinde görevlendirilen öğretim elemanlarına TÜBİTAK'taki uygulama esas alınarak ücret ödenmesi düzenlenmektedir.
Teklifin 6'ncı maddesinde, Manisa Soma'da redevans sözleşmeleri kapsamında yer alan Işıklar, Atabacası ve Geventepe ocaklarında çalışan işçilerin kıdem tazminatlarının TKİ tarafından ödenmesi öngörülmektedir. Soma'da bazı maden ocaklarında çalışan işçilerin kıdem tazminatlarını alamaması yıllardır gündemde olan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekilimiz ve Manisa Milletvekilimiz Sayın Erkan Akçay'ın sürekli gündeme getirdiği ve parti olarak yakından takip ettiğimiz bir konu olup yaşanan bir mağduriyetin giderilmesi memnuniyet vericidir. Ancak gerek Soma ve Ermenek ilçelerimizde gerekse başka yerlerde redevans sözleşmeleri kapsamında yer alan diğer ocaklarda çalışan işçilerin tazminatları konusunda da mutlaka bir çözüm getirilmeli, işçilerimizin mağduriyeti giderilerek haklarını alabilmeleri sağlanmalıdır.
Teklifin 8'inci maddesinde, yabancı plakalı araçlarla ülkemize gelen, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız kara yollarında gerçekleştirdiği ihlalli geçişlerde uygulanan idari para cezaları açısından yerli plakalı araçlarla aynı düzenlemelere tabi kılınmaktadır. Böylelikle başta "Avrupalı Türkler" diye tanımladığımız vatandaşlarımız olmak üzere yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın yabancı plakalı araçlarıyla ülkemizde yaşadığı bir mağduriyet giderilmektedir.
Coronavirüs salgınının vatandaşımız üzerindeki olumsuz etkisini gidermek gayesiyle tedbirler alınmaya devam edilmektedir. Ticaret Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre esnaf ve sanatkârların Kredi ve Kefalet Kooperatiflerine olan ve 30 Haziran 2020 tarihinden önce takibe intikal eden kredi borçlarının yeniden yapılandırılacağı, böylelikle yaklaşık 220 bin esnaf ve sanatkârın gecikmiş 2 milyar liraya ulaşan borcunda iyileştirme sağlanmasının ve yaklaşık 322 milyon lira gecikme faizinin düşürülmesinin mümkün olabileceği ifade edilmiştir.
Çiftçimizin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankasına olan tarımsal kredi borçları da uygun şartlarda yapılandırılmalıdır.
Ayrıca, KYK kredi borçları konusunda da yapılandırma ve faizlerinin silinmesi yönünde yoğun talep bulunmaktadır. İş bulmakta güçlük çeken gençlerimizin bu talebine yönelik bir düzenleme de yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, coronavirüs salgını nedeniyle küresel ekonomi büyük bir ekonomik daralmanın içindedir. Dünya Bankası, 8 Haziran 2020 tarihli raporunda, coronavirüs salgınının küresel ekonomiyi İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en derin ekonomik durgunluğa soktuğunu belirterek küresel ekonominin bu yıl yüzde 5,2 daralacağı tahmininde bulunmuştur. Raporda, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,8 küçüleceği, 2021'de ise yüzde 5 büyüyeceği tahmini yapılmıştır. IMF, nisan ayında bu yıl için yüzde 3 olacağını açıkladığı küresel ekonomide küçülme tahminini 24 Haziran 2020 tarihli açıklamasıyla yüzde 4,9'a yükseltmiştir. Türkiye ekonomisine ilişkin tahmininde bir değişikliğe gitmemiş, bu yıl yüzde 5 daralma, 2021'de yüzde 5 büyüme öngörülmüştür.
Türkiye, son yıllarda yaşadığı alçak darbe girişimi, terör saldırıları, ekonomik kuşatma, yaptırımlar, tehditler ve bunlarla verilen mücadelenin ağır bir maliyet yüklediği ekonominin alınan isabetli ve etkili tedbirler sayesinde toparlanmaya başladığı ve zor bir ekonomik dönemden çıkarak, yüksek büyüme sürecine girdiği bir dönemde, yine ekonomiyi derinden sarsan virüs salgınına muhatap olmuştur. Nitekim Türkiye ekonomisi 2019 yılının son çeyreğinde yüzde 6, 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,5 büyümüştür.
Türkiye, Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkeleri arasında en güçlü büyüme performansı gösteren ülke olmuştur. Ancak, ülkemizde Mart ayının 10'undan itibaren görülmeye başlayan coronavirüs salgını ekonomimizi de olumsuz etkilemiş, bu etki nisan ayında ağır bir şekilde hissedilmiştir. Türkiye, salgının ekonomimiz ve vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak amacıyla bir dizi tedbiri süratle uygulamaya koymuştur. Alınan etkili önlemler sayesinde, bazı hizmet sektörleri dışında tüm sektörlerde hareketlilik başlamış, sanayi üretiminde yaşanan daralma sonlanmış, üretim çarkları yeniden hızla dönmeye başlamıştır. Nitekim bu yıl nisan ayı itibarıyla aylık yüzde 30,4, yıllık 31,4 daralan toplam sanayi üretimi mayıs ayında aylık yüzde 17,5 artmış, yıllık daralma yüzde 19,9'a gerilemiştir. Nisan ayında yüzde 61'e inen imalat sanayi kapasite kullanım oranı haziran ayında yüzde 66'ya yükselmiştir. Büyümenin öncü göstergesi olan ve imalat sanayi performansında güvenilir referans kabul edilen Türkiye İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verisi, nisan ayında 33,4 seviyesine indikten sonra mayıs ayında 40,9'a, haziran aynıda ise 53,9 yükselmiştir. PMI verisi 2020 Şubat ayından beri ilk kez eşik değer olan 50'nin üzerinde gerçekleşmiş ve 2018 Şubat ayından sonraki yirmi sekiz ayın en yüksek değerine ulaşmıştır. Bu durum Türk imalat sektörünün haziran ayı itibarıyla yeniden büyüme bölgesine geçtiğine ve coronavirüs salgınının yol açtığı daralmanın sona erdiğine işaret etmektedir. Nisan ayında 51,3'e inen Ekonomik Güven Endeksi haziran ayında 73,5 değerine yükselmiştir. Aynı şekilde, Tüketici Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi, Sektörel Güven Endeksleri, Perakende Satış ve Ciro Endeksleri haziran ayında önemli oranlarda artmıştır. İhracat haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,8 artmış, mayıs ayına göre yüzde 35,2 artışla rekor artış hızı elde edilmiştir. Haziran ayında kurulan şirketlerin sayısı bir önceki aya göre yüzde 179, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 109 artmıştır. Makroekonomik göstergeler, gelişmeler ve öncü göstergeler başta Dünya Bankası ve IMF olmak üzere bazı kesimlerin Türkiye ekonomisinin yüksek oranda küçüleceği tahminlerinin aksine, 2020 yılının büyümeyle sonuçlanacağına işaret etmektedir. Bu süreçte, Türkiye ekonomisi için karamsar senaryo yazanlar, ekonominin çöktüğünü söyleyenler ters köşeye yatmışlardır; olumsuz bekleyişler bertaraf edilmiştir; kötümser tablo çizenler bir yandan niyetlerinin kötülüğüne, diğer yandan da yalın gerçekleri kavrayamamanın cehaletine mağlup olmuşlardır.
Türkiye, salgınla mücadelede ihtiyaç duyulan her girişimi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı imkânlarla, akıl, sabır ve soğukkanlılıkla tereddütsüz ifa etmiş, salgın sürecini dünyanın gıpta edeceği bir şekilde yönetmiştir. Böylesi bir felaket karşısında seri ve etkili kararlar alınarak kaosa ve karmaşaya asla müsaade edilmemiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte devlet yönetiminde daha isabetli, uyumlu, hızlı ve etkin karar alma ve uygulama imkân ve mekanizmaları devreye girmiştir; Türkiye'nin maruz kaldığı her türlü saldırı, dayatma ve tehditlere karşı daha güçlü karşılık verebilmesi mümkün hâle gelmiştir; nitekim de vermektedir. İnanıyoruz ki Türk milleti Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin güçlü yönetim yapısıyla, millî birlik ve dayanışma ruhu içinde, kök değerlerimiz esasında, kadim ve kutlu yürüyüşünü devam ettirecektir. Aziz milletimizin iradesiyle kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle "Lider ülke Türkiye" vizyonumuz gerçekleşecektir. Bunu da Cumhur İttifakı mutlaka başaracaktır.
Konuşmama son verirken Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)