| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin üçüncü bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Dün gece ve bu sabah gelen iki acı haber yüreklerimizi dağladı. Van'da keşif görevi yapan uçak Artos Dağı'na düştü; kazada 2 pilot, 5 teknik personel olmak üzere 7 Emniyet mensubumuz şehit oldu. Yine, Siirt'te terör örgütüne karşı yapılan operasyonda çıkan çatışmada 2 Özel Harekât polisi şehit düştü. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Türk devleti, bundan tam dört yıl önce tarihin en büyük ve en alçak ihanetiyle karşı karşıya kaldı. Aziz milletimiz feraseti ve vakur duruşuyla tanklara, toplara, uçaklara karşı direndi ve hainler sabah ışıklarıyla beraber bertaraf edildi. Bu şanlı direniş esnasında 250 kahraman vatan evladı şehadet şerbetini içti, 2.196 vatandaşımız da gazi oldu.
FETÖ'cü teröristler millî iradenin karargâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalarken milletvekillerimiz darbeye karşı dimdik durdu. Türk yargısı, o gün büyük bir fedakârlık sergileyerek kritik bir görev ifa etti. Hain girişimin daha ilk saatlerinde soruşturma ve gözaltı işlemleri yapan ve kolluk güçlerine verdikleri talimatlarla dimdik duran vatansever cumhuriyet savcıları o gecenin ilk saatlerinden itibaren hain FETÖ'cülerden hesap sormaya başladı. Hain darbe girişimi yerle yeksan edildikten sonra, devlete sızmış olan hâkim ve savcı kılığındaki teröristlerden 4.500 FETÖ'cü meslekten ihraç edildi. Cumhuriyet savcılarının yaptığı soruşturmalarda, 600 bin kişinin üzerinde sorgu yapılmış ve binlerce iddianame düzenlenmiştir. Bugüne kadar açılan 289 darbe girişimi davasının 275'i sonuçlanmış, karara bağlanmış; 14 dava ise hâlen devam etmektedir. Şu ana kadar sonuçlanmış davalarda 1.315 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 1.217 sanık da müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır, yine 1.598 sanık ise süreli hapis cezalarına çarptırılmıştır. FETÖ'cüler Türk adaleti karşısında ihanetlerinin ve döktükleri kanların hesabını vermekte olup adaletin verdiği karar milletimizin vicdanını kısmen de olsa rahatlatmaktadır.
Sayın milletvekilleri, Ayasofya Camisi seksen altı yıl sonra ibadete açılmış, Müslüman Türk milleti sevince boğulmuştur. 1934 yılında, Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakıf senedine aykırı şekilde alınan Bakanlar Kurulu kararı, Danıştay 10. Dairesinin kararıyla haklı olarak iptal edilmiştir. Bu karar dünyanın birçok yerinde büyük yankı bulmuş, içimizdeki bazı gafiller Fatih Sultan Mehmet Han ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Fatih Sultan Mehmet Han da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Türk milletinin 2 asil evladıdır, 2 büyük kahramanıdır. Yani, Fatih de bizimdir, Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir. Emperyalizmin tüm gayretlerine rağmen, inşallah yakın zamanda Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya vurulan zincirler de tek tek kırılacaktır.
Yine, Kaşgar'daki beş yüz yıllık Kargılık camisi, yine 1237 yılında inşa edilen Hotan kentindeki mimari şaheser Bayram Camisi yıkılmış, soydaşlarımıza zulmeden, binlerce mescidin kapısına kilit vuran, Türkistan'da kültürel soykırım suçunu işleyen Çin Halk Cumhuriyeti'nden mutlaka bir gün hesap sorulacaktır.
Sayın milletvekilleri, şimdiye kadar yaptığım konuşmalarda bildiğiniz gibi ben kürsüye çıktığımda genel olarak teklif üzerinde konuşurum. İlk defa teklifin dışına çıkarak günlük meselelere kısmen de olsa değinmeye çalıştım.
Sayın milletvekilleri, hukukun amacı öncelikle düzeni sağlayarak adaleti yerine getirmektir. Adalet, bir şeyin yerli yerine konması, hakkın hak sahibine teslim edilmesidir; bu arada eşitlik gözetilerek, menfaat, yakınlık, düşmanlık benzeri nedenlerin etkisinden uzak kalarak doğru ve dürüstçe iş yapmaktır. Kısaca adalet doğruluk, dürüstlük, eşitlik, hak, hakkaniyet, meşruluk, tarafsızlık, kısaca insanlık demektir. Adalet olursa devlet ayakta kalır. Adaletin olmadığı yerde devletin devamı güçtür. Ancak adaletin olduğu toplumların devlet hâline gelmesi mümkündür. Büyük düşünür İbn Haldûn devleti tarif ederken, "Devleti nesep kurar, sebep devam ettirir." demiştir. Buradaki sebep adalettir. Devleti ebet müddet inancımızla adalet üzerine kuruludur. Osmanlı Türk devletinin kurucusu Osmangazi, oğlu Orhangazi'ye vasiyetinde "Allah'ın hakkını ve kulların hukukunu gözet ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma." diye öğütlemiştir. Adalet hizmetlerinin işlememesi veya geç işlemesi toplumsal düzenin ve barışın bozulmasına neden olur. Bu nedenle mahkemelerin etkinliği ve verimliliğinin artırılması, adil bir karar mekanizmasının kurulması, özellikle yargılama sürelerinin kısaltılması toplum ve devlet hayatı açısından çok büyük önem arz etmektedir. Büyük hukukçumuz Cevdet Paşa "Usul esasa mukaddemdir." derken yani usul esastan önce gelir derken gerçekten de şekil, keyfîliğin can düşmanı, özgürlüğün ikiz kardeşidir.
İstinaf mahkemelerinin hukuk dünyamıza girmesiyle üç dereceli yargılama sistemine girilmiş ve buna zaman içerisinde de uyum sağlanmıştır. Şimdi, güncel Yargıtay içtihatları, emsal mahkeme kararları, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda kapsamlı değişiklik yapılmış ama ihtiyaçlar tam olarak karşılanmış değildir. Bu amaçla gerekçeleri hazırlanan kanun teklifinin 44 ve 66'ncı maddelerini kapsayan üçüncü bölümü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Kadastro Kanunu, Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Sınai Mülkiyet Kanunu olmak üzere 9 kanunda değişiklik öngörmektedir. Bu değişikliğe kısaca bakıldığında teklifin 44'üncü maddesiyle HMK'nin ihtiyati tedbir kararına karşı itirazı düzenleyen 394'üncü maddesinin (2)'nci fıkrasına cümle eklenmiştir.
Bilindiği üzere, ihtiyati tedbir, hukuki niteliği itibarıyla geçici bir hukuki korumayı ifade etmektedir. Bu anlamda mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilebilir. Bu derece önemli bir müessese olan ihtiyati tedbir uygulaması sırasında ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak yapılan itirazların, dava açılmadan önce ihtiyati tedbir veren mahkemeye mi yoksa esas hakkında dava açılan mahkemeye mi yapılacağı hususunda kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Yapılan düzenlemeyle uygulamadaki belirsizlik netleştirilmiş, hukuki yarar ilkesi gözetilmiştir. Yani, burada esas davaya bakmayan mahkemelerin ihtiyati tedbire yönelik itirazları incelemeyeceği düzenlenmiştir, bu karışıklığın önüne geçilmiştir.
Yine "İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır." Bu hüküm bulunmaktadır. Şimdi, disiplin hapsi, 5271 sayılı CMK'nin 2'nci maddesinde "Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, önödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapis" olarak tarif edilmiştir.
Yine, Anayasa Mahkemesi, HMK 398'in (1)'inci fıkrasının birinci cümlesini, hangi eylemlerin yaptırıma bağlandığını, ağırlaştırılmış hâllerini ve verilecek kararlar üzerine başvurulacak kanun yollarını göstermediğinden, 2'nci ve 36'ncı maddelere aykırı bularak iptal etmişti. Mevcut düzenlemeyle Anayasa Mahkemesi kararında tespit edilen aykırılıklar giderilmiş ve hukuki güvenlik sağlanmıştır. Teklifin 46'ncı maddesinde ihtiyati tedbire muhalefet teşkil eden eylemlere ilişkin yargılama usulü karar türleri, itiraz süreleri, merci gibi usul ve esaslar ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
Yine, ihtiyati haciz kararıyla ilgili teklifin 51'inci maddesinde yapılan değişiklikle ihtiyati haczin para alacaklarına ilişkin mevcut veya müstakbel takibinin sonucunun güvence altına alınması için yapılır. Burada da verilen kararlar bazen gıyapta, bazen yüze karşıdır. Uygulamada yüze karşı yapılan ihtiyati haciz kararlarına itiraz, istinafa gidilmesi yolu kapalıydı. Bu düzenlemeyle, yüze karşı da olsa artık aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen şahıs beğenmediği, aleyhinde verilen karar neticesinde istinaf mahkemesine başvurabilecek ve hakkını bir üst mahkemede arayabilecektir. Yani böylece, bu düzenlemeyle adil yargılanma hakkı önündeki bir engel kaldırılmış, hakkaniyete uygun yargılama ilkesine böylece hizmet edilmiştir.
Yine teklifin 47'inci maddesiyle HMK'nin 402'nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır; bu, delil tespitiyle ilgili bir maddedir. Delil tespiti istenirken, tespiti istenen vakıa, tanıklara veya bilirkişiye sorulması istenen sorular dilekçede belirtilirdi. Tespit talebi haklı bulunursa, yalnızca karar, talep dilekçesiyle birlikte karşı tarafa tebliğ edilirdi. Bu düzenlemeyle tutanaklar, bilirkişi raporu örneği de karşı tarafa tespit davasıyla, tespitle beraber tebliğ edilecektir. Bu da elbette yargılamada bir kolaylık sağlayacaktır, bir hakkın yerine getirilmesi önündeki engel kaldırılmış olacaktır.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifi genel hatlarıyla HMK'nin uygulanmasına ilişkin pratikte doğan sorunlara işaret etmekte ve bu sorunları giderme amacı taşımaktadır. Bu düzenlemeyle hukuk yargılamaları daha hızlı, adil ve etkin olarak yürütülecektir.
Sözlerime son verirken 15 Temmuzda ve terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlarımıza, Ermeni saldırıları sonucunda şehit düşen Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diler, görüşülmekte olan kanun teklifinin milletimize ve yargı camiasına hayırlı olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)