GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:111
Tarih:10.07.2020

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle grubuma teşekkür ediyorum bu son konuşmayı bana verdikleri için. (CHP sıralarından alkışlar)

Sonuçta, eğer baroların tarihi yazılacaksa, avukatlığın tarihi yazılacaksa Diyarbakır Barosunun bunda bir yeri var. Ben de onun onurlu temsilcilerinden biriyim. O yüzden grubuma bir kez daha teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Burada bir tarih yazılıyor değerli arkadaşlar. Bu Meclis ve sizler bana neyi hatırlatıyorsunuz biliyor musunuz arkadaşlar? Geçmişimi, ölüm kokusunu hatırlatıyorsunuz, ölüm. Niye diyeceksiniz? 1986 yılı, Diyarbakır Barosunun Genel Sekreteriyim, Diyarbakır Cezaevinde ölüm orucu var ve insanlar ölüyorlar. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Baro Başkanımızı ve beni aradı bu ölümlere son verin diye. Bizler Başsavcılığın araçlarıyla gece evlerimizden alındık. Sıkıyönetim var bakın, sıkıyönetim var. İnsanlar ölmesin diye... Gittik koğuşlara girdik, ölüm kokusu geliyor, ölüm. O zaman Diyarbakır Barosu vardı ve o sıkıyönetim döneminde bile bir yargı vardı. Şimdi de ölüm kokusu geliyor Silivri'den. 2 genç meslektaşımız sizin döneminizde ölüme yatmışlar adil yargılama için. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Ve onları ölüme gönderen cumhuriyet savcıları var ve sizler varsınız. Bakın, baro budur arkadaşlar, baro budur aynı zamanda.

Değerli arkadaşlar, çok zaman geçti biliyor musunuz, şimdi ellerinizi kapatmışsınız bizi dinliyorsunuz. Gerçekten, sizin tarihinizi bilen, sizi izleyen birisi olarak söylüyorum, yazık ediyorsunuz kendi tarihinize ya! Gerçekten nereden nereye geldiniz, nereden nereye!

Bizler çok bedel ödedik, ödemeye de hazırız. Diyarbakır Barosu veya barolar dediğimiz zaman burada travma yaşayan arkadaşlarımız var ama baro denince de bedelini sonuna kadar ödeyen barolar var, avukatlar var. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, en ağır bedeli ödemiş bir baro görevinden geliyoruz. Bakın, sizin dönemizde Diyarbakır Barosu ve barolar en ağır bedeli ödediler. Tahir Elçi'yi barış için, adalet için, özgürlük için kurban verdi Diyarbakır Barosu ve sizin döneminizde, sizin döneminizde. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bakın bu baroları susturmak için burada kabadayı kabadayı oturmuşsunuz ve şimdi el kaldıracaksınız değerli arkadaşlar. Gerçekten yazık ediyorsunuz kendi tarihimize. Düşmanına benzemek nedir biliyor musunuz, aynı şimdi tarif ettiğimiz bu ortamdır. Nasıl bu hâle geldiniz ya! Gerçekten, nasıl bu hâle geldiniz? Nasıl geçmişe bir bakmıyorsunuz, neden bakmıyorsunuz, nasıl bakmazsınız?

Bir şey söyleyeyim mi size değerli arkadaşlar, o kadar ağır bedellerden geldik ki barolar bu bedeli ödedi. Burada "Baro, baro..." diyen arkadaşımıza söylüyorum, İstanbul Barosu Ankara DGM'de yargılanırken hangi baroydu, hangi baroydu arkadaşlar, hangi baroydu?

Bakın, otokratik bir düzen yaratmaya çalışıyorsunuz. Bu düzene uygun barolar ve bir meslek örgütü yaratmaya çalışıyorsunuz. Size söyleyeyim, inanın en başta sizi vuracak; tecrübemle söylüyorum.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Niye rahatsız oluyorsun?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - 2003'te, 2004'te, 2005'te Adalet Bakanlarınız, Başbakanlarınız bize görüş soruyorlardı, görüşlerimizi söylüyorduk ama bütün o ortamlardan çıktınız, şimdi, aynen darbeciler gibi bir noktaya geldiniz. Yazık ediyorsunuz kendinize de Türkiye'ye de savunma mesleğine de avukatlara da. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, çok bedel ödendi, çok bedel. O bedelleri yine öderiz. Arkadaşlarımız, baro başkanları, avukatlar bedel ödüyorlar şimdi. On gündür cop yiyorlar. Bugün yine baro başkanları yerdeydi, bakın, yerdeydi; baro başkanları yerdeydi. Kimin zoruyla? Sizin zorunuzla. Bu tablolar sizin önünüze gelecek, kesinlikle gelecek. Bakın, böyle, hiç kuşkunuz olmasın, önünüze gelecek. Utanacaksınız, utanacaksınız, utanacaksınız.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Tehdit mi ediyorsun? Tehdit anlamında yapmıyoruz ya!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben buradan son sözümü baro başkanlarına ve meslektaşlarıma söylüyorum: Hiç endişe etmeyin arkadaşlarım, hiç endişe etmeyin; en fazla iki yıl, en fazla; tümünü değiştireceğiz, hiç kimsenin kuşkusu olmasın. (CHP sıralarından alkışlar) Biz sizlere rağmen ve sizin için Türkiye'de barışı da sağlayacağız, adaleti de sağlayacağız, eşitliği de sağlayacağız, size rağmen sağlayacağız ve sizin için sağlayacağız. Kimsenin endişesi olmasın. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bakın, el kaldıracaksınız, o ellerle de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Git bir Tahir'in karısıyla konuş, bak ne diyor? Git yanına bir konuş.

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, söyleyeyim. İnanın, bakın, hem üzgünüm hem de öfkeliyim; bu işlere emek vermiş birisi olarak hem öfkeliyim hem de üzgünüm. Bir emekçi olarak üzgünüm, yani bir avukat olarak üzgünüm. Nereden nereye geldiniz? Bakın, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı -çok iyi tanırsınız, Fahri Kasırga- bizi ölümden kurtarıyordu, şimdi başsavcıları bizi ölüme gönderiyor. Adliyelerinizde ne kokuyor biliyor musunuz? Ya ölüm kokusu geliyor ya rüşvet kokusu geliyor ya yolsuzluk kokusu geliyor. (CHP sıralarından alkışlar) Gidin, Diyarbakır Adliyesine de bakın, Çağlayan Adliyesine de bakın. Bunlarla baş edemediniz, şimdi barolarla bir noktaya gelmeye çalışıyorsunuz.

Yolunuz açık değil, onu bilin. Yolunuzda size engel olacak avukatlar var, barolar var, hepimiz de varız; hiç kimse endişe etmesin, demokrasiyi size rağmen gerçekleştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)